sınav esnasında türkiye'nin her yerinde olduğu gibi gözetmen ya da salon başkanı;
- son 15 dakika
diye uyaracaktır sizi. tepkiniz;
- aha y.rrağı yedik.
olacaktır. merak etmeyin. bir toplu ayin gibi düşünün bu işi. heyecanlanacaksınız ki doğaldır. 3 milyar çinlinin bir anda boşalması gibi bir şey bu. hissetmeyeceksiniz bile.
şakirtlerin ateistlere vermeye çalıştığıdır. şakirtleri komik duruma düşüren ayarlardır. üzerine ayar yerler. noktası virgülüne karışmadan bakalım;
şakirt: dün ocağın üstüne tencere, tereyağı, un, süt, şeker, vanilya bıraktım. sabah uyandığımda helva olmuştu arkadaş hem de enfes helva. dünyada böyle kendiliğinden olduğunu savunanlara kapak gibi cevabımdır.
ateist: kurtuluş bu idiotların helvasını yediğimiz gündür.
***
şakirt: ateistler şimdi bahçeye tuğla çimanto(!) kum taş koydum aceba yarına kendiliğinden duplex(!) bir ev oluşurmu siz bu konuda uzmansınız ne dersiniz bu olaya
ateist: onlardan duplex(!) ev olur ama senden adam olmaz. önce türkçe'yi öğrensen?
şakirt: pis kafir atatürkü alah naletlemiştir enstein diye bi adam topraktan geldiğimizikanıtlamıştır sonra kafir atatürk o adamı öldürmüştür sonra davrin diye biadam alahı kanıtlamıştır niye hala inanmıyonuz anlamıom ki
hıı
noldu
alah yoksaseni kim yaratı (17 dakika önce)
ateist: kırk yıllık tinerciyim böyle kafa görmedim (6 dakika önce)
şakirt: tineri alah yasaklamıştır
cehennemdeyanacaksın
davrin kanıtlamıştır
bunu (6 dakika önce)
ateist: ablacım harbiden ne içtin sen hap falan mı kullandın (4 dakika önce)
ateistlerin bilgi küpü olması gerektiğini savunan cahil vurgusu
ya da
hangi mına koduğumun zihniyetin ürünü?
tanrı tanımayan ya da bir tanrı tarafından yaratılmadığını iddia eden bir kişi koli koli kitap mı yutmalıdır yani? her türlü tez hakkında bilgi sahibi olup, sırf senin gibi cahil cühela biri istedi diye dünyanın argümanını mı önüne sermelidir? daha hangi ayetin hangi surede yer aldığını bilmeyen onu geçtim bırak ayet sayısını kaç olduğunu ağzındaki dişleri dahi sayamayan bir kunek bilmeden öğrenmeden okumadan haklı, beynini kullanabilen normal bir şekilde önüne serilen inanca hayvani bir dürtüyle amenna diyebilen yobazdan çok üstün meziyetlere sahip ateist mi haklı?
nedir bu tabusal yargı? bir allahın her şeye gücünün yettiğini avaz avaz bağırmanı bile anlarım da bir ateist okumuş, görmüş genel geçer bir bilgi donanımına sahip olmalıdır diye kendini yırtmana mana veremem.
beyni olan herkes, düşünebilen herkes ateist olmaya yetkindir.
diniyle, inancıyla gurur duyan ve bunlara dört elle sıkı sıkıya sarılan tercihsizliğin girdabında kendi tercihiymişcesine bas bas bağırabilip, "ben aradım, ben buldum, ben araştırdım, ben öğrendim ve de tüm bunlarla beraber ben inandım" diyen kişilere söylenmesi gereken uyarı cümlesi.
itiraf et oğlum dinini sen seçmedin.
ya verdiler eline elifbayı cami köşelerinde imamlardan dayak yiyerek öğrendin müslümanlığı ya da ataerkil olmandan mütevellit ebeveynlerine bakarak kavradın bu inancı. olabilir "bana tapmazsan vermem lan sütümü" diyen ineğe bağladın umutlarını. bilemem belki de iki çıtayı ters düz yaparak hoşlandın haçtan. heybetli heykellerinden hoşlandın diye sevdin budayı. ama dostum hiçbiri değil işte. burda doğdun burda büyüdün diye müslümansın sen. ordasın diye hristiyan, şurdasın diye yahudi...
aramadın.
bulmadın.
sadece denk gelen inanca verdin kendini körü körüne. şüphe etmekten bile korktun. beynini kullanmaktan çekindin. acaba'yı çıkardın lugatından. ne halin varsa gör ama en azından şunu idrak et. şunu itiraf et.
daha ötesini anlatabilecek kelime pek azdır sanırsam. bu tür bir işkenceyi islami toplumlarda bulabiliriz ancak. günahsız olduğunu iddia eden ellerin şahsı öldürünceye kadar taş fırlatması...
hangi vicdana sığdığı, hangi ilahi kitapta övülerek bahsedildiği ve hangi allahın sadistçe emrettiği bir olgudur bu, anlamış değilim. g*tten uydurulan nice emir ve yasak gibi bu da karşı cinsi değersizleştirmekten öteye gitmiyor. olayın en kötü yanlarından biri o taşı atanların içinde kara çarşafa bürünen kadınların da olması. "bize girip çıkana şükürler olsun" dercesine kendilerini kaybetmeleri...
adı hoşgörü, faaliyetleri boşgörü olan bir inanç. sapıklık, sapkınlık ve işkence kelimelerini taşla süsleyen bir öldürme yöntemi. o allah ki hangi yüzle karşılar o kulu muamma. o kullar ki hangi yüzle insalığa gerisin geri döner, çelişki.
daha ötesini anlatabilecek kelime pek azdır sanırsam.
çamurdan yaratıldın ak demişsin kendine
aydınlık insanları saymıyorsun dengine
e hani sen dindar idin, yakışır mı bu dine?
yıkılasın ak parti, yakında verriz eline
ingiltere kralı 8. henry'nin kızıdır. 1. elizabeth harbiden hiç evlenmemiştir. hatta bakire kraliçe diye anılır kendileri. ölene kadar da öyle kalmıştır.
sözün özü: yaklaşık 500 yıl önce kimi göt etsem diye düşünmüş herhalde yavrucak.
28 haziran 2011 miraç kandiline hoşgeldiniz. yeni hurmalar imamlar ve bilimum dini edavat ile bu yılki miraç kandili diğerlerinden çok farklı geçecek. saha zemin ve tribün her şey namaz kılmaya ve sevap işelemeye müsait sayın seyir...
abi bu ne lan şimdi? miraç kandili başlığı dururken 28 haziran da 2011 de neyin nesi?
su + elektrik: 60 (osuruk gücüyle çalışmıyor bu makinalar)
mutfak: 500 (yemekle çalışıyor lan bu bünye. 1 ekmek 2 yumurta bile 1.5 tl eder. sadece bununla beslen. üç öğünden çarp otuzla. çıkan sayıyı münasip bir yerine sok.)
ulaşım: 150 (indi-bindi 1.5 tl'den aşağı değildir. çok fazla maaş aldığımızı düşünen eşeklere binip gitmiyoruz okula. bunlar da benzinle çalışıyor.)
hizmetli: 30 (devletin hizmetli tutacak ve gönderecek gücü yoktur. her öğretmen fedakarlık etmek zorundadır. yoksa okulu bok götürüyor.)
internet: 70 (sabit ücreti dahildir. mecburiyettir. e okul var. bilmeyenlere e girmek istiyorum.)
giyim-kuşam: kesin bşi yazmayacam. slip don bile 5 tl. afrika mı lan burası. çıplak bir şekilde ders anlatmıyoruz ipne. şık olmak zorundasındır. örnek alınıyorsundur. yoksa seni örnek almayarak çok fazla maaş aldığına dair başlık açan embesiller çıkar ilerki yıllarda.
eğlence: öyle laylalara leylalara giderek değil. bir arkadaşınla tavla atmaktan bahsediyorum lan. çayın tanesi 1 tl be oğlum. çıkmayalım mı yani dışarı? senin gibi sadece nefes alarak mı yaşayalım hırbo?
atasözü değil, deyimdir bir kere. ha isterse atasözü olsun. böyle bir sözü söyleyip bu topluma mal eden, mal ederken de bir şeyler kazandırdığını düşünen sözüm ona insan geçinen o atanın taa mına koyayım. *
bildiğiniz, bildiğimiz am. yalnızca ingilizce söylenişi çok daha kibar olan kadın uzvu. diğerini söyleyince terbiyesiz, şerefsiz ve sapıklıkla suçlanan biri olursunuz. fakat vajina demek, insanda derin entellektüel bilginin varlığını kanıtlarcasına yurdun dört bir köşesinde kanıksanmış bir olgu haline gelmiş. lan şeftali demek bile dayak yemenin en özgün yollarından biri artık bu ülkede. am işte mına koyyim, niye bu kadar kasıyoruz kendimizi, anlayabilmiş değilim.
hem bileni var, bilmeyeni var arkadaş. ünlü bir fıkradır, duymuşsunuzdur büyük ihtimalle. kadının biri temeli cinsel sapıklık yaptığı gerekçesiyle mahkemeye vermiş. mahkeme salonunda hakim kadına söz vermiş. kadın da, "bu adam otobüsün ortasında, herkesin içinde vajinama dokundu hakim bey." diyerek ağlamaya başlamış. "doğru mu?" diye soran hakime, temel "yalandır, yok öyle bir şey. o dediği yere dokunmadım ben. hem pardon bacım, senin amının ismi neydi?" diye cevap verir. her şey ortada...
bunun bir de cinsel mutluluk üzerine televizyonlarda yapılan açıklamaları var ki bildiğini de unutursun allah'ıma. nası program lan onlar öyle? vajina, penis, klitoris, orgazm ve bilimum insan vücudundaki hassas noktaların bilmem hangi ecnebi dilde söylenişi. insan izlerken, "bunca yıldır sikiştiğimizi sanıyormuşuz mualla." cümlesini mırıldanırken buluveriyor kendini.
yazık lan, "bizim köyde göte göt derler, hakim bey!" mottosunu alıp burda sil baştan yenisi için mi uygulayalım abi? iyicene kazıdılar beynimize bu kelimeyi. vajina, vajina, vajina...
ister istemez alıştık hatta o kadar alıştık ki, geçen gün magazin sayfasında "emrah'a viyana imajı yaramadı." cümlesini "emrah'a vajina imajı yaramadı." diye okumuşum. al işte, dakikasında trajikomik bir hadiseye kurban gittik. olsun olur böyle şeyler. hem küçük emrah da alınmasın canım. arada baya benzerlik var hani. ne de olsa ikisi de sulugöz. *
insanların duyduğu an inanmak istemediği; fakat bonobo maymunları sayesinde kanıksamaya başladığı olay. bir tür şempanze olan bu hayvanlar, önemli bir olay yaşadıklarında örneğin yüklü bir miktarda besin bulduklarında kendilerini kaybederekten arka arkaya geçerek toplu seks partileri düzenliyorlarmış. kimin kime vurduğu belli değil. resmen bildiğin tren. ya da çok bilinçli bir şekilde birbirlerine atlıyor olabilirler de. bilemiyorum, hem nerden bilecez, adı üstünde hayvan işte.
yine de mantıklı gelmiyor bana hacı. hayvanlar üremek, bizler sevişmek için cinsel ilişkiye geçiyoruz. geçen bir yerde okumuştum. ecnebi memleketinin birinde önde gelen bir yazar, iki erkek penguenin cinsel ilişkiye geçtiği varsayımından yola çıkarak hayvanlar arası cinsel ilişkinin hemen birçok türde meydana geldiğini savunmuş. lan dümbük, o penguenlerin hepsi birbirine benziyor. olmuş olsa daha karıştırmışlardır mına koyyim diyesim geldi birden.
o değil de erkek kediler, mart ayında azgın diğer erkek kedilerin tecavüzüne uğruyormuş lan. yazık abi, duyunca çok üzüldüm valla.
diziyi izlerkene defalarca benim de aklıma geliveren pis düşüncedir. hani abazan olduğumdan değil hacı; kıza top çarpsa umru değil arkadaş. iki dakika sonra hemen kendini düzeltiveriyor. hastalanmıyor, yaralanmıyor, anında fiziki her türlü olumsuzluğu bertaraf edip, zerre mikrobun bulaşamadığı dezenfekte edilmiş bir beni baştan yarat hatununa dönüşüveriyor hemen. ister istemez insanın aklına geliveriyor sonra bu soru:
claire bennet'in kızlık zarı, olası bir gerdek gecesinden yırtık olarak çıkabilir mi?
hehe... bana giren çıkan bir şey yok; ama üstat haydar dümen'e saygılarımı ileterek konuya açıklık getirmek istiyorum. uzayda yaşamıyoruz elbet. herkesin bildiği gibi bu zarların çeşitleri var. efendime söyliyeyim yırtılanı var, yırtılmayanı var. mesela esnek olanı var ki değil cinsel ilişkiye girmek füze atsanız seker, size doğru geri gelir. bunların bir diğer çeşidi de arkada, tee geride bulunanıdır ki; ara, tara, bağır, çağır hatta ve hatta sesimi duyan var mı, diye ortalığı ayağa kaldır yine de "ya iki dakka sus, burdayım." diye ses etmez size. öyle geridedir yani. bildiğim kadarıyla ancak doğumla yırtılan zar çeşididir bu. birçok kadın bu zar yapısına sahip olduğunu beyan eder zaten. bir de bunun seçici geçirgen diye tabir edilen membran yapılısı vardır ki ne sen sor ne ben söyliyeyim mına koyyim.
yani sonuç olarak, her zar er geç yırtılır. claire hanım kızımızın zarı da yırtılır. inanmayın alsın getirsin türkiye'ye. hatunu anında delik deşik edip imam kayığına bindirerekten ülkesine geri yollamazlarsa eşşek gibi anırrım sözlüğün ortasında. ama işte kızı buraya getirme lüksüne sahip olmadığımızdan sadece dizide izleme imkanı buluyoruz. getiremiyoruz zira, bildiğim kadarıyla babası uçuyor, amcası kimin ne gücü varsa sünger gibi emebilme özelliğine sahip, onu büyüten üvey babası bu güçleri eline geçirmeye çalışan global bir programın özel bir üyesi, annesi orasından burasından ateş topları çıkaran bir kadın. velhasıl kolay değil, s.kerler adamı amerika'nın orta yerinde. sakın denemeyin derim.
şükür ki bunun erkek versiyonu yok. olan sünnetçiye olurdu hacı. kes kes bitmez!
tam bitirecektim ki serbest çağrışımdan street fighter savaşçısı dhalsim karakteri geldi aklıma. sahi ne oldu o sorunsal? hani derdik ya:
bu adamın kolu bacağı uzuyor... demek ki... tümevarım yaparsak... neden olmasın... maşallah!
tüylerimi diken diken eden yerlerin hemen başında yer alan mekanımsı. buraya mekan diyenleri de anlamıyorum be abi. bak benim de dilime dolanacak nerdeyse. oturup iki el tavla mı atıyosunuz soktuğumun buz gibi yerinde. ne mekanı lan? nedir yani? gören de yaşanacak yer sanacak o soğuk dört duvarı. (lafa bak yahu, cenazelerle dolu değil miydi orası?) neyse o denli korkarım ki kapısından dahi içeri girmem, giremem. zaten öyle bir bakıcı koyuyorlar ki o kapının önüne; insan desen değil, hayvan desen değil, bildiğin zebellahın üst versiyonu. sanırsın adam içerde ruhsuz bir şekilde yatanların ruhlu bir kombinasyonu mına koyim. o derece korkunç yani. scream diye bağırmak istiyorum lan böyle durumlarda!
bir de morg denilince ölmek geliyor aklıma. ölmek istemiyorum lan ben. hadi öldüm diyelim, oraya koyulmak istemiyorum be hacı. "küçük, kapalı mekan ya. ruhum daralır, sıkılırım inan ki. direk gömsünler tozlu toprağa." derken buluyorum bazen kendimi.
bu saçma sapan düşünceleri vasiyete ekleyecek de değilim, birilerinin bilmesi lazım, öğrenmesi gerekir. bu yüzden yakın bir arkadaşıma açılmayı düşündüm o an. neyse yakın bir arkadaşımla oturduğum bir zmaan zarfı kazadır, beladır, azraildir, allah birdir diye diye örneklerle ölümden söz açmayı başardım çok şükür. konuyu dallandırıp budaklandırdığım bir sıra, beni can kulağıyla dinleyen arkadaşıma:
- ben ölürsem...
ile başlayan bir cümle kurmaya heveslenmiştim ki,
- ölürsem ne demek lan! ölecen tabi ahmak, cevabıyla kelimeler ağzıma tıkıldı. daha bir küçük emrahvari takılıp,
- beni morga atmayın sakın. cenaze kortejimin* önünde deniz üstü köpürürü söyleyin. mümkünse ağlamayın tamam mı?
- ohooo, sen öl lan yeter ki, biz ne şarkılar söyleriz. ardından ağlayanı skiyim! -demez mi?
an itibariyle yakın arkadaşımın şerefsiz olduğunu öğrenmek, morga girme ihtimalinden daha çok koymuştu tabi. öyle duracak değilim ama, intikam yeminleri ettim, o günden beri hırs yaptım, ondan önce ölürsem namerdim diye. azrail, uzak dur benden. görülecek hesabım var.
ev hanımıdır. çılgınça fikirleri olan evin çocuğuyla (id), oldukça muhafazakar takılan baba (süperego) arasında denge kurmayı amaç edinmiş bir anne (ego) gibidir. türkiye gibi ikinci dünya ülkelerinde babaya yakınlığıyla bilinir. avrupa, amerika gibi kıtalarda yer alan birinci dünya ülkelerinde ise misyon değiştirip çocuğu korumaya, kollamaya başlar. afrika'da ne yaptığını bilmiyorum. kafasına göre takılıyordur herhalde.
sırf bu durum yüzünden adam dövmüşlüğüm vardır efendim. hı hıı, aynen. hak etmişti it. yalnız garip tarafı soruya soruyla karşılık veren o değildi. bendim. bu durumda dayak yemesi gereken tabi ki ben olmalıydım; ama gerçekler çok farklı biliyor musun?
nasıl?
soruma soruyla karşılık vermeyeceksin. önce bu konuda anlaşalım aga. olmuyor böyle. şimdi keyfimin yerinde olduğu birgün bizim elemanın biri nerden duymuşsa artık, gelip yakama yapıştı. keyifler gıcır ya, illa birie decek içine. bekliyordum zaten böyle bir misillemeyi. sorun kimden geleceğiydi. bu eleman kardeşimiz yanıma yaklaşıp hal hatır sordu. öyle soruya soruyla karşılık vererek de değil. insan gibi lan. o derece normal muhabbet. artık bu itin aklına nerden geldiyse,
- abi sana bir soru sorayım mı?
- sor.
- denizin ortasında ne var?
kek değilim tabi. ilkokul sorusu lan bu. çok basit mına koyim
- n vardır.
- tamam işte ben de onu soruyorum. ne var?
- diyorum ya, n var. yani ne harfi var.
- ne harfi varsa vardır, bana niye soruyosun? sen soruyu cevapla.
- n var diyorum. bildiğimiz harf. n! bak işte buraya çizdiğim gibi. n var?
- abi, bi bok bildiğin yok senin. ilkokul sorusu lan bu? ayıp sana.
- zahit, sikerim belanı. siktir git şurdan asabımı bozma.
- el, kol hareketi yapma oğlümmm!
- ulan götten bacaklı.. kaçma layyynnn.
yakaladım namussunuzu. zor aldılar elimden. yalnız çakır keyiflikten eser kalmamıştı hacı. niye böyle oluyor lan. şansıma sıçayım bre. hayat ne ibnesin sen...