Bilim, sanat, felsefe alanlarında içerik üreteceğe benzeyen bir YouTube kanalı. Celal şengör ile röportajları var ama çok çok kısa kesitler halinde yayınlıyorlar.
instagram sayfaları da mevcut. Link vermekle uğraşmayacağım, bulunuz.
Bu kızcağızın fetöden falan değil direkt olarak vatan hainliğinden falan yargılanması lazım. Siyasi kamplaşmaya mahal vermeden, tüm ülke tek yumruk olarak hak vermeli yargılamaya. Kurtulma imkanı kalır yoksa.
Bizim gariban ortaokul terk kuryelerin muhtemelen henüz keşfetmediği kadınlardır bunlar. Bilseler neler oluyor dışarıda pizza sipariş eden erkekleri de kadınları da kütür kütür sikerler.
Annelerin küçükken "ben sana bir sürü para vereyim sen bana bir tane para ver" diye kandırıp büyük banknotlara çöküp çarçur etmemizi engellenmesini hatırlatmıştır.
Arabesk, insanların acılarını sömüren sanatçıların icra ettiği müzik stili olduğundan gayet doğaldır. Yıllarca klasik müzik burjuvaya, metal müzik satanist marjinal kesime mal edildi. Yazık günah.
Gereksiz istatistik verisi. Türkiye'de yaşayıp Hergün evden çıkan, okula/işe giden, akşam evine dönen, bazen dışarıda takılan insan evladı bunu zaten bilir.
Sen çirkin değilsin, burnun senden habersiz büyümüş sadece.
birkaç madde ve 1 hikaye ile açıklayacağım bu kavramı.
1) fakir samimiyeti, en samimi aristokratın hislerinden daha içtendir.
2) fakir samimiyeti, üretilen edebi/sinemasal fakirlik temalı eserlerden çok çok daha samimidir.
3) fakir samimiyeti, her fakirde görüldüğü gibi olmayabilir; sahtelik koktuğu haller mevcuttur. bu yüzden bazen itici gelebilir.
hikayeye gelelim.
3 arkadaş, resmi tatil dolayısı ile çalıştıkları illerden kendi memleketlerine gidip birlikte birkaç gün geçirmeye karar verirler. bunların 2'si evlidir. evli olanlar ve eşleri öğretmen, diğer arkadaş ise subaydır. sosyokültürel ve sosyoekonomik yapıyı da aktardıktan sonra sadede gelelim.
sabah kalkıp dağ bayır gezmeye karar verirler. bir at çiftliği görürler dağda bayırda dolaşırken ve at sürmeye karar verirler.
kızlar çiftliğin kafesine oturup çay kahve içerlerken erkeklerden 2'si atv beklemektedir doğa turu için diğeri ise at sürmektedir. atv bekleyen arkadaşlar da beklemekten sıkılır ve onlar da atlı giderler. 3 erkeğin 3'ü de döndükten sonra hep beraber oturulur ve dinlenilir.
olay burada kopuyor.
içlerinden birisi "hadi para vermeden gidelim" der ve enteresan bir şekilde, gündelik hayatta adam yerine konan bu grup 300 lira hesap ödememek için böyle bir kalitesizlik sergilerler.
grubun aylık geliri:
4 öğretmen: 4x3400= 13600 tl.
1 subay: 4000 tl
total: 17600 tl.
ne demiştik, fakir samimiyeti daha içtendir.
fakir samimiyeti her fakirde kalıcı olmayabilir. kimine ağır gelir sınıf atlamak.
gecikme, gecikmiş reaksiyon, gecikmeli tepki manasındaki kelime. örneğin gerildiğinde sinyal gönderen bir lastik, kuvvet kesildiğinde eski haline dönerken de sinyal yollamaya devam eder. bu da histerez olarak adlandırılır.
uluslararası indekste yer alan hemen hemen tüm ücretli makalelere illegal yollarla ulaşmanızı sağlayan tü kaka hırsız bir site. sakın ha kullanmayın. adresini veriyorum aşağıda ki ara sıra açar tükürürsünüz anasayfasına diye. kullanmazınız siz böyle illegal yolları.
gerçi sözlükte makalelere erişimi legal veya illegal yollarla temin etmeye çalışan çok nüfus olduğunu da sanmıyorum.* http://www.sci.hub.cc
bir tatar ezgisidir yanlış bilmiyorsam. zaten bizim orta asya esintileri mevcut.
fakat merhum kızılordu korosu tarafından başka bir boyuta taşınmış, taşakları emilesi bir kıvama gelmiştir.
afişlerdeki veya kliplerdeki ağlayan palyaço yavşaklığına tepki olarak doğmuş taşşakları öpülesi palyaçodur. yöresel oyuna olan hakimiyeti ile göz doldurur. izlenince ufku açar, yanak ve anüs kaslarınızı çalıştırır.
amına koyayım düğünlerden ömrüm boyunca kaçtım ama böyle bir şey olduğunu bilsem giderdim.
şüphesiz ki ikinci bir dünya ülkesinde yaşayan mucittir. amına koyayım parsayı kaldırmaya çalışan bunca pirananın içinde bu ülke nasıl kalkınacak gerçekten merak ediyorum. şantiyelerle bu işin bir yere kadar gideceğini kabul etmemiz lazım. ama kamu nezdinde bu gerçeği götümüze kazık girmeden anlayamayacak mıyız? yeniliğin ve girişimin önü ille de dalga geçen memurlar ve memur kafalılarla kapatılacak mı hep?
şu hale bak. bu adam gördüğüm kadarıyla katı hal fiziği, kuantum mekaniği falan çalışıp insanlığa ışık tutmamış. ama bir çaba göstermiş ve imkanlarına bakarsak kaale alınacak da bir sonuç elde etmiş. ki bu ürettiği cihaz kör topal da olsa ticarette kendine yer bulabilecek bir şey. bu adamın adam yerine konulması için ille ucuza arsa kapatıp rezidans mı dikmesi lazım? ulan bir saatini mi ayırmaz insan?
yıllardır akp'nin peşinden koşturuyorum. hatta büyük ihtimalle chp'li teyzeler gibi ileride bir sebep bulamadığım halde alışkanlık olarak akp'ye oy basacağım. başkan muhtemelen akp'li olduğu için yazıyorum bunları. ve parti içindeki bu yeniliğe ve bilime bakış gerçekten can sıkıyor. git gide soğutuyor. yahu yetmedi mi amına koyayım pışpış evresi, artık atılım yapacak heyecanı olan insanları parlatmamız gerekmiyor mu? bu gidişle burjuva partisi olacaksınız benden söylemesi.
paranın parayı çekmesinin bir başka tezahürüdür. orospu evlatları kanımızı emiyor baylar ve bayanlar.
bu işin normal prosesi, katı atık toplanır ve imha edilir. firma katı atığı bertaraf ettiği için ücret alır ve kar eder. bu ücreti gerek atık üreten işletmeler, gerekse evlerden katı atık vergisi adı altında tahsil edilir.
peki bizim kasabada ne oluyor? her sektörün öncü firmaları, özellikle kendi ürünlerinin katı atık bertaraf ihalelerine girerler, belediyelere valiliklere ve kaymakamlıklara para yedirir ve ihaleyi alırlar. tabi bunun için farklı bir firma kurulur. işletme bu katı atığın bir kısmını bertaraf ederek ısıl enerji üretir, bu enerjiyi asıl üretim bandında kullanır. bir kısmını ise geri dönüştürebildiği kadar dönüştürür ve tekrar kar eder. peki siz bu atığı alıp bundan alternatif ürünler üretmeye kalkarsanız ne olur? ihaleyi almış olan firma tepenize çöker ve hayatınızı kaydıracak bir para cezası yeme ihtimaliniz vardır. böyle de orospu çocuğu bir düzen içinde yaşamaya çabalıyoruz. bu düzenin bitmesi gerek artık.
bir türkiye gerçeği olmakla birlikte azalarak bitmek değil git gide daha hardcore bir hal almaktadır.
zamanında babam koltuk üreticisiydi. çocuklar duymasın adlı dizideki kanepeyi herkes hatırlar. diziyle birlikte bu ürüne talep arttı tabi. herkes üretmeye başladı. bu koltuğun kollarında kullanılan raptiye tarzı bir malzeme vardı ki tasarım için önemliydi. O zamanlar piyasada o malzeme birden bire bitti. sebep? istikbal üreticisini satın almış. zaten bir raptiye üreticisinin ölçeği ne mobilya devinin ölçeği ne. hiç zor olduğunu zannetmiyorum zorlandıklarını.
günümüzde baktığımızda hiçbir şey değişmedi. sizin ülke için katma değeri olan parlak bir fikriniz, rüşvet yedirmeyi beceren bir kodamanın işletmesinde ısıl kaynak olarak kullanılabiliyor. avradını sikeyim böyle düzenin. O kodamanın sırtımdan kazanması ve benim de karın tokluğuna çalışmam bir mecburiyet mi diye sorabilirsiniz. şu düzende sanırım evet.
gayet ulaşılabilir bir bilgi olmasına rağmen dillendirilmeyen hadise. sigaranın radyoaktif etkisi klasik etkilerinden kat kat daha zararlıdır. bu bilincin oturması şart.
ösym formatlı sınavlardaki paragraf sorularında karşımıza çıkan kalıp. "eserlerini kılı kırk yararak yazardı. ama asıl uktesi rötuş yapmadan yayın yapabilmekti." gibi bir cümle herkes okumuştur. seviyorum.
reddeden olursa alnını karışlamak boynumuzun borcudur.
türkiye'de doğmuş ve büyümüş güzel bir kadın tasavvur edin. şimdi gözünüzün önüne onun sosyal medya hesaplarını hayal edin. sürekli bir "iyiyiz ve iyiliğin tarafındayız" veya "ben sizlerle varım" ana fikrine sahip yazılı paylaşımlar görüyoruz. kime sesleniyor? tamam belki yazılan yazılana. ama neden bu iş buraya geldi? ne ara ve neden güzel kadın statüsünden kanaat önderi moduna geçildi?
entelektüel görünen mastürbatörlerdir bunlar ve geneli tarhana ile beslenirler. bir zamanlar bunun rakılı ve rakı seven kadınlı versiyonları vardı. çok şükür onlar bitme noktasına geldiler.
cenaze evi benzeri bir kamusal hizmet alanı. hayatımda daha fazla içimin karardığını nadir hatırlıyorum. koskoca hantal bir yapı, ufacık bir bölümünde hayat varken geri kalan her yer bomboş. üst katlar falan zaten hak getire. loş bir ışık. ota boka salça olan bir kedi. insan bekleme bölümünde otururken bu simsarlar yazıhane çalışanları falan burayı yapmışlar yolculuk etmek isteyenleri kesip biçiyorlar zannediyor içten içe. ulan babam namaz kılmaya gitti. çok az uzun sürdü veya sürmedi. içim rahat etmedi kontrol etmeye gittim. arabaya da şu an 1 saat var. bu bir saat geçmeyen saatlerden. normalde ilk gelenle sevişirim demem gerekirdi ama gerginim. iki git gel yapsam patlarım. o yüzden hepinize hayırlı forumlar arkadaşlar
yılın en silik aylarıdır. teamüller gereği bu ayları yaşarız, bir numaraları yoktur. hatta bunlara ocak ayının ilk yarısı da dahil edilebilir. yıl dediğin şubat-ağustos hattında yaşanır.
ingilizce'nin enteresan kelimelerinden birisi. husbanddan türediği aşikar. bu açıdan bakarsak orta çağ avrupasında ya kadınlar çiftlik hayvanları gibi görülüyor, ya da çiftlik hayvanları zaman zaman sahiplerinin karısı da olabiliyordu.
rüzgarlı havada açık havada sigara içerken külün uçuşmasını önler. hem kültablasını kullanıp hem sgarayı ıslatmamaksa sadece biz seçilmişlerin kadir olduğumuz bir yetenektir. kültablası verimi denen kavram da böyle ortaya çıkmıştır.
azotun 4 bağ yaparak katyon oluşturduğu bileşik türüdür. amonyumdaki hidrojenler en az birinin yerine organik grupların bağlanmasıyla oluşur. genellikle suda çözünmezler. endüstride çoğunlukla yumuşatıcı ve dispersiyon ajanı olarak kullanılırlar. güzel şeylerdir.
efsane bir ps1 oyunudur. arabalar, haritada belli bölgelerde bulunan silahları alarak birbirleriyle savaşırlar. her arabanın ve karakterinin farklı hikayesi vardır. arcade modda o arabayla bitirince hikayeyi size anlatırlar. bir de serinin birinci oyunu vardır, vigilante 8. onu oynamadım ama muhtemelen ikinci oyun kadar iyidir.
