Cem yılmaz'dan sonra türkiye'nin en komik adamı. en önemlisi de doğal komik, script komiği değil.
Meşhur olmasına rağmen yanılmıyorsam hala lisedeki kız arkadaşıyla beraber ve bu önemli bir ayrıntı.
Bir bayanı önce sözle taciz edip sonra sert Karşılık Alınca da kezbanlıkla suçlayan abaZan bir yontulmamış odunun başlattığı kavgadır.
Amk çocuğu senin ananı veya kız Kardeşini Sözle taciz etseler ne diyeceksin. KezBan olmasınlar diye Her laf atana versinler o zaman...
HerKes sokaktaki kızlara laf atsın. Sonuçta böyle medeni olunuyor değil mi ama(!).
2014 - National Geographic Yapımı bir realite şovudur. Mick Dodge isimli bir adamın ormanda geçen hayatını anlatır.
Bu adamın eskiden iki evi ve arabaları vardır, rahat bir hayat sürmektedir. Birgün birkaç eşyayla ormana gider ve birdaha geriye dönmez. 25 Yıldır ormanda insanlardan uzak bir hayat yaşamaktadır ve modern Hayatla ilgisini tamamen kesmiştir. Bir ağaç kavuğunda uyur. bitkilerle beslenir.
Ormanda yaşamaya Başladıktan sonra ilk yaptığı şey ayakkabılarından kurtulup yalınayak yürümeye başlamak olmuştur. Çünkü ayaklarda iki yüzbin sinir hücresi olduğundan ormanda hislerini kuvvetlendirdiğini ve Yön bulmasına yardımcı olduğunu söylemektedir.
National Geographic Civarda bir efsane haline gelen bu adamın izini bulur ve hayatını filme almaya başlar.
insanoğlunun doğaya olan bencil, rahatsız edici ve işgal edici bakış açısını gözler önüne sevdiğinden Şiddetle tavsiye edilir.
Bulun, seyredin, seyrettirin...
ilk üç bölümünü birden internetten izleyip hakkında buraya entry girmeye yeltendiğim ortalama üzeri bir siyaset-aksiyon-istihbarat konulu Türk dizisi.
Özellikle ekşide AKP propagandası yapmakla ve başroldeki Oğuz yüzbaşı karakterinin kötü oyunculuğuyla suçlanmış.
Genel olarak ben diziyi beğendim. Evet belki Yüzbaşının oyunculuğu biraz daha iyi olabilirdi ama bordo bereliyi canlandıracak kadar fiziği düzgün role uyan kaç oyuncu var ki Türkiye'de?
Startv.com daki dizinin ilk iki bölümünün bugün itibariyle 1.3 ve 1.2 milyon tıklama sayısına bakarsak benden başka birsürü de izleyicisi var.
Zaten Erdal beşikçioğlu kötü rolde bile döktürmüş. Akbaba desen öyle.
Konu gayet sürükleyici. Ben dizinin bir siyasi tarafı yansıttığını da düşünmüyorum.
Bence bu dizi tutar.
Dizinin eksileri de var tabi ki. Birincisi özellikle silahlı sahneler bu kadar abartı ve gerçekten uzak olmamalı. Askere gitmiş herkes bir kalaşnikoftan veya kanastan ince bir ağacın arkasına saklanarak korunamacağını veya Keleş'e karşı Bir tabancayla mücadele edilemeyeceğini bilir.
ikincisi Türk dizilerinin genel hatalarından biri çok fazla mesaj vermeye çalışmaları ve hikayeyi anlatmak yerine mesaj verme derdine düşmeleri. Dizideki cümlelerin çoğu "bu devlet" veya "Bu memleket" diye Başlıyor mesela. Günlük hayatta hiçbir devlet Görevlisinin ister savcı olsun ister istihbaratçı bu kadar deVlet memleket kuRtarma cümleleri kurduğunu sanmıyorum.
Biraz vücut geliştirip dar tişört giyen erkekle aynı amaçtır. Güzelliğini teşhir etme çabası.
Fakat o kalçalara bakmaya her erkeğin hakkı yoktur. Sarışın mavi gözlü ve uzun boylu erkekler müstesna.
Sadece Bu kısmı anlamak biz erkekler için biraz zordur. Yoksa herkes istediğini giysin. (Hele sarışın mavi gözlü kızlar, LOL)
Sevgili sözlük, Yıllar sonra aklıma birşey geldi.
Ilkokula bir yaş küçük başladım. Birgün sınıftaki ilker isimli bir çocuğu dövdüm. Çocuk gidip ilkokul öğretmenim olan babama şikayet etti. E o zamanlar köy ilkokulundaysan, baban da öğretmense babanın öğretmenin olmasından daha doğal birşey yok.
Babam bana niye dövüştünüz diye sordu, sonra çocuğa sordu. Haklı olarak beni haksız buldu ve beni eşek sudan gelinceye kadar cetvele dövdü. Ağladım, ağlama diye daha çok vurdu, Ellerim artık titremeye başladı, git ellerini yıka gel dedi sonra bir posta daha dövdü. Yalan söylemeyeyim ama Bu dövme olayı on-on beş dakika sürmüştür fakat o bana saatler gibi geldi.
itiraf 1: oğlum ilker, seni sırf benden bir yaş büyük olduğun için ve seni dövebileceğimi kendime kanıtlamak için dövdüm. Bunun için senden özür dilerim...hassiktir lan, özür mözür dilemiyorum. Gittin hemen babama ispiyonladın. Senin yüzünden bir kamyon dayak yedim, ipne göt oğlanı Dalyarak seni.
itiraf 2: babam sert bir öğretmendi. sınıftaki herkesi döverdi ve eli ağırdı. Sınıfa girince sınıftan çıt çıkmazdı. Tüm ödevler zamanında yapılırdı. (bkz: dayak korkusunun motivasyon etkisi). Okulda bir tane daha öğretmen vardı. Babam 1,2 ve 3. Sınıfları , diğer öğretmende 4-5leri okuturdu. Diğer öğretmen daha yumuşaktı ama babamın köydeki itibarı daha yüksekti çünkü o yıllarda (80'ler) köylerde döven öğretmen daha iyi öğretmendi. Hocam, eti senin kemiği benim muhabbeti...Garip değil mi?
Tüketim toplumunda herşey tüketmeye hazır hap olarak verildiği için ve bünye de buna alışınca tabi hepimizin yattığı yerden televizyon izleyip cins yiyen zombimsi yaratıklara dönüşmemiz durumudur.
Bunlar herşeyi klavyeyle yaparlar. Işık hızında on parmak klavye kutlanırlar. Amerikalılar gerizekalı olup insanları hep aynı tiplemelerle (bkz: stereotypes) değerlendirdikleri için bunlar hep gözlüklü, şişman, asosyal ve çirkin tiplerdir.
Diyelimki birinin resminden en gizli dosyalarına cross-matching(ne demekse) yaparak ulaşılması gerekiyor. Bunu beş saniyede hiç mause kullanmadan yapabilirler. Enter'a ya hiç basmazlar ya da en sonda bir kere basarlar.
A be amk hangi işletim sistemi kullanıyon? Hiçbiryere parola girmiyon mu? Mause veya enter kullanmadan ekranlar arasında şıkır şıkır nasıl dolaşabiliyon?
Diyelim ki birinin bilgisayarına girip en gizli dosyalarına ulaşılacak. Maksimum 20 saniye.
Diğer ülkelerin ulusal güvenlik sistemleri hack edilecek, bu biraz zor 2 dakika falan sürebilir.
Hassiktir lan ordan dedirten çakma bilgisayar korsanı tiplerdir.
Kendi başına bulutların üstüne çıkmaya çalışan kadindir. Halbuki istese itinayla yardım ederiz.
yada atatürk'ün "istiklal goklerdedir" sözünden esinlenmiş olabilir.
kavgada harun alır,
futbolda harun alır,
samimiyette harun alır,
playstation'da bile harun alır.
icmede belki mesut alabilir,
bir de yatakta mesut alabilir zira harun bölümlerden birinde kıza dokunur dokunmaz daha soyunmadan boşalıp karizmayı biraz zedelemişti.
Avrupa'da tamam da bizim ülkede biraz ağır kaçabilecek eylem. Fordcuların arasında bu iş biraz zor.
Kesinlikle ilgi çekecekleri bir gerçek ama açacaklarsa delikanlı gibi tam açsalarya bıldır bıldır. Niye o bayrağın arkasına saklamaya çalışıyorlar onu anlamadım. Bu kısmı biraz kezbanımsı hakikaten.
Şunu adam gibi aç Hayriye deli etme adamı!
Her erkeğin aklı sikindedir. Çok abartıp başkasına zarar vermediğin müddetçe sıkıntı değildir.
Çapkınlık için bazı ekipmanlar gerekir, yakışıklılık, marketing, iyi bir iletişim yeteneği vs.
Çapkınların farkı karşısındaki insanı av olarak görmeleridir. Yalan dolanla karşısındakini kandırıp istediğini aldıktan sonra ona bok muamelesi yapar. Dolayısıyla Çapkınların çoğu narsisttir. Karşısındakine saygısı yoktur. Çok matah birşey olmamasına rağmen bütün erkekler çarkın olmak isterler fakat imkansızlıklardan dolayı olamazlar. kadınlar ise çok kolay çapkın olabilirler ama pek tenezzül etmezler. Lakin çapkın kadından korkmak gerekir.
Çapkın olmayan pek yalan dolanı beceremez, daha zor sevgili bulur ama Kadir kıymet bilir, karşı cinsin kapriskerini bile çeker onu kaybetmemek için. Eğer bulamazsa eliyle yetinmek zorunda kalır. (bkz: elizabeth)
Siyaset yapması sıkıntı değil de anasıyla babasıyla siyaset yüzünden tartışır bunlar. Başkalarına "yok sen bilmiyorsun" muhabbeti yapmaya başlar. çok ateşli tartışıp çok kolay eleştirmeye başlarlar ama günde 2-3 kere tuvalete gidip 31 çekmeyi de ihmal etmez.
Bunlarda bir gruba mensup olma dürtüsü ve o grubun mensubiyetini etrafındakilere ateşli tartışmalarla kabul ettirmeye çalışma vardır. Ancak dışarıya çıkıp ekmeğini kazanmaya başladığı an yaptığı bazı şeylerin boş olduğunu kavrar.
Ama çok da hor görmemek lazım, bizde geçtik o yollardan.
(bkz: bırak çocuk konuşsun hanım)