yazdığı bu yazıdan ötürü teşekkürü bir borç bildiğim yazardır. sürekli içimde kalanlara, " ulan yazsam ne olacak sanki siklerine takacaklar 3 senedir burdayım bir bok olmadı yazınca mı olacak " diye düşünürken ve en beğenilen entrylere bakmadan önce " bugün yine hangi başlıkta onlarca entry züğüşmüş " diye düşünürken denk geldim.
kendisine söylemek istediğim bir kaç şey var. sanırım o da eski uludağ sözlükte. giderini, gitmeyenini hepsini biliyor. her ne kadar bilgi içerikli, ince esprili entryler girilse de, sözlük yazarlarının çoğunun zeka yaşlarının 14-15 olmasından ötürü en sikko entrylere oy basmasından dolayı bu bilgi içerikli entryleri, ince esprilerin döşendiği ve zekice yazılmış yazıları iş bu " zeka yoksunu " entryler yüzünden göremiyoruz. çoğumuz, çalıştığımız/okuduğumuz, için sözlükte pek fazla vakit geçiremediğimiz için bu tür " zeka yoksunu " entrylere maruz kalıyoruz.
kendisine tekrar teşekkür ediyor, çaylak olmaması için temennide bulunuyorum.
kendisine oy veren milletiyle adeta alay ediyor. tüp almayacakmışız, riski varmış vs. vs. ulan düşünüyorum da, milletimi düşünüyorum. japonya'da 50 kişi radyasyon'a maruz kalıp ölümü göze alıyor, vatandaşlarının sağlığı için, ölmemesi için riske atıyor hayatını, bizim milletimiz de kendisiyle dalga geçen adama tutup hala oy veriyor.
edit : anlaşılmamışlarımın 2. sırasına oturmuş. vay be. doğru söyleyeni harbiden kovuyorlarmış.
pazar gününün vazgeçilmez eğlencesi, vakit geçirme aparatı. bugün yayınlanacak olan bölümde ercüment'i bahar'ı tavlamak isterken göreceğiz. ayrıca, sezgilerime ve derin senaryo bilgime dayanarak daha doğrusu usturupsuz atarak berna'nın ölümü ile ercüment'in bir ilişkisinin ortaya çıkacağını düşünüyorum. behzat ç katıldığı televizyon programında sezon sonuna kadar ercüment'i izleyeceğimizi söylüyordu. yani, ercüment'in yakalanacağı düşüncesine kapılmayınız.
gerçi severim, izmir'i görürüm şaaparım falan fişman ama duru kardeşimiz tıp öğrencisi olmasına rağmen cemal baba yatakta boylu boyunca yatarken durunun nabzını ölçmek yerine sürekli dürtükleyip uyan baba uyan demesi çok acayipti.
beşiktaş'a geldiği günden beri eleştirmeye korkulan adam.
topu kaptırdığında hiç mücadele etmiyor. rakip yarı sahasında kaptırdı koşmadı tamam, anladık. fakat kendi yarı sahalarında kaptırdığı topa bile koşmuyor. çok istekli oynuyor diye gözükse de, aslında değil. hem televizyonda hemde inönü'de izledim kendilerini. maça başlarken hoplayıp zıplar bir şeyler yapar fakat maç başladıktan sonra bir şey oluyor bu adama. faul olan toplarda durmasını anlarım fakat bariz aldatıcı yönelik hareketlerde rakibin kolu çarpsa dahi duruyor faul bekliyor. beşiktaş'a yakışmayan bir futbolcu. sırf adı var diye eleştirilmiyor, korkuluyor. dün oynanan galatasaray - gaziantep maçında culio ve baros'un kaptırdığı topları gördük. rakip yarı sahasında kaptırdığı topu kendi yarı sahasına kadar kovaladı culio ve baros. yorumcu hakan şükür'de değerlendirdi, izleyenler bilir. genç yeteneklere örnek olması gereken bir davranıştı.