Her öğretim kurumunda ingilizce hazırlık okuduğun halde ingilizce öğrenmek için kuruna milyar verip kursa gittiğin, memur olmak için KPSS kursuna milyarca döktüğün, Öğretmenlik okuyup atanmak için kurslara milyarlar döktüğün, doktor olmak için tusuna milyarca kuruş döktüğün, Sendikalar kanunu iş güvenliği hukuku derslerini vereceğim diye üniversitede yırtındığın halde bildiğin şeyin sertifikasını almak için kursuna yüzlerce liralar döktüğün ülkede dershanelere para dökülmesini engellemeye çalışan tasarı imiş.
Mezun olup da iş arayanların değil, kusursuz bir insan olmasına -iki ya da üç tane dil, tecrübe, askerlik, muhteşem dış görünüş, sosyal beceri, yetenek, başarı, en iyi okullardan mezun olmak, sertifikalar, kıllar, tüyler filan- hatta 5. peygamberliğini ilan ettikten sonra buna rağmen işinden kovulan insan-ı kamillerden başka diğer insanların havasını alacağı sitedir.
Açık kanal ne la? Hem sadece Beşiktaş değil keşke bütün takımların maçları bedava olsa da Karamehmetçeğiz ve holdingi o kadar para kazanamasa adam gibi maç izlesek.
Plastik sandalyeleri yanyana koyup her maç götgöte sıkışık, önünde bir kaya kafalının illaki eksik olmadığı, arkandakinin sevineceğim diye zıpladığında ense kökünü oyduğu derbi izlentilerine 10 lira verip de ağız dolusu küfürler savururken Fenerbahçeden 3 yemek nereden baksan mezalimdir.
Gereksiz harekettir. in Osmangazi metrosunda atla dolmuş taksiye. 2,5 tl'ye git. Ha "çok acil işim var" dersen bilemem ama 4 sene okuduk heykelde acil işi olan tek kişi de görmedim. izmir yolunda taksilerin metrodan daha yavaş hareket ettiğini ve sıkışık trafiğinin gerilimini de hesaba katmak gerekir.
Derste çakmakla oynarken öndeki kız arkadaşın saçını tutuşturmuştum. Bir anda alev aldı.
1. sınıftayken arkadaşımın kafasına hamburger kağıdı atan son sınıf öğrencisi salağın birine tuvalet kabininde sıçarken kapının üstünden maşrapayla su atmıştım. Allahın ayısı gövdesini allahın lütfu zannediyordu.
yani sakatlar! yoksullar hastalar allaha gitmedikleri için düşkün durumdalar. Sabah aksam kuran okuyan engelli annelerine ne demeli? Bu sonuca ulaşan flashtv ve kanal7vari bu hikaye için ramazan ayının gazına gelmiş ergen arkadaşımıza teşekkür etmeliyiz. Olay örgüsünün başarısızlığına örnek olaydır.
iletinin kanalda görünümü sudur; berber varsa allah da vardır. Komiktir.
CHP ve dahi tüm partiler hatta politik her türlü görüş söylem aynı bokun lacivertleridir. Bir kere kendi inandıklarının tek doğru olduğu kanaati etrafında toplanmış insanlar şekli ve yönü farklı olmakla beraber benzer kötü şeyleri yaparlar ancak hiçbir parti ya da fikrin bir ülkeyi AKP'nin sürüklediği kadar hızlı ve şiddetli ortaçağ karanlığına sürükleyeceğini zannetmiyorum.
Şehit olmak, vergi vermek, aç kalmak, sömürülmek, mesaiye kalmak, taşeronda çalışmak, hastalanmak hatta ölmek. Bakın ibrahim Tatlıses örneği, onun aldığı yarayı bir fakir almış olsa idi bu tüm sülalede bile bir domino etkisi yaratır alayı ölürdü.
Şahan gökbakar'ın 3 filmdir hala osuruğuna gülen bir milletin gülmemesine şaşılmayacak, zaten ülkenin ağlanması gereken durumu gözler önüne sermiş fıkradır.
Tabi ben de çok şerefsizliğini gördüm bu gazetenin özellikle 2. sayfanın sağ alt köşesi çok şerefsiz. Nerede eski gazeteler efendim.
Namazında niyazında içkisi kumarı olmayan, büyüklerine saygılı, itaatkar, evden işe işten eve, etliye sütlüye karışmayan bir gazete olsa da "Zaman" la başgöz etsek
Atatürk'ün büyük Türk devriminin mazlum torunları şimdilerde amerikan sermayesi uğruna dağlarda kahpe kurşunların önüne atılırken, amerikan yalakası "muhafazakar" -her boku veriyorlar satıyorlar ama artık neyi muhafaza ediyorlarsa- kesimin it gibi korktukları gerçek devrimcilere bok atmak için uydurdukları yalandır.
En çok devrimciler üzülür bu vatanın aslan gibi gencecik evlatlarına. Öyle Amerikalarda ağlamaklı vidyolar çekip reklam yapmakla olmaz üzülmüş numarası yapmak kaypaklıktır.
hapislerde çürütülen onlarca insanların maruz kaldığı fiillerin faili, gariplere gönlümüz dayanamaz diyerek yavuklusunu yanına çağırma şovu ile "cemaat-akp arasında şu günlerde mevcut çatlağı" kontrol altına almak ve oy kırılmasını engellemek adına yapılan nümayiştir.
Bu sene daha çok anladım ki öğrenci şenlikleri öğrencilerden çok esnafın ve kapitalin şenliği haline dönüşmüş durumda. En bariz örnek Turkcll sahnesinin yanına bakkal tentesi gibi kalan uludağ üniversitesi sahnesinden bırakın görüntüyü izlemeyi sesi bile duyamamızdı. Ayrıca ekmek arası patatesde bile malzemeden çalmaya çalışan, suyu bile 2-3 kat daha pahalıya satan son derece vicdansız ve fırsatçı satıcılara peşkeş çekilmesi üzücüydü. Daha önceki yıllarda eğlenceli yarışmalar, ödüller, büyük sanatçılar, kaliteli sahneler, çılgınca eğlence vardı. Öğrenciye etinden, sütünden, yumurtasından yararlanılacak kerizler olarak bakılmazdı.
Sözün özü öğrenci şenlikleri her geçen gün artan niceliğinin yanında gitgide niteliksiz hale gelmektedir. Herkes eğlenme hevesiyle gidip kendi eğlencesini kendisi yaratmaktadır.
Atatürk, ingiliz devlet adamı ile köşkte yemeğini yemiştir. Derken meyve faslına geçilir tam herşey kusursuz gidiyor derken garsonun elindeki tabaktan bir elma düşer ve yuvarlana yuvarlana ingiliz bürokratın ayağının dibine kadar gelir. Herkes utancından yerin dibine girmişken, Paşa kendinden emin bir tonlamayla ayarı verir:
"Bayım bu millet herşeyi öğreniyor ama uşaklığı öğrenemiyor"
işverenlik kavramı başlı başına "hakyemeye" dayanan bir sistem olmakla birlikte, bu iş artık toplum tarafından kanıksanmaya başlamış ve alışılagelmiştir. Paradan para kazanmaya dayalı bir toplumda yani liberalizmin etkin rolünü sahnelediği toplumlarda "işveren" kadar masum bir tabir bugünün patronlarına iltifat gibidir.
A harfi müzik dilinde "la" notasını ifade etmektedir yanına gelen "m" harfi de minör anlamı katar. Dolayısıyla "am" ın anlamı la - do - mi ses diziminden oluşan "la minör"dür. Farklı pozisyonlarda farklı icralarla değişik versiyonları da görülebilir.
An itibariyle beyaz showda ziynet sali tarafından şarkısı yorumlanan ve yılların ziynet salisinin gözümde bitmesine sebep olan tekerleme bestecisidir. Halbuki izel'in anlayamazsın, gurur vs. şarkılarının olduğu "ışıklı yol" albümündeki yaptıklarıyla tam aksini düşündürtmüş ama bugün büyük hayal kırıklığı yaratan "atma" "tutma" filan gibi şarkılar yapan, piyasanın kısa vadeli şarkılarının bestecilerindendir.
Bir anket hazırlayıp sorulsa -ki gerekli bir uygulamadır-, ttnet kullanıcıları fiyatlardan, hizmetten, sağlanan hızdan memnunlar mı diye. Gerçekler ve şirket imajı o zaman gözler önüne serilecektir. Reklamları yapay bir başarı algısı dahi yaratamıyor. Bir nevi "kendin çal kendin oyna" sendromuna yakalanmış, halkla ilişkiler ve kalite yönetimi açısından kurumsallığa yakışır yönetim anlayışından son derece uzak, mahalle aralarındaki "başarısız, fırsatçı ve paragöz bakkal"lara benzeyen bir piyasa zorbasıdır. Zorunluluktan dolayı tercih sebebidir. internet hizmeti piyasasındaki -neredeyse- monopol piyasa şartlarının yarattığı bir zaruretten bahsediyorum.
Dünya üzerinde bu kadar yavaş internet hizmetini, bu kadar pahalıya satan firmaya -ki "firma" demek bile sinirimi bozuyor hatta "fir" bile demeyi yakıştıramıyorum "f" yeterlidir- hiçbir gelişmiş ülkede rastlayamazsınız. iki ayrı evde toplamda 160 lira fatura ödememe rağmen bir tek youtube vidyosunu takılmadan izleyemezken, tv'de gereksiz uzun ve anlamız reklamlarını görmekte insanı insanlıktan çıkarıyor.
Kıssadan hisse "ttnetteki netteki ttnetteki bu hıza alış"amadığımız (bence) başarısız kurumumsudur.
klasik türk müziğinin rakının yanında farklı bir ağırlığı vardır ancak rebetikoyu da şiddetle tavsiye ederim. Rakı balık ve ege esintili rebetiko şarkılar da yazın akşamüstü dostlarla içilen rakılara olağanüstü bir mezedir. Rena dahlia - gülbahar favorimdir.