(#11996429) nolu entry'si ingilizce bir ppt den cevrilmis gibi duruyor. kullanilan dil onun degil sanki, hatta hic birimizin gunluk hayatta ya da sozlukte kullanmadigi bir dil. entry iyi mi? iyi. guzel mi? guzel. ama keske kaynak belirtseydi.
ps:* isteyerek bilerek boyle bir dil sectiyse bu onyargili entry'm affola.
lan nereden biliyorsun neyin daha uygun oldugunu? "bak bu daha ucuz", "bunun fiyati daha dusuk" desene! belki cebimdeki paranin uc bolu besini harcamak zorundayim!!??
sozlukte boyle yazarlari gordukce troll lere* ayarin kralini veriyorlarmis gibi hissediyorum. icin icin intikam duygularimi tatmin ediyorum. hele bir de bilimsel, felsefik, bilgi icerikli, yararli ise bu ilk tanimlar ve sonrasinda gelen yorumlar sozlugun kalitesi icin umutlaniyor, troll lere icimden "nasil koyduk ama!!" diyorum.
sozlugu hukuksal olarak zor duruma sokacak, aslinda en kisa yoldan kapatilmasina neden olacak olan aciktir. kullanici haklari koruma yasasina gore kullanici profili olusturulan tum platformlarda, kullanicinin istegi durumunda platformdaki tum kisisel bilgilerinin silinmesi kullanicinin iradesine bagli olmalidir.
eski roma takvimine gore yil baharin baslangici olan mart'ta baslardi. sezar'in* imparatorluk doneminde temmuz (julius); augustus'un imparatorlugunda ise agustos imparatorlarin adina birer gun uzatildi. elbette ki bu birer gunler yilin son ayi olan subat'tan alindi.
baska bir hikayeye gore ise kis mevsiminin (sadece ocak ve subat) 59 gece olmasi gerektigi ve bu yuzden subat ayinin 28'le sinirlandirildigina inanilir. onu da baska bir baslikta anlatirim.
kışın bile haftada iki kez banyo yapan insan basligini acan bir troll. belli. bariz. hem de en kalitesizinden. ancak o alttaki entry'ler nedir? hani sozlugun adi "sarcastic sozluk" olsa anlarim. ama dondum kaldim insanlarin ciddi ciddi verdigi tavsiyeler karsisinda. hani bir mesaj atsaniz, sorsaniz "arkadasim ciddi misin haftada en uc kez banyo yapmak konusunda?" farkina varacak bir gariplik oldugunun ve buyuk olasilikla "ya yok, troll iste ben de dalga geciyorum" diyecek. ama keske gercek oyle olsa...
aslinda kar yagarken de simsek cakar. ancak yagmurlu havadaki kadar sik gerceklesmediginden bunu sikca goremeyiz. neden daha az goruldugu konusuna gelince;
on bilgi: simsek basitce, sicak hava ile soguk hava kutlesinin birbirine yaklasmasi durumunda bunlari iceren bulutlar arasindaki yogun elektriksel yuk degisiminin gerceklesmesidir.
kar yagmasi icin havanin, yagmur yagdigi siradakinden cok daha fazla soguk olmasi gerekir. bu durumda yeryuzune yakin olan sicak hava yukselirken daha fazla isi kaybedecek ve daha yuksekte bulunan soguk hava iceren yagmur bulutlariyla etkilesime girip simsek olusturabilecek kadar yaklasirken isisini kaybedecektir. bu durumda da simsek olusmasi icin yeterli sicaklik farkli olmayacaktir.
düdüt: baslik basima kalmis. bilgiyi alan yazarlar puf olmus.
--spoiler--
"yanımda da muşta vardı zaten her zamanki gibi. gittim orospu çocuğunun kafasını duvara vurdum ağzını yüzünü düz ettim. fahişe dölleri."
--spoiler--
psikologlar pahali degildir. pahali olan psikiyatrlardir*. ama yok ben psikologlara da bir suru para bayiliyorum derseniz bir psikiyatra gorunun derim...
biraz gec de olsa (sekizinci nesil olarak) hos gelmis yazar.
entry'lerinden, diger bir cok sozluk yazarinin aksine tam olarak ne dusundugu anlasilmayan yazar. gerci henuz cok fazla entry si yok ama simdilik biraz dengesiz denilebilir.
her ne kadar girdigi entry'lerde savundugu o kadar ayrik fikrin (nasil basarmis bilmiyorum) neredeyse her birine karsi olsam da, yazma hakkini dogru bir sekilde kullandigi icin takdir ediyorum. umarim cizgisini bulur/korur ve oyle devam eder.
sen imla hatasi dolu, subjektif, hakaret iceren baslik ac/entry gir. sonra ben burada bilmem kac yildir yaziyorum. attiramazsiniz beni! ben istifa ediyorum diye haykir. birakin su asker devresi ayaklarini artik. yok uc aylikmis da, yok alti yillikmis da... sozluk formati diye bir sey var iste. bilmem kac yilda ogrenemediysen hadi anam...
cok acayip. gunun en cok entry girilen basliklarindan biri. hadi sozlugun surekli seksten, kadin-erkek iliskisinden bahsettiginden yakiniyorduk da, bu kadari da pes. hayat ne garip, vapurlar falan..
cok gizemlidir turk kizi. sordugunuz hic bir soruya kesin cevap vermez, gozleriyle konusur, bazen bir cevap vermemek bile onun cevap seklidir. o derece gizemlidir.
kizimiz bu triplere bir girer pir girer. zaten turkiye'ye dondukten bir yil sonra falan degisir "yasadigi yer" de... neyse, erasmus'la ilk kez yurt disina cikan kizimizin, adaptasyon olarak gecirdigi ilk bir iki haftadan sonra, ta turkiye'ye donup de populasyonun genelinin namusu iki bacak arasinda kabul ettigini tekrar yasayarak anlayincaya kadar girdigi tripler butunudur bu.
turkiye'de bilmem kac yildir tanidigi erkekleri zorunlu hissederek "friendzone"a almis olan bu hatun(!) kisi "istedigimle opusurum" (opusmek cok buyuk marifettir onun icin) tekmiliyle, dunya turu hayaliyle ve "ben evlenmicim hic bi' zaman" baskaldirisiyla kisilik sorunlari yasar. sen degil miydin iki gun once kpss'yi kazanip memur maasiyla duzenli hayat kurmak isteyen? e dunya turuna ikea icin ayirdigin parayla mi cikacaksin? bu kadar mi degisir insan? daha dun "iki biraya veren kiz(!)"in arkasindan atip tutuyordun, bugun niye tekila shot'i bile bedavaya getirmek icin bilmedigin salsa, çaça, rumba islerine giriyorsun tanimadigin erkeklerle? turkiye'de "laf atiyor okuzler" olur. (bak ben de karsiyim laf atilmasina, cidden okuz onlar) ama yurt disinda laf yeyince neden kici kalkar. hepsi yabanci dilde de atilan lafi anlayabildigin icin mi? yoksa "yok canim, ozgur bir ulke burasi, laf atti ama bir sey yapmadi" iki yuzlulugunden mi?