servis parasını iddaa ya yatırmak vardır bir de. GS-FB maçı olunca ve tek maç oynanınca zavallı genç parayı 2 ye katlayacağını zanneder. Ama öyle olmaz ve servisçiye zamanla ödeyeceğine dair söz verir.
yeni nesil olarak yaşayamadığım güzel şeylerden biri. Ayrıca bana basit şeylerle mutlu olabilmenin doğru mu yanlış mı olduğunu düşündürten yazı. Bunlardan zevk alan bir kadın beni etkileyebilir ama konu ben isem, şüphelerim bu eylemden zevk almamı engeller diye tahmin ediyorum. ideal bir ben yaratıp, bu uğurda mücadele ediyorsanız , zamanınız çoğu şeyden daha önemlidir. Zamanınızı böyle bir eylemle harcıyorsanız, polyannacılık mı yapıyorum , yoksa uğruna savaştığım şeylerin sonucunde aslında basit şeylerden zevk almak mı gerektiği sonucuna varıcam diye düşünürsünüz. En azından ben.
tıpçılar bu duruma rahatsız oluyorlarsa, kendilerini tatmin edicek bir şeyleri yok demektir ki, böyle ufak tefek şeylere kafa yoruyorlar. Tıp ı tıpçı seçti, sonuçlarına katlansın. Aynı maaşımı alıyorsun diğer üni. mezunlarıyla, çoğu mezun zaten işsiz , ayrıca tıpçı dedin mi şöyle insanların gözünde bir büyüyorsun. Yetmiyor mu arkadaş.
biri uyuşturucu gibi , bir süre sonra aynı zevki alırsın demişti.Diğerini denemeyim diye bıraktım dövsün çükükler. Şu lafı söyleyen lavuk dahil hepsini yarın bi güzel benzeticem.
bu durumun sonucu lens veya gözlük takma ile sonlanır. Gözlüklü iseniz, şişman ve göbekli olmamaya , lens takıyorsanız tuzlu suya , toza , toprağa karşı dikkatli olmak gerekir.
Bu sorun genelde pc başında çok durmaya bağlansa da genetik en büyük etkendir. Yani küfür edecekseniz , gözlüksüz bilgisayar mühendislerine değil, genetiğinize etmeniz gerekir * etik olarak da doğru bir davranıştır hem bu xD
kalitesiz muhabbetler kalitesiz konular kalitesiz karakterler...
Dizi yapıcaz diye, insanların düşünmesini engelleyen , insanları nasıl daha aptal yaparız diye uğraşan inanılmaz sayıda kitleye hitap eden
zavallılar.
bir de bunun erkek versiyonları vardır.
mini etek giyen bütün kızların bakireliğini kaybettiğini iddaa eden erkek
mini eteği bakireliğimi kaybetmek istiyorum diye yorumlayan erkek
Gustav Meyrink in okumanızı tavsiye ettiğim, içinde 3 öykü bulunan kitabıdır.
Bu da sizi etkilesin diye eklendi.
Bütün hayatımın her tür beklemekten ve yine beklemekten -dinmek bilmez bir tür kanamadan- ibaret olduğunu ve anı hissetmek için bana kalan zamanın saatlere bile vurulamadığını dehşet içinde fark ettim. O zamana dek hayatımın anlamı bellediğim şey bir sabun köpüğü gibi yok oldu gözlerimin önünde. Bakın, dünyada ne gerçekleştirirsek gerçekleştirelim, bunlar hep yeni bir bekleyişe, yeni bir umuda yol açar; bütün evren doğamamış bir şimdiki zamanın cesedinin saçtığı pis kokuyla dolu. Bir doktorun, bir avukatın, bir memurun bekleme odasında kapıldığımız o sinir bozucu zayıflığı hissetmeyen var mıdır? Bizim hayat dediğimiz şey, ölümün bekleme odasıdır. Birdenbire -o anda- zamanın ne olduğunu kavradım: Biz zamandan yapılma ürünleriz, maddeden oluşmuşa benzeyen ama akıp giden zamandan başka bir şey olmayan bedenleriz.
J. H. Obereit’ın Zaman Sülüklerini Ziyareti - Sayfa 25
hayatımızın iniş ve çıkışlarından inişlerine fazla kafayı takarak, kendimizi ilan ettiğimiz durumdur.
insan kaybeden olmaya bayılır.
Ayrıca kendi hayatını sorgulamayan, kendini eleştiremeyen, bir hayat felsefesi çizmemiş, monoton yaşamdan başka bir şey yapmayan, hobileri olmayan, kitap okumayan insanların toplu adıdır.
hoşlanılan kız 2 çeşittir. Biri yatılmak istenen seksiliğyle göze çarpan hatundur, diğeri gözlerinden , gülüşünden , mimiklerinden etkilendiğin, genelde sesinin içini ısıttığı Tanrım bu hatunla sevgili olmalıyız dediğin hatundur. Bu sevgili olma olayı gene yatağa dönerse ayıplancak bir şey yoktur. Doğa kanunları.
Eski sevgili 2 çeşittir. Biri ulan şunla da karşılaşmayalım artık dediğin, duygusal hislerinin artık olmadığı hatundur, diğeri ne güzeldi yaşadıklarımız , hala bana karşı bir şey hissediyor mu acaba diye düşündüğün hatundur.
Doğal olarak , vs yapacak olursak Hoşlanılan kız H1 ve H2
Eski Sevgili E1 ve E2
H1 vs H2 = H2
H1 vs E1 = H1
H1 vs E2 = H1 le başlamak iyidir.
H2 vs E1 = H2
H2 vs E2 = bence H2 denenmelidir,olmazsa E2 hala duruyor.
E1 vs E2 = E2
Kama Sutra, Hint lisanında iki ayrı kelimedir. Bunlardan birincisi "kama" zevk demektir. ikincisi ise yani "sutra" kitap anlamına gelmektedir. iki kelime birleşince Zevkin Kitabı anlamına gelmektedir. Gelişmiş Hint cinsellik kültürünün en eski yazılı kaynağıdır.
Cinsellik konusunda aynı seviyeye gelmeden yanına yaklaşılmaması gereken kız. En vahim durumda ava çıkmışken böyle bir kız tarafından avlanmaktır.
Ben yeni okudum bu kitabı. Başlarda bir grup elit kesim, birbirleriyle bir şeyleri konuşabilen, eleştiriler yapan,özgür düşünce anlamında belli bir seviyede olan bir takım kesimden bahsediyorum : insanın öldürme içgüdüsünün olduğunu tartışıyorlar,Bunu hayatta belli şeylerle doyuruyoruz falan.Atış yapıyoruz, ava gidiyoruz, oyunlarımız öldürme olan şeyler falan, insanları öldürmeye yatkın yetiştiriyoruz, sonra adam zevkine birini öldürdüğü zaman onu hapse atıyoruz, aslında adaletsizlik gibi düşünceler geziyor. Ama bu çok kısa bir bölüm aslında. Bu tartışan ekipten bir kişi çıkıp , benimde söyliyeceklerim var hatta yazdım diyip bir kitap çıkartıyor. O kitap da işte bu işkence bahçesi. Başlardaki tartışmalar görüşler falan düşünce açısından beni baya tatmin etti. Sonra adam kitabı okumaya başladığında bir süre duraklıyorsunuz. Roman gibi pek düşüncelerin yer almadığı şekilde akıp gidiyor. Ama işlenilen konu sürekli kokuşmuş olanın hayatta galip geldiği. Örneğin bizim eleman politikaya atılıyor, geçmişi çok övgü değer değil ama rakibinin de değil. Rakibinin bu adamdan farkı yaptıklarını saklamaması tersine açığa çıkarması, bütün halk bizim rakibin zamanında hırsızlık yaptığını biliyor mesela. Ama bunu söylemesi dürüstlük varsayılıp adamın hırsızlığını bir anda unutuveriyorlar ve koyu taraftarı oluyorlar * Oldukça gerçekçi aslında. Neyse bunun gibi olaylar geçiyor. Romanın biraz ilerisinde adam bir kadınla tanışıyor, ama bu kadın aşkla ölümün aynı şey olduğuna inanan, kokuşmuşluğun mutlak güzellik ve zevk merkezi olduğunu söyleyip duran bir kadın. Birbirlerine aşık olup, adamın rotasını saptırıyor kadın. Böylelikle Çine gidiyorlar. Kadın orda yaşıyor, Avrupalıların burjuvalıkları saçmalıkları falan bol bol değiniliyor kitapta. Sonra Çinde mükemmel güzellikteki doğa tasvir ediliyor, ve konu işkence bahçesine geliyor. Avrupalıların anlamsız adam öldürmeleri ve Çinlilerin doğanın içinde hayalgücünün ötesinde işkencelerle adam öldürmeleri karşılaştırılıyor. Kadın işkenceleri dehaca bunların hepsinin doğa ile bütünleşik olmasına tanrısal bakıyor. Kendini insan ölümleri karşısında zevke bırakıyor, orgazma kadar giden bir zevk bu. Bizim Avrupalı bunları görünce tabi kalıyor , kokuşmuşluk öyle bir safhadaki iğrenç berbat. Sonra bir doğa tasvir ediliyor, böyle güzel bir şey yok. Tabi o kadar çiçek isimlerini bilmediğiniz ve böyle bir güzellikle karşılaşmadığınız için hayalgücünüz de biraz afallıyor. Yazar bunları kafasında çizip yazdıysa bravo. Psikolojik bir roman yani. Kokuşmuşluğun cinsellikle bağlantıları falan var kitapta. Ben kendi arzularımla pek bağdaştıramadım. Ben de bizim Avrupalı gibi o kokuşmuşlukta, sadece kokuşmuşluk görüyorum. Ama kadın aşk, seks, hayatı görüyor. Güzel yaratılmış karakterler. Sonu da iyi bağlanıyor. Kitabı çok anlattım ama okunması gerek asıl. Düşüncelerinize bir şeyler katacağını düşünüyorum.