he bu arada,
arkadaşlar. bu devecialpay değil. gerçek devecialpay 1900lerin başında ulu sözlükte 1. nesil yazardı. Kendisi başlık açarken sıçmış ve o bokun içinde boğularak can vermiştir.bu gördüğünüz devecikohhen dir. kendisi yahudi olup masonluk faaliyetlerini ulu sözlükte yapmak için görevlendirilmiştir. dikkat ettiyseniz hep fotoğraf paylaşıyor.
iş faturalı değilse ki anladığım kadarıyla değil. bir hak iddia edemezsiniz. bir ihtimal faturalı bir işse o zaman siz hiç kimseyle uğraşmıyorsunuz. avukata veriyorsunuz, o da masraflarını ekliyor ve varislerden toplam tutarı tahsil edip hem size ödeme yapıyor hem de dava masrafları çıkmış oluyor.
hala yüzü kızaran, hala vicdan sahibi olan insana açık mektuptur.
ne zaman bu hale geldik? ne zaman bu kadar kin ve nefretle dolduk diye sormayacağım! Yeryüzünde insanın insanla kavgası ne zaman bitmiş ki şimdi bitsin? Ancak bu öfke kontrolünü yapamamanın, nefreti körüklemenin, kinin ülkeye zarar verdiğini görmez misiniz? Şucu, bucu olmanın birlik ve beraberliği sarstığını fark edemiyor musunuz? Sıcak yuvasında kendi askerini ‘nefreti ve öfkesi’ uğruna ‘sandığa atılacak %x oy’ uğruna sınırlara gönderenler ne zaman ‘insan’ kalabilmiş? Bu öfkenin holiganları, sempatizanları hangi gün empati kurabilmiş?
insan haklarının olmadığı, demokrasinin olmadığı, düşünce özgürlüğünün olmadığı bir ülkede her türlü katliama seyirci kalınan bir kara parçasında vicdan sahibi, merhamet sahibi insan aramak ne kadar doğru olur? Ölüler üzerinden siyaset yapan parti ve grupların ‘ölen kimden?’ diye sormalarına ‘bütün yaşanan pisliklerin üzerine’ şaşırmalı mıyız?
Dün sözlük içinde yapılan yorumlar insanın içinde daha büyük yıkımlara sebep oldu. Polisiyle, askeriyle, öğretmeniyle, doktoruyla, öğrencisiyle, esnafıyla bu memleket bir bütündür. Görüşlerimiz ne olursa olsun silahımız kalemimiz olsun. Farklılıklarımızı kabul ederek, Fikirlerimizi, düşüncelerimizi dikta yönetimlere karşı birlikte savunalım. sizi susturdukları gün bizi, bizi susturdukları gün sizi görsünler karşılarında!... özgürlük, demokrasi, insan hakları, insanca yaşam hepimizin hakkı!.. biz ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ dersek şayet işte o zaman kademe kademe hepimizin özgürlüğü elimizden uçup gidecek.
Peki biz ne yapıyoruz? Ölümleri, zulümleri karşılıklı olarak kahkahalarla karşılıyoruz. Bu fanatizmden vazgeçelim bir an evvel!. Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde diyor ki “Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ...” ve diyor ki barış manço "insanın ilk öğrenmesi gereken dil tatlı dildir."
şimdi birileri diyecek ki “neden ben bu fanatizmden vazgeçeyim? Onlar geçsin önce…” güzel kardeşim, sen değişirsen eğer dünya değişir. Değişime insan kendinden başlar. Hiçbir düşünceyi, hiçbir fikri ‘katılmasak dahi’ öldürerek yok edemeyiz. Yiğit hiçbir şekilde bitmez. Davası için hayatını kaybeden sağcı, solcu kim olursa olsun düşünceleri sağ kalır. Artık birbirimizi farklılıklarıyla kabul edelim.
Ağlayamıyorsak, bari gülmekten utanalım!
“eriyen bedenimi düşünme.
göğü giydim üstüme.
yüzünü asma kederine anam.
yiğitler bitmez biz de.
Bir ateş olup yaksa da gidişiniz,
analar biter mi?
ölüm toplasa da çiçekleri,
çiçekte tohum biter mi?”
atalay taşdiken'in ikinci filmidir meryem. ben ilk filminde de (bkz: mommo kız kardeşim) ağlamıştım. nasıl oluyor da senin filmlerini keşfetmiyor insanlar? gereksiz o kadar çok film çekiliyor ki memleketimde, neden diye isyan ediyor insan; senin filmin gereken ilgiyi görmediğinde. bir sonraki filmini (umarım yakındır gelmesi) sabırsızlıkla bekliyorum atalay abi.
(bkz: gülün kokusu vardı) albümünü almıştım. keşfim o zamanadır. tüyleri diken diken eden sesin sahibi. erkan abi, kazım koyuncu'nun sözlerini hatırlıyorum senin sesini dinlediğimde. ne demişti şair ceketli çocuk; "her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya" Her şeye rağmen seni dinlemek güzel erkan oğur. teşekkürler dünya'ya.
atalay abi, ülkemizde ne yazık ki (bkz: mommo kız kardeşim) isimli filmin öksüz bırakıldı. ben de filmini sonradan duyan, izleyen biriyim. boğazımda düğümdür halen o sahneler. ne güzel anlatmışsın, ne güzel çekmişsin. kusursuz film var mı? dediklerinde senin filmini söylüyorum abi. emeğine sağlık. var mıdır sana sonraki filmlerin için bağışta bulunacağımız bir yer merak ediyorum. inan o kadar destek olmak istiyorum ki sana, senin daha çok film çekmeni o kadar çok istiyorum ki. biz senin filmlerini artık öksüz bırakmayacağız!. sen de bizi filmlerinden mahrum bırakma.
dünya üzerinde bir türlü bitmeyen kahrolası savaşlar, açlık çeken insanlar, sürülen aileler, ölen çocuklar, ağlayan anne babalar için gelsin. (bkz: edî bes e) 'artık yeter!'
Sonra yapılacak tek şey var diyor şair.
--spoiler--
"Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
denk geldiğim radikal blogger. youtube'da aşağıdaki yazısını sokakta ona fon çalan bir çocuğun eşliğinde okuyor. okumayı sevmeyenler direk videoyu tıklayıp muhakkak dinlesinler. takip etmek gerek.
--spoiler--
Benim de sahneler aklımda, seninkilerden farklı ama
Artık kendini kandırma
Yoktur üstüne senin, güzeli çirkin yapmakta
Suçuysa dünyaya atmakta
Neyin bildin ki değerini
Benimkini bileceksin?
Bunu da tabii mahvedeceksin
--spoiler--
günlerce, haftalarca, aylarca, yıllarca büyük bir boşluğa gelir diye baktığımız, el salladığımız o gemi gelir miydi sahi? Etrafımız negatif insanlarla sarılıyken geminin akıbetini falcılara sormamızı kimse garipsemesin. Verdiğimiz üç beş kuruşa değiyordu. “o gemi bir gün gelecek… Bak işte burada. Gördün mü?” deyip fincanı gözümüzün içine tuttuklarında hiçbir şey görmediğimiz halde umutlanıyorduk. Hem de sudan ucuza…
Acaba geminin gelmesi bize mi bağlı diye düşünmeye başlamıştım ki yine tüm hayatımı film şeridi gibi gözlerimin önüne getirdim. Öyle ya, insan yaşadığı tüm sahneleri düşünmeli. iyi günleri, kötü günleri ardı ardına tekrar yaşarcasına düşünmeli. Ani kararlarını sorgulamalı. Doğrularını yanlışlarını önüne serip tekrar tekrar gözden geçirmeli. Kim bilir belki yerini değiştireceğimiz, adını değiştireceğimiz yaşanmışlıklarımız vardır… Henüz geç kalmamışken adım atacağımız, sonuçları hala elimizdeyken değiştirebileceğimiz kararlarımız vardır… Çok zaman, özellikle de yalnızken keyif alıyorum bu sorgulardan. Beslendiğim de çok oldu bu muhasebelerden. Hatalarıma hiç sahip çıktığım olmadı. En azından kendime itiraf ettim bütün yanlışlarımı, günahlarımı... Sen gördün mü bilmiyorum ama hatalarını kendinden saklayanı da gördüm ben. Etrafında kim varsa yalanlarla yazdığı hikâyeyi onlara da anlatan, olmayan bir hayatı detay yazarak paylaşan ve bütün bu yaptıklarını kendine dahi itiraf edemeyenleri de gördüm gözlerimle. Ona sahip çıkan kulları da gördüm…
insan kendini ifade edemiyor bazen. Ne söylersen söyle cehaletle baş edemiyorsun. Ne yaparsan yap yalancıyla savaşamıyorsun. Neye niyet edersen et karşındaki insanda varsa art niyet, konuşmak dahi istemiyorsun. Yoruyor bir kelime bile seni. Yıldırıyor her şeyden…
Sonra o gemi bir gün gelecek diyor ismail abi. Sen de uğradığın tüm haksızlıklara rağmen, seni yıldıran, yoran her cümleye, her kelimeye, her heceye rağmen o gemiyi sabırsızlıkla bekliyorsun. Susmanın seni o gemiye daha çok yaklaştıracağını, sessizliğin o gemi için bir fener olduğunu öğreniyorsun. Biliyorum, hepiniz ismail abi gibi o gemi bir gün gelecek diyor. Umuyorum, o gemi bir gün hepimiz için gelecek.
HTML'yi bir programlama dili olarak tanımlamazsak daha iyi olur. Çünkü HTML kodlarıyla kendi başına çalışan bir program yazılamaz. Programlama dili demememizin nedeni de budur. Peki nedir? yazı, görüntü, video gibi değişik verileri ve bunları içeren sayfaları birbirine basitçe bağlar. son sürüm: (bkz: html 5)
iki açıdan baktım olaya.
1- hapın, madde bağımlılığının reklamını çok iyi bir şekilde yapan videodur. şimdi birileri bu konuyu araştırıp hayatında bir kez olsun denemek isteyecektir. kimisi birle yetinecek kimisine az gelecek devam edecektir.
2- aklı başında olanlar da diyecek ki; "ulan asla bulaşmayalım bu tarz işlere. kekolara bak. allah muhafaza biz de bunlar gibi oluruz." ve uzak duracaklar.