paradoks,nerden baksan doğru olan kısır döngüdür. tüm zamanların en büyük paradoksu ise tanrı değil tanrı'nın varlığının kendinden olması durumudur. varlığı kendinden olan bir varlığı bilim in açıklayaması ve insan aklının alması imkansızdır. din kültürü hocamın zamanında dediği gibi ''bu konuyu fazla kurcalamayın, ne alimler sorguladı bunu sonra motoru yaktı''.
hükümet yetkililerinin olası bir anayasa referandum una karşı izlediği iğrenç politikalardan birisi. zaten bu adamlar sırf referandum olasılığı için bu sene taksim i 1 mayıs a açtılar.
Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, gemi güvertelerinde ve otellerin belli odalarında, sigara içilebilecekmiş.
Yaşlı bakım evlerindeki yaşlılara bir ayağı çukurda oldukları için destek veriyolar sanırsam, ruh ve sinir hastalıkları hastanesindekilerde zaten deli, içse de içmese de olur onlar için, çocuk tecavüzcüleri ve katillerin parsellediği cezaevlerinde içsinlerde uslansınlar mantığını kullandı hükümet galiba, gemi güverteleri olmazsa olmaz zaten, adam yolculuk esasında şöyle manzaraya nazaran bir cigara yakmasa olmaz ama dimi? saatlik ilişkilerin mekanı haline gelen otelleride düşünmüş hükümet, orgazmdan sonra bi zevk cigarasını çok görmemişler zina yapanlara...
Curt Degerman'ın başardığı olay. Degerman kazandığı 3-5 kuruş parayla gidip ekonomi ve finans kitapları almış ve borsa oynamış. Birden atatürk ün sözü geldi aklıma:
''ben fakirdim, elime geçen 3-5 kuruşla gider kitap alırdım. O kitapları almamış olsaydım şimdi bunları yapamamış olurdum''
''Kazanawa ya göre erkeklerin IQ su arttıkça, bu kalıtımsal psikolojik görev în etkisi de azalıyor ve erkek mümkün olduğunca çok kadına spermlerini yaymak yerine seçici davranıyor ve eşine sadık kalıyor.''
kısaca, zeki erkekler tutumlu oluyor. spermi bol bulduk saçalım demiyorlar.
olmayan bir ermeni soykırımı tasarısını kabul eden isveç in boykot edilecek ürünleridir. bulabildiklerim şunlar;
ikea, ericsson, absolut, volvo, sas, scania, saab
özellikle ericsson marka cep telefonu ve absolut marka alkol içenlerin çok duyarlı olması gerekmektedir. en çok tüketilen mallar bunlardır. isveç e en fazla zararı verecek olan boykot ürünleri bunlardır.
not: adamlar bir millete, türk milletine, katil diyorlar. lütfen biraz daha ciddiyet sözlük yazarları.
kişinin ergenlik döneminden kurtulup adamlığa adım attığı andır. misal,
istanbul a yeni taşınmıştık. ergenlik dönemi ve akabinde getirdiği sorunlar nedeniyle aileme sürekli zulm ediyordum. alışverişe gittiğimizde onlardan ilerde yürürdüm, utanırdım onlardan, annemin cüzdanından para çalardım. hey allahım, insan gibi istesen vermiyecek sanki mal çocuk. çok pahalı ayakkabılar, kıyafetler isterdim. bir kot pantolon, bir gömlek ve bir ayakkabı için bir aylık maaşlarına neden olurdum. ilginç kitaplar okurdum. çoğu zaman arkadaşlarıma hava atmak için okula götürür beden dersinde herkes top oynarken ben kitap okurdum. bir iki felsefi kitap geçmişti elime. kişisel özgürlük cart curt tarzında şeyler. onları okuduktan sonra aileme karşı olan sorunlarım tamamen soğukluğa ve nefrete dönüşmüştü. ölseler umrumda olmaz diye düşünceler belirmeye başladı kafamda.* kendimi vatanı kurtarmaya adamıştım.* bazen de kendimi bir popstar, çok başarılı bir futbolcu yerine koyardım hayallerimde. böyle bir genç, bir evlattım işte. derken bir gün akşam yemeğinden sonra babam benimle konuşmak istedi. annem içeri geçti baba-oğul konuşması olacağı için. tabi ki triplere girmiştim hemen... neyse, konuşmamız sürerken fazla üstelemeden sigara, alkol içip içmediğimi falan sordu. sigara içtiğimi söyledim. alkolün tadını sevememiştim zaten hiçbir zaman. kullanmamam gerektiğini söyledi. tabi o konuşurken küçük dağları ben yarattım havasındaydım. şimdi bakıyorum da, şayet ben birisiyle konuşurken o şekilde hareketler yapsa ağzını dağıtırım onun büyük ihtimalle. neyse, bütün bunları söyledikten sonra 'oğlum seni çok seviyorum nolur böyle şeyler yapma' dedi. ardından bir evladın kaç yaşında olursa olsun ailesine dememesi gereken, belki de ailesini incitecek tek kelimeyi söyledim. -iyi de baba ben size karşı bişey hissetmiyorum ki, ölseniz umrumda olmaz!...o an dünyası durdu zaten, gözleri donuklaştı. ağzımdan çıktığı an söylediğime pişman olmuştum ben zaten ama iş işten geçti tabi çıktı ağızdan zehirli ok gibi sözler. -sen bilirsin oğlum dedi içeri geçti. bende yaptığım haltın vermiş olduğu pişmanlıkla odama geçtim. yapacak bir şey aradım, açtım kitabımı okumaya başladım. eskisi gibi süper ötesi düşünceler gibi gelmedi o an kitapta yazılı olanlar. değil sayfaları cümleleri bile bitiremiyordum. çok geçmeden babamın yanına gitme isteği uyandı içimde. odalara baktığımda yoktu hiçbir yerde. annemde yoktu. en son balkona baktığımda ikisi beraber oturuyordu. annem babamın elini tutmuş ona bakıyordu. hala gözlerimin önündedir o sahne. ölene kadar da unutamam. unutulur mu böyle bir şey? babam yüzünü saklamaya çalışıyordu. yüzüne baktığımda ağladığını gördüm. dünyam karardı. ne yapacağımı bilemedim direk boynuna sarıldım. babam benim. defalarca özür diledim. defalarca öptüm beyaz sakallı yanaklarından. yaptığım büyük yanlışa rağmen ''insan evladına kırılır mı oğlum, sen benim her şeyimsin'' dedi. unutmam, unutamam. böyle adam oldum ben.
modacıların yeni oyunu. amaç tombullardan da manken olacağını göstermek değildir. giderek artan obezite yüzünden zayıf kadınların oranının her geçen gün daha da azalması ve kadınların beden(göt, göbek, meme, baldır, bacak) oranlarının daha fazla büyümesidir. ürünlerini satamaz oldular. haliyle hitap ettikleri kesim değişmeye başladı. akabinde, onlarda ürünlerini sattıkları piyasaya(kısaca 'kadınlara') uyum sağladı ve tombul mankenleri podyuma çıkardılar.
ezelden beri gelen her türlü dini, siyasi ya da sosyal sistemler insanları hatta diğer canlılarıda kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmiştir. örneğin komunizm, aslında iyi niyetli-eşitlik- ve adaletli bir sistem olmasına rağmen insanları kendi amaçları doğrultusunda yönlendirir ve insanları devletin kölesi yapar. bir diğer husus din,bütün dinler iyi ve güzel şeyleri desteklemesine rağmen -islamiyetten tutun şamanizm e kadar- dinlerde insanları ödül ve cezaların olduğuna ikna ederek tanrıların, daha güçlülerin kölesi yaparak onları yönlendirir. kısaca, her güçlü şey daha güçsüz olan şeyi şekillendirir. tabi ki burdan da sistemleri üretenlerin toplumun genelinden daha zeki ve daha güçlü -meta ya dayalı ya da manevi olarak- olduğu sonucuna ulaşıyoruz. kısaca bütün sistemler insanları-canlıları- kendi amaçları doğrultusunda şekillendirir ve onları amaçları doğrultusunda uygulayıcı birer köle yapar.
fiyatını öğrenince aman allahım bu nasıl bir çılgınlıktır dediğim tablodur. tam 140.000.000 $, yazıyla yüz kırk milyon amerikan doları, ödenmiş.
Jackson Pollock tarafından 1948 yılında yapılmış. Şu ana kadar bir tabloya verilmiş en yüksek fiyata, 140 milyon dolara Fintech Danışma Şirketi ortaklarından David Martinez'e satılmış.
David mal mısın olum? Deli mi s.kti? Sen insan olamazsın David. Sen insan olamazsın!
insanın canına kıymasına sebep olabilecek nedenlerdir. insana göre değişir aslında. mesela, bir ara bir çocuk mastürbasyon yaparken annesi gördü diye canına kıymıştı. ya da kurtuluş savaşında verilen emri yerine getiremeyip, gururuna yediremeyip intihar eden komutanlar vardı. merak başka bir neden olabilir aslında, öldükten sonra hayat var mı acaba diye.* uzar gider bu nedenler. ölmek için neden olmamalı aslında, hayat her şeye rağmen güzel.
taraf gazetesinin edindiği darbe plan günlüklerine göre org.tornavida önderliğinde planlanmış. darbe günlüğü org.tornavida nın birliğindeki kazan dairesinde bir alet çantasında bulunmuştur.
vahşice hazırlanan plana göre, ülke çapındaki tüm boruların contaları gevşetilecek ve ülkedeki tüm cami ve okullar su altında bırakılacaktır.
işte şuramda bir sancı var,
Bul bulabilirsen!
Mağripte sen maşrukta ben,
Gel gelebilirsen!
Salını da salını da düştün içime
Hadi çıkar çıkarabilirsen!
Döndüm yedi kere kendi üzerime,
Sekizi de dön dönebilirsen!
Bu mevsimde çok güzel olursun,
Düşlerimin içinde!
Ben kendi sokağımda kayboldum,
Mavilerin içinde!
Salını da salını da düştün içime,
Hadi çıkar çıkarabilirsen!
Döndüm yedi kere kendi üzerime,
Sekizi de dön dönebilirsen!
fiziksel, psikolojik ya da herhangi bir yoldan uygulanan şiddet bir insanlık suçudur ve insan haklarına aykırıdır. bu haklar yasalarca güvence altındadır ve güvence altında olmalıdır!
intiharlıktır intiharlık. çeşitli hülyalara dalar bu kişi. hayatı komple hülyadır aslında. hep başkası olmak ister ama onuda beceremez, yeteneksizdir. bir burukluk vardır içinde daima, neden bilinmez. ilgisizlikten olsa gerek. ilgi derken, insanların ilgisini çekmek için sadece insan olmak yetmez ki bu devirde bir şeyler yapmak lazım tabi...öte yandan insan neden ilgi çekmek istesin ki? nefes almak gibi bir ihtiyaç mıdır bu? öyle olsa gerek.
şekilden şekile girer, komik olmaya çalışır, olmaz, karakteristik davranır- ne demekse artık- o da olmaz.karaktersizin teki olur çıkar. elini biri tutsun ister, o hiç olmaz. bulamaz elini sımsıkı saracak sıcacık bir el, beğenmez ki kızlar onu, tipsizdir. hep bakar sokaklarda yürüyen insanlara, sevgililere. özenir, özenir, özenir...elden bişey gelmez ki, öyle yaratılmıştır o. kim yarattıysa artık. allah yarattıysa eğer neden böyle yaratmış ki insanı? kimse onu sevmesin, farkına bile varmasın! vardır bir bildiği herhalde...hurilere saklıyor olabilir belki! arada isyankara oynadığıda olur bu yüzden.
vazgeçer,sessiz sakin geçirir ömrünü. ama o burukluk geçmez yine de. hep hisseder onu, sabah uyandığında, otobüsü beklerken, sigarasını içine çekerken, çayını yudumlarken. derinlere saklar o duyguyu belki bir gün birisi farkına varır diye.
asla paylaşılamayan, amerikan güreşi tarzında kavgalara sebebiyet olan bilgisayardır efenim. büyük olmak falan da etki etmiyor bu duruma. tehditler falan da nafile. blöflerde pek bi işe yaramıyor artık. tek çıkar yol, vericen cebine 5 lira gidicek internet cafe ye oyun oynamaya.
*olum kalk bak döverim.
-nah döversin
*3 saniyen var kalkmak için
-one minute one minute*
*lan kalk dövcem bak
-babama söylerim
*iyi otur. senle görüşcez olum.