çok ilginç çalışanlara ve bir patrona sahip olan firma. 4 aydır aldıkları hizmetin ücretini ödemedikleri gibi, her gün ayrı bir bahane ile insanları kandırıyorlar. üstüne de en sonunda "ödemeyeceğiz git mahkemeye ver" diyebilecek karakterde bir müdürleri var. insan gerçekten hayret ediyor.
Bu Vodafone kadar gerizekalı bir operatör görmedim. 1GB net paketim var, şu an evde değilim. Haliyle paket hemen bitti. 2GB ek paket daha aldım. Paketi alırken eğer bitmesi halinde yenisini yapabileceğim söylendi. Bugün itibariyle paket 2GB'lık paket bitti. Yeni bir paket almak için müşteri hizmetlerini aradım. Yeni bir paket veremiyorlarmış. Yeni paket tanımlamak için 17 gün beklemem gerekiyormuş.
Şimdi ben bu durumda 17 gün boyunca telefon ile internete giremeyeceğim. Bu mudur yani? Böyle bir hizmet anlayışı olabilir mi? 3 kez arayıp durumu izah etmeme rağmen hala yeni bir paket verilmiyor. Ulan parası neyse vereceğiz, olmuyor. 100MB alabiliyormuşum 5 liraya. Aldım tabii, yarın bitecek. 4 günde 2GB bitti diyorum, beyinleri onu da almıyor. Sokayım bunların yapacağı işe.
kendilerine sorulan sorulara cevap vermiyor olmalarıyla sosyal ortamlara nam salmışlardır. işin garip yanı bu arkadaşların bir ofisleri olmasına rağmen etrafta bir tane telefon numarası yoktur.
açılalı henüz 3 ay olmasına karşın muazzam bir içerik üretimi sağlayan site. Sadece 3 ayda 184 haber, 23 gitar/ekipman incelemesi, 9 albüm incelemesi, 7 röportaj, 3 makale.
denizli'de kurulmuş müzik grubu. tam olarak tarzları hakkında net bir şey söyleyemiyorum zira her türlü müzik çalıyor bu adamlar. mezdeke bile çalıyorlar gitarlarıyla.
çok eğlenceli bir cover performanslarını paylaşmadan edemeyeceğim:
kafanıza takılan tüm sorulara hiç üşenmeden ve başından savmadan cevap veren güzel insan.
mütevazı kişiliğini daha iyi anlatmak için kendisi ile olan tanışma hikayemi anlatacağım. necati ve saykolar ile çıktıkları barın işletmecisi ile yakın ilişkilerim vardı. ben de gitar çaldığım için mekan sahibi, beni onunla tanıştırdı ve "ne sorarsa cevap ver, yardımcı ol bu gence" dedi. alper abi de gayet samimi bir biçimde tabii ki dedi. bana kendisini facebook'ta eklememi söyledi. tamam dedim. ardından "ya da sen boşver, söyle bana ad soyad, ben seni ekleyeyim şimdi hemen telefondan" dedi ve orada beni ekledi anında. öyle bir adam işte. ondan başka kim yapar ki bunu.
kendisini önümüzdeki dönemde daha iyi yerlerde göreceğimizden hiç şüphem yok.
hidayet'in 5'te 0 ile şut , 2'de 0 serbest atış attığı, 3 top kaybı yaptığı maç son 3 saniye kala önce faul yaptı adamları çizgiye gönderdi. akabinde topu başlatırken 3 saniye kala direkt olarak topu dışarı attı, adamlar bu toptan da son saniye ikiliği attı.
evlat olsan sevilmezsin hidayet.
işin ilginç yanı bu adam bir çeyrek boyunca oynadı hiç çıkmadan.
eskiden buraya sürekli entry girerdim, artık yılda bir giriyorum. insanları okumaktan, yaşanılan şeyleri okuyup kendime bir şeyler katmak hoşuma giderdi, onu da yapmıyorum.
son dönemde hiçbir şeyden tat alamıyorum. her şey çok sıradan ve bayağı geliyor. geçen sene bu aylardaki enerjim yok.
basketbol oynamaktan çok keyif alırım normalde ama artık o durum yok. tatsız geliyor. halı sahaya gitmek mesela... maç olsun da gideyim derdim eskinden, şimdi maç olunca bile "acaba gitmesem mi yaa" diye düşünür oldum.
dedimya, sözlüğe bile yazmaz oldum. eskiden en ufak şeyleri bile buraya yazardım, dışarıda olmasa da nette sosyal bir hayatım vardı diyebilirim. artık yok, nedenini bilmiyorum.
yediğim yemek bile tat vermiyor. hep aynı şeyleri geveleyip duruyor gibiyim.
bir dizi açardım, 4-5 bölüm izlerdim. keyif alırdım. şimdilerde takip ettiğim dizilerin yeni bölümü çıkınca sıkıla sıkıla izliyorum. o bile tat vermiyor.
gitar çalıyorum, normalde gün içinde ne zaman boş kalsam elimde gitar olurdu. şimdi ara ara elime alıyorum. o zamanlarda da pek bir şey yaptığım söylenemez, iki üç tıngırdatıp duruyorum.
üzerimde hep bir yorgunluk ve bezginlik var. çalışmıyorum. sürekli evde yatışlardayım ama dediğim gibi niyeyse hep yorgunum.
uyudukça uyuyasım geliyor. kalkıp denize gitmek bile gelmiyor içimden.
gece mangal yapalım diyorum, sonra kafamda düşünüyorum. "ulan şimdi kim uğraşacak onunla" diyorum ve vazgeçiyorum kafadan.
çok garip bir dönem gerçekten.
eskiden her gün çarşıya inerdim, dolaşırdım, bara takılırdım. şimdi inanın çarşıya indikten sonra 1 saatten fazla kalmak gelmiyor içimden.
düzelir umarım bu durum. hayat bu kadar sıkıcı olmamalı.