bizimkiler dizisinde oynadığı katil rolüyle tanınan ve muğla'nın köyceğiz ilçesinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiş olan aktör. Allah rahmet eylesin.
haberin sunuşundaki 28 şubat kalıntısı tetikçi gazetecilik tarzına göre bakılınca, derhal istiklal mahkemesine çıkarılıp idam edilmesi gereken validir.
hâla amiral battı gazetesi haberlerini okuyup okuyup gaza gelen tipler varken şaşırmamak lazım tabi.
devlet dairelerinde, dükkanlarda, ofislerde ve sair yerlerde bir diktatörün resminin "genellikle" asılıp asılmadığına bakmak da son derece şaşmaz bir kriterdir bu konuda. mesela kuzey kore'de her yerde kim jong il resmi asılıdır, mısır'da hüsnü mübarek resimleri aynı şekilde.
sadece etrafınıza bakarak örnek çoğaltabilirsiniz.*
şahsi favorilerim arasında mavi gözlü, kızıl saçlı kızlardan hemen sonra gelirler. düz saçlı ve beyaz tenli iseler feci şekilde amerikalı liseli kız havası verirler.
"bööle uzun uzun yazıp ayar veriyor, okuyamıyoz anlayamıyoz örtmenim" yazarı. böyle şikayet edip zavallıca laf yetiştiren ibişlerin gerçekten çocuk olduğuna inanmak isterim, zira iki gram haysiyet sahibi hiçbir kişi (yoksa arkadaş grubu mu demeliydim) bir insandan bu kadar siktir yedikten sonra hâla yüzsüzce etrafında gezinmez, tırttan laf oyunlarıyla cevap vermez.
verdiği ayarı da beyniyle anlayan okur gider, götüyle anlayan gıdıklanıp "ahaha güler" tabi.
3 sezonunu 5 günde izlediğim anime. favorilerimdendir. senaryosu gayet kalitelidir. konuların gidişi takip edilerek, senaristlerin bazı karakterlerin zaman içindeki kişisel gelişimleri üzerinde nasıl kafa yorduğu okunabilir.
toph bei fong karakterine de ağır takıntılıyım. birgün türkiye'ye gelirse konserine gidip "toprağın olayım bük beni bebeem" diye bağıracağım.*
kardeşim gibi sevdiğim arkadaşım olan mirmika dayı olacak inşallah. mirmika'nın hakkımda yazdığına göre ise ben, bana yeğenim diyene dayayan bir insanmışım.*
mirmika bana yeğenim demediğine göre ona dayamayacağım demektir. o zaman kendisine dayamamı isteyenler nickimin altında gezinip, saçma salak entryler girmeye devam edebilirler
sözlüğün çoluk çocuğu, kidi biti lafı neresinden anlıyor, kendilerine giren çıkan, cuk oturan, zorlarına giden nedir bilmiyorum. neyim kendilerine battı ki milli güvenlik derslerinde "öğretildikleri" süper bilgilerle karşımda zavallılıklarını sergiliyorlar ya da kimin götünü kurtarmak için kime laf yetiştirme çabasındalar onu da bilmiyorum. ama ben söylediğimi gayet net şekilde tekrar ediyorum.
özel mesajlaşmalar yoluyla gayet normal ve herkesin kafasına göre yapabileceği birşeydir kutlamalar. kim hangi dine, hangi ideolojiye mensupsa istediği gibi arkadaşlarıyla, dostlarıyla kutlar. ancak ben moderasyonun sözlük yönetimi dahilinde yazarlarla iletişime geçmek amacıyla açılmış bir bölümden kemalist zırvalıklarla meşgul edilmek istemiyorum. amerikan başkanları falan resmi olarak her dini gruba veya ideolojiye yönelik bu gibi kutlamalarda bulunmazlarsa tepki çekebilirler. o yüzden kutlarlar ama uludağsözlük'ün moderasyonunu kimsenin sallayacağını sanmam. hele ki 19 mayıs gibi kimsenin gelişini iple çekmediği, içerdiği manayı oturup düşünme ihtiyacı hissetmediği, stadyumlarda zorla dans ettirilen gençler haricinde kimsenin siklemediği bir gün ise söz konusu olan.
okumadan fikir sahibi olan davarlara da okumayacaklarını bilsem de "kemalizm dini" başlığındaki konu ile ilgili fikirlerin özeti olan entrylerimi okumalarını tekrar öneriyorum. böylece en azından din ile ideolojiyi denkleştirmenin bu konudaki yanlışlığı konusunda aydınlanıp kendi yazdıkları şeylerdeki "ölümcül çatışma"*** durumlarını anlarlar.
ilkokul seviyesindeki sorunu da cevaplayayım. benim entrylerim sözlüğün herkese açık olan bölümlerinde diğer yazarların entrylerinin yanında yayınlanır. herkes istediğini okur, istemediğini okumaz. kimseye şahsi olarak posta gönderilmiş gibi bir durum falan yoktur. kafanı çevirdiğin an o entry senin için yoktur. ama moderasyonun çektiği mesajlar, her yazara özelden ayrı ayrı ulaşır. her yazar bunu sözlük sayfasında gelişmeler bölümünde kendisine atılmış özel bir mesaj gibi bir uyarı ile görür. işte ben öyle bir bölümde saçmalıklar görmek istemiyorum evlat. isteyenin bir yüzü kara hesabı, bunu söylemek benim hakkımdır. yani, beni özel bölümlerden bu şekilde rahatsız edemezsin. zor mu bu kadar bunu anlamak? hamamböceği sevenler derneği'nin festivalleri için de, ensesti destekleyenler derneği'nin kuruluş yıldönümü için de, devleti sahibinden gaspetmiş kemalist haydutların kutsal günlerinde de mesaj almak istemiyorum.
ama sen diyorsun ki "hayır bu mesaj seninle de paylaşılacak illa"...* kendini düşürdüğün bu durumun farkında değilsen ben sana söyleyeyim: bir insan sana defalarca tepki koyuyor, fırça kayıyor, "benim zart-zurt bayramımı kutlama, ben böyle birşeyi kabul etmiyorum, bu saçmalık benim düşmanımdır" diyor, defalarca siktir çekiyor. ama sen hâla yüzsüzce gidip hayır ben senin de bu günün kutlanacak diyorsun. karşılığında küfür yiyorsun, ayar alıyorsun, itin götüne sokulup çıkarılıyorsun ama sonrasında yine gidip "atam atam sen kalk ben yatam" edebiyatının yaşamasına izin vermemi istiyorsun.
kutlama falan yollamayın olm bana kemalist yortularında. hiçkimse yollamasın. "biz de sevmiyoruz ama yollanacak illa, sen de buna tahammül edeceksin" falan da demeyin. böyle birşey demeye geldiyseniz de defolun gidin aq. ama küfür yiyeceğinizi, tepki çekeceğinizi bile bile hâla bu saçmalıklara devam ediyorsanız...
sanırım, o halde söz ile rencide olmuyorsunuz demektir. ne diyeyimki daha size?... yıkın heykellerimi aq.*
ya da iki gram haysiyet sahibi olun da açık açık size siktir çekene bu laflarla, saçmalıklarla gelmeyin.(yazar burada moderasyona da "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" kıvamında ince göndermeler yapıyor)*
kemalist mitolojisinin önemli örneklerinden 19 mayıs saçmalığına getirdiği eleştirilere cevap kastırayım derken diktatörlük değerlerini dini değerlerle eşleştirip karşılaştıran insan evlatlarını görünce bıkkınlıkla karmaşık bir gülümseme yaşamış yazar. gerçi "diyerekten" falan gibi kelimeler kullanan birinden fazlasını beklemek de olmazdı.
bu adam ne diyor sorusuna cevap olarak, aslında kemalizm dini başlığındaki entrylerimi okusanız iyi olur bu noktada.
bu arada istenilen her türlü diktatörlük değeri konusunda oylama yapılmasından da rahatsız olmam. gulagların ne seviyede faydalı yerler olduğuna, yahudilerin nasıl öldürülmesi gerektiğine dair falan oylama da yaparız isterseniz. mutlaka arada dear leader'inizin nostalji yaparken uydurduğu bayramlar için de oylarız.
ama moderatör de olsa kimse sözlük yönetiminin kullanıcılara kurumsal anlamda hitap etmek için kullandığı bir alandan bana 19 mayıs kutlama gibi laçkalıklar yapamaz. yaparsa da ayarını alır.
karanlık bir hangara aniden dışarıdan koşuşan birkaç gölge... heyecan ve stres dorukta... hızlı ayak sesleri... bazı gölgelerin ellerinde tepesine fener konmuş tüfekler var. fenerlerin sarı ışıkları karanlık zeminde ve duvarlarda hızla geziniyor... arada yüksek sesle söylenen kısa komutlar, bazı anlamsız sesler... birkaç saniye sonra karanlıkta aniden başlayan boğuşma sesleri, yumruklar, tekmeler, devrilen metal eşya sesleri, ardından 2-3 el silah sesi... ve sonrasında birkaç saniye sessizlik...
ardından özel harekat takım kaptanı telsizden "şahıs yakalandı" diyor... apo koluna girmiş iki polis tarafından karanlık hangarın üst penceresinden gelen mavi-beyaz bir ışığın düştüğü aydınlık alana getiriliyor.
sonrasında aniden ışıklar yanıyor, arka planda saz ekibi oynak bir havaya başlıyor. apo da şöyle bir etrafını süzüyor ve başlıyor dansa. 1-2 dakikaya kalmadan polislerle birlikte pistin tozunu atıyorlar, birbirlerinin alnına para yapıştırmaktan, havaya peçete atmaya kadar...
başörtüsüne ahlaksızca hakaret etmesi sebebiyle aldığı haklı tepkiler "başörtüsüne karşı olduğu için tüm hizmetleri görmezden geliniyor" diye lanse edilen kadın. demogoglarca savunulan demogog.
sarayda içki rezaletine tepkilerini koyarken afiş yakıp organizatör soytarıların adam yerine konulmasına sebep olmak yerine, konser verilecek alanın kapısının önünde slogan atıp konsere giden kişilere rahatsızlık verecek yazıların yazıldığı pankartlar açmaları daha iyi olurdu. ama esasen yaratıkların bile bakan olabildiği bu ülkede, alperenlerin birkaç afiş yakmasını da çok görmemek lazım.
insan, sigaranın "kullanılmaması gereken" birşey olduğuna dair kanaate ve iradeye bir şekilde ulaşabilirse bu yasayı desteklemeye başladığını farkeder.
gelecekte hem kendisinin hem de fikir çatışmasına girdiği diğer yazarların benzer problemlerle karşılaşmaması için karşıt fikirlere daha saygılı, daha barışçıl, daha demokratik bir tartışma üslubu geliştirmesini ve sinir savaşına girip çıkan sorunlarla uğraşmak yerine daha mutedil ve efendi olmasını kendisine nushederim.*