özgün bir sese ve tarza sahip olan kıbrıslı müzisyen. Bu adamın herkes tarafından sevilmesinin sırrı müziğinden öte mütevazi tavrı ve babacan kişiliğidir. Okan Ersan ve Vintage Band'le beraber çalarken kıbrıslı birçok gençe örnek olmuş, onları iyi müzikle tanıştırmıştır. ülkesini çok sever ve çevreye karşı duyarlıdır. Murat Evgin'in başlattığı doğa için çal projesinin ilk şarkısında da yer almıştır, bunun dışında kıbrıstaki sivil toplum hareketlerine sesiyle ve gitarıyla hiç tereddütsüz desteğini verir.
Kendı Ağzından:
"1998-2004 yılları arasında kıbrısın çeşitli yerlerinde bar programları yaptım. 2004 yılında istanbula yerleşip, müzik çalışmalarına bar programları yaparak ve kendi bestelerini üreterek devam ettim.
istanbulda edindiğim tecrübeler ve birikimlerle 2006da kıbrısa geri döndüm. 2006 nisan ayında okan ersan & vintage band`ın solisti olmam için teklif geldi. bu güzel fırsatı değerlendirerek kariyerimdeki ilk profesyonel adımı attım.
okan ersan & vintage band benim müzik serüvenimdeki en büyük dönüm noktasıdır. okan ersan & vintage bandla müziğe bakış açım birçok yönden genişledi ve değişti. bu arada daha çok beste üretip, 2 senelik çalışmanın sonunda 2008 ocak ayında artık albüm yapmak için hazır olduğumu düşünerek stüdyoya girdim. albümdeki parçaların yedisinin söz ve müziği tamamıyla kendime ait sekiz parçadan oluşan cennetten bir parça adlı ilk albümünü beş aylık çalışmanın sonunda 2008`in haziran ayında tamamladım.
tekrar istanbul`a yerleştim ve son perde grubunun ilk temellerini 2008 eylül ayında attım. kendi bestelerimden oluşan, türkiyede ilk sayılabilecek akustik soundlu bir rock albümü yaptım. bu proje aşamasında ilk son perde konserini 8 kasım 2008de balansta erkin korayın öncesinde verdim. sonrasında kemanci,shaft ve jazzstop gibi istanbul'un bilinen mekanlarında konserler vermeye devam ettim. 2010 un nisan ayında son perde grubunun dağılmasıyla kendi çalışamalarıma yalnız devam etmekteyim. ilk klibimi 2010 un ağustos ayında tamamladım ve kasım ayında düzenlenen brt hafif müzik beste yarışmasında "tam zamanı" isimli bestemle en iyi söz ödülünü aldım. yakında yeni bir albüm kaydı için tekrar studyoya gireceğim."
Deliler gibi elde etmek istediğim akıllı alet*. Arkasına ne yazdıracağımı şimdiden düşünmeye başladım... *
Gelelim aletimize: (dikkat edin, telefon demiyorum çunku bu cihaz bir telefondan çok daha fazlası. Telefon özelliği, cihazımızın uygulamalarından sadece biri)
Bu ele, evuca çok güzel sığan yaratık, Android 2.1 sisteminin kullanıldığı ilk cihaz. Telefonun tüm dizaynı ve yazılımı Google olsada, üretici firma HTC.
1 GHz'lik işlemciye sahip, 32 Gb'a kadar hafıza kartı destekli, 512 mb ram, 512 mb rom, 800 x 480 piksel 3.7" amoled ekran(iPhone 3GS'ten 2,5 kat daha iyi çözünürlük), 5 mp fotoraf makinası var. Sadece bu ana özelliklerle bile iPhone'u havada/karada döven Nexus One'ımızın hatsız fiyatıysa sadece 530 dolar.****
Ey sen anne-baba biliyorsun çocuğun hiç susmadığını, heryerde yaygara kopardığını niye o çocuğu alıpta misafirliğe gidersin.. Hadi gittin diyelim, ev sahipleriyle karşılıklı oturup sohbet ederken avazı çıktığı kadar cıyaklayan o çocuğu neden hiç susturma girişiminde bulunmazsın ?? Zannımca böyle çocuklara sahip aileler, çocuğun ağlamasına zırlamasına o kadar alışmışlardır ki, bunu normal karşılamaya başlamışlardır.. hatta "ağlar ağlar susar" "yorulunca susar" tarzı sağduyusuz yorumlar yaparak çocuğu kendi haline bırakırlar ki, en çok o çocuğa acırım işte o zaman. Tüm bebekliği ağlamakla geçen bir insanın ileride nasıl bir birey olabileceğini kestirmek zor değil.
averaj bir kıbrıslı türk dinle ilgili ne pozitif ne negatif birşey söyler. Herkes müslümanım der ama 20 senelik hayatım boyunca kurban kesmiş ya da hacca gitmiş hiçbir yakınım, tanıdığım insan yoktur. Oruç tutma oranı çok düşüktür.
Malum ada insanıyız, rahatımıza ve hayatımıza çok düşkünüz.**
yarım ekmek arası dönerin 4,5 lira olduğu günümüzde saçma kaçacak olan aksiyondur. istanbulda çoğu zaman döner yemek, bekar'ın evde yaptığı tek kişilik yemekten daha ucuz olabilir.
Bugün sabah saatlerinde, istanbul Atatürk Havalimanı'nda tanışma, konuşma fırsatı bulduğum değerli türk antrenör. Dakikalarca konuştuk sohbet ettik, yalakalık yapmadım ama bi anda yaşlı bir amcaya yardım etmek için ceketini elime tutuşturdu, bende tuttum. Bir panel için Kıbrıs'a gidiyormuş kendisi, nereye neden gittiğiyle ilgili kendide çok fazla bilgi sahibi değil, çocuklar beni karşılıyacaklar dedi durdu.
Futboldan konuştuk, sistemden konuştuk, enerji sektöründen, hükümetten ve benim geleceğimden de konuştuk. Hafif artiz tavırlarının altında yatan görmüş geçirmişiğe saygım büyük. Gloria'da kahve içti kendisi, D&R'dan da biri alevi biri ermeni sorunuyla ilgili iki kitap aldı, ilk sayfalarını karıştırdı falan. Sohbeti tatlıydı gerçekten, hiç de burnu havada değil, gayet sıcakkanlı. Onu gördüğüm kafede yanına oturmama izin verdi ve gayet sıcakkanlı sohbete başladı.
Velhasıl Kıbrıs'a gelince ayrıldık ama "hadi kardeşim, görüşürüz"ünü de eksik etmedi.. eyvallah dedik.. Laylaylom, laylaylom, işte öyle birşey.. Harbi adam, akıllı adam gerçekten.. zaten seviyordum da, türk futboluna daha çok katkılar yapacağına eminim.
Maliyeti ucuz ve dayanıklı yemekleri içerir. Misal: Bulgur, fasülye, pirinç, makarna, patates, soğan.
Her fakir yemeğinin vazgeçilmezi kişibaşına düşen yarım ekmektir çünkü ekmek en ucuz şeydir, zaten az olan yemekle birlikte tüketilince doygunluk hissi verir.
- işsizlik oranı eylül ayında bir önceki aya göre değişmeyerek yüzde 13.4 olarak kaydedildi. işsiz sayısı ise 33 bin kişi azalarak 3 milyon 396 bin kişiye geriledi.
- 2008 eylül'e göre ise işsizlik oranlarının yükseldiği görüldü. işsizlik oranı geçen senenin eylül ayında yüzde 10.7 düzeyindeydi.
- Son 1 yılda işsiz sayısı 795 bin kişilik bir artış gösterdi.
- kentsel yerlerde işsizlik oranı 3,7 puanlık artışla yüzde 16,2, kırsal yerlerde ise 0,9 puanlık artışla yüzde 7,8 oldu.
rosava'nın sözlüğe tek tek başlıklar halinde aktardığı istatistiklerdir bunlar.
Böyle şeylerin tek başlık altında toplanması farz, kaynak gösterilmesi de vecibedir. **
Halısahayı fazla ciddiye alıp -pozisyona bağlı kalınmasını, takım halinde hücum ve savunma yapmayı, ver kaçlar yaparak oyunu kanatlara yayıp ceza sahasına orta atılmasını isteyen tip-ten daha fazla sever yaşamayı.
