dilin kurallarına gramer, düşüncenin kurallarına mantık denir.
birisi çıkıp gramere uygun, ki kendisine göre de mantığa uygun bir şey söylerse düşüncesini belirtmiş olur. şimdi bize düşen nedir? bu düşünceye saygı duymak.
yok arkadaşım öyle bir şey ; ben senin ancak o düşünceyi yaratma, üretme çabana saygı duyarım. sen benim değerlerime, mutad(geleneksel) örfüme, adetime, dinime, vatanıma, milletime düşünce adı altında söveceksin. bende sana saygı duyacağım. sen önce düşünmesini öğren. tahammül etmeyi, öğren. biz sana tahammül ediyoruz.
sende benim düşüncelerime saygı duymazsın şimdi. ben değerlerden bahsediyorum bak. iyi oku. değerler. içi boş çiğ cümleler değil.
iş adamları, şarkıcılar, oyuncular, geniş düşünür. çünkü daha çok paraya, şana, şöhrete ihtiyaç duyarlar.hatta bakarsınız bir zengin iş adamı yada sanatçı, aa dersiniz çok düz adam bu yahu. evet düzdür. onun geniş düşünceleridir onu oraya getiren.
derin düşünce: ilim adamları, müellifler, felsefeciler, bilim adamları, derin düşünür.
topluma, yaşadıkları coğrafyaya karşı sorumlulukları vardır. derin diyorum bak.
çünkü onlar şan, şöhret, nam peşinde değillerdir.öyle olmak zorundadırlar.
sende derin düşün, o zaman saygı duyalım. yoksa düşünceye saygı, düşünceye saygı, diye ortalığa atılıp, bu milletin değerlerine, hatta tüm insanlığa atıp tutmakla düşüncene saygı bekleme.
ben duymam, duyandanda nefret ederim. mazlumum dediysem, kim demiş uysal koyunum.
düşünceye değil, düşünceyi yaratma çabana saygı duyarım. *
şimdi hani var bir amerikan dizisi my name is earl o dizi amerikalıların yani bir created by , düşünmüş yapmış, kafa patlatmış, ve bir ekip oturup milyonlarca dolar verip işte baştan aşağı diziyi yapmış.
ve sen o diziyi tek kuruş para vermeden ve üstelik başrol oyuncusunun tipini bile benzetip yapıyorsun. ha başka yapım şirketleri ve televizyonlarda yapıyor bunu.
ama stv , neden yapıyor , lan zaten benim saf izleyicim ne bilir my name is imi diyor. ne hakkı , ne hukuku, ne parası ne kul hakkı.
açtım sordum paramı ödüyosunuz diye. bir islam aliminin fikirlerinden almışlar. öyle dediler ilginç. demekki amerikalılarda o islam aliminden almış o felsefe ve diziyi öyle yapmış.
adi amerikalılar verin lan parasını hak var hukuk var kul hakkı yemeyin. samimi olun.
bak stv cemaatide biz o diziyi islam aliminden aldık diyor, kime sorsan öyle diyor.
hakkını helal et adlı diziyi beş para ödemeden kullanan kanala ve cemaate söylenen söz.
oysa hani müslüman kibirli olmazdı herkese öyle yukardan bakmazdı. ilginçtir bu cemaatemensup bireylerin çoğu kibirlidir. böyle herkese bir tepeden bakarlar. faşistlik derecesinde türk milliyetçisidirler. türkler dışındaki sadece etnik ve dini gruplarlada iyi bakmazlar sadece gayri müslimlerle araları iyidir.
işin tuhafı hayatla pek bağları olmamasına rağmen ki tek tip düşünürler hepsi aynı ağızdan konuşurlar . hayata ve insana karşıda hep aynı fikirle ve fikriyatla hareket ederler.
en kötüsü işte kibirli olmaları ve bunu kendi içlerinde gözlemleyememeleri. başkaları söyleyince bazılarının evet öyle demesi.
edit: tek bir şey söyleyeceğim istediğiniz kadar eksiye boğun dışarıdan gözüken budur.
şimdi hani var bir amerikan dizisi my name is earl o dizi amerikalıların yani bir created by , düşünmüş yapmış, kafa patlatmış, ve bir ekip oturup milyonlarca dolar verip işte baştan aşağı diziyi yapmış.
ve sen o diziyi tek kuruş para vermeden ve üstelik başrol oyuncusunun tipini bile benzetip yapıyorsun. ha başka yapım şirketleri ve televizyonlarda yapıyor bunu.
ama stv , neden yapıyor , lan zaten benim saf izleyicim ne bilir my name is imi diyor. ne hakkı , ne hukuku, ne parası ne kul hakkı.
açtım sordum paramı ödüyosunuz diye. bir islam aliminin fikirlerinden almışlar. öyle dediler ilginç. demekki amerikalılarda o islam aliminden almış o felsefe ve diziyi öyle yapmış.
adi amerikalılar verin lan parasını hak var hukuk var kul hakkı yemeyin. samimi olun.
bak stv cemaatide biz o diziyi islam aliminden aldık diyor, kime sorsan öyle diyor.
ağlamak istemeyen demiyoruz sonuçta mutluluktanda ağlanır. ağlayamayan insandır. içinde birikir onca anı. zordur oysa herhangi bir şarkıda ağlamak ister. çocuklar gibi. gizliden gizliye ağlamak.
ilginç bir deneyimdir. düşündümde evin orta yerine bir dünya haritası koyacaksın imkanın olacak. her ülkeden en az bir kızla beraber olacaksın. her ülkenin alttaki bayrağına bir çizgi.
bak o zmaan birleşmiş milletler nasıl işliyor bu abartılı oldu tabi. şimdi önce türk kızıyla başla diyenlere o tamam diyorum sonraki , sıradaki.
çokta yadırganmaması gereken durum sonuçta herkes ister sevgilisi bir şeye benzesin. sorun bunu saplantı haline getirmemektir. yoksa al evine koy karşına seyret sabah akşam , ama başka işe yaramıyorsa o kötü işte. ha çirkin insanların sığındıkları bir şey olarak bakmamak lazım bu düşünceye sonuçta para , bilgi, karizma gibi unsurlarda etkilidir.
bir süreliğinede olsa insanı rahatlatmasıdır. yok be o pornoların en güzel tarafı her kesimden insanın bir seks amacı için birleşmesi. hayal satmak bir nevi. tamirci evin zengin kadınını, köye giden mühendis köyün kızını, öğrenci öğretmenini
genç en yakın arkadaşının anasını (bu pek olmadı) şoför , zengin bakımlı patronunu siker. al sana bu filmlerin güzel yanları.
tuhaftır herkesin çevresinde vardır bu kızlardan herkesin iş yerinde okulunda vardır. yazıktır belki o kıza . mal kız. kulakları çınlar durur. kırmızı tangası görünen kız.
sevgilisi olan her erkeğin ya da aşık olan her erkeğin yaptığı bir şey bu. evet en yakın arkadaşlarına anlatıyorlar belki zaten öyle değilse durum kötü. karşısındaki çoğu zaman dinlemez. karşı fikir olarak söyleyeceklerini düşünür.
sürekli sürekli kız şöyle yaptı ya yapma dedim . ben şöyle istiyorum. ben böyle istiyorum al sana bir başlık daha erkeklerin istekleriyle belirlenen kızlar ya da kızların erkeklerin şekillendirmesiyle kadınlıklarını kaybetmesi.
bu uzmanlığının meyvesini alacak erkeklerdir. ne kadar uzman erkek varmış karı kız meseleleri üzerinde. e doğaldır elbet ne olacak karşı cins sonuçta. e erkeklerde karı kız muhabbeti yapar dururlar tanırlarda bir süre sonra kızlarıda.
peki iş uygulamaya gelince öyle midir?
gecenin bu saatinde başlıkta böyle olur elbet. aslında bir örgüt mü ne o çete mi hepsi birbirine benzio zaten. hani bazı filmlerde de vardırya "şehrin azizleri" diye bak bi film vardı . orada da işlenmişti bu konu . kötü insanları öldürüyorlardı.
işte öyle bir oluşum kurup önce etraftaki kötü insanları öldürüp dünyayı daha temiz hale getirmeyi istemek.
elbet fazlasıyla hamakat içeriyor bu düşünce ya da hamaset kendi içinde. ne olmuş yani şimdi bir çok kişi düşünmüştür bunu hayatının bir safhasında. tabi suç ve ceza da geçiyor bu. orda raskolnikov kitabın sonunda işte ben o yaşlı tefeci kadını öldürdüm evet güya o parayla insanlara yardım etmek için dünyayı kurtaramasam bile bir pislikten temizlemek için. sonra ise o kötü kadından hiç bir farkım yok diyor ya. sonuçta onun silahını ona karşı kullandım onlardan birisiyim.
evet insanları öldürerek bende kötü olacağım onlar kadar kötü ama dayanamıyor işte bazen insan bütün o şeylere gördüklerine.
hayır bir ergenokon oyunu değil bu ya da başka bir şey. hatta hitlerin güya tanrım ben dünayadaki bütün insanları öldüreceğim çünkü bütün pislikler onların yüzünden oluyor düşüncesi gibide. bu önce çevremdeki pislikleri ağır ağır temizlemek. bunun için ince bir çalışma yapmalı tabi. boş yere telef olmasınlar iyiler.
sevgilisi olan kızın ailesine karşı vicdan azabı duyması onları kandırıyormuş gibi hissetmesi durumu. belirli bir yaşa gelip düzeyli adam gibi bir birlikteliği olan uzun süreli ki evlenmek istediği kişi ile aşk yaşayan kızımızın ailesine karşı vicdan azabı duyması.
vardır böyle kızlar hatta çoğu böyledir. kızlar bu yüzden ilk olarak ta en başından varsa ablalarına anlatırlar durumu daha sonra annesinin haberi olur.
çünkü kız temizdir masumdur ama yaşı gelmiştir o da insandır sevmektedir birisini. ve ailesine karşı sanki kötü yanlış bir şey yapıyormuş gibi his duyar. arama beni der sevgilisine evde rahat konuşamıyorum. fazla üstüne gitmemek gerekir.
aslında başlıkları kız kardeşinin sevgilisi olmayacağını zanneden ağabey, üniversitede okuyan kız kardeşin sevgilisi olduğunu farkedemeyen ağabay gibi tarzlarda düşünebiliriz.
en çok anlamadığım adamlardır bunlar. 19 yaşına kadar aşık olmamış kişiler için normal değildir derler. işte buradan hareketle kız kardeşi olan arkadaşlar kız kardeşleriniz , elbet sevmiştir sevecektir. önemli olan kız kardeşe güvenmek bu güven hissini ona vermektir. sizden gizli gizli birileri ile buluşup korkakça ve vicdan azabı ile yaşayacağına bari haberiniz olsun.
bu fikri söylemek lazım kız kardeşe. hayır arkadaşım bunun godoşlukla alakası yok , koca kız olmuş. sevecek elbet bari erkek arkadaşını görmek tanışmak gerek.
zaten ablası ya da annesi bilir bu çocuğu sende bil.
öncelikle güzel bir kız arkadaşa sahip olmak isterler. güzel sevgili istemek elbet suç değildir. herkes ister sevglisi güzel olsun. ha bu güzellik olayı da bir yere kadarya sanki biblo beğeniyor heykel al evine koy sabah akşam izle.
neyse konumuz bu değil. erkek sevgilisi güzel olsun ister. ee güzel olunca da ota boka kıskanır. kızı bir türlü rahat bırakmaz.kıskandırmaya da çalışır. ara sıra kendisini egosunu tatmin edecek davranışlar sergiler.
sevgilisi güya futboldan , sanattan, siyasetten anlasın ister. kime sorsan zeki kültürlü kız beğenir. hadi ordan, erkek adam anlatmak ister. kendisine sorulmasını ister.erkek gibi oturan , konuşan davranan kızlarla sadece kanka olur başka bir şey olur. ama sevgili olmaz, evlenmek istemez. ne yapsın ki kendisi gibi birisini.
hayat dolu olsun ister, kıvrak heyecanlı ama asla sürekli durgun olmasını istemez. kızın kendisini yönlendirmesini ister.
erkek kızın bakımlı olmasını ister, ama kız fazla süslenince ne oluyor der durur kendi kendine. bakımsız bir kıza kim bakar ki. ama o bakımı bile kendisine yapılmış gibi düşünmez bir süre sonra.
erkekler güya kızlarında kendilerinin peşinden koşmalarını isterler. güya onlarda duygularını belli etmelidirler. hatta açılmalıdırlar. sonra ise kız hakkında neler neler düşünürler. bir kızın hemen duygularını belli etmesi halinde çok kolya oldu , olmaz ya şöyle böyle diye düşürler. e kız dediğin ağır olmalıdır. oysa onun duygularını belli etmesi kötüdür sanki.
bizi dünya üzerinde karşılıksız sevecek tek varlık olan annelerin yaptığı söylediği tuhaf şeyler. anne evde abladan kalma bir tişört bulmuştur. hemen " al giy şunu bak ne güzelmiş " der.
iyi de anne bu kız tişörtü dersiniz.
anne ise , ne olacak ya bu devirde kız erkek mi kaldı.
saçmalıkların en daniskasıdır. kelimelerle bile anlatılamayacak kadar tuhaf kimselerin anlayamayacağı bir şeydir.
hangi bahane ile buna açıklama getirilebilir ki.
sen sevmişsindir onu. belkide hayatında ilk kez. ya mutlu edemezsem onu. ya kırarasam her an. ne yazacaksın ki saçma işte her kelime içi boş çiğ.
yolda gördüğü herhangi bir insanı çevirip ona yaşadığı şeyleri anlatma isteği. çaresizliğin ve saçmalamanın belkide evet en son safhası.
ne diyeceksin ki bir saniye bakar mısınız? . konuşalım mı? karşındaki ne diyor bu mal diye bakar. hadi evet dedi ne diyeceksin ki. bir kış günüydü doğmuşum daha sonra ilk okula başladım. aslında bizim genel müdür beceriksizin teki. ve ben o kıza bu hatayı nasıl yaptım.
seni sıkmıyorum değil mi. ama nasıl olur ya böyle bir şey nasıl olur.
anlatmak anlatmak. sanki etrafındaki dostlarına anlatamadığın bir şeyler çıkacakmış gibi. kendine bile itiraf etmediğin bir şeyler çıkacakmış gibi. bu nasıl bir ruh halidir. ne de olsa bir daha hiç görmeyeceksin , karşılaşmayacaksın diye düşünerek anlatmak. rahatlamak için ya da başka bir şey için. o kişi sizi tanımıyorya belkide evet sen haklısın dedirtmek için. size şefkat göstermesi için mi yoksa ne biçim bir haleti ruhiyedir bu . hamakatin tavan yapması bu olsa gerek.
peki ne farkı var msn de ya da chatte konuştuğun ya da sözlükte yazdıkların arasında . var elbet arada farklar lakin bu nasıl bir istektir. gerginliktir.
insanın kendisini kandırmasıdır. insan hayatı boyunca yanlışlar yapabilir, başarısız olduğu sürece bu başarısızlığının ve yaptığı hataların sebebi olarak bir şeyleri görmesi durumu vardır.
en bilindik şekliyle işte hayata bilmem kaç sıfır geriden başladım ben gibi. haklıda olabilir bir yerde.
filmlerde de olur. en son kabadayı filminde görmüştüm ve öyle düşünmüştüm. işte kenan imirzalıoğlu sevdiği kıza diyordu ben senin için her şeyi geride bıraktım hayatımı mahvettim sen bırakıp gittin gibi. aslında yükselme hırsı para hırsı onu o hale getirmiş o başarısızlığını kıza yüklüyor.
çocukların anne ve babalarına bir yerde suçu atmaları gibi ya da yaşadığın şehre , doğduğun ülkeye suç atmak gibi.
hani bir fıkra vardır. adamın bir tanesi sürekli bir şeylerle cinsel ilişkiye giriyormuş. hayvan canlı ne olursa olsun yatıyormuş. her yatışından sonrada allah ım affet beni şeyten aklıma soktu deyip suçu şeytana atıyormuş.
işte bu adam çölde gezerken bir deve görmüş. ve deveyi sikmek istemiş. uğraşmış olmuyor. hemen iki ağacın arasına salıncak kurmuş deveyi ters bağlayıp başlamış o salıncakta deveyi sikmeye. işi bitince allah ım affet beni hep şeyten soktu aklıma bunu demiş. şeytanda oradan çıkıp, lan ibne her şeyi yapıp yapıp üzerime atıyorsun salıncakta deve sikmek benim bile aklıma gelmezdi demiş.
velhasılı yapıyoruz işte bir yerlerde böyle şeyler. hani dostoyevski der, insan kendi kendisine acı verir. ve acı çektikçe allah ım ben bak ne kadar iyi bir kulunum acı çekiyorum. ben iyi bir insanım der. oysa o acıyı kendi kendisine vermektedir. acı çekince sanki daha iyi bir insan olduğunu diğerlerinden daha iyi bir insan allah a bağlı birisi olduğunu düşünmektedir. oysa acıyı kendi kendisine vermektedir.
takılıp kalınca zaten bir şeylere ne acılar çekiliyor, bahane bulmak kolay zaten. suçu bir çok şeye atmak kolay. hakkaten haklı sebeplerde olsa bazen insan yaptığı onca yanlışın nedeni olarak kendisi dışındaki her şeyi baş suçlu olarak görüyor.
insanın kendisini bir ömür başka bir insana aitmiş gibi hissetme hali. acı çekmektir bazen. bazende daha sıkı tutunmaktır hayata. sanki hep kalacaktır yanında. sanki hep o öyleyece duracak.
" hala" diye başlayan bütün cümleler sırf bu yüzden daha anlamlı. seni seviyorum hala. hala bekliyorum seni.
"ah demedim" adlı bir albümü olan şarkıcı. albümdeki en dikkat çeken şarkı ise klibide olan "senden gayrı" adlı şarkı.
ilginç bir ses tonu var. kelimeleri pek anlaşılmıyor ama güzel söylüyor. "ah demedim" şarkısıda güzel.
bir kürt olarak normal bir istektir. hayır bu asla polemik olacak bir başlık olmamalı ki öyle bir başlık değil. içimden gelen istediğim bana özel ve hatta bazı arkadaşlarıma özel bir istek.
kaldı ki hayatı boyunca kürtçe bilmeyen , ama bir kürt olan ben istiyorum böyle bir şeyi. evet arada aşk var kişilik var huy var var oğlu var lakin içimde hep bu istek var.
hiç sormadım kökenini sevgililerimin ya da karşımdaki insanların ama istiyorum kürt bir kızla evlenmek.
bu başka bir şey saçmada olsa ne olursa olsun. belkide hatta kürtçe bilen bir kız çıkacak karşıma ne güzel olur işte o zaman.
evet evet ibne zannedilmek. hemde öyle bir kaç kişi tarafından değil bir çok kişi tarafından. belli bir süre sonra kötü koyar adama. hayır neyi zannediyorsun onu anlamaz insan. kelimeler mi tip mi hal ve hareketler mi yoksa bedenmi. hele birde kolların beyaz, zayıf, şirin bir tipin varsa ve hareketliyse al sana ibne.
değildir ulan sordun mu gördün mü?
amınıza koyum ben sizin gelde göstereyim. bu kadar mı bozuldu lan dünya.hele birde kızlar tarafından el bebek gül bebek gibi karşılanıp okşanıp seviliyorsanız yandınız.
neredeyse herkes gibi aşkı yaşamak. rutindir her şey . evet öyle de olmalıdır. belkide dönemsel bir şey zamanlada alakalı. eski zaman filmlerinde olurya kız mendilini atar erkek alır koklar . erkek kızın sokağından ayrılmaz.
şimdilerse ise kız erkek buluşur el ele gezilir. bir çay bahçesine gidilir aradaki şeylerde rutin şeylerdir. en sonda sinema tiyatro vardır.
akşam telefon ve msn konuşmaları.
çoğunluğun yaşadığı aşk ve sevgililik yaşamı. hatta bu yaşam o tarzı o kadar benimsenmiştir ki illa çiçek alacaksın , mutlaka akşam yemeğine çıkacaksın ya da romantik şeyler söyleyeceksin.
alternatif bir şeyler üretmek başka başlıklar altında yapılabilir . burada anlatılan rutin dışı olanların ne kadar ilginç çoğu zaman ise kabul görmediği.
tabi siz bu zamanda kıza tutup mektup yazsanız şaşırır bakar ne yapıyor bu diye. hoşuna gidebilir gitmeyebilir.
arada ilginç şeylerde var elbet. ha şu uçuk kaçık şeyleride maddi imkanları sayesinde yaşayanlar vardır işte herkes sevgilisi ile avrupa seyahatine çıkamaz. su altı dalışları yapamaz. o günler gelince tabi o tür şeylerde aşk yaşamanın sevgili olunca yapılması gerekenler arasına girebilir.
sıra dışı aşklar değil elbet anlatılan ya da sıradışı bir aşk başlangıcı . anlatılan herkes gibi sevgili olmak herkes gibi bu sevgililiği yaşamak.
yollarda el ele gezmek. çiçekler taşımak. kendimiz istediğimiz için mi yoksa herkes öyle yaptığı için mi. en kötüsü de herkes gibi aşk yaşayamamaktır ya.
domalıyosun karşısında eğer kıçına doğru bi hamle yapıyorsa o sivrisinek erkektir. yok daha da uzaklaşıyorsa bilki o sivrisinek hem namuslu hem titiz hem de dişi bir sivrisinektir. *
