yalnız lavuğun tekidir. afedersiniz sırtım tutulmuş, az önce eve dönüyordum işten. nöbetçi eczane buldum, iki tane merhem kakaladı sığır bana. ikisini karıştır dedi. sadece bir odasında eşya olan 3+1 evime döndüm. ev mülteci kampı gibi. bir kısmı geri dönmüş ülkesine amk. üç oda boş lan, böyle bir saçmalık var mı? çıkardım merhemleri, ıkh ıkh diye kendi içime sıça sıça sürmeye çalıştım sırtıma. çok zor ve yanlış sürdüm kesin, hiçbir boka yaramadı.
şu devirde halen seks yapan hatunları bedenini doyurmak, sen aslında sorunlusun kek kalıbına sokan insanları da keşfetmek mümkün. .mına koyim herkes psikolog, herkes iki bakışta kimin ne sorunu olduğunu anlıyor.
geçmiş zaman olur ki... romantik havamda değilim de, şöyle bir eski entrylerimi silmeye başlamıştım. bir sürü saçma sapan şey yazmışım. sonra sıkıldım silmekten. bir sene öncesine bakıp ulan ne salakmışım demeyince pek bir yol kat edememiş oluyor insan. ben her sene bunu demeye çalışıyorum. can'a zamanında haksızlık etmiştim. halbuki aynı okulda yüzyüze de gördüğüm bir insandı. ben de haksızlığa uğramış olabilirim belki, bilemem. neticede gereksiz olaylar yaşandı, ben de kaşıdım. baktım işte şimdi inbox'ıma, can halen moderasyon tarafından bende blocklanmış, birbirimize mesaj atamayalım diye. neredeyse dört seneden beri... kendi adıma söylemek gerekirse salakmışım be birader, şimdiki salaklıklarımı da seneye fark ederim herhalde, haksızlık ettim, kırdım, kusura bakma.
13'üncü yüzyılda yaşamış olan yunus emre'nin kullandığı dil anlaşılıyor ve 15'inci yüzyılda yaşamış olan yavuz'un dili anlaşılmıyorsa türkçe yazan yunus emre'dir yavuz değil. yavuz şiirlerini osmanlıca ve farsça yazmıştır. osmanlıca türkçe değildir, osmanlıca türkçe, arapça ve farsça'nın karışımı olan bir dildir. farsça da türkçe değildir. yavuz'un ve birinci murat'tan itibaren olan padişahların soyunda da bizans ve rus kanları vardır, kürtten daha az türktürler. yavuz şiirlerinde türkçe kullanmamıştır, alakasız bir dil kullanmıştır. dönemin tüm sanatsal olayları da zaten farsça ve arapça ağırlıklı olarak yapılmıştır. sonra da halk cahil kaldı denilmiştir.
kendini asarak intihar eden erkeklerin çoğunluğunun bilinçlerinin devre dışı kalması anında s.kleri kalkar, o yüzden bileğinizi kesin girin sıcak küvete öyle intihar edin.
son dönem filmlerinde doğu-batı almanya üzerinden şekillenen filmleriyle harika işler çıkarmaktadır. goodbye lenin ve das leben der anderen almanların bu konuda sıkıcı olmadan iyi işler başarabildiklerinin kanıtıdır. kaldı ki belirtildiği üzre ikinci dünya savaşına kadar sinema tekniği üzerine de buluş sayılabilecke yöntemler keşfetmiştir alman sineması.
daha tahrik edici bir başlıkla girmeyi uygun görmemiş olup, oedipus kompleksiyle açıklanabilen fakat "oedipus kompleksi mi ay aman futbol ya da pkk linkine tıklayayım" deneceği için bu şekilde uygun gördüğüm durumdur.
bir erkek çocuğunun tanıştığı ilk kadın annedir ve ilk tanıştığı cinsel obje de anne memesidir. bu yüzden erkek çocuk babasına karşı bir öfke duyar. bir buçuk yaşlarında üst beyin gelişmeye başladıktan sonra ise bunun yasak olduğunu kavrayan velet suçluluk duyar. bu suçluluk bu aşkın bilinçaltında yaşanmasına sebep olur.
şimdi fasa fisoyu geçeyim. erkek ergenlik döneminde ilk cinsellik dolu rüyalarını görmeye başladığında annesini görür. uyandığı zaman hayal meyal rüyayı hatırlar ve bir anda yine suçluluk psikolojisine bürünür. kendi kendine inkar eder "hayır ben annemi görmedim şimdi uyandığım için bana öyle geliyor saçmalık ya annemi niye göreyim" diye kendisine telkinlerde bulunur. bu tip bir inkar mekanizması bu olayı bir saplantıya dönüştürür ve o erkek ileride annesine benzeyen kadınlara aşık olur, hatta onlardan birisiyle evlenir.
bu durumu kabullenip annesini gördüğünü inkar etmeyen erkek ise yüksek oranda saplantısız ilişkiler yaşar. ergenlik dönemi rüyalarınızda annenizi görmeniz psikolojik açıdan çok normaldir, normal olmayan elde olmayan sebeplerden dolayı bunu inkar etmek ve saplantıya dönüşmesine yol açmaktır. bunu kabul etmek için de psikoloji hakkında bir kaç sayfa karıştırmış olmanız gerekir. ya da tabuların beyninizi tamamen ele geçirmemiş olması gerekir.
kedilerin tırmalaması için fahiş bir fiyata satılan sütundur.
kedilerde tırmalamak içgüdüsel bir harekettir. tırnaklarını bilemek ve avlanmaya hazır olmak için yaparlar. ev kedisi de olsa durup bir şeyleri tırmalamaya çalışır. fakat bu tırmalama sütunu denilen şeyi asla. hiçbir boka yaramaz, sakın almayın.
kedi yine gider en sevdiğiniz koltuğu p.ç eder. yalnız şu da var. şu ana kadar farklı kedilerde tecrübe ettiğim kadarıyla baza tırmalamayı da çok seviyorlar. bırakın bazayı tırmalasınlar. sağlam bir şey zaten baza bir bok olmaz.
filmin alt metninde eşcinsel bir ilişki vardır. butch ve sundance o zamana kadar western filmlerinde süregelen yalnız ve ortaksız maço erkek imajının dışında birbirleriyle çok anlaşan, birbirlerini seven ve hatta flört eden bir ikili olmuştur. yani esasında brokeback mountain eşcinsel kovboyların ana karakterler olduğu ilk western filmi değildir. film ise harika bir karakter filmidir bunun ötesinde. hatta coen biraderlerin de george roy hill'den etkilendiğini söylemek mümkündür. özellikle de oh brother where art thou'da üçlüyü kovalayan siyah gözlüklü esrarengiz adam ile butch ile cassidy'yi kovalayan ve yüzünü asla göremediğimiz esrarengiz şerif arasında bariz bir anlatım benzerliği olduğunu söyleyebilirim. robert redford'a da şöhretin yolunu açmasından onun için de önemli bir film, sinema tarihi için kült bir eserdir. özellikle eşcinsel alt temalı filmler için.
literatürdeki adı otoerotik asfiksidir. ya da autoerotic strangulation diye de geçer ziyadesiyle.
peki nedir? öncelikle biraz bilimsel açıklama yapayım.
taa 17'inci yüzyılın ortalarına dönecek olursak, millet ayçekirdeği çitlenir gibi idam edilirken bir bakmışlar ki asılan erkeklerin çoğunun alet sanki idam edilen o değilmiş gibi hazırola geçiyor. bunda bir iş var zevklidir de lan bu diyen lordlar (başka kim olabilirdi) bir de biz deneyelim deyip kafalarına poşeti, boyunlarına ilmeği geçirmişler ve böylece autoerotic strangulation ya da erotic asphyxiation denen otuzbir metodu ortaya çıkmış.
neden alet kalkıyor? sadece alet kalkmıyor, aynı zamanda asılarak idam edilen kadınlarda da vajinada kan birikmesi sonucu sağlam bir orgazm yaşanıyor. hatta beyinciğe ağır hasar almış yaralılar da erekte olup "adama bak herif ölüyor neyin derdinde" dedirtebiliyor. beyinciğin aşırı basınca ya da darbeye maruz kalması durumunda otonom sinir sistemi devreye giriyor, bu da ereksiyona ve orgazma yol açıyor. hatta sadece asılmada değil, zehirlenme gibi alakasız durumlarda bile bu görülebiliyormuş. nasıl öldüğünüze dikkat edin.
işte bu 17'inci yüzyılda başlamak üzere özellikle yirminci yüzyılda genellikle yüksek gelir mensupları ya da yeni macerelara yelken açmak isteyen "yeteri kadar seks yapmış" kişiler en büyük hazzın yaşandığı bu ölüm anını bir otuz bir olarak kullanmaya devam etmişlerdir. yalnız kişi genellikle kafasına bir poşet geçirir ve nefessiz kalarak orgazma ulaşmaya çalışır. burada önemli nokta kişinin nefessiz kalacağı için otonom sinir sisteminin devreye girmesiyle birlikte dilin dışarı çıkmasıdır, dil eğer dışarı çıkarsa bilinç kaybolacağı için poşeti gevşetmek mümkün olmayacak ve ölüm gerçekleşecektir.
bu yüzden bu otuz birin en güvenli yolu bir partnerin olmasıdır. partner tam doğru zamanda poşeti gevşetebilir ya da otuz bir çeken kişiyi kendisi boğabilir. inxs'in solisti mesela bu yüzden ölmüştü. bu otuz bir için ayrıca özel geliştirilmiş bir maske de vardır. bu yüzden ölüm sayıları nispeten azalmıştır ama yine de her sene binlerce kişi bu yüzden ölmeye devam etmektedir.
nispeten modern, ya da okumuş bir babanın yetişmiş olduğu kültürce s.ke yüklemiş olduğu güç ve üstünlük anlamlarından birisidir.
bu baba, soyumu devam ettirmek için bir erkek doğurmalıyım, kadın da evlat mı diye düşünmez fakat aynı mantık sürecinden geçerek daha yontulmuş bir cinsel anlamlandırmaya sahiptir. o da "eyvah bu kadar sene kızı büyütecez ve bir erkek gelip onu 's.kecek'" endişelerine sahiptir. kızının s.kileceği korkusunun temelinde kendi erkekliğinin zedelenmesi anksiyetesi bulunur. halbuki erkek evlat olsa, kendisine yakışır bir şekilde bir sürü dişiyi s.kecektir. bu bakış açısı kadını aşağılar fakat en çok erkeğe zarar verir. bu yüzden okumuş ailelerin çoğunda baba ailenin ve kendisinin şerefini kurtarması için erkek evlat sahibi olana kadar uğraşır. buna "bir de erkek evladımız olsun" adını verir.
ulu önder yüce atatürk'ün engellediği istekmiş. bunu ilk kez dün gece ekşi sözlük'te verilen can ataklı yazısı linkinde okudum ve atatürk'e bir kez daha dua ettim. meğersem atatürk'te de ikinci abdülhamit gazı varmış. abdülhamit hazreti muhammedle dalga geçilen bir oyun için paris'e "ulan ümüğünüzü sıkarım ümmet-i muhammed'i salarım üzerinize teeey çu çu çu diye" demiş ya. hoş osmanlı'nın gerileme devrinde toprak kaybederken oraya salsaydın ya da dememiş bir kişi kendisine. şimdi de seneler sonra atatürk'ün de aynı gazla suudilere "hişş akıllı olun" dediğini öğrenmiş olduk.
analitik düşünen bir liderin bu kadar duygusal davranmasının saçmalığını, dönemin siyasi olaylarına tamamen ters olduğu için hiçbir inandırıcılı olmayan bu iddianın mesnetsiz olmasını geçiyorum. ulan hangi arap, hangi suudi hazreti muhammedin mezarını yıkmayı göze alabilecek kadar manyak olabilir? bu nasıl mantıksız bir iddiadır abicim?
ve can ataklı bunu ortaya attığı zaman hemen sahiplenilmesi işin asıl irdelenmesi gereken yönünü gösteriyor.
"anthnoy quinn hazreti hamza rolünü oynadı ama onu sevemeyiz. çünkü hıristiyan ve sadece işini yaptı. e o zaman diyelim ki quinn filmden sonra çok etkilenip müslüman olmuş. tamam şimdi sevebiliriz.
kaptan kusto çok sevimli tatlı bir bilgin, deniz kaşifi ama onu da sevemeyiz o da müslüman değil çünkü. e abi o zaman diyelim ki adam denizlerin altında öyle bir etkilenmiş ki gördüğü şeylerden müslüman olmuş. tamam oldu.
neil armstrong'u kendimize mal etmeliyiz. hah uzayda ezan sesi duymuş müslüman olmuş, oldu tamam alın.
atatürk'ü de sevmemiz lazım ama olmuyor adam içki içmiş abicim, rakı içiyormuş, cigara tüttürüyormuş. ben buldum abi, diyelim ki araplar hazreti muhammedin mezarını yıktırmak istemiş atatürk de zeytinburnu çocuğu gibi toplamış orduyu "akıllı olun aloo" demiş. of şimdi gözüme çok sempatik gözükmeye başladı oh atam."
dün bir marketten aldığım çiğ köfte oluyor. bilmemneoğlu çiğ köftesiymiş. üstünde el değmeden hazırlanmıştır ibaresi vardı. fakat ben çiğ köftenin el değmeden nasıl yapıldığına anlam verememekten ziyade, o çiğ köftenin üstündeki parmak izine bir anlam veremedim. gerçekçi gözüksün diye mi yapmışlar acaba böyle garip press makineleriyle. güzeldi ama tadı.
hazreti muhammedin mezarını suudiler yıkacakmış ve onun üzerine onlara "saldırırım ha" demiş olan önderimiz.
birisi çıksın, can ataklı çıksın, bir tarihçi çıksın şunu bana belgelerle ispatlasın gidip istiklal caddesinde soyunacam ulan.
bu kadar mesnetsiz bir iddia daha görmedim. bu kadar mantıklı düşünen bir adam, gidip de bu kadar duygusal bir karar veriyor "bana bakın orayı yıkarsınız saldırırım" diyor. üstelik jeopolitik ve politik olarak imkansız olan bir eylemi yapmayı iddia ediyor. dönemin siyasi olaylarına tamamen ters olacak bir şekilde.
ve onu geçtim suudiler hazreti muhammedin mezarını yıkabilecek kadar ileri gidiyor, hatta bunu düşünüyorlar. mal mısınız lan?
anthony quinn'i, neil armstrong'u, kaptan kustoyu müslüman oldu dediniz, çıkıp yok lan nerden çıkarıyorsunuz dediler, birilerine islamla ilgili bir şeyleri yaftalamazsanız onu sevemiyorsunuz değil mi?
atatürk rakı içiyor diye sevemiyorsunuz bari hazreti muhammmedin mezarını kurtardı diyelim de sevebiliriz belki kendisini diyorsunuz? ben böyle sevginin içine s.çayım. bak buraya yazıyorum yakın zamanda da "atatürk geceleri bir gök hayvanının sırtında kabeye gidip yatağının sıcaklığı kaybolmadan geri geliyormuş" derler. e namaz kılmayan, kabeye gitmeyen, islamiyet konusunda lümpence bir çıkış göstermemiş adam sevilir mi? anlaşılıyor ki türkiye'de sevilmez.
garip bir durum betimlemesi. başlığa bakarsan sanarsın ki ohio'da yaşayan bir protestan aileyiz.
-bugün meri halanın evinde çok şok edici bir durumla karşılaştım deyvid.
-aman tanrım cefri nolur çabuk söyle yoksa meri halaya bir şey mi oldu?
-hayır deyvid tanrıya şükürler olsun ki meri hala halen hayatta. fakat kuzen endruv'un odasında adult içerikli bir dergi buldum.
-ee?
-meryi hala'ya bundan haber vermeliyiz deyvid.
-ya s.ktir git başımdan .mına kodumun ya oturmuş dinliyorum ben de.
yani mesela bir adam bilmemkimi-i bilmemne hazretlerinin torunu, alim ebu bilmemne'nin de torunuysa o adam müslüman doğar müslüman ölür. hiçbir şekilde islamdan çıkması, dinsiz olması, ateist olması, hıristiyan ya da yahudiliği seçmesi, puta tapması, ateşe, s.ke tapması ihtimal dahilinde bile değildir.
bu düşünce insandaki iradeyi ve beyni yok sayar. neden yok sayar? çünkü bunu iddia eden kişilerde beyin yoktur. herkesi kendileri gibi sanarlar. bu insanlar gerek korktukları gerekse beyinleri olmadığı için düşünümezler ve benmerkezcildirler, yani her insanı kendileri gibi sanarlar.
örnek verelim; hasan sabbah alim ali bin mehmed'in oğludur. on dört yaşına kadar babasının gözetimi altında din bilgileri edinir ve sonra o dönemin ünlü islam alimlerinden imam muvaffak nişaburi'nin öğrencisi olur. 17 yaşından sonra ismaili'liği benimseyip dönemin en büyük ismaili alimlerinden dersler almıştır. fakat hasan sabbah dünyayı gezdikçe ve gördükçe, özellikle bir ismaili şeyhiyle yaptığı bir konuşmadan sonra inancından değişiklikler yaşar. öncelikle belli bir süreç içinde dinlere inanmaz ve olgunluk seviyesinde allah'a da inanmamayı seçer. fakat bu seçimi kendisi için de biraz muallaktadır. ya varsa gibi bir şüphe vardır içinde. imparatorluğunu kurduğu zaman kendisini ziyarete gelen selçuklu elçilerinin gözleri önünde müritlerinden birisine kulenin tepesine çıkıp kendisini atmasını söyledikten ve müridi bunu ikiletmeden koşup canına son verdikten sonra ise allah'ın olmadığına kesin olarak inanır. fakat müslüman bir babanın oğluydu.
her okula semavi dinlerden ibadethane açılsın diyen edibe hanım önerisi üzerine sorduğum sorudur. mesela madem olay her dine eşit davranmak acaba imam hatiplere de minicik sevimli kiliseler, sinagoglar açılacak mı? içinde fas fis kirtos iki tavuk bir horoz denecek mi?
ayrıca bu soruyu genişletiyorum müsaadenizle? normal okullarda scientology, budist, satanist tapınakları olacak mı? evangelistler nasıl dua edecek? putlar için özel oda olacak mı, ki put odası büyük olmalı bazı tipler on beş yirmi puta tapıyor. ya da mesela s.ke tapanlar ne yapacak bu durumda? tüm bunlar düşünüldü mü?
mizahçının sonudur. "ya baba artık komik şeyler yazamıyor/çizemiyor" denilen insanlar aslında popüler oldukları çizgilerini korumuşlardır. hata da esasında budur. o çizgiyi sonsuza dek koruyarak başaralı olunacağı var sayımı. okuyucu/izleyici belli bir süreden sonra o tarza şaşırmaz, alışır. işte bu da o mizahçıyı bitirir. ne selçuk erdemler, ne inek şabanlar yok olmuştur o yolda. korkak mizahçı yok olmayı hak eder abicim. eğer sen tırsıp da seni popüler yapandan uzaklaşmazsan ölümün kesin olur, yeni denediğin garip de olsa şaşırtır, şaşırtmak önemli.
"ahmet bir duvarı 12 saatte örerken mehmet aynı duvarı 18 saatte örmektedir. beraber bir iş alan ikiliden ahmet "haydi bismillah mehmet yarısını yapayım işin yarısın sen" demiş ve kolları sıvamışlar fakat çok saçma bir şekilde iş yine 18 saatte bitmiştir. nasıl olur lan bu?
a) yoldan geçen karılara bakmışlardır.
b) bu iki ibne bir araya gelince sapıtıp iş yapmamaktadırlar.
c) ahmet işe başlayıp yarısını yaptım lan ben deyip s.ktirip gitmiştir."
çok büyük bir tespit yapmış olmanın iç huzuruyla kafasını hafifçe sallayarak geleceğe dair en büyük kehanetini söyleyen internetten anladıkları msn ve youtube'la sınırlı kamil. yanlış anlaşılma olmasın, bilgili, insan-ı kamil filan değil kastettiğim. bildiğin kamil. millet internetten milyar dolarlar kazanıyor bu kamil halen gelecek internette diyor. amişler bile daha öngörülüdür lan, angut mudur nedir? gelecek hakkında teknolojik ya da bilişim dünyasıyla ilgili kehanette bulunan bu tipleri zerre sevmem.
geleneksel olarak şeker şurubuyla yapılır çünkü şekeri eritip homojen bir şekilde roma karıştırmak zordur. bu yüzden şeker şurubu kullanmak daha iyi bir karışım elde etmenizi sağlar. naneyi ezerken ise ahşap bir şeyler kullanın. bir de çakma mojito yapabilirsiniz, aynı ölçüleri votkayla kullanın fakat bir kaç dal fazla nane yaprağı ezin, damak tadı gelişmemiş birisi mojito içtiğini sanacaktır.
genellikle klasik müzik içine dahil edilen müzik türüdür. klasik müzik denince akla hemen bach'ın gelmesini örnek olarak gösterebilirim. müziğin kendi içindeki sınıflandırması dinleyici için ne kadar önemlidir, bu sınıf bilinci biraz görgüsüzlük müdür ya da kompleks midir tartışılır. ben barok müziğin içindeki kaosun neredeyse hiçbir müzik türünde verilemeyeceğini düşünürüm. yaşamın içindeki kaos ve kaosun içindeki düzenin elçiliğini harikulade yapar.
