Kas yapan erkekle bir süre, yemek yapan erkekle bir ömür mutlu olunur.
Yemek yapmak derken kuru fasülyeden bahsetmiyorum elbet, geniş mutfak kültürü olan erkek tercih sebebidir. kadınlar bu erkekleri yemek yaparken izlemeye gerçekten bayılıyorlardır.
--spoiler--
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
--spoiler--
Ölçü ve uyak kullanmadan da şiir yazabilmeyi başaran Orhan Veli Kanık bu konuda beni mest etmiştir.
--spoiler--
Şimdi evime girsem bile
Biraz sonra çıkabilirim
Madem ki bu esvaplarla ayakkaplar benim
Ve madem ki sokaklar kimsenin değil.
--spoiler--
Liste daha çok uzatılabilir, umarım katkılar gelir. Ama bu üçünün yeri gerçekten ayrıdır.
"Mezarda kan terliyor babamın iskeleti
ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti
ah küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap
bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap" şeklinde bir şiirinde alenen atatürk'e maymun demiştir.
Şiirin tamamı şöyledir:
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!
Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;
türkiyede hastalık gibidir,
insanın 'müze kalkanı' yapası gelir.
Atatürk'ün ayran içtiği bu yerlerin çoğu da müze olmaz, şehir merkezlerinde harabe şekilde bırakılır,
tadilat yapılmasına vakıflar genel müdürlüğü izin vermez,
yıkılmasına hiç vermez,
çünkü orada Ata bir tas ayran içmiştir.
Sembollere dayalı yaşam tarzıdır,
psikolojik vak'adır.