Her ne kadar görünüş olarak moderniteyi yakalamış gibi davranmaya çalışsa da, içten içe halen ilkelliğini koruması. "Aman etraf öyle zannetsin" zihniyetiyle takınılmaya çalışılan modernizm yani.
Eli silahlı bir grup haydut sürüsü. Siyasi danışmanları da demiş ki, "Ahmet Davutoğlu'nun, Faruk Şara'nın, geçiş hükümetinin başkanı olması önerisini olumlu karşılıyoruz." Körlerle sağırlar birbirini ağırlar durumu. Suriye politikalarını eleştiren herkese Baasçı yakıştırmasını yapan hükumetin dış işleri bakanının, yılların Baasçısı Şara'yı destekleyici açıklamaları da bu işin altından başka şeylerin çıkacağının habercisi gibi.
Sırf duvarda yazılı olanları gören diğerleri "ne kadar hassas bir kişi, muhteşem bir insan evladı" desin diye şov yapan insan hareketi. ölen kişiye vefa borcu olduğuna inanan bir kimse, muteveffanın ailesine de bir şekilde ulaşmayı ve taziyede bulunmayı becerebilir biraz çabalarsa. özetle, samimiyetsiz bir davranış. Samimiyetsizlik demişken, ömür gedik bugün gazeteleri okuyunca neler hissetti acaba.
enfes sololara ve riff'lere sahip bir metallica başyapıtı; gri, kasvetli ve yağmurlu havaların şarkısı. bir nevi, zaman içerisinde "cliff burton'a ağıt" niteliği yüklenmiş bir parça olmasıyla hüzünlendirir. yine de art arda defalarca dinlemek güzeldir, lezzetlidir.
Canı oyle istediği için sürmüştür, kimseye de hesap verme ihtiyacı duymaz muhtemelen. Göz zevki şeyolanlar da bakmayıversinler bir zahmet. Bakmazlarsa görmezler, bu kadar basit. Iticilik konusunda da, kişinin ojesine gelinceye kadar daha ne unsurlar var da yazmaya üşeniyorum şimdi. Başka zaman artık.
Aklıyla hareket etmeyip salt "kutsallık" gazıyla çalışan, vatan için canını feda etmekle petrol için ölmeyi birbirine karıştıranların anlayamayacağı öneri. Burada bahsedilen, ölen Mehmetçik'lerimizin şehit olarak adlandırılmaması değil; bunun, kitleleri uyutmak adına politik rant malzemesi haline getirilmemesi.
Enfes bir gitar soloya sahip 10 dakikalık şaheser. Kesinlikle neşeli anlara ait değil fakat ilginçtir ki hissettirdiği depresif duygular insana tuhaf da bir mutluluk veriyor. Derin derin sızlatmasıyla, kalbin nerede olduğunu hatırlatmakta gayet başarılı bir parça.
insanlarının altın diş tutkusu ilginç. özellikle de üst damakta en önde bulunan 4 dişin altından yaptırılmasının zenginlik göstergesi olarak kabul edildiği bir ülke.
ülkenin dahil edileceği olası bir savaş sürecinde, halkın evlatları savaşırken özel jetleriyle abd'ye kaçması muhtemel insanların yapacağı şeydir olsa olsa.
Ben bu sözlüğe geleli 1 seneye yakın bir zaman oluyor. Seneler önce başka bir nick'le gelmiştim fakat pek sarmamıştı işin doğrusu, hesabımı sildirmiştim.
Aradan geçen zaman içerisinde epey bir toparlanmış güzel sözlüğüm.
Burayı acımasızca eleştirenlere diyeceğim birkaç şey var naçizane: sözlüğün sahibini ve moderasyonunu öpüp başınıza koyun, çok ciddi söylüyorum. ilk olarak, ukala değiller ve "küçük dağları ben yarattım" dercesine bir egoya ise hiç sahip değiller. ikincisi, güya yönetim tarafından yasaklanmış olduğu halde, hazmedemedikleri kişilere saldırmak amacıyla birden fazla nick alan şizofrenlerin, öncekinden bambaşka bir profille gerçekleştirdikleri troll'lük faaliyetlerine izin verilmiyor. Üçüncüsü de, burada karşınızdakine saygılı olduğunuzda, moderasyonundan en yeni yazarına kadar, ciddi anlamda sıcak bir ortam var ve en azından benim kontakt kurduğum neredeyse herkes çok insancıl. Bu bir sene içerisinde, daha önce yazarlık yaptığım başka bir sanal sözlükten buraya gelirken davet ettiğim arkadaşlarımın bir kısmıyla ve buradan edindiğim diğer birkaç arkadaşla muhteşem bir ortamımız da oldu burada.
Bu kadar dostane olduğu, insana kendisini evinde hissettirdiği ve her şeyden önemlisi de, mart kedisi gibi her önüne gelenle düşüp kalkan umutsuz ev kadınlarının yaptığı ahlaksızlıklara mahal vermediği için değeri bilinmeli Uludağ Sözlük'ün. Bir ilim irfan yuvası mı burası? Değil, öyle olmak konusunda bir iddiası bulunduğunu da zannetmiyorum zaten fakat kesin olan bir şey var ki, rezilliğe de müsaade etmiyor.
iyi ki geri gelmişim, bugün bunu daha da iyi anladım.
ibadetini yerine getirmek amacıyla namaz kılıyorsa, tamamen kendi tercihidir, bu askeri eleştirmek kimsenin haddine değil. fakat bunu sırf imaj kaygısıyla yapıyorsa, o zaman böcek kadar değeri yok. zaten o zaman yaptığı da ibadet değil, olsa olsa reklamdır sadece.
yaşamın acıklı yönlerini kendine özgü kurallarla sahnede yansıtmak için yazılmış, acıklı ve ciddi konuları işleyen manzum tiyatro türü. izleyicide korku, heyecan, acındırma duyguları uyandırarak ders vermeyi amaçlar.
konu tarih ya da mitolojiden seçilir.
kişiler tanrılar/tanrıçalar ya da soylu kişilerdir.
olay yüksek tabakadan insanlar arasında geçer; halkın yaşantısıyla alakalı değildir.
üç birlik kuralı'na uyulur.
kişiler arasında geçen korkunç ve çirkin olaylar sahnede gösterilmez.
#15822021 numaralı entry'sinde şöyle bir şey yazmış:
"son zamanlarda yayınlanan içeriklerle kalitesinde belirli bir düşüş yaşansa da, her şeye rağmen hala türkiye'deki en başarılı mizah içerikli sitelerinden biri olmayı sürdüren eğlenceli video sitesi."
"türkiye'deki en başarılı mizah içerikli sitelerinden biri" denmez.
ya "türkiye'nin en başarılı mizah içerikli sitelerinden biri" ya da "türkiye'deki en başarılı mizah içerikli sitelerden biri" denir. hasılı, anlatım bozukluğu var. iğneyi de çuvaldızı da kendisine batırmasını tavsiye ediyorum.
kullanım açısından kesinlikle paralellik gösteren benzerliktir. hatta buna Davut'un 6 köşeli yıldızını da ve hatta budizm'e ya da paganizm'e ait çeşitli sembolleri de ekleyebiliriz. tamamen tüketim toplumu olmanın bir uzantısıdır ve tanrı'nın bile artık somutlaştırılması isteğinin ya da dolaylı bir gerekliliğinin dışavurumudur. inancın kul ile tanrı arasındaki bir bağ olmasının önü kesilerek onu adeta, girilen birtakım ortamlarda "bak ben ne kadar müminim, en inançlınız benim" ifadesinin en kısa ve etkin yansıması (ve görgüsüzlüğü) olarak kullanıldığına bizzat şahit olmuşluğum var. Asıl amaç allah yazısını şah damarına yakın tutmaksa, ona denecek bir şey yok, herkesin kendi tercihidir. lakin onu bir kimlik olarak kullanma, bir cemiyete ait olabilmek adına ona kimlik vasfı yükleme zihniyetini uygulamaya dökmek, kendi inancının temelleriyle çelişen bir kimsenin yapacağı bir edim olur yalnızca. din moda değildir, dini "moda" olarak kullanan da dindar değildir.
insanın insan olduğunu hatırlaması için, her ne kadar canınıza okuyacaksa da zaman zaman varlığı gerekli olan kişi(ler). Bir insanı hayatın merkezine koymadan onunla bir ilişki yaşayabilmek, tutku eksikliğini de beraberinde getiriyor ya da onun doğal sonucu olarak ortaya çıkıyor. sevgi, saygı, anlayış, dış görünüş, huylar vb konular tek başlarına her ne kadar karşı taraf için şahane olsalar da, bunlar bir araya gelmeden pek de bir anlam ifade etmiyorlar. iŞte bunları birbirine eklemleyen de zaten tutku denen ve tutkal görevi gören o his. Ve tutku da maalesef, o kişiyi hayatın tam da merkezine koymayı gerektiriyor. Risk almak tam anlamıyla. Ha ama kişi, "ben risk almayı sevmem, ayrılınca da üzülmek istemiyorum o yüzden mümkünse şiddeti yüksek olmayan bir ilişkim olsun, kimseyi de hayatımın merkezine koymam" diyorsa da (ki bu tamamen hayat vizyonuyla ilintili bir durum olsa da) nasıl içine sinecek ya da o ilişkiyi devam ettirmek için ne gibi fedakarlıklar yapılacak, merak ediyorum.
ingiltere ile birlikte sömürgeciliği kuran ve azimle devam ettiren lakin empreyalizmin kendi tahakkümünü inşa etmesi hasebiyle istemeyerek de olsa abd'nin o bükemediği elini öpmek zorunda kalan bir ülke. kim tarafından yönetilirse yönetilsin, ırkçılığı, antidemokratik uygulamaları ve soykırımları çatır çatır devam ve kabul ettirip sonrasında bunları insanların gözlerinin içine baka baka lanetlemesi bu ülkenin her ne kadar uluslararası platformdaki ağırlığını zerre azaltmasa da, musevileri gaz odalarında imha eden nazi almanyası kadar suçlu ve de insanlık önünde yargılanması gerek, şimdiye dek yaptıklarının dünya kamuoyunun vicdanında bir şekilde bir karşılık bulabilmesi adına.
çok sağlam pagan metal-folk metal yapan rus grup. solistleri masha "scream" arhipova, güçlü brutal vokali sayesinde bu lakabı almış. grup genellikle pagan festivallerinde yer alıyor. arkona ise aslen tarihte slavların danimarkalıların saldırılarında yerle bir olan son pagan kentlerinin adı.
uzun bir aradan sonra tekrar gördüm kendisini, pek de iyi gördüm maaşallah, kendine gelmiş epey, mutlu oldum. "50 numara ayağa sahip olan insan" bu kızceğızın kıymetini bilir umarım. kıps.
pek muhterem enişte bey. ayakları 50 -yazıyla elli- numaraymış, "oha!" dedim içimden ve de dışımdan. bir de, arabayla alakalı bir terim öğretmişti dün ama unuttum yine, hani gerdirmeye yarıyormuş falan...
dünya tatlısı sıcacık insan. kendisiyle sabahlara kadar muhabbet etsem yine de sıkılmam. hep güler yüzlü, hep sempatik olur mu insan yahu? eksik olmasın etrafımızdan diyoruz içimizden ama yakın zamanda "yaaylalar yaylalar" diyecek gibi gibi sanki.