medyaya mecliste kamer genç kavgası başlığı altında servis edilen tutanaklardır. milletin vekillerinin ne denli şirin, ne denli kibar, ne denli birbirlerine saygılı olduklarını bir kez daha görmüş olduk.
--spoiler--
BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim Sayın Genç.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Otur yerine!
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Ayıp ya, ayıp, ayıp, ayıp!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ne bağırıyorsunuz? Ne bağırıyorsunuz? O zaman
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Sen mi oturtacaksın adamı, sen mi oturtacaksın Ramazan?
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın Genç, lütfen
(AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın kürsüye doğru yürümesi)
ZEYiD ASLAN (Tokat) - Sen konuşma!
KAMER GENÇ (Devamla) - Sen hiç buraya gelme! (AK PARTi ve CHP sıralarından gürültüler)
--spoiler--
Hamit Altıntop, ispanyol spor gazetesi Marca'ya yaptığı açıklamada, 'Galatasaray Türkiye'nin Barçası' derken, Real Madridli Sergio Ramos, Galatasaray'la eşleştikleri için şanslı olmadıklarını vurguladı.
--spoiler--
tahminime göre "galatasaray türkiye'nin bir parçası" demek istemiş ancak almancı olmasından kaynaklı aksan bozukluğu nedeniyle ortaya böyle bir cümle çıkmış. başka mantıklı bir açıklama bulabilmiş değilim.
"Paris'te cinayete kurban giden PKK'nin kurucularından Sakine Cansız, daha önce de medya tarafından en az 2 kez "örgüt içi infaz"a kurban edilmiş...
PKK'nin kurucularından Sakine Cansız ve 2 Kürt kadın siyasetçinin Paris'te öldürülmelerinin ardından medya ve AKP tarafından dile getirilen "örgüt içi infaz" iddiaları şüphe uyandırırken, Cansız'ın daha önce Türkiye basınında en az 2 kez "örgüt içi infaz"a kurban edildiği ortaya çıktı.
Milliyet'in 1991 ve 1999'da yaptığı haberlerde, Sakine Cansız'ın ismi "PKK, örgütten ayrılan 11 militanı öldürttü" ve "Öcalan adamlarını öldürttü" haberlerinin içinde "öldürülenler" arasında geçiyor."
yeni bir browser bazlı strateji oyunu. hem de türk yapımı. bakalım ogame'in boşluğunu doldurabilecek mi. ogame'e göre sürelere daha kısa. bu nedenle oyun daha hızlı oynanıyor. ama tabi ogame'in vermiş olduğu heyecanı henüz tadabilmiş değiliz.
japonya'da meclis araştırma komisyonu, geçen yıl fukuşima santralinde meydana gelen nükleer felakete "insan hatasının" neden olduğu sonucuna vardı.
raporda, faciayı, 11 mart 2011'de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunaminin tetiklediği kabul edilse de "fukuşima da içi nükleer santralindeki kaza ise doğal afet olarak görülemez. bu kaza, insan hatasından kaynaklanan bir felaket" denildi. kazanın öngörülebilir ve önlenebilir olduğu belirtilen raporda, ayrıca "nükleer felaketin sonuçları daha etkin önlemler alınarak hafifletilebilirdi" ifadesine yer verildi.
gördüğünüz üzere adamlar 9 şiddetindeki deprem ve akabinde meydana gelen o çılgın tsunamiye rağmen, nükleer santraldeki sızıntıyı insan hatasından kaynaklı bir suç olarak kabul etmişler.
şimdi gelelim dünya üzerindeki siyasilerin en ufak gururu ve onuru dahi olmayan başka bir ülkeye. göreviniz iki ülke arasındaki yedi farkı bulmaktır.
dün samsunda bir kaç saat yağan yağmur (9 şiddetinde deprem veya tsunami falan değil bildiğin yağmur kafasına soktuklarım) sonucu tokinin dere yatağına yapmış olduğu ultra lüks! evlerin sel altında kalması ve neticesinde 9 can kaybı yaşanırken bütün suçu kadere (yağdırmasaydı dimi) yıkanlara sağlam kapak olması gereken haberdir. üzerine çıkıp bir de savunmaktalar yaptıkları evlerin güzelliklerini, özelliklerini. okuyup okuyup ulan ne gurursuz insanlarız demek yerine göğüslerini kabarta kabarta kader kısmet bu işler diyorlar ya hepsinin kafasına çük sürülmesi gerekir -ki akıllar yerine gelsin. ben utandım haberi okurken de acaba sizlerin yüzü en ufak kızaracak mıdır?
recep tayyip erdoğanın aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar sözünden sonra başka bir akpli recep akdağın da sinirlendiği zaman öteki olarak gördüğü vatandaşlarına olan üslubunu yansıtan cümledir.
--spoiler--
Kürtajda henüz bir karar alınmadığını belirten Akdağ, Türkiyede kürtaj şu anda 10. haftalık gebeliğe kadar koşulsuz serbest. Dileyen bu haftaya kadar kürtajla anne karnındaki bebeği aldırabilir, kazıtabilir, küretebilir dedi.
--spoiler--
anne karnındaki bebeğin de hakları olduğunu savunan zihniyetten böyle bir laf çıkmasını beklemezsiniz değil mi? ama çıkıyor. çünkü adamlar kendilerine karşı gelindiği anda duygusal triplere bağlamış ergenler misali hemen savunma moduna geçerek bildiğin damara basmaya çalışıyorlar. yavrucum ülke böyle yönetilmez. vatandaşa böyle hitap edilmez. fikir böyle savunulmaz. biraz kafanız çalışsa her sinirlendiğinizde ağzınıza geleni söylemezsiniz böyle. neticede büyük terbiyesizlik ve saygısızlıktır bu sözler.
kendisini tbmm insan hakları komisyonu başkanı olarak tanımlayan, benim ise ne olduğunu bir türlü tanımlayamadığım insanımsının vermiş olduğu akıllara zarar beyan.
namusu iki bacak arasında ezberleyerek yıllardır kadınlara işkence eden söz konusu beyinlerin yaptıkları eylemleri meşrulaştırma çabaları olarak görüyorum artık son yaşananları.
acaba bugün hangi akpli bir şahıs ekran karşısına çıkıp yine ne saçmalayacak da sinirlerimizi alt üst edecek diye televizyon izleyemez olduk.
ihtarname mi beddua mı sorunsalını akla getiren komik olaydır. bir dahaki dilekçesinde "beni yine kandırırsan seni annene söylerim" gibi bir savunma yapmasını bekliyorum anılan avukatın. kadı da olabilir tabi. neticede bu tür söylemler ve dini dayanaklar şeriat hukukunda yer almaktaydı.
bir recep tayyip erdoğan beyanıdır. bugün ankara'da kızılay meydanında ve odtü'de yaşananların ardından boşbakanımızın böyle bir beyanda bulunması galiba kendisinin artık beyninin insani yanını tükettiğinin en temel göstergesidir. bugün rage yemiş zombieler misali öğretmenlere ve öğrencilere saldırarak ortalığı savaş alanına çeviren polis meğersem dayak yiyenmiş ey sözlük ahalisi. "dayak yedik ey halkım unutma bizi!" diye isyan edeceklermiş yarın da.
hatta o kadar ki bugüne kadar ki tüm eylemlerde polisimiz hep dayak yemiş. bir bakıma haklı tabi. hopada polis dayak yediği! için metin lokumcu kahrından öldü, vanda depremzedeler yardım götürmeyen devlete isyan ederlerken çadırlarında polislerin ağızlarına burunlarına biber gazı attığı için polis dayak yemiş oldu. ileri demokraside hakikatlerden bu kadar ileride bu kadar uzak olacağımızı hiç düşünmezdim. bir ülkenin başbakanının alenen halkını enayi yerine koyması çok enteresan geliyor. sevgili tayyip, sırf anne ve babanı uyarmak için zaman makinesini bulmak isterdim. aman derdim aman!
dünyanın en yaşlı grubu olabileceğine inandığım topluluktur. sabah sabah güldürmüştür. kısa boylu olan nineyi tek başına göndersen rekor puanla döner gibime geliyor.
cümleten alayımıza küfrederken ahlak dersi verdiğini zanneden yazarımsının yazmış olduğu "ulan daha fazla nasıl yalakalık yapabilirim" temalı yazı. gel de bu ve bunun gibileri belgrad ormanlarına pikniğe* götürme şimdi.
akp genel başkan yardımcısı bülent gedikli tarafından bugün gazetelere düşen, artık sesli mi gülsem yoksa kıçımla mı gülsem bir türlü karar veremediğim bir beyan. hani dün zaten idris naim şahin'in tarihin unutmayacağı bir şekilde yapmış olduğu özgürlük tanımlamasına yeterince gülmüş eğlenmiştik. ne gerek vardı şimdi ikinci defa böyle bir çıkış yapmaya. hayır elin adamını ergenekoncu ilan ettik şimdi, bunu dünyaya nasıl açıklayacağız orası meçhul. velhasıl canım ülkemde ciddi anlamda ciddiye alınmayacak hükümet temsilcilerinin olduğunu görüyoruz ki bu da ülkenin içinde bulunduğu durumun nedenlerini somut bir şekilde göstermekte.
duyguların en sebepsizidir. hani olur ya her şey yolundadır ama bir an gelir elin ayağın çekilir. o yüreği öyle bir mutsuzluk kaplar ki ne dışarıda yağan karı önemsersin, ne ertesi güne yetiştirmek zorunda olduğun dosyayı, ne aşık olduğun hatunu. anlamsız, saçma bir mutsuzluktur. bira içim desen tadı boktan gelir. sigara içim desen sağlığa zararlı. lan geçmiyor içine ettiğimin duygusu. ha ben diyim 5 dakika sen de 10 dakika sürer. sonra geçer. ama o süreçte buna sebep olan şeyi bulacağım diye hayatının yarısını gözden geçirirsin. acaba diyorum dizi izlemeyi falan mı bıraksam?
