p.s. i love you filminin soundtracklerinden toby lightman in sesine yeniden hayran olduğum harkulade parça.sözleri şöyledir:
My sweet song
It's been a long time
What'd you come around here for
Cause that old love is gone
And I've since carried on
Thought I was rid of you for sure
Oh my sweet song, you don't sound so
sweet no more
Please don't sing to me
Cause it hurts me to hear the melody that was
Good to me before
Oh my sweet song, you don't sound so
sweet no more
Oh you said love was forever and you told me
love would never
Break my heart, and I believed you as I fell
That's all over, let it go,
You're just a song I used to know
And your fantasy, it don't work for me
Go and pick on someone else
My sweet song
Guess I'm stuck with you
And someday, I'll find the love I'm looking for
Then my sweet, sweet song won't sound so
sad no more
My sweet, sweet song, I'll guess I'll always be yours
kalbim bir kuş gibi, hür ve şen şatır
uçuyordu kanatlar gergin; halatlar gergin
ve gemi kayıyordu, ışık saçan güneşin
sarhoş ettiği melek, sularda ağır ağır.
bu kara, bu mahzun ada hangisi?
bu cythere, şarkıda yaşayan diyar;
ihtiyar çocuklara eldorado ninnisi;
halbuki zavallı bir toprak, dostlar!...
tatlı sırlar adası ve kalp bayramlarının.
tutmuş meşhur venüs’ün güzel, mağrur hayali
bir koku gibi, deniz ve göğünü, anlarsın.
aşk, bahtsızlık doldurur ruhlara onun eli.
yeşillikler, açılmış çiçeklerin ülkesi,
yok sana kapılmamış tek millet, tek bir kimse.
havanda öyle uçar dindar kalplerin sesi
gül bahçesi üstünde koku nasıl yüzerse.
veya bitmez ötüşü vahşi bir güvercinin...
- cythere artık pek zayıf insanların toprağı;
artık bir çakıl çölü, çığlıklar acı, derin.
buna rağmen var bence bir tuhaf başkalığı.
bu bir tapınak değil, bir orman gölgesinde,
ki bir genç rahibenin, - çiçeklerle sevişmiş ;,
gittiği yer, vücudu sır alevinde pişmiş,
rüzgarların varlığı eteğinin sesinde...
fakat işte sahili tâ kökünden uçuran
kuşlarla yelkenleri birbirine katan su!
gördük ki üç ayaklı bir darağacıydı bu,
siyah bir selvi gibi gökten apayrı duran.
biraz önce asılmış genç avları üstüne
çullanmış yiyorlardı çılgın yırtıcı kuşlar.
kâfir gagalarını can evine sokmuşlar
her kanlı noktasından, gözleri döne döne..
gözleri iki delik, karın kısmı boşalmış,
kalçaları üstüne akıyor barsakları.
cellâtlar ağza kadar iğrenç zevklere dalmış.
iğrenç zevklere batmış gaga ve kursakları.
ayakları altında, bin ağızlı bir sürü,
burun havaya kalkık, fır fır dönüyorlardı.
en büyüğü ortada, çığrışıyorlar :yürü.
- bir cellat yanında binbir yardımcı vardı.
ey cythere'in, çok güzel bir semanın çocuğu
bütün bu acıları sesszice çekeceksin!
o hayasız tapınman sebebi işkencenin;
mezardan mahrum eden, günahların soluğu.
senin acın yazılı en duygulu yerime!
görünce seni yavrum, o sarkık kol ve ellleri.
yükseliyor bir kusma gibi tâ düşlerime
eski acılarımın kabarık, uzun nehri.
ey aziz hâtıralar şahı biçare şeytan!
senin önünde duydum, panter ve kargaların
kuvvet ve şiddetini, çene ve gagaların,
didik kadar edecek kadar bana can atan.
-sema câzibedardı, deniz bir su, yekpare;
fakat her şey kapkara ve kanlı benim için.
bir hüzün sisi sarmış ne yazık ki çepçevre,
kalın bir kefen gibi, etrafını kalbimin.
senin adanda venüs! buldum bir tek şey gerçek;
gölgemin asıldığı hayalî bir sehpa, ah!
tiksinmeden vücut ve kalbimi seyrederek
kuvvet ve cesareti ver bana rahim allah!
muhteşem smog şarkısı.And I've never dreamed of the sea again kısmı insanı üzer.
When I was seven
I asked my mother
To trip me to the bay
And put me on a ship
And lower me down
Lower me out of here
Because when I was seven
I wanted to live in a bathysphere
Between coral
Silent eel
Silver swordfish
I can't really feel or dream down here
And if the water should cut my line (*2)
Set me free
And if the water should cut my line
Set me free, I don't mind
I'll be the lost sailor, my home is the sea
When I was seven
My father said to me
'but you can't swim'
And I've never dreamed of the sea again
gargara nın tek bildiğim ve sevdiğim parçası.eğlencelidir, dinlenesidir.
Gözlerimden uzak da bir yerdesin
Tenim yok yalnızım
Nerde elin
Dudaklarım boş yere kıpırdıyor
ismini sayıklasam gelir misin
Hayata küstüm hayata
Hayata küstüm hayata....
Artık çok yalnızım şimdi anlıyorum
Kimse seslenmesin inan çok yorgunum
Dayanacak gücüm yok hayata
Sadece seni istiyorum
Yazık bana
Hayata küstüm hayata
Hayata küstüm hayata....
Baktığım her yerde sen hayatım halüsinasyon
Gözlerim görmez oldu beter oldum
Baktığım her yerde sen hayatım halüsinasyon
Ellerim tutmaz oldu beter oldum
Baktığım her yerde sen hayatım halüsinasyon
Kalbim atmaz oldu beter oldum
Baktığım her yerde sen hayatım halüsinasyon
Nefes alamaz oldum beter oldum,beter oldum
Ya Nebi! Şu halime bak!
Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca sahranın
Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!
Harim-i pakine can atmak istedim durdum
Gerildi karşıma yıllarca ailem, yurdum
"Tahammül et" dediler…Hangi bir zamana kadar?
Ne bitmez olsa tahammül, onun da bir sonu var.
Gözümde tüttü bu andıkça yandığım toprak
Önümde durmadı artık, ne hanuman ne ocak
Yıkıldı hepsi.. Ben aştım diyar-ı Sudan'ı
Üç ay "Tihame!" deyip çiğnedim beyabanı
Kemiklerim bile yanmıştı belki sahrada
Yetişmeyeydin eğer, ya Muhammed, imdada
Eserdi kumda yüzerken serin serin nefesin
Akarsular gibi çağlardı her tarafta sesin
iradem olduğu gündür senin iradene ram
Bir an için bana yollarda durmak haram
Bütün heyakili hilkatle hasbihal ettim
Leyale derdimi döktüm, cibali söylettim
Yanıp tutuşmadan aylarca yummadım gözümü
Nücuma sor ki bu kirpikler uyku görmüş mü?
Azabı hecrine katlandım elli üç senedir
Sonunda alnıma çarpan bu zalim örtü nedir?
Beş-altı sineyi hicran içinde inleterek
Çıkan yüreklere hüsran mı, merhamet mi gerek?
Demir nikaabını kaldır mezar-ı pakinden!
Bu hasta ruhumu artık kayırma hakinden!
Nedir o meşale? Nurun mu? Ya Resulallah!
Mehmet Akif Ersoy
empyrium sevenleride ezgileriyle büyüleyen almanyalı noe-folk müzik grubu.kadrosunda aline deinert, david zaubitzer, marten winter anja hövelmann ve meinolf müller gibi isimleri barındırır.iki albümleri bulunmaktadır.
-Vergessene Pfade(2001)
-Valg(2004)
-Auf Ewig WaLd(2006)
keman, akustik gitar, flüt ön plandadır.bir valg vardır ki sormayın gitsin.
birbirini seven iki insanın belki kendine, belki insalara güvenmeyişleri sebebiyle verdikleri anlamsız sözdür.ardından bir hüzünlü türkü tutturulası durumdur.
Hasan Aycın, 1955'te Balıkesir'in Aslıhantepecik köyünde doğdu. ilk ve orta öğrenimini Balıkesir'de, yüksek öğrenimini Uludağ Üniversitesi iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi'nde tamamladı. Bursa'da yedi yıl bir fabrikada grafikerlik ve bir süre pazarcılık yaptıktan sonra istanbul'a yerleşti, kendi grafik-ajansında çalışmasını sürdürdü.
Hasan Aycın'ın ilk çizgisi 3 Şubat 1978 tarihli Yeni Devir gazetesinde yayımlandı. Yeni Devir, Mavera, Aylık Dergi, Gül çocuk, islam, Kadın ve Aile, Inquary, Kardelen, Yedi iklim, Zaman, Yeni Şafak, Kayıtlar ve Hece dergilerinde yayımlanan çizgileri Bocurgat (1989; Yedigecekitapları, 1994), Gece Yürüyüşü (Yedigecekitapları, 1994), Âsâ (Yedigecekitapları, 1998), Kulbar (Yedigecekitapları, 2003) adlı albümlerde toplandı; çocukluk - gençlik dönemi tanıklıklarıyla, söyleşileri de Müşahedât (Hece, 2003) adıyla kitaplaştı.
Son iki yıldır Hamzanâmeler ve masallar başta olmak üzere geleneksel Doğu anlatıları üstünde çalışan Hasan Aycın'ın, telif Keloğlan masalları, ilkin altı küçük kitap halinde (Semerkant, 2002) ve son olarak da Esrarnâme (on bir masal) adıyla (Timaş Yayınları, 2003) okurla buluştu.
Evli ve dört çocuk babası olan Hasan Aycın, halen istanbul'da yaşamakta, çizgi, masal ve yazılarını Yedi iklim'le Hece dergilerinde yayımlamaktadır.
ismet özelde hasan aycın bey için şu cümleleri sarfetmiştir.
"hasan aycın'ın çizgilerini alışılmış biçimiyle birer karikatür saymak onları hiç ihtiyacımız olmayan bir sınıflamaya kurban etmek anlamına gelir
gerçi sanatcının sundukları arasında karikatür ölçülerine her bakımdan uyum gösteren ürünler yok değil, ama onun yaptıklarını çizgi yardımıyla çizginin dışına taşma isteği olarak değerlendirmek mümkündür.çünkü, öyle görünüyor ki hasan aycın'ın kalkış noktası çizgi ve çizginin imkanlarını yoklamak değil, çizginin arkasında kalmış kişi veya kişilikle bağlantıyı aramaktır..çizgilerin sezgiye ilişkin temelleri var.bence bir şiirin oluşumuyla hasan aycın'ın ak kağıt önüne oturuşuna kadar geçen sürenin ortak nitelikleri var. sezgiye doğru düğümlerinizi gevşetirseniz belki anlam sızabilir içinize."