-neden yüksek lisans yapmak istiyorsun?
-çünkü mesleğimde ilerlemek istiyorum
-neden?
-çünkü çok süründüm anladım artık herşeyi yapabilirim
-?
-yemişim yani yüksek lisansı!
en yükseğe kim tırmanacak,
kimin ablası en çabuk pes edecek kardeşler arası kartopu savaşında,
ranzadan karşı yatağın ta ayak ucuna kadar kim atlayabilecek (ki denerken aramıza giren ablamın parmağını kırdım),
havuzda nefesini en çok kim tutabilecek,
nefesini n.ş.a.'da * en uzun kim tutabilecek,
sezen aksu'nun "değer mi hiç" şarkısının sonundaki haykırışının tamamına kimin nefesi yetecek,
en uzağa kim tükürecek,
en beyaz tükürük kimin,
vb. bir çok yarışmamız vardı.
ne saçma şeylermiş bunlar, ne iğrenç bir çocukmuşum *
wataşiva wataşiva wataşiva (candy) kendi
yu heri hop geri hümülo
orgere tani şi
donere lon yu kom yulon
gagarimo nilu berre
holo de holo de holo de kendi
waşairi şumo le gari go more
kendi kendi!
kendi kendi! * öyle içten söylerdim. *
dak in dak
şiz nat kolibey
oldı olivey
dak in daaak *duck in dark'ın giriş müziği *
turucunun turanj'a döndüğünü izlediğimiz yarışma programı. "başka izleyecek birşey gerçekten yok muydu ya?" diye düşünmeden edemedim şimdi.
tobleron kızı duruşu diye birşeyde türedi bu programda.
en son bölümlerinde "damlaya damlaya göl olur bende içinde yüzerim" diyen tipleri de ona borçluyuz. *
davul islami bir öğe değildir. onun için dini yaşayışı eleştirme çabaları burda sökmez. hristiyanlar çoğunlukta olsaydı da kimsenin gıkı çıkmazdı pazarları çalan çanlara, saygı duyardık, duyarız. lakin bizi kandıran müslüman bir ülkede doğmuş olmamız. milli maçlarda sürekli karşı tarafı öven zihniyet bu hususta da bunu eleştirir ancak.
kavrulmuş olması iyidir zira kavrulmamış olsa orda yeşillenmeye başlayabileceğinden hem çıkması daha da zorlaşacak hem de daha iğrenç olacağı kesin olan nesnedir.
bilhassa cinsellik içerikli ve dini, milli duyguları yoklayıcı (rahatsız etme anlamında) entry ve başlıkların yoğunluğudur. dışa dönük yaşamak değil bunun adı, hayır, suyunu çıkarmak. ucuz dikkat çekme yöntemi de denebilir.
-ne okuyorsun kızım?
-hemşirelik amca
-maşallah maşallah, sağlık meslek mi?
-hayır fakülte
-2 yıllık yani?
-hayır 4 senelik
-yüksekokul?
-hayır artık fakülte "sağlık bilimleri fakültesi hemşirelik bölümü" var!
-hımm
-tıpa geçiş yapılmıyor mu?
-la havleee
-hastalara güleryüzlü davran olur mu?
-tabi elbette
-şimdi böyle dersin "aman sen hasta mı oldun geçmiş olsun" diye, sonra da dersin "geber!"
-zönk!!
34 numara giyen, tabiri caizse gelinlik yaştaki kızın kaderine benzer bir dramdır. o kız ki gelinliğinin altına çocuk ayakkabısı giymiştir. (bkz: nerden mi biliyorum kuzenden)
her bölümünde, menekşe tecavüze ha uğradı ha uğrayacak diye gerilerek izlediğim dizi. kıvanç tatlıtuğ bu diziyle bir oyuncu olarak kendini kanıtlamıştır.
türkiye'de çocuk olmak, mahalle aralarında kedi, köpek hatta tavuk, kurban bayramlarında koyundan ineğe kadar çeşitli hayvanlarla içli dışlı olmaktır, türkiye'de çocuk olmak "akşam ezanı okununca doğru yukarı!" demesidir annenin, "elim sende!" yaparken düşmek ama eve girmemek için yarayı tükrükleyip oyuna devam etmektir, mahallenin en iri yarı çocuğunun mahallenin küçüklerine ağabeylik yapmasıdır, kur'an kursundan kaçmak için cami duvarına tırmanmaktır kimi zaman, kimi zamanda bakkalın tezgaha fırlayan bozukluklara bakıp yetmemesine karşın "mühim değil" diyerek dondurma vermesidir, kimi zaman ninja turtle, kimi zaman power rangers sanmaktır kendini, kara murat dururken (!), mahallenin en güzel kızına aşık olmak o yaşta ferdi tayfur'un "sabahçı kahvesi" şarkısını anlamaya çalışmaktır (ki ilerde çok komik bir anı olarak yerini alır) yahutta mahallenin en uzun çocuğuna aşık olmak ve ondan "ufaklık" sözünü işitip dünyaya küsmektir (boyuna bakmadan) (ki sezen aksu dinlemeye başlamaya vesiledir bu). şimdilerde türkiye'de çocuk olmak, apartman denilen beton duvarlara, site denilen asri hapishanelere sıkışmaktan, çocuk tacirlerinden, organ mafyasından, maganda kurşunlarından sakınmakla giderek kötü bir hal alsa da yeniden doğsam gene türkiye'de büyümek isterdim dememe neden olan durumdur. yazdıklarım kimbilir çok eskilerde kalmış olmalı, ben şanslı bir çocuktum şimdi daha iyi anladım.
mantık hatasıdır. zira aldatmak insanın içindedir. temas sadece dışa yansıyan küçük bir kısmıdır. ayrıca sırf bunun için engelli bir sevgili bulmaksa aldatmanın daniskasıdır, hatta ötesindedir.
uygun hakaretli vasfı bulmayı bir türlü beceremediğim yaratıklara mahsus ve irkilmeme neden olan korkunç harekettir. sen mi yarattın? sen mi rızık vericisin?