dc evrenini, marvel evreni yapmaya çalışarak en büyük şuursuzluk örneğini sergilemeye çalışan şirketimsi. ikisi birbirinden çok farklı yapıya sahip fakat bu hıyarlar bunu göremiyorlar. zack synder'a nasıl davrandıkları ortada. DC'nin en büyük şansızlığı WB'dir. ha umurlarında mı? değil. nasılsa sıçsalar da para kazanıyorlar.
rasim öztekin'den kavuğu alarak 6. kavuklu olan tiyatrocu. yanlış hatırlamıyorsam, tuluat oyunlarından gelen fes geleneğine ait olan fes'i de müjdat gezen'den almıştı. bu da son derece ne kadar değerli bir tiyatrocu olduğunu gösteriyor. her ne kadar popülaritesine bir dizi ile ulaşsa da, bundan fazlasına sahip olduğunu göstermiştir diye düşünüyorum. ona bu eşyaları devreden sanatçılardan daha iyi bilecek halimiz yok sonuçta. devretmişlerse, vardır bir bildikleri.
ama şöyle bir durum da var. bizim ülkenin dış politikası "kimsenin toprağında gözümüz yok, kimsenin de bizim toprağımızda gözü olmasın" mottosuna dayalıdır.
bugüne kadar oynadığım en iyi oyundur. böyle bir hikaye anlatımı olamaz. senaryo yazmakta en iyi firmalardan biri olan rockstar'ın bu oyunla bu kıstasta bir standart belirlemiş olması pek de sürpriz olmaz benim için.
oyun daha önce hiç görmediğim bir karakter derinliğine sahip. sadece baş karakter değil. işte bu da diğer oyunlardan ayıran özelliği. tüm yan karakterler dopdolu. sadie adler gibi bir karakter var ki, ondaki karakter gelişimini bugün çoğu serili filmlerde göremiyoruz.
yukarıda bazı yorumları okudum. genelde insanların düşüncesine pek bir şey demem. sonuçta herkesin kendi fikri olması ve bunu söylüyor olması güzel ve ferahlatıcı bir şeydir fakat bu oyuna "at binmekten, tırıs tırıs gezmekten" ibaret sanan, "karakterin ağır hareket etmesinden" dert yanan insanların tamamen oyunu şuursuz bir şekilde oynadığını düşünüyorum. elinizin altında bir baş yapıt vardı ve siz onun farkına varamamışsınız. umarım bu yazdıklarımı okur tekrar başlarsınız. ve unutmayın, her oyunu başka oyunların gölgesinden çıkarak yarattıkları atmosferin içinde yapımcıların size vermek istedikleri mesajın farkındalığı ile oynayın.
20 yılı aşkın oyun oynarım ve size diyebilirim ki, bugüne kadar oynadığım benim gözlerimin dolmasına neden olan tek karakter. belki yaşlandık bilemiyorum ama kesinlikle oynadığım en iyi karakterdir.
bana bir kez daha oyun dünyasının, film dünyasını ne kadar solladığını göstermiştir. bir de naçizane düşüncem var. eğer bir gün rdr 2'nin filmi çekilecekse ve birisinin bu efsanevi karakteri oynaması gerekecekse bu isim bence jon hamm olmalıdır. yüzü, gülüşü ve sakallı hali bana bu karakteri hatırlatıyor.
bazı havacılık uzmanları tarafından pilot hatası sonucu öldüğü söylenen efsane nba oyuncusu.
hava kontrolünden izin için beklerken havada 15 dakika boyunca daire çizen pilot daha sonra sisten kaçınmak için dağlık bir alana doğru rotayı çevirir ve çok hızlı bir şekilde 1200 ft'ten 2000 ft'e doğru tırmanmaya başlamışken 1700 ft civarında yaklaşık 290 km hızla dağ yamacına çarparak büyük sonu getirir.
kişisel tahminim, ölümlerinin ani bir şekilde geldiği yönündedir. acımasız gelecek ama belki da bu en hayırlısıdır. kimse yanarak ölmeyi istemez diye düşünüyorum.
nba'yi takip eden biri olmadım hiçbir zaman. ama kobe bryant ismini bilirdim. çok az kişi böyle efsane olabilecek ve dünyanın her yerinden hayran toplayabilecek bir kariyere sahip olabilir. sevenlerinin ve ailesinin başı sağolsun. helikopterde olan diğer yolcuların ve 13 yaşındaki kızının da toprağı bol olsun.
dünya üzerinde eşi bulunmayan bir ses aralığına sahip uzaylı. böyle bir şey yok. adam öyle tizlere çıkıyor ki, piyanoda yok. ve bunu yaparken vücut dili oldukça sakin. sanki normal şekilde mırıldanıyor. dünyada ne yetenekler var. evet bu yeteneğe sahip bir şey ama kendisi de boş durmamış ve kendini eğitmiş. her şeyiyle mükemmel bir adam. o söylesin, biz dinleyelim.
blizzcon 2019'da reveal trailer'ı yayınlanmış oyundur. şahsi fikrim olarak diyebilirim ki, blizz'in bugüne kadar yaptığı en iyi sinematikti. bu adamlar bu işi biliyor. başka hiçbir firma bunlarla yarışamaz.
efsane bir oyun. atmosferi ile oynanışı ile gerim gerim geren oyun. tek dileğim re3'ün de bu tarz remake'i yapılsın ve çocukluk aşkım jill'e kavuşayım. capcom cidden remake nedir ve nasıl yapılır tüm oyun dünyasına göstermiştir diye düşünüyorum.
zombi başından vurulunca nasıl ölmez diyor. gören de zombi türünün günümüz dünyasında bir biyolojik sınıfa ait sanır. senin dayandığın referans noktalarının hepsi içinde zombi olan kurgulardır. mantık arıyorsun da neye göre arıyorsun? ayrıca seslere ve müziklere kötü yorumu yapanları anlamıyorum. müzik olması gereken yerde devreye giriyor. paldır küldür her yerde müzik çalsa, o gıcırtılarla yaratılmak istenen etkiyi nasıl verecekler sana? hiçbir şey olmasa bile, en ufak bir sesle bile zıplatıyor insanı. fazla kasmaya gerek yok. bu oyun 10 üzeri 9'dur.
işte ülkemizin ne kadar boka battığını, bu sorunun çokça duyulmasıyla daha da iyi belirginleştiren, bize gösteren gerçek.
peki sen kimsin?
yani bir insan böyle bir soruyu nasıl sorabilir? Haklısın ya da haksızsın, mühim olan bu değil. bir insanı sırf bir şekilde, hayatının o karşısındaki kişiden farklı geliştiği için, farklı yerlerde olmasının sonucu bu soruyu nasıl sorabilir? öyle afilli şarkı sözleri yazmakla ya da katıldığın programlarda, bir manavcının karpuzun kalitesini gösterir gibi, manevi duyguları süslü yazılarla anlatmakla insanın kalitesi artmıyor, artmamalı.
aslında sitem dönüp dolaşıp gene bize geliyor. bu insanları gene bizim gibiler çıkarıyor. "anasına bak, kızını al" lafının ölçeğini toplumsal bir perspektife koyarsak da, "ünlüsüne bak, toplumunu tahmin et" gibi bir sonuca ulaşırız ki, bu da bir şeyleri göstermelidir.
ama ne bu gibi insanlar, ne bu zihniyet, ne biz, ne de bu ülke değişir.
benim için bir hayli ilginç bir konudur bu. altıncı nesil bir yazarım. bu sözlüğe ilk geldiğimde evrim teorisini kesinlikle reddediyordum. hatta şimdi o yazdığım entariler hala bu başlıkta bir yerde olmalı. şimdi okusam, gülerim kendime. velhasıl, o günden beri çok yol aldım. şu an hücrelerimin en derinine kadar inanıyorum. bizim bir biyolojik canlı olarak bir farkımız yok. özel olduğumuzu sanabiliriz, sorun değil. ama yaygın olmak yani sıradan olmak da kozmik anlamda özeldir bizim için. kendimizi doğadan bağımsız bir yere koymak yerine, doğanın bir parçalarından biri olduğumuzu kendimize hatırlatmamızda fayda vardır diye düşünüyorum.
kusura bakma lafı "aslında büyütülecek bir şey yok ama sen kusura bakma işte de yolumuza devam edelim" gibi bir şeydir. özür dilemek bir erdemdir. herkeste bulunmaz.
çağımızın en büyük vizyoneri elon musk'ın şirketinin başarısı olan tam anlamıyla bir mühendislik şahaseri olan rokettir. 2018 başında gösterdikleri landing performansı ile tüm roket teknolojisine ve uzay endüstrisine taze bir soluk getirmiş olmalı diye düşünüyorum. izleyen her türk gibi ben de üzüldüm. çünkü ülkem bu seviyelere ulaşma konusunda çok uzak ve bana kalırsa hiçbir zaman da olamayacak. bu bir gerçek kendimizi kandırmayalım da şu yazıyı görünce, ülke konusunda çok da üzülmenin faydasız olacağını düşündüm.
insanı üzen ilandır. kimin ne çektiğini bilemiyoruz işte. kim bilir ne kadar bezmiş olmalıdır ki son çaresi bu olmuştur. kendi doğrularımızla da başkalarının yanlışlarını yadırgama lüksümüz olmadığını düşünüyorum.
bir senedir mi mix 2 modelini kullandığım telefondur. performans canavarıdır. nasıl becerdiler bilmiyorum ama zerre sorun çıkarmadı. bazen arka planda üç ya da dört tane oyun açık unuturdum. ben görmesem hiç farkına varmam. mi mix 2 modelinin tek eksiği ön kamera konumlandırmasıdır. zaten o hatayı kendileri de fark etmiş olmalı ki, ileri versiyonlarında düzeltmişler diye duydum.
güzel yazılar her zaman okuyucusunu bulur diyerek, cesaretlendirmek istediğim hissiyattır. bir başlıkta 300 entari vardır ama sadece sizin yazdığınız bir kişinin ilgisini çeker, yalnız olmadığını sanar ve o da bir şeyler karalar. böyle böyle fikirler gelişir, birbirinden destek alır, ilerler. o zaman bilirsiniz ki, amacınıza ulaştınız. tabi, gerçek hayatta işler öyle yürümüyor ne yazık ki ama umut etmek güzeldir. biraz da yorucudur fakat kimin umurunda, değil mi?
kişisel alanlara müdahaledir. ne kız ne de erkek, karşısındaki kişinin tamamen farklı ve ilişkiden bağımsız hobileri olduğu gerçeği kabullenemiyor. 7/24 sürekli ilgi beklemek nasıl bir bencilliktir. aşk, sevgi demek karşılıklı saygı ve anlayış demektir. bizim insanımızda sevgiliyi sahiplenmeyi sanki "sahibi olmak" gibi algılamak var. kimse kimsenin sahibi olamaz. zaten saygı varsa her şey düzgünce ilerler. tabi bunda da iletişimin önemi ortaya çıkıyor.
"halk egemenliği", "adalet" ve "demokrasi" gibi kavramlar sadece kendisine hizmet ettiği zaman baş üstünde tutan onun dışında hiçbir şekilde zerre ilgilenmediği bir adamın sorumluluklarının bilincinin farkına varmadan ya da bunları umursamadan hareket etmesi sonucu gelen bir eleştiridir. sistemi insana dayamak kadar tehlikeli ve bencilce bir davranış yoktur. ne demişler, "dayama sırtını ağaca, çürür. yaslama sırtını insana, ölür."
2019 yılının nisan ayında ilk kez fotoğraflanmış uzayın villain'ı.* görüntülenen kara deliğin adı m87 olup bizden yaklaşık 54 milyon ışık yılı uzaklıktadır. yani 54 milyon yıl önceki haline baktığımızı bilmek bile uzayın ne derece beyin yakan bir yer olduğunu bize gösteriyor. samanyolu galaksisin merkezindeki Sagittarius A* kara deliğinden farklı olarak m87 aktif bir kara deliktir. milyonlarca ışık yılı mesafesine kadar uzanan jet dalgası, bize onun 54 milyon yıl önce bir yıldızı afiyetle yediğini gösteriyor.
fotoğrafın bulanık olmasının nedeni dünyanın birçok yerindeki EHT adı verilen teleskopların, vlbi adı verilen bir algoritma ile birlikte aynı anda tek bir noktaya odaklanması ile oluşturulmuştur. aslında bildiğimiz tarzda bir fotoğraf olmaktan çok verilerin işlenmesi ile ortaya çıkmıştır. öylesine uzak bir cismin fotoğrafını çekmek için dünya büyüklüğünde bir teleskopa ihtiyacınız olacağı için dünyanın birçok yerindeki teleskopun eş zamanlı çalışmasıyla bu amaca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Duyduğum kadarıyla, Samanyolu Galaksimizin merkezindeki kara deliğin fotoğrafının çekilme çalışması hala sürüyormuş. Fotoğraf ilk yayınlanma haberi geldiğinde merakla araştırmıştım ama bir yanım Stephen Hawking için üzüldü. Keşke biraz daha yaşasaydı da, hayatını adadığı, fizik dünyasına sayısız katkılar yapmasına vesile olan bu cismin şu anına bakabilseydi.