hayatta hiçbir sözü ciddiye alınmayan, kendini gerçekleştirememiş, özgüvensiz zavallıların reklamın iyisi kötüsü olmaz, belki biri beni de okur, benim farkıma varırlar gibisinden hezeyanları sonucu ortaya çıkan sikik durum. (bkz: 21inci yüzyılda hala namaz kılan insan)
peygamber efendimiz(s.a.v) ashabına selam olsun kardeşlerime demiş, ashabıda sormuş merakla ya resulallah bizler senin kardeşlerin değil miyiz? peygamberimiz şöyle cevap vermiş; bir zaman gelecek ve o zamanda islamı yaşamak elde tutulması zor bir kor ateş gibi olacak. işte o zamanda beni terk etmeyen insanlar benim kardeşlerimdir demiş. yani 21inci yüzyılda hala namaz kılan insan peygamber efendimiz'in (s.a.v)kardeşidir.
demerol un düşüncelerine katılıyorum. lakin türkiye'de artan faşizm akımını artıran sosyal demokratlar,kemalistler,chp liler vs. vs. dir. düşününce çok ilginç bir durum. bir zamanlar faşist diye suçladıkları insanların görevlerini devralmış gibiler. dinini ülke bütünlüğüne bir zarar getirmeyecek kendi halinde yaşayan insanlara bile tahammülleri yok, kürtlerin de bir millet oldukları düşüncesine tahammülleri yok. bu düşünceler bir dost meclisinde bile ifade edildiğinde inanılmaz saldırgan oluyorlar. kesip atıyorlar hemen kendileri gibi düşünmeyen insanları ve fikirlerini.
biz küçüktük ve solculuğu böyle bilmezdik. çok şaşırıyorum postmodern solculara. nerde sizin demokratlığınız ve herkesi kucaklayan insancıl politikanız. kendiniz gibi düşünmeyen herkes sizin için yobaz, cahil, vatanı satan, oy hakkı olmaması gereken, alt tabaka insanı.
ben bu insanlardan herkesi desteklemelerini elbette beklemiyorum, anlamalarını da beklemiyorum en azından kendilerinden başkasını anlamaya çalışmalılar. çok ilginç ama bir ülkücü, cemaatçi bir akpli bile bu devirde kendilerini biraz yenilemişler ve en azından sizi dinleyip anlamaya çalışıyorlar ama bunlar asla. bugünün en büyük faşistleri chplilerdir.
dostum, göründüğüm gibi değilim.
gördüğün sadece giydiğim bir elbisedir.
senin sorgularından beni,benim kayıtsızlığımdan seni koruyan,özenle örülmüş bir elbise...
benim içimdeki 'ben'dostum,
sessizlik içinde oturur,
sonsuzluğa dek kalacak orada,
doyulmaz, erişilmez.
ne söylediklerime inanmanı,ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim;
çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin
dile getirilmesinden,
yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden
başka bir şey değildir.
'rüzgar doğuya esiyor' dediğin zaman
'evet, doğuya esiyor' derim;
çünkü düşüncelerimin rüzgarda değil,
deniz üzerinden dolaştığını bilesin istemem.
bırak denizimle baş başa kalayım.
senin için gündüz olduğu zaman dostum,
benim için gecedir.
böyle olsa da beni yeşil tepelere değerek oynayan öyle vaktini,
vadiden süzülen mor gölgeleri anlatırım;
çünkü sen karanlığımın türkülerini duyabilir,
nede yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin.
görmemenden, duymamandan hoşnutum ben.
bırak gecemle baş başa kalayım..
sen cennetine yükselirken ben cehennemime inerim.
o zaman bile bu ulaşılmaz uçurumun ötesinden seslenirsin'arkadaşım, yoldaşım'.
bende sana seslenirim,'yoldaşım, arkadaşım'.
çünkü cehennemimi görmeni istemem.
alevler görüşünü yakacak,
duman burnuna dolacaktır.
senin gelmeni istemeyecek kadar çok severim cehennemimi..(seni..)
bırak, cehennemimle baş başa kalayım..
sen gerçeği, güzeli, doğruluğu seversin;
bende sen hoşnut olasın diye bunları sevmenin yerinde
ve iyi olduğunu söylerim;
ama içimden senin sevgine gülerim.
genede gülüşümü görsün istemem.
bırak kahkahalarımla başbaşa kalayım..
dostum, sen iyi, ihtiyatlı, akıllısın;
hayır sen eksiksizsin...
bende seninle ölçülü ve düşünerek konuşurum.
oysa ben deliyim ama gizliyorum deliliğimi.
bırak deliliğimle baş başa kalayım..
dostum sen benım dostum değilsin,
ama ben bunu sana nasıl anlatacağım ?
benim yolum senin yolun değil,
genede birlikte yürüyoruz el ele...
sol frame den başlık takip edip, tazı kovalıyormuş gibi her boktan konuya aklına gelen ilk şeyi yazan tiplerin yarattıkları durumdur. uludağsözlük'te bolca mevcuttur maalesef. insanı uludağsözlük'ten soğutan durumdur.
doğu'da doğup büyüyen ama türk olan insandır. araftadır bir nev'i.doğu'da türk olduğu için,batıda kürt olduğu için sahiplenemez güzel ülkemin bir köşesini memleketim diye. hep bir şeyler eksik kalmıştır çünkü. o sevmiştir biryerleri ama sen sevemezsini hissetmiştir herseferinde.
birde şu anda içinde bulunduğum ve sıkıntıdan arkada oturup entry girdiğim,stajyer öğretmenler için yapılan ve mesleğinin, gençliğinin baharındaki öğretmenciklerin hafta sonlarını gasp eden, fosilleşmiş, bir bilgisayara cd takmayı bile bilmeyen ama yaşından ötürü kim olursa olsun saygıdeğer olmaları gereken sik kafalı şube müdürlerinin ekders ücreti almaları için yapılan seminerlerdir.
Bu seminerler sonunda sikimden sınavlar yapılacağı için not tutan beyinsiz adaycıkların not tutmaları; ulan size bu gasp haktır diye düşündürüyor. Sınavı geçemeyeceğinden korkan, hatta götünden bile korkan bu öğretmenlerin yetiştireceği nesillerden bi sikim olmaz arkadaş. Bekleyin ezbere nesiller yoldalar. Düşünmeden sorgulamadan...
Üniversite eğitimi ve kpss ne halt oluyo arkadaş madem hala ders verecekseniz.
doğu'nun futbol takımlarına hakemler tarafından zamanında çok büyük haksızlıklar yapıldığına defalarca bizzat şahit oldum.son diyarbakır bursa maçında çıkan olaylarda bursa'nın da hiç hatası yok muydu acaba?bursalı taraftarların ilk maçtaki tahrikleri örneğin. Lakin diyarbakırsporun maçlarının ekseri olarak olaylı olması insana; ulan hırsızın hiç mi suçu yok? Diye düşündürüyor. Söylediğim gibi doğu'nun takımlarına zamanında büyük haksızlıklar yapıldı ama artık bunun arkasına sığınmayın lütfen,bunlar geride kaldı. Diyarbakırspor ligde huzursuzluğa sebep oluyor ve başkanları bile bunda suçu hala başkalarında arıyor. Türkiye Cumhuriyeti birkez olsun bir konuda da aciz kalmamalı ve bu takımı ligden düşürmelidir.
bir yerde aşırılık varsa orada bozukluk vardır genellemesi doğru değildir. fanatiklik herzaman davranış bozukluğu değildir. elbette çeşitlilik gösterir. tasavvuf ehlinin aşırılıklarına bozukluk diyebilir miyiz?
american history x filminde geçen bir replik;bu günlerde zenci olmanın havalı olması gerçeğinden nefret ediyorum. lanet olasi hiphop müziğinden ve lanet olası varoşlardan nefret ediyorum.
bundan esinlenerek; bugünlerde kürt olmanın havalı olması gerçeğinden nefret ediyorum, lanet olası şemameden ve lanet olası puşiden nefret ediyorum.
birini sevmek için neden aramak esasen kişinin maksadının karşıdakini sevmek değilde kendi bazı dürtülerini tatmin etmek istemesinden doğan bir ihtiyaçtır. yani kişi sevme ihtiyacını karşılamak için sevmek istediğinden sevmek dediği şey tam bir bencilliktir. sevmek nedensiz olandır.
örnek olarak feministler,milliyetçiler verilebilir. türkiye topraklarında doğduğu için türk milliyetçisi olmak,en iyinin,en güzelin,en korkusuzun türkler olduğunu savunmak ve bunun gibi birçok sloganik efsane.veya dünyaya kadın gelen insanın kadınların dünyanın en mükemmel varlıkları olduğunu düşünmesi.alevi bir aileden doğan bir bireyin aleviliği gözü kapalı bir şekilde savunması, aynı şekilde cemaatçi bir ailenin çocukları..asker çocuklarının askeri,orduyu yüceltmeleri.. bunlara birçok örnek verilebilir. bu büyük bir gerzekliktir. aciz bir insan davranışıdır.
bu başlığa bir neden bulamadım türünden şeyler yazan elemanlar bir gün bir kürt'ün evine sofrasına misafir olurlarsa ömürlerinde görmedikleri izzeti,ikramı,değeri,samimiyeti,lütfu görünce kürtleri sevmek için güzel bir neden bulacaklardır kendilerine.kürtler batılılara hayrandırlar."doğu'nun misafirperverliği"nin altında da bu yatar esasında.
karadenizliler'in kendi içlerindeki bağlılıklarına imrenen ve bu bağlılığı kendi hayatında yaşamamış olduğundan uzaktan uzağa onlara imrenip, mecburen dışında kaldığı oluşuma bok atma savunma mekanizması yaşayan insandır.
ahmed arif'in seslendirdiği şiirde her "oy sevmişem ben seni" demesi insana damardan enjektörle sevgi aşılandığını hissettiriyor. yılmaz erdoğan'a "biz bir şeyi delicesine severiz ama tanrım neyi?", atila ilhan'a "ne kadınlar sevdim zaten yoktular" dedirten de böyle birşeydir belki..
insanı kendi içinde yiyip bitirse de, dışarıdan bakanlar için sinirlenmeyen insanın puan topladığı, imrenildiği bir durumdur. bu her daim böyle olmuştur. kendini sinirlenemedi diye yiyip bitiren insan bunu düşünüp teselli olabilir.zira farkında olmasa da güzel bir şey yapmıştır.
o öğretmen benim, sebebide kopyayı yakalayınca bir işlem yapılması gerekir, öğrencilerin de böyle bir işleme maruz kalmasını istemediğimden görmezden gelirim.
islam dini varken neden komünist olunur ki? zira islam dini komünizim felsefesini eksiksiz ve daha tatmin edici olarak bünyesinde barındıran bir dindir. bu sebepledir ki aklıma hep şu soru gelmiştir; bir şeyin aslı varken neden taklitine ihtiyaç duyulur ki?
bu kısır çekişmelere hiçbir anlam veremiyorum.bu iddia* başlı başına çok vahim değil midir? kimin yaptığının ne önemi var? hiçbir çekişme bu durumu meşru hale getirmiyor.