Colmar ve Strazburg arasında şarap yolu üzerinde bulunan, Hansel ve gretel hikayelerinden fırlamış gibi duran büyülü bir kasaba. Fransa'nın en güzel köyü seçilmiştir.
sözlüğün yeni yazarlarından. oldukça güzel ve mana yüklü entrylere sahip yazardır. sözlükte bu şekilde devam etmesi dileğiyle kendisine iyi yazmalar diliyorum.
en basit tanımı öğrenme tutkusudur. kökü grekçe ''episteme'' yani bilgi sözcüğünden gelir.kişinin bilgiye aç olması, saplantısal bir şekilde bilgiden haz alma durumudur. kişi sürekli bilgi edinme çabası içine girer ve bilgi edindikçe içindeki boşluk büyür. kişinin bilgi açlığı bu şekilde sürekli olarak artar. epistemofili beraberinde sapyoseksüelliği getirebilir.
63 ülkenin müslüman olduğu dünyada israil büyük elçisini kovan üç ülke şili, venezuela ve kübadır. sosyalistler dinsizdir diyen faşistler ve yobazlar bunları görsün. her şeyden önce insanlık, vicdan önemlidir.
solcular ve sağcıların alıp veremediği şeylerdir.
şimdi yazıma başlamadan önce ya entrynin hepsini okuyun ya da hiç okumayın.
arkadaşlar benim anlayamadığım şey siyaset ideolojileri temsil etmek, savunmak, tartışmak olmalıdır. ancak günümüzde özellikle de sözlük yazarları arasında kişiler kendi görüşünü savunurken bunu diğerine hakaret ederek, aşağılayarak yapıyor. kimse doğru düzgün fikrini savunmuyor bir birlerine bok atmaya çalışıyorlar. ben bir solcu olarak söylüyorum ki benim kişilerle sorunum yok hiç bir sağcı ya da ülkücüyle sorunum yok olmamalıda. benim sorunum sistemle biz sisteme karşıyız. elbette herkes düşünce özgürlüğüne sahiptir istediğini düşünebilir ancak karşıdakinin görüşüne de saygı duymak gerekir. sözlükteki arkadaşlarım görüşlerini birbirlerine hakaret ederek, birbirlerini aşağılayarak savunmaya çalışıyor bu hem solcu hem sağcı arkadaşlar içinde geçerlidir. yahu bırakın isteyen istediği gibi düşünsün isteyen istediğini savunsun artık şu saçma sapan sidik yarıştırma oyununu bırakın.
keman üstadı farid ferjad ın anroozha serisinin dördüncü albümünde yer alan acının, hüznün, umudun bir arada harmanlandığı tınıları insanın en küçük zerresine kadar işleyen eşsiz şarkıdır. ''kemanı ağlatan adam'' ünvanını en iyi şekilde temsil eden şarkılardan biridir. fazla dinlemek bünyede istenmeyen etkilere yol açabilir.
ben seni yaralarından tanıdım
ecelime son kurşundun deli davalım
n'olur bulutsuzluğuma darılma
dudağında bizi gül
kıyametime adım kala
beni senden alma
aklım kara kış
ellerim seni üşüyor
bugün günlerden soğuk
sesin kokuma gizli
yıldızları sönük gecelerde
dilime yağmursun
gözlerini uyuyorum her gece
bu kent içimin bahçesi
gemilerim çözülüyor yüreğine
ellerinle okşuyorsun
bilmiyorsun
kendi bakışlı kız
ömrümün kırçıl masalısın
uçurumlar vaadetme bana
yaralısın...
haberlerde gördüğüm oha dedirten olaydır. şöyle birşeydir;
çinde yaşanan bu olayın kayıtları geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı. li lin ve li juan, 2007 yılında bir internet kafede tanışmışlar. 18 yaşın altında olan çift, online oyunların bağımlısı olmuşlar. oyunlardan arada fırst bulan çift bir de çocuk yapmışlar.
asıl olayda çocuk doğduktan sonra meydana gelmiş. 2009 yılında çocuklarına bakmak istemeyen çift, çocuğu satmaya karar vermişler. elde edecekleri parayıda oynadıkları oyun için harcamaya karar vermişler.
10.000 dolar gibi bir rakama anlaşma yapan çift, yakınlarının ihbarı üzerine yakalanmışlar. lin ve juan ifadesinde çocuk satmanın yasa dışı olduğunu bilmiyorduk iddasında bulunmuşlar.
şimdi gidiyorsun
git
oysa senden tek bir damla istemiştim
sana kocaman bir deniz sunmak için
şimdi gidiyorsun
git
ne zaman başladı bu hikaye
anımsamak zor
gençtim
hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
komazdı öyle üç-beş nöbetleri
geceler içimi acıtmazdı böyle
bir insan bu kadar eksilebilir mi
hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
bu şehrin biryerlerinde
düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
o adam bendim unuttun mu
bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
seni unutamadı
işin kolayına kaçmadım
uğruna ölmedim yani
uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
sen bunu da bilmedin
ben bir bakışına bin anlam yükledim
sen aşka kestirmeden gittin
bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
şimdi gidiyorsun
git
bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
bütün ışıklarımı söndürüyorsun
bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
yazıklar olsun yazıklar olsun
susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
hani sen sevdiğini
yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
hani sen bana kalkmayı değil
düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin
uzun lafın kısası yoktur
anlatacağım çok şey var
hoyrat bir rüzgar gibi geldin
aklımı hayatımı dağıttın
şimdi gidiyorsun
git
daha ayrılığa bile çarpmadan
aşk bize döndü
bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
ama sana dokunmak da yasak bana
göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
sen var ya sen
allah kahretsin
yani şimdi
gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
yani şimdi başkaları mı sevecek seni
ben saçlarını okşadığım zaman
ellerin öksüz kalırdı
şimdi gidiyorsun git.
yalnızlık.
her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında...
tek sermayesi sahip olduğu tek şeydir
kıymetini bilmelidir dedi.
yalnızdır insan;
hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
kalabalık yalnızlıklar yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir ülke ülke.
kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.
insan bir ölümü istemez bir de ondan beter bir yalnızlığı...
ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var dedi.
tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın...
aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır dedi.
aşık olun!
gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı...
nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.
sade ölüm değil ayrılık da yaşamın emri.