bir kısmı bu gece, memeyle kafayı bozmuştur.
bir kısmı silemiyorsam karalarım derdindedir.
bir kısmı bilmeden bunlara inanacak kadar saftır.
bir kısmı uykusu gelmeyi reddettiğinden buradadır.
selam olsun.
bildiğiniz tüm yöntemleri uygulamak, yatakta dönüp durmak, ilk bir saat hayal kurmak, ikinci saatten sonra niye uyuyamadığını düşünmek, üçüncü saatten sonra uyuyamadığın için kendine sinirlenmek ve bu yüzden uyuyamamak, sonrasında kalkıp bir sigara yakmak, yarın erken kalkmam lazım diye söylenmek..
soundtrackler dinlemek, film mi izlesem acaba diye düşünmek, düşünmek. koyun saymaya heveslenmek, saydığın koyunların aklında canlandırdığın tarlaya atlarken birbirlerinin üzerine düşüp telef olması, esnemek, esnemek..
sonuç : uyku gelmez.
daha mühim ve iç burkan sonuç: kafanda dolaşan onlarca tilki varken, koyunları sayarak uyuyamazsın.
ve en kötüsü: yalnızlığın anlaşıldığı anlar
2012 müthiş bir dengeyle sana doğru geliyor. 2011 de yaşadığın sorunlar bir melek eli değmişcesine ortadan kalkacak ve yeniden doğmuş gibi olacaksın. bir çok konuda farkındalık, marjinallik böyle bir ne oldum havasına girebilecek olaylar yaşayabilirsin. belki bir film ya da rock yıldızı olma şansın var. yenigün kapaklarının altındaki şifreyi mars' a yollaman gerekebilir. aşk hayatın oldukça dolu dizgin, gerçekten yay gibisin mübarek, sevgili edip fırlatıyorsun sevgili olup fırlıyorsun. iş hayatından aksamalar olabilir, siktir et takma. hayatına bak, tadını çıkar.
liseden sevdiğim bir arkadaşım ameliyat oldu. numarası telefonumun başına gelen talihsiz olaylar yüzünden silinmişti. arkadaşlara mesaj attım, numarasını istedim, cevap gelmedi. o esnada nete girdim ve ne göreyim; hastanede, hasta yatağında, 32 diş sırıtan bir fotoğrafını facebookta paylaşmış.
x yeni bir fotoğraf paylaştı. 45 dakika önce blackberry ile.
arkadaşımın ne kadar sağlıklı olduğunu, hatta enerji patlaması ve can sıkıntısından ziyaretine gelenlere fotoğraf çektirip sosyal ağlarda paylaşabildiğini öğrendim. fotoğrafın altında:
- x ciğim noldu sana yhaa :S:S
- inş. iyilşr ykn zmnda ynmza dnrsin :(
- glcktim canms meşgldm glmdm geçmiş olsnnn :|
gibi yorumları okumamla birlikte, arayarak gereksiz bir nezaket göstereceğime kanaat getirip vazgeçtim.
velhasıl kelam, artık her b.k facebookta. biz de " her boku facebooktan öğrenen insan" larız.
elinde birayla binmenin yasak olduğu, fordçuluğun kitabının yazıldığı, beyazıt durağına asla boş gelmeyen, son durağı zeytinburnu iken bağcılara kadar uzatılan, günün her saati yoğun bir hattır.
bir damla yağmurun yere düşmesiyle, araçlar tramvay yolunu da trafiğe kapatır, ve tramvayda mahsur kalırsınız. böyle de bir özelliği vardır.
yoktur öyle bir kız olmamalıdır. olur mu öyle şey.
fikir tek başına buram buram ayrımcılık kokmaktadır. dikkate değer yönü; converse giyen çember sakallı mümin yoktur. illa ki kadındır o.
26 kişinin tecavüzüne uğrayan, ameliyatlarla ayakta duran*, 13 yaşındaki kız çocuğuna " kendi rızasıyla" yapmıştır demeye getirip, hukukun anlamına s.çmış yargı vardır.
bir ayda 6 kadının sokaklarda katledildiği, yemek yapmıyordu denilerek acımasızca öldürüldüğü ülke vardır.
gene bu ülkenin herhangi bir iş alanında başarılı olabilecek beyinlerin, türbanlıdır diye üniversitelere sokulmadığı, okul kapılarında türbanını çıkartmaya zorlandığı ülke vardır.
o türbanıyla girerse ben de bikiniyle girerim üniversiteye diyen, şu an tükürdüğünü yalamış vaziyetteki " endişeli modern" vardır.
her türlü baskıyla büyütülüp, sevişmediği için ezilen, rus kızıyla kıyaslanan, cinsel evrimini tamamlamamış ülkenin genç kadınları vardır.
bunlara rağmen kadın olmakla barışamamış, kendi cinsinin hakkını savunmaktan aciz, hemcinslerinin aşağılanmasına tahammül edebilen kadınlar vardır.
bunlara rağmen erkek olmakla barışamamış, kendi eylemleriyle kendini aşağılamış, 5 paralık değer yargılarını oradan oraya savuran, söylediği ve yaptığı ayrı telden çalan erkekler vardır.
türbanlıdır, converse giyemez, adidas marka eşofman giyemez. türbanlıdır, gezemez tozamaz. tahammül edemeyiz buna. nefes de almasın efendim. hatta toplu katledilsin. türbanlıdır.
insana insan olduğu için değer verebilecek "insan" lık ölmüştür, gömülmüştür. ya kürttür, ya türktür ya kadındır. kadınsa ya türbanlıdır ya laikçidir ya orospudur. biz bir yolunu bulur yaftalarız.
ne melun şeydir o.. başıma açmadığı iş, beni rezil etmediği mekan, utandırmadığı an kalmamıştır.
hele bir tanesinde can güvenliğimi tehtit etmiştir. hiç unutmam ;
üsküdar daki evimden, çarşıya doğru ablamla yürüdüğüm bir gün, bir pastane açılışı gördük.* kalabalık, demet akalın ve çıstaklı müzikler, plastik tabakta kurupastalar.. neyse efenim her şey yolundaydı taa ki onu görene kadar.. 2-3 metre boylarındaydı, yüzü tasvir edemeyeceğim kadar gerçekçiydi***, fosforlu yeşil kumaştan bir pantolonu vardı. boyu 2-3 metre demiştim evet. içindeki insan değildi, animasyon işini ucuza kapatmak için midir bilmem, cansız ve tehtitkar bir adet palyaçoyu getirip oraya dikmişlerdi. bizzat palyaço upuzun bacaklarıyla, nisan ayının o hafif sert rüzgarında sallanıyor, ileri geri hareket edip dehşet saçıyordu. başta fark etmedim," baklavayı da ucuza satıyor bunlar " gibi yorumlarla, kalabalığı geçip ilerleyecektim ki; ileri savruldu ve bir bölümü bana değdi, evet değdi. ardından kafamı kaldırmamla onu görmem bir oldu ve ben çaresizce kendimi üsküdar çarşısının tek ve en işlek caddesine attım. o esnada, sahil yönünden gelmekte olan bir adet 11 Üs durağa yanaşmak üzereydi, bu vesileyle yavaşlamıştı ama ben kendimi yola atınca, o takoz gibi otobüsü çevirecek bir babayiğit iett şöförü bulunamayacağından, sol koluma bir darbe aldım. canımın acısını hissetmeden karşı yola geçip durdum. ablamı bekledim. beni gören ve durakta bulunan bir kaç teyze trafik canavarı olduğumu söyledi, bir kaç ılımlı teyze ise şöförün iri bir insan olan bendenizi görmemesine hayıflandı. o esnada ablam geldi, ve arkama bakmadan hatta arkamda bıraktıklarım hiç olmamışçasına hızla uzaklaştım.
bu lanet bir anımdır sözlük, yaşadığım korku dün gibi aklımdadır. artık fobim saçmasapan bir boyuta ulaşınca, yazma yoluyla dışa vurmaya karar verdim. belki bir faydası olur. sabredip okuyanlara teşekkür bir borçtur.
bu ilk itirafım sözlük; hani isimlerin yanında bir cümle yazıyor ya, online listesinde görünen, mesaj atarken görünen, onun nasıl yazıldığını hala bilmiyorum. 1.5 yıldır burdayım evet.*
çok yüksektir. iki üç saat önce ailecek yediğimiz istavrit tava sonucu az bulaşık çıkmasına vesile olmuştur.
az bulaşık = az su = az enerji
bakın ne zekiyiz*
zordur. insan olup da egolarından sıyrılmak, herkesi haklı bulabilmek, bu denli iyi empati kurabilmek güçtür. affedersin çünkü tartışmak ve tartışmayı uzatmak sana sadece kaybettirir bilirsin. affedersin çünkü yarın öbür gün öleceğin ve mezarına kedilerin s.çacağı gerçeği ortadadır, değmez fani dünyaya dersin. affedersin çünkü geniştir yüreğin kendinden başkalarını da sevebilirsin. hep affeden olmak zordur, çevrendeki insanların sana kolayca kazık atabilme ihtimalini dengelemek güçtür.**
"ohne dich kann ich nicht sein" derken hüzünlenen, " mit dir bin ich auch allein" derken isyan eden, içindeki arabesk duyguları metal müzikle bile bastıramayan insandır.
(bkz: ohne dich)
istanbul üniversitesi nin vizelerde bayramı katletmesinin ardından şimdi de yeni yılın içine etmesidir. mesele kutlayıp kutlamamak da değil, tatil olan bir günün ardından ölüm kalım mücadelesi gibi geçecek finallerin olması. alttan gelen istatistik, makro gibi derslerle şimdi çok daha tehlikelidir. pazartesi okula gidip notlar toplanmaya başlanır, gerisi allah kerimdir.
köyümdeki ineklerle test edip onayladığım hadise. meşhur bir tosun vardı, ben ondan korkardım o benden korkardı. bir araya geldiğimizde böyle anlamlı bir bakışmamız olurdu. sonra ben korkar kaçardım. taze ot görmüş gibi bakardı bana hayvan.*