memleketimin insanının en büyük zevki sanıyorum bu olay. tam ciddi bir şeye giriştiğinde insan bütün içtenliğiyle onu bok etmek. giriş anı, tavşan yapması, çıkış anı ve spikerin gülmesi muazzam.
öğrencisindir, sevgilini çok özlemişsindir. bu yoklukta para bulup onun için 565 km. gidip sürpriz yapacağının gününden bir gün önce terkedilirsin. öyle uzak mesafe ilişkisi de değil bu hani, sadece tatilde ailesinin yanına gittiği için 10 gündür görüşmediğin sevgilindir bu. işte bu hayal kırıklığıdır.
insana olan inancını yitiriyorsun böyle durumlarda. belki demek bile gelmiyor içinden. sadece içinden gelen "neden" sorusu, başka bir şey değil. hayat gerçekten kötü sevgili dostlarım. bunu bütün içtenliğimle söylüyorum. bazen insanlar gerçekten bencil olabiliyorlar. başka bir insana yeni bir şans vermek... belki ilerde. ama günlerden bugün gerçekleştirmek istediğin hayallerin gözünün önünde yıkılma günü.
öncelikle:
(bkz: ben burada tespit yaptım)
her onunla konuşan erkeğin ona asılacağını sanan kızdır bu aynı zamanda. sevgilisi olduğunu belli etmek için çıldırır adeta, muhabbete illa bi' yerden sevgilisini katar. bunu bilinçsiz yapanlara tabii ki bir şey denmez ama özellikle yapanlar var ki adamın sinirlerini yerinden hoplatır. her konuştuğu erkeğin kendisine asılacağını düşünmek ise tamamen ego patlaması olarak nitelendirilebilir.
bazı erkekler tarafından rahatsız edilmiş olabilir bu kızımız ama her erkeğin de aynı şekilde davranmayacağını aklıselim olan her insan bilir. hayal kırıklığına uğrayacaksın bu gerçekle yüzleşince ama diyeceğim o ki her soruya sevgilim cevabını veren kız: aslında kimsenin sana asılmaya niyetlendiği yok. erkekler de seni arkadaş olarak görebilir ve cinsiyetinden dolayı kendini farklı görmen tamamen acınası bir durum.
bu kıza örnek vermek gerekirse eğer:
yer: formspring.
+seni en çok güldüren kişi?
-sevgilim.
+telefonda konuşmayı sever misin?
-severim ama sevgilim konuşmayı sevmiyor. keşke sevse :(
+en çok sevdiğin kişi?
-sevgilim.
+telefonuna mesaj gelse kimden gelmesini isterdin?
-sevgilimden. iyi insan lafının üstüne attı bile =)
bu soruları soran ne benim ne de cevap vereni tanıyorum ama genellemeye dahil olduğunu söyleyebilirim.
son olarak ise: her erkek abaza değildir, gramlık etten başka şeylere değer veren de erkekler vardır. görmek için yeter ki egodan vazgeçip kafanızı çalıştırın.
çok zor bir durumdur. bu saatlerde yatağında olması gereken gürûhun bilgisayar başında pineklemesi yasaktır. bizimkilerden korkarak açtım bilgisayarı, ekranın da ışığı en kısıkta görmesinler diye kıçımı yırtıyorum burada. sırf sözlük için tabi bu zorluklar, çileler.
ve matematik çok zor sevgili sözlük yazarları, sıra arkadaşıma da aşık oldum, okumayı sökmeme rağmen doğru düzgün okuyamıyorum, gözlerim bozuk, tenefüslerde terleye terleye hasta oldum, annem hep bana bağırıyor bu olay yüzünden, sabahçı olmak da çok zor erken kalkmak istemiyorum ama okula da koşa koşa gidiyorum. en sevdiğim yiyecek çokokremli ekmek(nutella da neymiş). sebze sevmiyorum, süt hiç sevmiyorum, sıra arkadaşıma aşığımı söylemiş miydim? neyse ben 9 yaşındayım ama hayat çok zor be sözlük şimdiden. ilerde ne olacak kim bilir.
edit: justin bieber i da çok seviyorum. önceden benim yaşımdakiler michael jackson, guns and roses, jimi hendrix, metallica, john lennon, bryan adams, joe dassin, scorpions, bruno pelletier, patrizio buanne, nataile cardone, gogol bordello, carlos santana* dinleyip büyürken. ben justin bieber dinliyorum. ne şanslıyım değil mi?
mahalle arasında top oynuyormuş eskiler. arkadaşlığı yaşıyorlarmış, birisi düşse diğeri kaldırıyormuş. şimdi facebook tan başımı kaldıramıyorum. o beni dürttü, arkadaşlık yolladı, davet etti. ne şanslıyım değil mi?
eskiden 'komşusu açken tok yatan bizden değildir.' derlermiş. yardıma muhtaç birini gördüğünde insanlar yardım etmekten çekinmezmiş. şimdi annemler karşı komşumuzun adını bile bilmiyor. ne şanslıyım değil mi?
facebook ta profil fotoğraflarına bebeklik fotoğraflarını koyan insanların beklediği eylem. bu sitenin amacı en başta neydi? ilkokuldaki sınıf arkadaşını veya küçükken aynı mahallede top koşturduğun çocuğu, bebeğini paylaştığın kızı bulmaktı. biz böyle sevdik bu siteyi.
ama aratıyorum mesela arkadaşımın ismini, bebeklik fotoğrafını koymuş profiline ve hiçbir bilgisini de paylaşmamış. e ben seni nasıl tanıyım be insan evladı? eklesen bir dert, eklemesen başka dert. koy bebeklik fotoğrafını bir albüme, orada dursun anasını satayım. iki üç insana şirin gözükmek için bu ne uğraştır anlamadım gitti.
candır, canandır, yenilesidir, öpülesidir, tam ısırmalıktır efendim ve en asil duygunun insanıdır. sevgilisi için bir şeyler yapmak istemiştir ve bum! 'erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.' sözünü yıkıp önce erkeğin kalbini çalmıştır sonra ise erkeğin midesini şenlendirmek istemiştir.
'şişman kadınların boydan fotoğraflarının çok az olması' da olabilirdi başlık ama bunu sözlük kabul eder miydi bilmiyorum. denemedim açıkcası.
genelleme yapmak istemiyorum aslında, genellemelerin yanlış olduğunun da bilincinde bir insanım. ama bahsettiğim olaya son günlerde dikkat eder oldum. aslında pek dikkatimi çekmemişti ilk zamanlar ama şöyle bir araştırma yaptım kendi çapımda ve bunu farkettim. şişman kadın arkadaşlarımın-erkek demiyorum onlarda sorun yok- fotoğrafları hep yüz odaklı fotoğraflar. zayıf kadınlarımız vücudlarını sergilerken fotoğraflarda, şişmanlarda aynı olaya pek rastlamadım.
özgüven eksikliğinden mi, kendini o şekilde görmek istemekten çekinmekten midir artık bilmiyorum ama olmaması gereken olaydır*. toplum olarak inanılmaz şekilci bir yapımız var. insanlarımızın-toplum tarafından çirkin, şişman genellemesine giren- kendine güveni günden güne yok oluyor. çok can sıkıcı bir durum.
bana ilkokul günlerimi hatırlatan kavgalarıdır. biri çıkıyor oradan türkiye'nin en iyi takımı diyor, diğeri türkiye'nin en çirkef takımı, diğeri takımına laf söyledikleri için hüzünlenip beddua ediyor. sözlüğün en büyük sorunlarından biri bana göre fanatiklik. takımının fanatikleri, başka takımın fanatiklerini eksi oya boğabiliyor, mesaj atıp sövebiliyor. futbol da hayatın bir parçası, hatta hayatı çekilebilir kılan bir parça ama bizim futbolla ilgili yapmamız gereken birbirimize laflar sokup, küfür edip, başka hiçbir şey yokmuş gibi bu konu hakkında konuşmak mı? ilkokulda tuttukları takım yüzünden kavga edenlerden tek farkımız, biraz büyümüş olmak ve yumruk yerine yazıların konuşması.
(bkz: fanatizmin zararları)
tsi ile saat 17.00'da başlayan karşılaşma. an itibarı ile skorun 5-1 sivasspor lehine olduğu maç. sezon başında galatasaray galibiyetinden sonra galibiyeti olmayan sivasspor geçen haftaların acısını çıkarıyor gibi.
(bkz: 30 yaşındaki yalnız bekar şişman fakir erkek) bir kelime değişiğidir.
ne olursa olsun yaşaması gerekendir. zengindir. bu yaşa kadar nasıl bekar kalmış bilinmez ama kilolarından rahatsız olsaydı giderdi herhalde bir estetik cerraha. demek ki kilolu olmayı seviyor, kadınlar tontiş yanaklarına ve parasına tav oluyor. ama keşke o spor porsche'yi almasaydı içine zor sığıyor.*
büyüklerimizin mottosu. ne zaman yeni bir şey alınacak olsa aile içi alınacak şey hakkında konuşulur. ona sorulur, buna sorulur. sonunda bilen çıkmazsa patlatılır direkt cümle: "öyle birden almak olmaz annecim bir bilene danışmak lazım." ben gıcık oluyorum mesela, belki ben yaşayarak öğrenmek istiyorum. alacağım, belki kötü çıkacak ya da bozulacak bir süre sonra ama bunun sorumlusu gene ben olacağım başka bir insan değil. bir bilene sorunca onun dediğini almak zorunda kalıyorsun ama dediği de bozuk ya da kötü çıkarsa bu sefer sorumluluk ona kalıyor. hiç gerek yok böyle şeylere. en güzeli yaşayarak öğrenmek benden söylemesi, insanın kendi tecrübesi kadar güvenebileceği başka bir şey yok bu hayatta.
asıl başlık şudur: 12 kasım 2010 mecidiyeköy metrobüs çıkışında linç girişimi. malesef karakter sınırlamasına takılmıştır.
az önce vukuu bulan olaydır. bundan 15 dakika kadar önce sevgilimi metrobüse bırakıp eve geri dönüyordum ki arkamdan gelen bir bayan çığlığı duydum. tam arkamda ise 40 45 yaşlarında bir adam kalabalıktan kaçmaya çalışıyordu ama nafile. yakalandı ve sonradan 20 25 yaşlarındaki bayanımızın adam tarafından tacize uğrandığı belli oldu.* tam o arada adam gene kaçtı ama yakalanıp dayağını yedi.
şimdi benim bunu yazmamdaki sebep genç bayanın üzerinde çok kısa ve vücuduna yapışık bir etek vardı. tabi bu adamın taciz etmesine sebep değil, adam her türlü suçlu. kadının bağırışı da zaten " ben senin gibi hayvanlar taciz etsin diye mi bu şekilde giyindim!"di. benim görüşüm bu konuda ama etraftaki fısıltılar da tam tersini, bayanın giyinmesinden dolayı öyle olduğunu söylüyordu. ben adamı suçlu bulurken yanımdakiler kadında da suç buldu. garipsedim bu durumu açıkçası.
küçükken bulutları falan böyle şekillere benzetirdik ama haritalarda böyle fantezi kurmak hiç aklımıza gelmemiştir herhalde. bu abimiz ne içtiyse ben de ondan istiyorum derhal. bu kafayla bir ömür geçer. ona kalsa yüzyılın tarih olayını gerçekleştirdi. bu toplum nereye gidiyor cevdet? ne kafası bu böyle biri bana anlatsın lütfen.
ömer üründül patch yükleyenlerin ise patchi yükledikten sonra hiçbir yöntemle ömer üründül'ün sesini kısamayacağı duyuruldu. bu kısmı ise oyunun gerçekliğe ne kadar yakın olduğunu gözler önüne seriyor. konami açıklamayı yaptıktan sonra üründül de bir açıklama yaparak: 'bu patch için para almadım. bu işi sevdiğim için yapıyorum.' dedi ve futbol aşkını bir kez daha gösterdi.
özellikle kaçırılan golden sonra 'eğer kaçırmasaydı goldü.', berabere giden karşılaşmada 'iki takım da gol atamazsa berabere biter.' ya da 'bu gol olsaydı, takım bir farklı öne geçeceklerdi.' yorumlarına yer verileceğini açıklayan konami: 'sayın üründül türkiye'de çok sevilen bir isim ve bu patchle türkiye'de çoğu insanın orjinal oyun alacağına eminiz. çünkü patch sadece orjinal olan oyunlara özel olacak.' dedi.
