bir alışveriş mağazasının cam kapılı beş kişilik asansörü ile dördüncü kata çıkmaktaydım. mağazanın üçüncü katından çağrılan asansörü yaşlıca üç hanım teyze bekliyordu. üçüncü katta asansör durdu ve o şişman teyzeler teker teker ve ağır adımlarla asansöre binmeye başladılar. sırasıyla asansöre adım atan teyzeler, asansöre adım attıkları ilk anda benle selamlaşma gereğini duydular. asansör kabinine ilk giren teyze:
- merhaba çocuğum.
- merhaba.
birinci teyze yanaştı yanıma ve o sırada diğeri adımını attı asansöre:
- çocuğum siz yukarımı çıkıyorsunuz.
- evet yukarı çıkıyorum.
ikinci teyze sıkıştıktan sonra kabine üçüncü teyze adımını attı. göz göze geldik ve başlarımız ile selamlaştıktan sonra asansör kabinindeki kat butonlarının bulunduğu düğmeler takımını gözleri ile işaret ederek:
- çocuğum biz girişe ineceğiz, bize de basarmısınız.
- ...
tabi basarım diyemedim, nasıl denir. saygı falan bir kenara; yok basılacak gibi değil.
fetih 1453 filminin izlenip beğenilmemiş olması muhtemel, muhalifliğin peşinde koşan kişinin söylemi.
oldu, sen haklısın, hatta istanbul kendi teslim oldu. pardon ama.
500 bin kişinin şehid düştüğü cephe, çanakkale cephesinin tümüdür. çanakkale cephesi ni savunma görevi 5. ordudadır ve 5. ordu komutanı 24 Mart 1915 tarihi ile Mareşal Liman Von Sanders tir.mustafa kemal 5. orduya bağlı General Weber yönetiminde ki 15. kolordunun 19. fırka komutanıdır ve rütbesi daha yarbaydır. sanıldığı ve bize dayatıldığı gibi cephe komutanı değildir. ancak savunmakla sorumlu olduğu bölge ne kadar küçük olsa da bir komutandır, hücuma kalkıp süngüleşmez. onun görevi cephe gerisindedir, strateji üretmektir. ölmemesi anormal değildir.
taklit ve espri yeteneği olmasına karşın malzeme edinme konusundaki başarısızlığı sebebiyle yıllardan beri aynı esprileri ve taklitleri yapan vasatın bir level üzerindeki stand up sanatçısı, güldürü ustası.
bu esprinin şahan gökbakar tarafından üretilebileceğine ne kadar inanmasam da, akıllıca üretilmiş bir espri ve sevimsiz bir filmin başarılı sayılabilecek repliğidir.
hemen hemen her şehirde mustafa kemal paşa diye bir ilçe veya semt vardır. bir çoğunun ilçe futbol takımı ve bir de stadı vardır. il yazılsa idi tanımlanması kolay olurdu.
atatürk ilkeleri ve inklılapları dersinin yan modelidir.
şu günkü yayımda olan nutuk kitabının orjinaline yakınlığı olmaması sebebiyle tehlikeli ve gereksiz bir derstir.
200 haneli köye ne camisi? meyhane, kerhane yapılsaydı daha makbuldü düşüncesiyle, yurttaşının maneviyatına saygı duymadan ve manevi özgürlüğüne göz dikerek açılmış başlık.
birinci dünya savaşından sonra ingiltere nin ırak ı işgaliyle unuttuğumuz, misakı milli de vatan sınırları içinde olupta erzurum ve sivas kongrelerine çağrılmayan, ve o gün bu gündür yardımı, desteği esirgediğimiz, çeçen mücahitlerine bile yardım ederken onların gördükleri zalimlikler karşısında sessiz kaldığımız, sanki yoklarmış gibi davrandığımız soydaşlarımızdır.
bize (sunnilere) göre sapıkça yaşadıkları islamı, bizim yerimize dünyaya tanıtması.
sosyal devlet anlayışını dünya ya tanıtan islam olmasına rağmen islam ın sadece yasaklarının reklamını yapıyor, güzel yanlarını maalesef tanıtmıyor / tanıtamıyor.
diktatörlere karşı, stotükoculara karşı, sömürgecilere karşı, krallara karşı, faşizme karşı özgürlük isteyen yüce düşüncenin suriye de vücut bulmuş şeklidir.
2011 yılında bir milyon yeni araç trafiğe çıkıyor ve benzinin litresi 4.50 tl. avm ler tıklım tıklım, mağazalarda, özellikle giyim mağazalarında, çok uzun bir kasa kuyruğu, 8 liraya kahve satan starbucks ın hafta sonu yoğunluğu, herkesin cebinde bilgisayara yakın telefonlar... sanırım yok sanılan o para halkta var.
her sene aynı durumlar yaşanırken, havaların bir sıcak bir soğuk olmasına bizim her sene tekrar takrar şaşırdığımız, şaşırmakla kalmayıp sonunu bile bile annemizi dinlemeyip, üstümüze bişey almadan dışarı çıktığımız, hasta olduktan sonra da annemizin "ben demiştim" triplerini çektiğimiz bahar aylarıdır.