sol frame'de gezinirken olabilecek durumdur. hatta her türlü eski sevgili ve yeni sevgili birbirini görebilir. ne aşktır bu tanrım. sayfalara sığmıyor.
*ergen gencin diyebileceği laftır. ah ben aşık oldum, bir daha böylesi gelmez benim başıma. bu ne sevgi ya rabbim!! kolpadır. iki tane vuracaksın ağzına. otur dersini çalış serseri! ama abi.. bak hâlâ...
en rahat olan yazarlardır. keyiflerine göre at koşturma lüksleri vardır. belki vardır tanıdıkları, haberleri yoktur ama zaten karşılaşmak da istemezler. ahaha genel konuşup kendimi anlatıyorum. manyak.
varlığı sevindirici olan liselerdir ya da varsa güzeldir. yoksa da çükleri sağolsun. lise ayarında olsunlar yeter. beter olanı ise lise ayarında olan üniversitelerdir. ona da yök sağolsun diyerek sosyal mesajımı yolluyorum. arkama yaslanıp keyif sigaramı yakıyorum. kahrolsun yöööök. buna daha uyumlu bir ezgi bulmak lazım. volkan sen de kaleciliği bırak, üniversite ayarında bir lisede oku.
emre kongar'ın düşüncesidir binaenaleyh yapacak bir şey yoktur. şahsen bıyıklarına bayılıyorum. ince. her gün mü düzelttiriyor merak ediyorum. yolasım gelir. git ara bul getir.
herkesin tü kaka yaptığı yazarların içinde bulunduğu durum. bu tü kaka yapmanın da bir takım açlıklar yüzünden meydana geldiğinin farkında değiller sanırsam. irdelenmesi gereken konu, bir yazarın cinsel içerikli başlık açması değil; sürekli cinsel içerikli başlık açması olmalı gibi duruyor naha şöyle buradan bakınca.
misal, içinde memeli götlü bir başlık açıldı. ilk entry olarak da gene yabancısı olduğumuz erotik terimler yapıldı. bu başlık altında iki çeşit açlık giderilmektedir. birincisi, bildiğimiz cinsel açlık. ikincisi ise bu başlığın altına, başta yok efendim "sözlükteki abazalar", "yok artık lebron james" gibi envai çeşit bakınız vermek veya üşengeçlik yapmayıp tepkili bir entry yazmakla gerçekleşebilecek sosyal açlık giderme. bunu yapan superman artılarını alırken bir yandan da gevrek gevrek gülecektir.
-evet, sözlüğümde ahlaka mugayir bir başlık vardı ve ben hızır gibi yetişip abazalara hak ettikleri dersi verdim, sizi gidi mınınısuprtatnttıklarımın.
başlığı açan da açlığını gidermiş, altını dolduran da. eh ne güzel. meme.
volkan'dan çok şey isteyen taraftarın bestesi. uçamıyorsun volkan, evet. tamam. yer toplarına çalış bari biraz. boyun uzun. şöyle kale çizgisine uzansan boylu boyunca, daha verimli olacaksın, valla. bırak kale vuruşlarını falan başkası yapsın, adam mı yok takımda? ya da arada bir ayağa kalk, iki direk arasında volta at. o da işe yarayabilir. ya da fenerium'da tezgahtarlık yap. olmazsa gel bize yardım et, biraz bireysel başarı kaydedelim. ne o öyle taraftarlık falan. kültürsüzlük böyle işler. öyle bağırıyorlar falan eahh. hacı stanley kubrick'in filmlerindeki şiddet teması ıııı...
manda refleksi şeklinde vuku bulan durum. giden topun arkasından el sallamak gibi bir şey. ya da sanki suratında bir sinek varmış da onu kovalıyormuş gibi olan. top kaleye doğru yönlenmişse, kesinlikle topla buluşmayan. sıyırsa dişimi kıracağım. kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibi. hani yıldızlar yanıp sönerken...
ama bir de dışarı çıkan ve etrafında rakip takımın oyuncularından bulunmayan toplar vardır ki, işte o anlarda panter misali. atla volkan, zıpla volkan, coş, coştur. fenerbahçeliyim ulan allahsız. ağlat beni. tribünler ayakta alkışlasın!!! sevinç gözyaşları... ah volkan ah... top gidiyor... volkan? volkan? çıkar o sakızı. yaktın lan. yerim jöleli saçlarını. küpe de yakışıyor sana köftehor. bırak kaleciliği. kafa toplarına hakimsin. forvet ol. haydi.
kişilerin ruh haline göre değişen durumlarda farklı tepkiler veya farklı eğilimler göstermesi sonrasında, normal seyrine dönen beynin, yazdığı yazıyı kendine yakıştıramayıp pişman olmasına sebebiyet veren entrydir. tabi bu tanım içeren ilk cümleyi hangi ruh halimle yazdığımı normal seyrime dönünce kendi kendime soracağımdır, ayrı. format format deyu deyu 250 takla atarak günlük hayatta kullanmadığım her türlü kelimeye, edada, bağlaca buradan selam eder, gözlerinden öperim. pişman olunmaması gerekmektedir. gün boyu akla hayale gelmeyecek konulardan tematik kasan insan elbette ki biraz rahatlamak isteyecektir. "bak arkadaşım sen daha sabah türk siyasi tarihi hakkında önemli tematik çalışmalar yapmışsın, akşam gelmiş 31 çekmekle ilgili terbiyesiz terbiyesiz entryler giriyorsun, ne biçim adamsın sen,, dengesiz, it, goduuum!!" gibi bir yaklaşımla insanların üstüne gidilmemelidir. ha giden var da mı ben bunları söylüyorum. hayır efendim tamamen sallıyorum. kıçımdan. desteksiz.
güzel bir şarkıyla bağlayalım:
pişman olur da bir gün dönersen bana geri
gönül kapım açıktır çalmadan gir içeri
sana sevgiler sonsuz, henüz geçmedi zaman
gönül kapım açıktır çalmadan gir içeri.
deklanşör sesini duyana kadar suratında ve vücudunda bariz bir gerginlik olan insandır. o ses ne kadar geç gelirse o gerginlik de o kadar artar. bir atraksiyon yapmaktadır ve kendince o hareketin, onun tam istediği anda yakalanması gerekmektedir. tam o hareketi yapar, öyle kalır ama şerefsiz herif çekmez fotoğrafı. tekrar hızlı bir hamleyle aynı hareketi gene yapıp istediği noktada durur. yok, gene olmaz. sonunda suratta andaval bir ifadeyle yakalanır objektife. en temizi, efendi efendi durmaktır. altına bir diyalog verip iyice uzatmam manasız. efendi olunmalı fotoğraf çekilirken. yazık, sinirleri bozuluyor insanın.
adamakıllı konuşmaya başlamalarından itibaren çocuklardan nefret etmektir, dibine kadar haklı eylemdir. çocuk dediğin ya konuşamazken yanakları, etleri mıncıklanarak sevilir ya da kelimeleri ağzından tam olarak çıkaramazken sevilir. bundan sonrası eziyettir. soru sormaya başladıktan sonra terkedilmelidir o velet. beş yaşına kadar iki dakka yanağını mıncıklamak için koştuğun ve buna izin vermemesi yüzünden daha da bir şevkle bu isteğe karşı koyamadığın velet o yaşlardan sonra kendi gelip senin onu sevmeni ister ki zaten o noktada o çocuk senin için bitmiştir. hele hele kız çocukları insanı çileden çıkartır. erkek hani afacandır, yaramazdır, koşar, kırar, döker; bir nevi senin yapmak istediklerini yapar ve bu hoşuna gider. kız çocuğu alır eline bi bebek arabası, eblek eblek dolaşır etrafta. şirin olma tripleri falan eaah anlatırken sinirlendim. ama 18 inden sonra iyi oluyorlar. sivilcesiz.
şöyle bir bakıldığında içler acısı bir tabloyu gözler önüne seren ülkelerdir. bu ataletin, gelişmemişliğin nedeninin ne olduğu ise tartışmaya açıktır. sorun islam'da mıdır yoksa islam'ı yorumlayamayan ya da yorumlama işini abartıp yanlış sonuçlara varan ülke insanlarında mıdır? yoksa diğer dinlerin mensuplarının oyunlarına gelmiş ülkeler midir bunlar? tabi ki binlerce komplo teorisi veya teori olmaktan çıkıp elle tutulur hale gelmiş deliller ortaya koyup bir günah keçisi grup veya günah keçisi kavram ortaya koymak kolay bir iştir.
islam ülkeleri diye sayılan ülkelerin hiçbirinin bugün dünya siyasetinde söz sahibi olmadığını kolayca söyleyebliliriz. hatta bırakalım dünya siyasetini içişlerinde bile iktidarı, bahsi geçen dünya siyasetinin söz sahibi ülkeleri ya da bu ülkelerin oluşturduğu gruplar ellerinde tutmaktadırlar.
vay efendim uyuyan dev, doğudan doğan güneş veya türevi sözler bu ülkeler için geçerliliğini çoktan yitirmiş sözlerdir. uyumaktadırlar, doğru. ama uyanacaklarını sanmamaktayım.
kesinlikle suçlanmayacak insandır. kuvvetle muhtemel, zorla götürülmüştür kendisi. zorla olmasa bile birilerine yaranmak için yapmak zorunda kaldığı durumdur bu; ki bu da bir zorlamadır ama sosyo-kültürel etkileri vardır. gerekli donanıma sahip olmadığım ve sosyo-kültürel tabirini sağdan soldan duyup kullanma arzusu içinde yanıp tutuştuğum için irdeleyemeyeceğimdir.
zaten girişte bile gerilmişsin. bir şekilde başlar. beş dakika dayanırsın, konuyu takip etmeye çalışırsın, ne dediklerini, ne yapmaya çalıştıklarını anlamak için gayret sarfedersin ama olmaz... olmaz... uyursun. arada bir hörfle uyanıp ağzında oluşan garip tadı emer sonra tekrar uyursun... uyursun... uyumaktan boyut değiştirecek derecede uyursun hem de. ter basar. ve sen orada, o operada, bara gidip de içki içmeyen, içmediği yetmiyormuş gibi içenleri de rahatsız eden, ikide bir kalkıp eve gitmek isteyen gıcık arkadaşın modifiye edilmiş hali olursun. bir anlaşma yapmak lazım. onlar bara gelmesin, biz de operaya gitmeyelim.
ekmeğini taştan çıkaran aşık öğrencidir. şayet kıza platonik olarak aşık, mahcup bir anadolu delikanlısıysa; sosyalliği eline almış, popüleritesi tavan yapmış rakipleri karşısında günün belirli bir dakikasında kendini ön plana çıkarması için yegane şansı olan anı değerlendirmenin planlarını, daha o ana saatler varken yapmış, pusuya yatmış aşıktır. evet, o an, son dersin bitiş zilidir. kahramınımız kızla olan günlük tek muhabbetini mont alışverişinde yapabilecektir. ayrıca kızınki mont, aşık elemanınki gocuktur. ya kız ona gocuğunu uzatacak (iyice tınlamaz bir kız ise gocuğu iki parmağının ucuyla tutup, üfff bu kimin yaa, diye bağırır) ya da aşık çocuk kıza montunu. şanslıysa bir de el teması gerçekleşir olay esnasında.
birbiri üstüne monte edilen uzuvlara birer çorap geçirilmemişse, indirdikten sonra her iki bacakta kırmızı birer ize sahip olacak kızlardır.
ilginç yanı ise bacak üstüne atan kızlarda bacakların uyuşması gibi bir durumun söz konusu olmamasıdır. saatlerce öööyle otururlar. ha bir ayak değiştir.
evlenen çiftler için söz konusu olduğunda mantıklı olan durum. gidip kitap takmak olmaz düğünde şimdi. küçük altın makul bir takıdır. n.ş.a'ya uygulanması durumunda ise absürde kaçar. kitap alma yoğurt al o zaman derim ben. ne alaka denirse de, ohh yeaa alaka der darbukam eşliğinde tıngırı mıngırı haka dansı yaparım. yaparım. valla.
kolanlamanın doğası gereği, klonlananların aynı karakterlere sahip oladığı, fiziksel olarak aynı oldukları düşünülürse çok da sorun yaratmayacak durumdur. önemli olan başlık altında yapılan beyin fırtınasıdır. beyinler de ekşi'den klonlanmadığına göre fırtına orada fırtınaysa ise burada kasırga olabilir söz gelimi. ya da tam tersi.
komik görüntülere sahne olan eylem. yataktan düşenleri mi ararsın, kafasını bir yerlere vuranı mı ararsın, kafa tokuşturanları mı ararsın... mantıklısı, düzgün pozitif ivmelenen sevişmedir.
yapılmasının ardından, karşı tarafa saniyenin onda biri kadar sürecek bir bakış atılan eylem. yemişse uydurmaya devam etmekte sakınca yoktur. böylelikle dile yeni deyimler kazandırılmış da olabilir. enerji yoktan var olmamıştır, vardan yok olamaz ilkesine dayanarak deyimler kabakçiçeği gibi bitivermedi sonucuna varmak suretiyle, anlamsız deyimler elde edilmediği takdirde belki de bir nebze desteklenmesi gereken eylemdir. yerim o kıçı.
tuvalete* gitmeye dahi üşenmektir. oturduğun yerde sallanırsın, oturma şeklini değiştirirsin, türlü bahaneler üretirsin kafanda ama gene de gitmezsin. şimdi uyuyayım* nasıl olsa sabah gitmek zorundayım, el mahkum diye düşünerek ertelersin. tembellik de olmayabilir belki başka bir şeydir ama vardır bu.
hep yapmak isteyip de ertelediğin başka bir şey daha vardır ki o da banyodur. onun için sabahı beklemeye de gerek yok; günler, aylar sürebilir bu tembellik eylemi. yaptıktan sonra da "oh be ne rahatladım, bundan sonra daha sık yapmalıyım" dersin. yeme beni. bir sonraki seans en az bir hafta sonra.
