içinde insan sevgisi, empati, yardımseverlik, hoşgörü olmayanlar lütfen ama lütfen bu bölümü yazmasın. hele bir de homofobik iseniz ne olur uzak durun bu bölümden. kirletmeyin. tavsiye.
paulo coelho kaleminden çıkan bir roman. kitaplıkta görüp ismi ilgimi çekti ve can sıkıntısından okuyayım bari dedim fakat bir solukta bitirdim. paulo coelho'nun okuduğum ilk kitabı ve tarzı hoşuma gitti. simyacıyı da okumayı düşünüyorum. ayrıca kitap iran'da çok sayıda satış yapmış fakat bu patlamadan sonra yasaklanmış ve zahir toplatılmış. acaba herhangi bir iran evinde bu kitaptan var mıdır merak etmekteyim.
ilk geldiğimde anadolu üniversitesinin "binasıyla" karşılaştırıp lanet ettiğim daha sonra insanı bir yere bağlayan asıl faktörün aslında betonlar değil de insanlar olduğunu bana hatırlatan üniversitem. zaman geçtikçe daha çok bağlanıyorum bu okula. tabi bu eğitim fakültesi için geçerli bir durum olabilir çünkü takdir edersiniz ki eğitim fakültesinin öğrenci-öğretmen ilişkisi daha samimi diğer fakültelere göre.
eylül gelsin de gideyim okuluma şimdiden çok özledim. eskişehir faktörünün de altını çizmek gerek. eskişehir'de olmasaydı yine lanet ederdim galiba bu okula, orası ayrı. *
her geçen yıl üniversiteye öğrenci alımının niteliksizleşmesi yüzünden geçerli olmayan durumdur. neredeyse her önüne gelen üniversite öğrencisi olabiliyor. 180 puanlık baraj nedir allah aşkına! atsam yine okurum.
geçen gün merhamet dizisinin reklamında duydum perdesiz gitarının sesini. hemen kulaklarımı diktim.
dedim: erkan oğur!
umarım bu dizi sayesinde "bu muhteşem insanı" hiç dinlememiş olanlar da dinlemeye başlar.
izledikten sonra keşke bitmeseydi etkisi bırakır. iki saat boyunca yüzümde sık sık tebessüm yaratan, müziğiyle hayran bırakan, tekrar tekrar izleme isteği uyandıran, hoş bir fransız filmi. seyredin, pişman olmayacaksınız.
Yine kendimle baş başa kaldım. Arka fonda bir ağıt çalıyor; dersim dört dağ içinde. Sözlerine kulak vermediğim zamanlarda bile ne kadar etkiliyor bu şarkı beni, anlatamam. Bir ses bu kadar mı anlatır acı çekmenin, feryadın ne olduğunu? Anlatırmış, anladım. Bu şarkıyı dinlerken hep yazasım geliyor ya da yazasım geldiği zamanlar bu şarkıyı dinliyorum. Bilemiyorum. Şarkıdan söze girmişken, artık şarkılar bile beni anlamıyor. Farklı tellerden çalmaya başladık galiba ya da ben, beni anlayan şarkıları bulamadım sanırım.
Neden ayrılıklar hep beni buluyor? Tam işte bu dediğimde basıp gidenler niye? Niye hep birilerinin ardından ağlamak zorunda kalıyorum? Buradaki insanlar beni gerçekten sevmiyorlar biliyorum. Dostlarımı özledim. Hem de nasıl özledim! Keşke yanımda olsalar
Anlatamıyorum. Doğru kelimeleri bulamıyorum. Delirmek üzereyim. Kendime bile neden mutsuz olduğumu anlatamıyorum. Anlatmaktan korkuyorum. Sadece birinin omzunda ağlamak istiyorum, sebebini sormayacak biri, sadece susup beni sakinleştirecek biri. neden yanımda değilsin?