Evliliğin çok da bir getirisi olacağını düşünmüyorum, evlilikten çok, gelecekteki eşten beklentiler olmalı.
şöyle ki, kendisi sizin bir parçanız olacak. Yeri gelecek güzellikler, yeri gelecek zorluklar yaşayacaksınız. Bu konuda her daim sizin destekçiniz olmalı, siz de ona aynı şekilde güvenmeli ve yardımcı olmalısınız. Bunu sağlayacak kişi hal ve hareketleriyle, eş olması gereken yerde eş, baba olması gerektiğinde baba, yeri gelecek herşeyinizi paylaşacağınız arkadaş olmalı.
bunları sağlayacak olan evlilik değil, evleneceğiniz kişidir. Sonsuz mutluluk evlilikle gelmez. Evlendiğiniz kişi düşunceleri ve yaşantısıyla sizin hayatınızı zenginleştirmeli. Bunu evlenmeden de karşılayabilir. Insanların evlenince herşeyin düzeleceğini sanması sadece psikolojik bir rahatlama aracıdır.
Game of thrones, herşeyiyle efsanedir. Konusu, kurgusu, oyuncuları, efektleri, sesleri ile kesinlikle tercih edilebilecek başarılı dizilerdendir. Uzun soluklu, bol karakterli, ve sürükleyici olsun derseniz tam size göredir.
Sherlock Holmes'u kanser olmak için izleyebilirsiniz zira 1 sezonu 3 bölümdür. Bekle bekle ve yine bekle...
Böyle değişik olsun;
içinde dram, gerilim, korku, polisiye olsun derseniz de Hannibal ve Dexter size gayet keyifli dakikalar sunabilecek dizilerdir.
Fringe'yi tavsiye edenler çok, bir de meşhur prison break vardı tabii...
Onları kendinizden uzaklaştırır. Siz onları ne kadar uyarırsanız, doğru olduğuna inandığınız noktaya çekmeye çalışırsanız, onu normal kabul ettiği kavramdan uzaklaştırmaya çalıştığınız için kötü olursunuz. Aslında iyi olduğunu kendileri de bilse bile bunu yaparlar. Bırakın efenim, kendiniz yıpratmayın. Değmiyor. Bir Ice chocolate mocha için ve keyfinize bakın.
Benimdir. Sevmem, yanımda edilmesinden de hoşlanmam. Sabrımı çok üst seviyelere kadar koruyabilme özelliğine sahibimdir.
küfür etmem ama kurduğum cümlelerle dövmüşten beter ederim. Sivri dilliyimdir.
Yanlış yerdesin balım. Seni starbucks masasında parliament içip, dünya umrunda değilmiş ve herşeyden sıkılmış gibi takılırken görmek istiyoruz. Evet.
(bkz: ekşi sözlük)
Kimyasal reaksiyonun hızını arttıran, zaman zaman azaltabilen, bu etkileşim esnasında çoğunlukla kendinde değişim olmayan madde. Canlı vücudundaki enzimler de bir nevi katalizör sayılabilir.
Aylar yıllar sonra yazanlar olmuş. Ben içimde onu öldürmeye çalışıyorum. Umut etmek bana nefes aldırmıyor çünkü. Çok hırpalıyor. Hiç gelmeyecek birini beklemek, bir de buna değmeyeceğini bile bile. Felaket bir duygu.
Birdaha hiç bir şekilde görüşmeyeceğin, seninle olma ihtimali artık olmayan birini özlemek, her gün resimlerine bakmak, dinlediğin şarkıda onu hatırlamak, günlük konuşmalarda yeri gelip de sana söylediği güzel bir sözü, ya da izlediğin dizideki sevgiliye söylenen sözlerin sana söylendiğini, yeri gelir bir sesi onunkine benzeterek hatırlamaktır.
onu her hatırladığında ise birdaha hayatında olmayacağı gerçeğini kabullenerek içinde bir sel varmış da taşamıyormuşcasına, boğuluyormuşcasına ağlamak istemek.
Sesini bir kere duyabilmek için ya da onunla bir kez olsun daha konuşabilmek için içi içini yemek hali.
kısaca çok kötü, çok.
Ekşi sözlükte ne kadar iğneleyici, alttan verici bir tavır olsa da; aynı zamanda bilgi verme amacı da güdülür. Denildiği gibi elitist tabaka buradadır, 'starbaksçı' jojuk bir yandan kahvesini içerken bir yandan da ona buna giydirir.
Uludağ samimi, içten ne kadar insan varsa gel yavrum dercesine sahiplenir. Daha çok bir olay ya da durum hakkında kişisel fikirleri verme ön plandadır. Buradaki erkekler anadolu'nun eli bağrında yiğidolarıdır. Yine de burada da ona buna giydirmeye azami miktarda rastlanır. Sevilesi bir yerdir.
Genellikle kadın hastalarda karşılaşılan bu problem, genital organlarda sarkma cinsel organların bu organları karın içerisinde sabitleyen bağlarının işlevlerini kaybetmesi sebebiyle aşağıya vajinaya doğru yer değiştirmeleridir. Vajina ön duvarının, idrar torbasına verdiği desteği yitirmesi ile gelişmektedir.
Mesanenin vajina içerisine doğru fıtıklaşmasına sistosel denilmektedir. Mesane sarkması da, vajina ön duvarına komşu olan idrar torbasının rahim içerisine doğru bombeleşmesine verilen addır. Bu durumda özellikle öksürme, hapşırma, ağır şeyler taşıma gibi karın içi basıncını artıran durumlarda kadının vajina içerisinde şişen idrar torbasını eliyle fark edebilmesine yol açar. Bu durum, öksürme, hapşırma, gülme, merdiven çıkma, ağır yük kaldırma gibi karın içi basıncı arttıran durumlarla idrar kaçırmaya yol açar. idrar kaçırma problemi en hafif haliyle, bu gibi durumlarda, yani sadece öksürme, aksırma ve ıkınma durumunda kendini gösterir. ileri derecede sistoseller ise özellikle de ıkınma esnasında vajinadan dışarıya çıkana dek ilerleyebilirler.
kendine iyi bak
“Kendine iyi bak” bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...
"Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“
“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme. Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”
Kendine iyi bak. Aramızda geçen herşeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle başbaşa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum."" "
Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalıyıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine iyi Bak” gözleriyle ayrılırlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar…
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.
Kendine iyi bak derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın… Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, "kendine iyi bak" derler ve giderler. Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye
unutulmayan nağmeler.
Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. "Bitti" diyemedikleri için, "kendine iyi bak" derler. "Kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. "Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.
Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. "Kendine iyi bak" deme bana. Nokta koyma.
Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem… Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak, aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı? Sahiden..., gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı?……….
Peki o zaman. Senin istediğn gibi olsn. Öyleyse...Sen de "KENDiNE iYi BAK."
Kendine Iyi Bak derler, kurşunu kafana sıkıp giderler.