2013 aralık ayında ahali sanat atölyesi bünyesinde kurulan ekip, interaktif doğaçlama gösteri ile seyircilere kahkaha dolu anlar yaşatmaktadır. grup üyeleri; adem yavuz özata, bilge karatepe , abbas tekin , onur Alagöz, ladin avşar, serap koçer ve gökhan gülbaş' tır.
ahali sanat atölyesi 2013 aralık ayı itibariyle ahali sanat ve kültür derneği olmuştur. bakırköy' de tarihi taş ilköğretim okulu' nun yanında hizmet vermektedir. bünyesinde 40 kişilik ahali cep sahnesi ve profesyonel ses kayıt stüdyosu bulunmaktadır.
istanbul bakırköy' de sevimli bir sahne. tarihi taş ilköğretim okulu' nun yanındaki ahali sanat atölyesi bünyesinde bulunan 40 kişilik sevimli bir sahnedir. bu aralar mekanda ahali sanat oyuncuları, her cuma ve cumartesi akşamları bizim ahali adındaki interaktif doğaçlama gösteri ile seyircilere kahkaha dolu anlar yaşatmaktadır.
bakırköy' ün merkezinde tarihi taş ilköğretim okulu' nun yan tarafında faaliyetlerine devam eden atölye, 40 kişilik bir cep sahnesine, 10 kişilik dans salonuna, müzik odasına, profesyonel ses kayıt stüdyosuna ve küçük bir kafeteryaya sahiptir. ana hedefi; üretimin hiç durmadığı bir sanat atölyesi oluşturmak olan ahali, yeni sezonda kendi oyunlarının yanı sıra konuk tiyatro gruplarının da sergilediği oyunlarla perdelerini sürekli açık tutacaktır.
tiyatro emekçisi.
semaver kumpanya' da volkan muzaffer sarıöz' den ve bağcılar belediyesi tiyatro okulu' nda ulvi alacakaptan, yaşar nezih eyüboğlu, emel pala, aliye uslu, sıdıka sümeyye karaarslan, raşit anaral, hakan öztop, senem arslan, funda cansever, murat düzgün' den 3 yıl eğitim aldı. deniz erdem' le eric morris yöntemiyle oyunculuk ve hakan kaçan' la seslendirme gibi eğitimlere katıldı. atilla yiğit ile diksiyon, oyunculuk ve seslendirme atölyeleri' nde asistanlık yaptı. Boğaziçi oyuncuları, tiyatro alkış, düşet ve tiyakomedram tiyatro gruplarında eğitim ve görev aldı.
2010' da abbas tekin ile beraber "çaylaklar kumpanyası" nı kurdu. bu grup adı altında "karanlığa bir işık gibi mısralarımız" , "uçurumda açan" , "sabah'ın gözüyle" , "iki buçuk laf" ve "anladın sen onu" adlı oyunlarda görev aldı. bu oyunlarda yazar, yönetmen, yönetmen yardımcısı ve oyunculuk gibi görevlerde bulundu.
Çeşitli projelerde yeraldı. Bunlardan bazıları:
karanlık, herşey ayakla başlar kısa filmleri,
vatan yahut silistre, keşanlı ali destanı, cimri, kahraman bakkal süpermarkete karşı, kadınlar ve erkekler, uçurumda açan, karanlığa bir ışık gibi mısralarımız, zekam senin elinde, içimizdeki aslan ne olursan ol, fetih 1453, dilek taşları, sabah'ın gözüyle, iki buçuk laf, yansımalar şiirin bildiği, ajans kostak, sorumluysam haklıyım, anladın sen onu vb. gibi tiyatro oyunları.
hala çaylaklar kumpanyası , ahali sanat , şehirdışı tiyatrosu , tiyatro özgün deneme gibi gruplarda sahne önü ve sahne ardında görev almaktadır.
"Sahne tozunu bir kez yuttu mu insan, o heyecanı bir kez tattı mı; daha kurtuluşu yok demektir...
Artık O; ölene dek sahne üstünde olmak, başka işlerde karnını güzelce doyurabilecekken, aç da kalsa alkışlarla ruhunu doyurmak isteyecektir.
işte böyle bir aşkla kuruldu bu Kumpanya...
Bu aşkla yanıp tutuşan iki yüreğin, elele verip oluşturduğu bu yuvada, ilk oyunumuzla çok yakında görüşebilmek dileğiyle." diyerek yola çıkan yeni bir tiyatro topluluğu.
Amaçları çaylak adı altında; amatör ruhunu ve heyecanını kaybetmeden profesyonel oyunlar çıkartmak.
[null http://www.caylaklarkumpanyasi.com ] [http:// http://www.facebook.com/?ref=home# !/pages/Caylaklar-Kumpanyasi/103915962985539?v=info&ref=ts]
1969 istanbul doğumlu, istanbul Üniversitesi Çini işleme Bölümü mezunu,
Tiyatroya 1990 yılında Salih Kalyon Tiyatrosu ile başladı,
1994-1996 yılları arasında istanbul Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi Oyunculuk bölümünde Ulvi Alacakaptan, Yılmaz Gruda, Turan Oflazoğlu, Rauf Altıntak‘ tan eğitim aldı. Bu süre içinde Ulvi Alacakaptan, Yılmaz Gruda, Tiyatro Metropol gibi Tiyatrolarda çeşitli oyunlarda rol aldı,
1995-1997 yılları arasında RadyoManşet adlı radyo kanalında Haber Merkezinde çalıştı,
1997 yılında yeni kurulmakta olan BP Çocuk Tiyatrosu’ nda “ Önüm Arkam Sağım Solum Trafik” adlı oyun çalışmalarına başladı. 9 yıl boyunca 3 farklı yönetmen ve 3 farklı yazarla oyunun değişik versiyonlarında oyuncu olarak, 11 yıl boyunca ise koordinatör-yönetici-organizatör olarak görev yaptı,
1998 yılından bu yana H.Ulvi Alacakaptan’ ın asistanlığını yapmaktadır,
2004 yılında oyuncu arkadaşlarından biriyle kurduğu şirketiyle BP Çocuk Tiyatrosu’ nun yönetim, koordinasyon ve organizasyonunda çalıştı, Birlik Görsel Sanatlar Ltd. Şti. ‘ nde ortak olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Halen Bağcılar Belediyesi Tiyatro Okulu’ nda eğitici- koordinatör faaliyetlerine devam etmektedir.
2008 yılında yeni çalışmalarına yol açabilmek için BP Çocuk Tiyatrosu ile ilgili ortaklığına son vermiş ve çalışmaların sadece Birlik Görsel Sanatlarla devam etme kararı almıştır.
Türkiye' nin ilk ve tek ulusal yayınlı çocuk gazetesinin adıdır. Ocak 2010 itibariyle yayın hayatına başlamıştır ve her hafta cuma günleri yeni sayısını çıkartmaktadır. http://www.cocukgazetesi.com.tr
kendinden çok başkalarını düşünüp hayatını bu doğrultuda şekillendirmiş bir kişinin, günün birinde durup aynada kendine bir bakarak "ben neredeyim, hayallerimden ne kadar uzaktayım ve insanlar ne kadar nankör" demesi üzerine oluşmuş bir yeniden doğuş cümlesi.
edit: nereden mi biliyorum şekil 1-a çünkü.
Giderek duyarsızlaşan günümüz dünyasında; duyarlı, sorumluluklarının bilincinde, bilen ve bildiklerini öğretmeyi hedefleyen,Türkiye'nin Bilge Kalemlerinden güne, gelişmelere, yeniliklere,teknolojiye,sanata,bilime,doğaya ve hayata dair her konuda yorumların yapıldığı (vakit bulunursa daha da yapılacağı) gelişmekte olan bir internet sitesidir.
ikimizde acemi birer aşıktık o zamanlar.
Sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun,
Bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde.
Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan,
geriye ne kaldığını bilmiyordum
Seni tanıyana kadar.
Ama farkındaydın yinede
Ne zaman seninle olsam
Tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah
Şimdiyse kırılgan mektuplar yazıyorum
Hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden
Malumun olsun;
Ben sende ülkemi sevdim
Hüzün dolu yağmurlarla taşan
Boynu bükük nehirleri
Ben sende yolları sevdim
Dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla kaplı yolları
ikimizde acemi birer aşıktık aslında
Ve çoğu defa ne yapacağımızı bilmeden
Serseri dolaşırdık sokaklarda...
dostoyevski, balzac ve dickens' in yaşamlarından öykülerin anlatıldığı ve roman sanatını irdeleyen bir stefan zweig kitabıdır.
roman sanatının bu üç usta üzerinden anlatılması önemlidir. zira; balzac "toplumun romanını" yazar, dickens "ailenin romanını" yazar ve dostoyevski de "bireyin romanını" yazar. zweig' te bu bilgiler ışığında hem bir dönem tahlili hem de roman sanatının bir tahlilini sunuyor okurlarına.
Cemil koçak' ın türkiye' de erken Cumhuriyet olarak adlandırılan dönemi anlatan tarihin nasıl tahrif edildiğini belgelerle göstermeye çalıştığı kitabıdır.
Yönetmenliğini philippe aractingi' nin üstlendiği "Under the Bombs / Bombaların Altında" 2006 yılında israil' in Lübnan' ı bombalaması sonrasında, bir taksi şoförünün yardımıyla yıkıntılar arasında altı yaşındaki oğlunu arayan genç bir kadının dramını anlatıyor. Venedik Film Festivalinde yönetmenine eiuc odulu' nü kazandıran filmin başrol oyuncuları nada abou farhat ve georges khabbaz' dır.
Şu günlerde filistin' de yaşanan dramı anlamak istemeyen ve gözlerini, kulaklarını kapatıp tıpkı bir deve kuşu gibi kafalarını toprağa gömenlere, durumun vehametini gösterebilecek bir film.
daha önce üniversite tiyatro topluluklarında bulunmuş tiyatro tutkunu gençlerin, iş hayatının yoğun temposuna rağmen tiyatrodan vazgeçmeyip kurdukları amatör bir tiyatro topluluğudur.
moda saçmalığı ve buna alet olan kapitalizm kuklalarını anlamak zordur. kapitalizmin hedef belirlediği kadınlar moda' yı takıntı haline getirmemiş olsalardı, belki de kapitalizm bugün bu kadar başarılı olamayacaktı.
not: bir bayan yazar olarak bayanları aşağılıyor olamam değil mi? yazdıklarıma inanmıyorsanız biraz reklam izleyin. kimlere hitap ettiğini farkedeceksiniz.
bencilliğin insan doğasından kaynaklanma durumudur ki; bu durumda her insan biraz bencildir tabi.
zira; "Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, aslında doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmaktır." nietzsche