bir kitap yazacaksanız, aklınızda mutlaka bir hikaye vardır.
tavsiyem şudur ki; ana karakteriniz sizin hemcinsiniz olmasın. eğer erkekseniz ana karakter erkek olmamalı çünkü o erkek size ister benzesin ister benzemesin, mutlaka ama mutlaka sizden eksik olacaktır. kıskanacaksınız o karakteri. o yüzden sizden daha az yetenekli/zeki/yaratıcı biri olacak. bu da mükemmel olmamış olur. bu yüzden ana karakter karşı cins olmalı ve tam hayalinizdeki gibi biri olmalı.
önemli not: bu tavsiyeleri hiç kitap yazmamış biri veriyor. ne kadar ciddiye alırsanız artık. *
whatsapp grubumuza katıl diye mesaj atan bir adet abazan. tanımam etmem durduk yere mesaj attı. bütün kızlara atıyor galiba sapık. tez vakitte silinir umarım.
saymakla bitmez ahahahahaha. şimdi de kobane vuruluyor diye içinizin yağları eriyor dimi? e siz de haklsınız canım. bu şanlı kürtler size neler neler yaptı aahahaha.
8-15 yaş arası kızları: şortla gezer. edep yahu!?
18-25 yaş arası kızları: kucaktan kucağa gezer.
25-35 yaş arası kızları: varsa kocalarını aldatmakla meşguldürler.
+35 kızları: kısa kırmızı saç, kemik çerçeve gözlük, buruşuk buğday ten. ne kadar boş iş varsa hepsini yaparlar.
8-15 yaş arası erkekleri: anne teyze abla fark etmeksizin kadınların orasını burasını ellerler. edep yahu!?
15-25 yaş arası erkekleri: abazanlıktan salyaları akar köpek gibi.
25-35 yaş arası erkekleri: karıların kendilerini aldatmasına müsaade ederler.
+35 erkekleri: bekarsa evde yalnız yaşar, bira şişelerinden t.c yazarlar, evlilerse şort giyip çiftçi şapkası takıp sahillerde gezer, balık avlar, eşlerinden bihaber yaşarlar.
uludağ sözlük'ün ne kadar boktan bir site olduğunu gösteren karmadır. dün puanım 257 iken bugün -9 olmuş. ne girdi size arkadaşım ne battı da benim puanım bu kadar düştü?
2 yıldır izmiri bilen, izmirde yaşayan, izmir halkını çok iyi tanıyan yazar. akpli değildir.
izmirlilerin profili hep klişe zaten. ama yine de yazmak lazım.
8-15 yaş arası kızları: şortla gezer. Edep yahu!?
18-25 yaş arası kızları: kucaktan kucağa gezer.
25-35 yaş arası kızları: varsa kocalarını aldatmakla meşguldürler.
+35 kızları: kısa kırmızı saç, kemik çerçeve gözlük, buruşuk ten buğday ten.
8-15 yaş arası erkekleri: anne teyze abla fark etmeksizin kadınların orasını burasını ellerler. edep yahu!?
15-25 yaş arası erkekleri: abazanlıktan salyaları akar köpek gibi.
25-35 yaş arası erkekleri: karıların kendilerini aldatmasına müsaade ederler.
+35 erkekleri: bekarsa evde yalnız yaşar, bira şişelerinden t.c yazarlar, evlilerse şort giyip çiftçi şapkası takıp sahillerde gezer, balık avlar, eşlerinden bihaber yaşarlar.
izmirli erkeklerin ne kadar abazan olduğunu bilmeyen babadır. kızının başına henü 16 17 yaşında neler geleceğini tAHMiN EDEMiYORDUR.
trollük değil bu arkadaşlar, samimi olun ve söyleyin, 17 yaşında olup bakire olan izmirli kız gördünüz mü? yiyorsa cevap versin izmirli kızlar. anca troll bu yeaaaa deyip geçersiniz.
solcuları yaptığı şey. yıllardır solculara ikiyüzlü diyoruz, hain diyoruz, sahtekar diyoruz, inanmıyorsunuz. daha ne kadar delil olmalı ey ehl-i sünnetler?
adamlar ak partiyi itin götüne sokmak için 10 aydır cemaati savunuyor.
son 1 aydır da kobane'ye girmeye çalışan ışid'i savunup, adamların resmen sırtını sıvazlıyorlar. şerefsiz bunlar.
zall'ı koltuğundan devirir siteyi ele geçirirdi. ne de olsa zamanında vahdettini kovup başa geçmişti. kendisi tam bir koltuk sevdalısıdır.
ayrıca zall'ın yerine geçtikten sonra tüm muhafazakar yazarları yargılamadan asardı, sözlüğe şapka kanunu getirip takmayanları asardı. zira yüce atam asmayı çok severdi. mustafa kemalin cellatlarıyız!!!!111234
en yakın arkadaşımla ne zaman öleceğimizi konuştuk geçenlerde.
"sen benden önce ölme lan çok ağlarım" diyorduk ikimiz de birbirimize.
en son ne zaman ölmek istediğimizi sorduk.
o, +80 diyor. en az seksen yıl yaşayayım zaten 20 yılı bitti diyor.
ben 45 yaşında ölmek istiyorum en geç dedim. niye dedi, 45'ten sonra elden ayaktan düşebileceğimi, başkalarına muhtaç yaşamak istemediğimi, sağlıklı olsam bile dinç olmayacağımı ve istediğimi yapamamanın ne kadar sıkıcı olduğunu bildiğini ona söyledim. şaşırdı. saçmalık bu dedi. 45 çok az, yarısı bitti zaten dedi.
işte o son cümleyi demeyecekti. harbiden lan. yarısı bitti, kaldı yarısı. ben en falza 45 yaşına kadar yaşayacağım sözlük. 45'e kadar ecelimle yaşarsam da 45'te intihar ederim. biliyorum kendimi. ama cidden lan, yarısı bitti... bir bu kadar ömrüm kaldı sadece.
diyeceğim o ki; 45 diyoruz ama yarın ölmeyeceğimiz ne malum? en yakın arkadaşımı günlerce ağlatmayacağım ne malum? dolu dolu yaşamak lazım hayatı. cidden öyle. en iyi üniversiteye gireyim, şu bölümün maaşı daha çokmuş onu seçeyim, 4 yılda mezun olayım, bak şu şirket 3 kuruş daha fazla maaş veriyormuş ona geçeyim... gereksiz tripler bunlar. öleceğiz nasıl olsa. karnımız tok ölelim, kafidir.
Annem şehir dışından getirdigim kitapları valizden çıkarıp çatıya koymuş, bugün gördüm çatıda. Naapcan kitapları orada dedim, gözleme yaptığım küçük fırına atarım yanması için, nasıl olsa hepsini okumuşsun dedi. Kadın dostoyevski ile gözleme yapacaktı az daha.
Bir steve jobs hayranı olarak şunu söyleyebilirim ki; şirket politikası, tamamen psikoljik savaşa dayanıyor. apple ürünü kullanmayan birisine sabaha kadar bu markanın en iyisi olduğunu anlatsanız da içinde bir ukte kalacaktır. Ama apple ürünü bir cihaz kullanan bir insan, sıfır sorunla bu markayı sever, en iyisi olduğuna inanır. Bu yüzdendir ki beş çıkınca dördü bırakıp beşi alır. Cihazları kullanıcıya kendisini özel hissettiriyor. Iphone kullanan insanlar birbirleriyle daha çabuk samimi olur örneğin. Çünkü kendilerini farklı görürler. Bakın her yerde kendilerini farklı görürler demiyorum, sadece bir grup insanın içinde birbirini tanımayan iki iphone kullanıcısı tanışsa diğerlerine nazaran daha çabuk samimi olurlar. Bu tamamen apple'ın psikoljik bir oyunu.
Bana göre lidyalılar parayı bulmasaydı ve takas usulü xxi. Yy'da da devam etseydi dünya düzeni yine aynı olurdu. çünkü para kağıttan ibaret, ona değer yükleyenler iki şeyi ters orantılı olarak kullanıyor; akıl ve merhamet.
Konuyla alakasız olarak, no mercy filmini izleyebilirsiniz. merhamet deyince aklıma geldi, söyleyeyim dedim.