bugün yaptıkları açıklamayla buna resmiyet kazandırmışlardır. bir sürü galatasaraylı hiçe sayılmıştır. sitede 'bağımsız' taraftar oluşumu yazıyor. harbiden bağımsız takıldığınız ortada.
ulan yuh. gezi parkı direnişi 'doğayı koruma eylemi' mi? allahtan tarihi siz yazmıyorsunuz.
derinliği anlaşıldığında insanın içini önce buz gibi eden, sonra sıcacık edip evrenden dünya'ya baktıran gerçek.
ne kadar da önemli değerlerimiz, öfkemiz yüzünden, çiğnetmediğimiz gururumuz uğruna verilmeyen tavizler, alttan alınmayan durumlar.. çok önemliler değil mi gerçekten?
şahit olduğum bir eylemdir. garipti.
adam tam bir rock'n roll sanatçısı gibiydi ezerken. öyle bir vurmuştu ki fışkıran kan durmuyordu. hayvan kafasız bayağı çırpındı, tabi kaçmasın diye de sağ ayağa ait olan harley davidson onun üzerindeydi, hafifçe basıyordu. beyaz "imagine" baskılı t-shirt'üm giyilmez haldeydi artık.
bir sigara yaktık ve karşılıklı içtik.
özellikle küçükken yapılan bu aktiviteyi yapmamış, çok şey kaçırmıştır. annelerimizin keki fırına sürmek için borcama alması sonucu kekin hazırlandığı o plastik size kalır. kenarlarda ne kadar kalmışsa artık, sizindir.
pişmiş halinden daha güzeldir.
günümüzde, dini inançlarını beyni yardımıyla içselleştirmeye çalışan bizlerin düştüğü bir yanılgıdır.
inancı tanımlarsak, "inanmak" eylemi olduğunu görüyoruz.
inanmak ise şundan farklı mıdır kardeşlerim: bir şeyin (her şey, ama her şey olabilir) olduğuna, olacağına veya hep var olduğuna olan eminlik duygusu.
kelime anlamına derinlemesine inmek işimize yarar. peki eminlik nedir? biliyoruz. tarif edebiliyor muyuz? çok zor. bilgiden emin olmak değil bu; bildiklerimizi dayanak gösteremediğimiz, sadece hissedebildiğimiz eminlik duygusu. bizi bürüyen o huzur, ya da o huzursuzluk, eksiklik.
müslüman olmayan biri olarak şunu demek istiyorum. işte, inançlı ya da inançsız kardeşim; sen bunu yalnızca hissedebiliyorken, neden orta malı ediyorsun bu güzelliği? mantıklı değil inanç, bilimsel olamaz. sadece içinle anlayabiliyorsun, gerçek bu. lütfen değerlerini basite indirgeme.
onları savunma, yaşa.
salça soslu spagettiyi, çiftimiz karşılıklı olarak ağza alır.
bir yandan "hüüpp" diye içe çekilirken, bir yandan da karşılıklı olarak yaklaşılır.
dudaklar birden "cıp!" birleşir.
bir an için verilen gülme molası kesilir, öpüşme başlar, spagetti yine kalmıştır.
başlarda, milliyetçi bünyede hazımsızlık yapacaktır. genelde öyle oluyor.
sen değil misin bağımsızlığına leke kondurmayan? al sana pkk'nın bağımsızlık mücadelesi.
sen değil misin türk'ü üstün sayan? o aptal da "kürtler ari soyundandır, soyludur " diyor.
sen değil misin kürşat'ın 40 eriyle çinlilere karşı bağımsızlık savaşıyla övünen? al, dağdalar.
senin yüzünden, aptal herif.
peki bunları anlayınca ne yapacaksın? "türk'ün kanında bağımsızlık var, kürt azınlıktır. yaşasın güzelce, ne bağımsızlığı, napıyoz biz onlara sanki" diyeceksin. işte o ufak beyninle savunduğun "milliyetçiyim, faşist değilim" saçmalığın da burada çöker.
madem istemiyorsun bunu, sen de o çeneni kapatırsın.
radiohead'in creep'ini, ardından pink floyd'un herhangi bir şarkısını dinleyen bireyin hiç şüphesiz "floyd basar." diye değerlendireceği versus.
ama pink floyd'dan seçilen şarkı "shine on you crazy diamond" ise, bireyimiz pink floyd'un aslında bir grup olmadığını, dolayısıyla böyle bir karşılaşmanın doğru olmayacağını anlar.
böyle giderse eğer, bana kalırsa "biraz zor" dur bunun cevabı. tamamen tarafsızım.
ülkeyi yönetenlerde hiçbir kaygı görünmüyor çünkü.
pkk veya "bölücü" denilen insanların konumunun nereden nereye geldiğinin umarım farkındayızdır.
"türk değil, türkiyeliyim. sen türküm dersen o da kürdüm der." ile başlamıştı bir zamanlar yolculuk. şimdi çoğu kürt "kürdüm" diyor. bundan doğal bir şey yok, başbakanın bu politikasıyla.
böyle giderse bölünür kardeşler. küçük bir türkiye cumhuriyeti'miz olur.
bir rivayete göre zamanında (76-77 yılları), sex pistols grubunun efsane üyesi, frontmani, basçısı sid vicious üzerinde"i hate pink floyd" yazan bir t-shirt giyip sokakta öylece gezmiştir.
bir diğer rivayete göre ise bu kişi vokal johnny rotten'dır.
normaldir bu hareket, çünkü pink floyd müziği ve sex pistols müziği müzikalite bakımından iki kutup gösterilebilir. sid vicious denen insanın grubun yedek bateristi olduğunu, 1 yıl içerisinde bas gitara geçip tüm şarkıları çalabildiğini düşünürsek iki grup arasındaki farkı daha rahat görürüz.
pink floyd'un ezeceğini düşündüğüm karşılaşma. yenmez, ezer diyorum.
şimdi bilinmeyen sevicilik yapmak istemiyorum çünkü. evet camel harika bir his veriyor ayrıca pink floyd dinlediğim kadar camel dinlemiş birisi değilim.
öyle ya da böyle; şundan daha iyi bir şarkıyı bırakın camel'ı, hiçbir grubun yapabileceğini sanmıyorum.
ilginç bir üslup, bir ağızdır.
kim buldu bu tür konuşma tarzını merak ediyorum. aslında istanbul türkçesi ile vs. bazında düşünülebilir. birkaç örneng:
- kıçını kızartıcjaam ahbap!
- hey dinle..
- sıkı bir kıççı var adzcamım!
..
bunun için uğraşmak gerekir.
1 sayfa küfür kolay yazılmıyor. öfkesini klavyeden aktarırken o hissin hiç yoğunluk kaybına uğramadan yollanması kolay iş değil.
değerlerine o kadar bağlıdır ki (!) bu beyinsiz kısım; değerlerine sövmediğin, saygısızlık etmediğin halde seni yanlış anlar; o sana söver. hem de annene. doğrudan.
kendisi değerlerini savunurken o kadar tutarlı ve cesurdur ki (!), korku temelli öfkesiyle her şeyi berbat eder. kendisi ezilir. çünkü inandığı ve inandığını sandıkları tam olarak zıttır.
sen değerlerine bağlı değil, değerlerine bağımlısın. korkunun esirisin.
sen bu sözlükteki çöplerden birisin. bu pislikte dönüp duran horozsun sadece. günün gelince her sıradan bağımlı gibi öleceksin, defolacaksın buralardan.
"acınası" bile olmamak bu, tarifsiz bir eziklik.