ladre
173 (hevesli)
dokuzuncu nesil yazar 17 takipçi 340.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    ankara da 24 saat metro olmaması

    1.
  1. Ankara gibi bir şehir için normal olan durum. Ondan sonra sokaklarda insan yok.
    3 ...
  2. 28 mart ankara üniversitesi elmadağ da yaşananlar

    1.
  3. Elmadağ kampüsünün önüne gelen servise dersi olan, işi gücü olan bütün öğrenci, hoca kim varsa doldurulup evet propagandasına götürülmesi olayı.
    Biliyorsunuz valilik üniversitelerde referandum ve anayasa maddelerinin tartışılmasını yasaklamıştı, hayır yerine portakal kullanmak zorunda kalan arkadaşlarımız olmuştu. Bugün Ankara üniversitesi Elmadağ kampüsünden öğrenciler okullarının uzatılmasıyla tehdit edilerek nereye gittiklerini bilmeksizin servislere bindirilip elmadağda bir konferans salonuna görüldüler. bu da yetmezmiş gibi konuşulanların dışarı çıkmaması için öğrencileri fetöcü olmakla korkuttular.
    ihraç edilen onca hocadan sonra Ankara üniversitesinin geldiği hal sizi korkutmuyorsa diyecek hiçbir şey yok. Ama şunu bilin hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmez.
    1 ...
  4. ümitli şarkılar

    1.
  5. ihtiyacımız olan şarkılardır.
    aşk olsun sana çocuk- edip akbayram
    ey özgürlük- zülfü livaneli.
    1 ...
  6. hamarat ev arkadaşı

    1.
  7. özellikle final döneminde bir insanın ihtiyaç duyabileceği en önemli şey.
    2 ...
  8. acının ilacı

    1.
  9. Adamlar grubunun yeni albümünden tatlı mı tatlı bir şarkı. Dinleyelim.
    5 ...
  10. internet kesintisini normal bulan güruh

    1.
  11. Çıldırmama sebebiyet veren güruhtur. Ya bu nasıl bir akıl tutulması, olup biten bunca şeye rağmen yapılan uygulamalar değil bu uygulamalara ses çıkarmak sıkıntı olarak görülüyor. Bakın arkadaşlar havada durmaksızın uçan helikopterler, gözaltına alınan milletvekilleri, Diyarbakır'daki patlama normal ama bunlardan insanların haberdar edilmesi Saçma öyle mi? Bırakalım canımıza okusunlar ok?
    6 ...
  12. eksilemenin yetmediği entryler

    1.
  13. Alaycı bir tavırla insanların değer verdiği konularda girilmiş entryler. Hayır trolleri Anlıyorum zaten adamların mevzusu bu ama Kalkıp ciddi ciddi alay eden girdileri eksilemek yetmiyor.
    0 ...
  14. sözlükte gerçek isim kullanmak

    1.
  15. yazarların nickname olarak gerçek isimlerini kullanma saçmalığıdır. (bkz: sözlük formatı)
    sözlük formatının temeli zaten bu yoksa twitter dan ne farkı var. bir de üstüne profil fotoğraflarına en güzel fotolarını koyuyorlar. arkadaşlar siz olayı baya yanlış anlamışsınız.
    9 ...
  16. umum hakkı

    1.
  17. Bir grup, millet ya da herhangi bir topluluk hakkında genel konuşulduğunda göz ardı edilen nokta. Kul hakkının affı yok bir de kulların hakkını düşünün.
    0 ...
  18. dibçikle türküleri öldürmek

    1.
  19. dağlarımda zulüm var düşemem yar peşine

    1.
  20. bir ahmet kaya sözü. şimdiki vatansever geçinenlerin anlamayacağı bir söz tabi. olsundu onlar da klavye başında delikanlı sayılırlardı.
    5 ...
  21. tesettürün korkulacak bir şey olmadığı gerçeği

    1.
  22. insanların artık kabullenmesi gereken gerçek. inanmayan arkadaşları bunu bir giyim tarzı olarak algılamaya davet ediyoruz, düşün ki fobisi var başını örtmeden, bol giymeden çıkamıyor dışarıya. Asıl sebebi ağır geliyorsa, bir de böyle deneyin, bakın her şey daha kolay olacak.
    2 ...
  23. bayramlarda uyuz olunan şeyler

    1.
  24. Sabahtan öğleye kadar boş boş beklenilmesi. Her bayram milletin uyanması için ayrılan o süreye uyuz oluyorum sözlük.
    Halbuki (bkz: bugün bayram erken kalkın çocuklar)
    2 ...
  25. bütün başörtülüleri aile baskısı ile özetlemek

    1.
  26. inançlarını yaşayan insanları kabul edememekten ileri gelen durumdur. bu tiplere göre dindar kimse yoktur sadece mahalle baskısı vardır.
    4 ...
  27. türk alfabesi yerine arap alfabesi getirilsin

    1.
  28. Uygulanabilmesi için öncelikle türk alfabesinin getirilmesini gerektiren durum. Zira şu an kullanılan alfabe latin alfabesi.
    4 ...
  29. balçiçek ilter in zorunlu yazısı

    1.
  30. kabataş'ta yaşananlar üzerine kaleme aldığı yazıdır.

    Aslında bu biraz da zorunlu bir yazı...
    Bir gün önce bir meslektaşım Ayşe Arman, Kabataş’ta tacize ve saldırıya uğrayan genç kadın hakkında benimle röportaj yapmak istemeseydi... Üstelik “röportajın röportajı olmaz, git mağdur olanla konuş” dememe rağmen, tam da yayın öncesi koşuşturması içinde telefonda yarım yamalak konuştuklarımızı dün köşesinde yazmasaydı... (Meğer o telefon kayda alınıyormuş da haberim yokmuş, orası ayrıca bir yazı konusudur, ama uzatmayacağım, sadece bana ders oldu!!) Bu yazıyı kaleme almazdım. Neden mi? Çünkü Kabataş’ta saldırıya uğrayan kadının beyanı ortada, suç duyurusu ortada, bir başka meslektaş, Elif Çakır ne düşündüğünü bütün kamuoyu ile paylaştı zaten, ben daha ne yazacağım?

    Üstelik Ayşe Arman’ın ara başlık attığı ‘Balçiçek ikna olmuş’, ben de, biz de olaydan ikna olalım mantığını son derece hastalıklı bulmaktayım. Hiç kimsenin kimseyi ikna etme durumu yok kardeşim! Bir yerde başıma bir iş gelse, örneğin tecavüze uğrasam, başıma gelenlere inanmanız için acaba hangi karar mercilerini ikna etmem gerekecek? Üstelik inansanız ne yazar, inanmasanız ne...

    Bu yüzden çok kıymetli buluyorum, Kabataş’taki olaydan, sonra örgütlenen kadın derneklerini, bildiriler yayınlayanlarını, kınayanlarını, ve o kadın için ellerinde pankartlarla yürüyenleri... Ve en çok da şu sözlerini...

    “Bana ne söylediğini unutabilirim, bana ne yaptığını da unutabilirim ama bana kendimi nasıl hissettirdiğini asla unutamam”

    ***

    Ben genç bir kadın tanıdım... ismi Z.D falan değil.. Nedir o öyle, sanki suçluymuş gibi, saklanması gerekiyormuş gibi, damalıymış gibi...

    ismi Zehra... Çok güzel bir yüzü var. Gülümsese daha güzel olacak ama beraberken o ana sahip olma şansımız olmadı, bir ara belli belirsiz yüzünden bir tebessüm bulutu geçti, o da bebeğine bakarken...

    16 Haziran’da, bir akşamüstü buluştuk. Öyle kolay olmadı buluşmak, ikna edilmesi zor oldu. Karşı taraftan birileri “Nasıl film karesi gibi, inandırıcı değil” diyorsa anlattıklarına, işte belki de ben de tam o mahallenin ortasından geliyordum. Başbakan’ın ötekileştirdiklerindendim. Yaşam tarzımla, giyinişimle...

    Uzun uzun sohbet ettik... Öyle kolay olmuyor anlattırmak travma yaşamış birine detayları... Sorguya çeker gibi karşısına oturup ‘’Hadi anlat bakalım, neydi o eldivenliler, üstü çıplak adamlar, kim çekti niye çekti başörtünü, üzerine işediler mi?’’ demiyorsunuz...

    Ayrıca kimsenin haddine mi bunu sormak?

    Ben o gün Zehra’yla röportaj yapmadım, zaten yapsam nerede yazacağım? 28 Şubat’tan beri köşem yok, bilen bilir. Ben o gün yaşadığı tüm travmaya rağmen, yaşadıklarını cesurca anlatan bu genç kadını televizyona çıkması için ikna etmeye gittim. Arada bütün detayları anlattı, ne acayip bazen insan hiç tanımadığına daha çabuk dökülür. O zaman anladım kocasına, kayınpederine yüz yüze hiçbir şeyi anlatmadığını, anlatamadığını.

    Ben cesur bir kadın tanıdım o gün...

    Kalabalık bir grup tarafından darp edilen, tacize uğrayan, bebeği ve kendisi için ölümüne korkan, olur da şikayette bulunursa sokakta tekrar başına bir şey gelir mi kabusu gören...

    Morluklarını da gördüm, ille de meraklıysanız, ama benim tanıklığıma ihtiyaç yok ki, raporu var zaten. Yaşadığı travmaya tanık oldum, konuşmasına, bana bakamayışına, olayı konuşurken bebeğini odada istemeyişine... Ellerini hiç bir yere koyamayışına... Geç gelen ama sonrasında hiç bitmeyen gözyaşlarına...

    Kabuslarına, sütten kesilmesine değinmiyorum bile...

    Ruhunda telafisi imkansız darbeler yaratmış bir şey yaşadı Zehra!

    Hemen konuşamadı, neden sonra cesaretini topladı, ağzını açtı...

    Başına gelmeyen kalmadı...

    Kendi mahallesinde “neden konuştun?” baskılarına maruz kalmıştır belki, karşı mahalle hemen savcı rolüne büründü, hani kayıtlar? Hani adamların eşgali? Kendini bilmezlerin sonuncusu ise olup bitenleri lohusa sendromuna bağlama hadsizliği bile gösterdi. Onunla konuşup söylediklerini aktaranlar, yazanlar, üzerine yorum yapanlar aynı mahalleden olunca, zaten güvenilirlik de bitti, niyeyse...

    O yüzden benim kefilliğime başvuruldu!

    Ne acı...

    Kimseye kefil olamam, bu tarz olaylarda biraz psikoloji eğitimi görmüş, biraz da kadın tacizlerinde bizzat çalışmış biri olarak, beyanı esas alırım.

    Ama kimse Gezi’nin tamamına da kefil olamaz ki...

    Gezi olaylarında şiddeti gördüm yaşadım, o gençlerin nasıl bir nefrete maruz kaldığına tanık oldum. Ama bu Zehra’nın yaşadıklarını değiştirmez... Gezi sürecinde çok insanlık suçu işlendi, canlar gitti, uzuvlar kaybedildi, insanların onurlarıyla horatça oynandı. Zehra’nın yaşadıkları bu insanlık ve nefret suçlarından biridir. Nokta!

    Kimsenin kimseyi ikna etme durumu da yoktur!

    ***

    Gelelim, mahallemin, gerçi ben mahallesizim ya, çok merak ettiği detaylara...

    1- Zehra “eli eldivenli adamlar” demedi bana, bir adamın elinde deri eldiven vardı dedi.

    2- iki ya da üç adamın üstünün çıplak olduğunu söyledi.

    3- Kameraların bir çoğu tahrip edilmiş sadece bir tanesinden istenilen görüntüye ulaşılabilmiş, eşgaller inceleniyormuş.

    4- Zehra’nın darp raporu da var, suç duyurusu da...

    Dün bu yazıyı kaleme alacağımı söylemek için tekrar aradım. Tek bir cümleyi eklememi istedi: “Gezi için toplananların hepsi bana bunu yapanlar gibidir demedim, demem de, ama birileri de artık başıma gelenleri kınasın lanetlesin!”

    ***

    Zehra’nın başına gelenler kadar olmasa da başka arkadaşlarım da çeşitli tacizlere uğradılar, köşelerinde ima ettiler, sosyal medyada yazdılar, televizyonda anlattılar. Gerçekten merak etseydiniz, bilirdiniz. Çok iyi bildiğiniz tanıdığınız isimler üstelik ama bana düşmez açıklamak. Zehra’yı televizyon konusunda tekrar ikna etmeye çalıştım, olmadı, kameralardan çekiniyor, oysa olup biteni bütün samimiyetiyle bir anlatsa...

    Bu son cümleyi yazarken, vazgeçtim fikrimden, belki de haklı, belki de çıkıp anlatsa bile birileri ikna olmayacak ve yeni sorularla dikilecek karşısına... Sahi ne zaman böyle olduk biz? Karşıdakinin acısını bile sorgular olduk?
    0 ...
  31. bunu dinleyen kötü olamaz dedirten şarkılar

    1.
  32. Bir şuh-i sitemkar. Öteden beri düşünürüm bunu. Misal bir neşet Ertaş'ı severek, hissederek dinleyen insan kötü olabilir mi?
    3 ...
  33. kürtlere açık mektup

    1.
  34. ismail kılıçarslan'ın twitter vasıtasıyla yazdığı mektuptur. Ellerine sağlık, pek de güzel yazmıştır.


    KÜRTLERE AÇIK MEKTUP!

    "Acınızı anlıyorum" diyemem size, yalan söyleyemem.

    Çünkü, köyüm hiç yakılmadı.

    Çünkü, iki silahlı güçten birini seçmeye hiç zorlanmadım.

    Çünkü, oğlum-kardeşim "kaçağa giderken" bombalanmadı.

    Çünkü, dinlediğim Kürtçe şarkının kasetini "çevirme" var diye arabanın camından atmak zorunda kalmadım hiç.

    Çünkü, "devletin gücünü hissettirmek" lazım diyen bir zeka engelli sabahları top sesiyle uyandırmadı beni yatağımdan.

    Çünkü, telefon kulübesinden anamı ararken "acaba takip eden var mı" diye etrafıma tedirginlikle bakmadım hiç.

    Hayır. "Acınızı anlıyorum" diyemem size, yalan söyleyemem.

    Ama şunu anlıyorum. Ne olduysa, nasıl olduysa, kim başardıysa 30 yılın ardından "barış" çıkageldi.

    Bir ay önce Urfa'dan Bitlis'e giderken Siirtli Hacı Metin Abi dedi ki "500 kilometre geldik, hiç çevirme olmadı. Barış güzel bir şey hocam." Sonra bana bir yakınlarının iki oğlunun hikayesini anlattı. Bir oğlu askerde, bir oğlu dağda ölen yakınlarının öyküsünü. Sonra bana ilk Kürtçe cümlemi öğretti: "Ez girişe köpriye!"

    Şimdi "ez girişe köpriye" abiler, ablalar. Biz köprünün bir başındayız. Diğer başında, "kandan elbiseler biçen" soysuzlar var. Her zaman dikildikleri yerde dikiliyor ve ellerini ovuşturuyorlar. 30 yıldır Diyarbakırlı, Hakkarili, Siirtli, Yozgatlı, Ankaralı, Bursalı civanmert delikanlılarımızın ölümlerinden kazandıkları ne varsa, onları tekrar kazanmaya başlamak için ellerini ovuşturuyorlar.

    Ne desek "ama" diye başlayan cümleleri var. Çünkü kan istiyorlar. Kanımızı istiyorlar.

    Hayır. "Acınızı anlıyorum" diyemem size. Yalan söyleyemem.

    Şunu anlıyorum fakat. Bu kan severlerin oyununu bozacaksak, elbirliğiyle bozacağız. Avazımız çıktığı kadar bağırarak, birbirimize bazen "kılavuzluk",bazen "yoldaşlık",bazen "arkadaşlık" ve fakat her zaman "dertdaşlık" ederek bozacağız bu oyunu. Birlikte yürüyerek bozacağız. "Artık olmaz, gene olmaz, bir daha olmaz. Bu kirli savaşa bir çocuğumuzu daha vermeyeceğiz" diyerek bozacağız.

    Lice'de olanı biteni sinemize çekmeyeceğiz. Bunu söylüyorsam kalbim de kurusun, vicdanım da. Lice'de olan bitenin hesabını (kim ne yaptıysa) vallahi de billahi de birlikte soracağız. Ama kan severlerin istedikleri biçimde değil. Kanın hesabını kanla sorarak değil.

    Allah'ın izniyle bu sefer başaracağız.

    edit: samimiyetine ve barıştan yana temiz tutumuna güvendiğim bir şairin yazısı bu. Yukarıda belirttim tekrar belirteyim ismail Kılıçarslan alıntı yaptığım kişi.
    26 ...
  35. physas ın islamcı anlayışı

    1.
  36. epeyi dertli olduğu anlayıştır. derdi neyse bir an evvel çözmesi sözlüğün hayrınadır.
    2 ...
  37. dini bilgisi olmayanlar konuşmasın kampanyası

    1.
  38. dini bilgisi olmayan güruhun sağda solda dini konularda dert yakınmasından ve fetva vermesinden bıkmış kişilerin önderliğinde başlayacak kampanyandır.
    1 ...
  39. anayasaya kısas hükmünün eklenmesi

    1.
  40. sonuna kadar destekleyeceğim kampanyadır. nihayetinde:"Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı." (bakara suresi)
    4 ...
  41. yakın fetih

    1.
  42. Fetih neslinden neslin fatih'ine bir vefa borcu organizasyonu. 26 mayıs pazar günü beşte fatih caminde buluşulacak. 100.000 fetih suresi ve 1453 hatm-i şerif toplanıyor.
    ilgilenenler için: http://www.yakinfetih.org
    1 ...
  43. karınca yemiş efsane nesil

    1.
  44. pek de efsane sayılmayan nesildir. dokuz yaşındaki kuzenim karınca yemeyi geçenlerde bıraktı söylemesi ayıp.
    0 ...
  45. cariye hukuku

    1.
  46. islam geleneği ile yönetilen devletlerdeki cariyelerle ilgili şeri hükümlere uygun hukuk alanı.
    0 ...
  47. ygs 2013 gizli kamera

    ?.
  48. henüz sadece kardeşimin görebildiği ve gizli olmayan kameradır. başka görüp duyana rastlamadım. onun söylemlerine göre de girdiği okulda başka sınıflarda da yokmuş. ösym sanırım benim kardeşi izlettirmiş.
    1 ...
  49. ntv nin hava durumunda rize yi göstermemesi

    ?.
  50. insanlık için bir ekmek bir battaniye

    1.
  51. dünyanın dört bir tarafında insanlar acı çekiyor, zulme uğruyor, aç kalıyor, açlıktan ölüyor, anneler açlıktan soğuktan ölen çocuklarına ağlamakla dua etmekle yetiniyor. büyük bir insanlık dramı dünyanın yer, mekan, ırk, cinsiyet fark etmeksizin her yerinde büyümeye devam ediyor. her zaman her yerde ellerinde parası, silahı olan insanlar, gruplar savaşıyor, tabi ki kaybeden elinde hiçbir gücü olmayan mazlumlara oluyor. şimdi olayların siyasi tarafını, kim haklı kim haksız tartışmalarını bırakıp belirli bir güçle değil ama açlıkla soğukla savaşan insanlara yardım etme vakti. her insan bu kadarını hak eder be sözlük. şimdi onlara yarın başkalarına...
    http://www.suriyeicinbirekmek.com
    0 ...
  52. kürtleri karalayarak dağdakiyle aynı haltı yemek

    ?.
  53. bir kısım ırkçı tarafından yapılagelen hareket. dağdaki teröristin amacı ne ise rahat koltuğunda neticesinin üzerinde uzanıp büyük bir milleti karalamak, hepsine terörist gözüyle bakmak da aynı amacı taşır. sonra yok efendim kürtler şöyle kötü yok böyle kötü. devam edin söve söve bitireceksiniz birbirinizi.
    NOT: LAZ'IM.
    1 ...
  54. uludağ sözlük rizeliler derneği

    ?.
  55. açılmasıyla bünyesinde en nadide yazarları barındıracak dernektir. buradan yürürüz artık.
    1 ...
  56. dini konularda saçma başlık açan kişi

    1.
  57. kusura bakılmasın ama haysiyetsiz kişidir, hiçbir dinle dalga geçilmeyeceğini ( troll olunsa dahi) öğrenemeyen kişidir. din dediğimiz şey bir inanç meselesi ise karıncaya tapan insana bile saygı duyulmalıdır.
    2 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük