ülkenin kurucu Cumhurbaşkanı Atatürk haliyle turk eğitim sisteminin kurucusu, şimdi kalkmış müfredata Atatürk u koyunca ne oluyor diye soruyorlar, bir de atomdan falan bahsedilmiş heh tam da o mesele atom parcalamakla uğraşması gerekenler mufredattan dedelerini kaldırmakla uğraşıyor, o da güzel hikaye.
tanım: komik soru cümlesi.
metrobüse giriş 101 dersi ile binilmesi gereken toplu taşıma aracı. milletin rahatlığı yüzünden bavula sığmaya çalışan akrobatlar gibi davranmak zorunda mıyız?
Elmadağ kampüsünün önüne gelen servise dersi olan, işi gücü olan bütün öğrenci, hoca kim varsa doldurulup evet propagandasına götürülmesi olayı.
Biliyorsunuz valilik üniversitelerde referandum ve anayasa maddelerinin tartışılmasını yasaklamıştı, hayır yerine portakal kullanmak zorunda kalan arkadaşlarımız olmuştu. Bugün Ankara üniversitesi Elmadağ kampüsünden öğrenciler okullarının uzatılmasıyla tehdit edilerek nereye gittiklerini bilmeksizin servislere bindirilip elmadağda bir konferans salonuna görüldüler. bu da yetmezmiş gibi konuşulanların dışarı çıkmaması için öğrencileri fetöcü olmakla korkuttular.
ihraç edilen onca hocadan sonra Ankara üniversitesinin geldiği hal sizi korkutmuyorsa diyecek hiçbir şey yok. Ama şunu bilin hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmez.
halihazırdaki anayasada vatana ihanetin dışında yargı yolunun kapalı olduğu doğru fakat bazı arkadaşların görmezden geldiği en önemli şey zaten cumhurbaşkanına yürütmeyle ilgili neredeyse her konuda kararname çıkarma, üst düzey yetkili herkesi atama yetkisi vermisken yargı yolu acılmasaydı anayasa teklifine diktatörlük diye başlık atsalar kimse ıh mık edemezdi. şimdi bir de yok yargı yolu açıldı diye dem vuracak bir şeyiniz oldu, sizi bundan mahrum ederler miydi hiç?
not: muhalif can falan deyince harika bir üslubu olmuyor kimsenin, aklınızda bulunsun.
şiddet severleri gün yüzüne çıkartan başlık. ohalmiş de el cepte yürünür müymüş? onu bunu ihraç edeceğiz diye ohal ilan edecekler, insanlar elleri ceplerinde diye dayak yiyecek, harika.nasılsak öyle yönetiliyoruz cidden.
maddeler çok masumane gösterildiğinden ve gerekçeleri üstü kapalı izah edildiğinden mümkün olan eylem. birincisi durumun vehametini anlamak için eski anayasa maddeleri ile mukayese etmek şart. ikincisi dehşet yetki içeren maddeler abidik gubidik , yargının başına bağımsız ve tarafsız kelimelerinin gelmesi , gibi maddelerle gizleniyor. yani maddeleri okumak yetmez, yetkilerin ne denli genisledigine dair kıyas yapmak şart. sonrasında şu soru kendiliğinden geliyor: halihazırdaki yetkiyle canımızı alan hükümet, daha fazlasıyla ne yapmaz?
Anayasa değişiklik paketinin en vahim maddelerinden bahsedelim biraz.
Madde-2 Miletvekili sayısı 550den 600e çıkacak.
Cumhurbaşkanı kararnamesi ile pabucu dama atılacak milletvekilerinin sayısı hali hazırda "sadece" maaşları 7000 lirayken 600e çıkartılacak.
Madde-6 Meclisin idareyi en önemli denetim yollarından biri olan sözlü soru kaldırılacak.
Merak eden arkadaşlar yazılı ve sözlü soru istatistiklerine meclisin sistesinden bakabilir, bu durumun meali seçip yetki verdiğiniz vekiliniz, yürütmeye "kardeş bunu niye böyle yaptın" diye halkın meclisinde soramayacak.
Kaldı ki 99. madde tamamen kaldırıldığı için yürütmeye geçen hükümetin halkta güvensizlik oluşturması üzerine yasamanın elindeki en önemli güç olan gensoru kaldırılıyor.
Madde-8 Yürütme Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.
Bakın şu an başında başbakan olan bakanlar kurulu ile görev paylaşımı yapan cumhurbaşkanı değişen anayasa ile tek başına bu görevi yerine getirecek. Akıllarda şu soru "hali hazırda her istediğini yapma kudreti olan bir cumhurbaşkanı tek kuvvet olduğunda ne yapmaz?"
Bahsedilen kararname koca bir yürütme organını kapsadığı için cumhurbaşkanın iki dudağının arasından çıkan her şey kanun gücünde olacak. Ve cumhurbaşkanın tek başına gerçekleştirdiği faaliyetler yargıya tabi değil. Gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Madde-9 Cumhurbaşkanının bir suç işlediği iddiasıyla incelemesi zorlaştırılıyor.
Madde-12 Ohali cumhurbaşkanı tek ve yek ilan edebilecek. Şu anki mevzuata göre ohal cumhurbaşkanının başkanlık yaptığı bakanlar kurulunun milli güvenlik kuruluna danışması sonucu ilan ediliyor. Yani anayasa değişikliği diyor ki giriş gelişmeye ne hacet Cumhurbaşkanı istediği hali ilan etsin. Ayrıca hangi şartlarda olunursa olunsun anayasanın temel haklar kısmındaki 15. madde ihlal edilemezdi(!) yeni anayasa ile birlikte ohal durumunda insanların yaşam hakkına varan tüm temel hakları ihlal edilebilecek.
Şimdi, önümüzdeki tablo bu denli karanlık ve korkunçken her birimizin mesuliyeti olabildiğince bu akıl tutulmasını insanlara anlatmak. Madem seçip vekil yaptığımız insanlar bizi uçuruma kendileri sürüklediler, kendimizi düşmekten kurtaracak bir tek biz kaldık.
Geri dönüşü olmayan bu noktada yukarıdaki maddeleri akıl alır, mantıklı, vicdanlı buluyorsanız anlatacak pek de bir şeyimiz yok.
Ama inşallah:
Hakkın gemisi bu limandan geçecek
Başları boşları alıp gidecek.
(bkz: hüsnü arkan-hayır)
Umursamaz insan sorusu. Afaki hayaller kurmaya lüzum yok herkes ülkesi için üzerine düşeni yapsa, el Birliğiyle kurtarırız inşaallah.
(bkz: Sen yanmazsan ben yanmazsam)