“Yüksek IQ’ya sahip profesyonellerin kariyerlerini mahvetmelerinin 1 numaralı yolu düşük duygusal zekaya (kısa kullanımı ile EQ’ya)sahip olmalarıdır."
"işyeri sizin ve diğerlerinin arasında hem mantıksal hem de duygusal etkileşimlerin gerçekleştiği yerdir. Yüksek IQ’ya sahip insanlar IQ’ya olduğundan daha fazla değer verme ve EQ’ya olduğundan daha az değer verme eğilimindedirler."
"Eğer patronunuzdan daha zeki olduğunuz halde neden onun için çalıştığınızı merak ediyorsanız benim bakış açımı anlamaya başladınız demektir. Başka bir şekilde ifade edecek olursak (McKinsey de dahil olmak üzere) bir çok şirket, insanları giriş seviyesi pozisyonlarında IQ’larına göre işe alıyor ancak EQ’larına göre terfi ettiriyor. iyi bir mühendis olmak için parlak bir IQ’ya sahip olmanız gerekiyor fakat mühendislere liderlik etmek için EQ’nuz IQ’nuzdan daha önemli bir hale geliyor."
Istanbuldan bunaldiniz mi ? Agri'da parlak bir kariyer sizi bekliyor olabilir, hem de nike gibi uluslararasi bir sirkette. Ilk maasa ek olarak 1 aylik abdigor koftesi sodexonuza yuklenecektir.
basli basina bir sorunsaldir, cogu insan cekinir utanir arkadasimdir katlanirim kalbi kirilmasin der, ben acimam birader, al sunu mu cigniyosun, listerinele abdest mi aliyosun ne yapiyosan yap, bizi komaya soktun burda diyip fikrimi aninda beyan ederim.
1800 yil once o donemin amerikasi olan super guc italyan kokenli roma imparatorlugunun ilk siyahi imparatoru Lucius Septimius Bassianus , bir de o kadar barack obama baskan secilince devrim, buyuk olay, bir cag yikildi, falan diye ortaligi atese verdiler, monarsinin irkciligin tavan yaptigi donemde siyahi adam imparator olmus ne anlatiyosunuz.
bir kisinin hayatinin her bolumune dahil olma istegi, o kisiyi kendisi yapan eylemlerden, fikirlerden ve aliskanliklardan, bir asimilasyon propagandasi gudercesine, uzaklastirmak ve bunu "birbirimize daha yakin olalim, seni tanimama izin vermiyosun, benim dusuncelerimi kaale almiyosun" dejenere bahaneleriyle yapmak, sonunda en basta var olan, belki de zitliklarin cekim kuvvetinden dogan ozel bagi kaybetmek. Iste boyle boyle insanlar mutsuz oluyorlar, neden olduklarini da anlamiyorlar.
son zamanlarda sikca duydugum, okudugum bir durum, nedense boyle bir yonelim var, herkesin boyle bir tanidigi vardir mutlaka. Olay soyle gelisiyor; evlilik asamasina gelinen bir insan var, uzun zamanlar gecirilmis belirli kararlar alinip adimlar atilmis ama kisi son donemece girip imzayi atmaya sayili gunler kala bilincaltindan son bir uyari sinyali almiscasina, eskilere donuyor, mesajlasirken, bulusurken yakalaniyor sonra fiyaskolar, skandallar falan filan, her sey cope.psikanalizlik bir durum.
Istanbul universitesi edebiyat fakultesinde 2010-2014 arasi muazzam zamanlar gecirmis biri olarak, deniz gezmis'in cemal sureya'nin takildigi havuzlu bahcede, hergele meydaninda takilmak, o tarihi atmosferi solumak, beni emperyalizm ve fasizm karsiti ayni zamanda da romantizmden siirden anlayan, romantik, isyankar, karizmatik, seksapel ve entelektuel bir serseri yapti.
Vahsi kapitalizmin bilincaltima yerlestirdigi sloganlardan biri, durup durup aklima geliyor, kim bilir ne kodladilar beynimize yine monako, ah amariga ah.
Hele ki kullanılan laptop markası , fırın özelliği taşıyabilecek derecede ısınma özelliğine sahip ise 3. bir testis oluşumu, testosteron hormonun östrojen hormonuna dönüşmesi gibi '' allah düşmanımın başına vermesin'' tarzında garip fizyolojik rahatsızlıklara sebebiyet verebilecek olan teknolojik alettir.
Canı gönülden bağlı olduğum üniversitemin bana ve tüm öğrencilerine geçtiği bir kıyak , enseme vurduğu hadi yine iyisin tokadı, yanaklarımı sıkıp yakışır oğluma ,sabahları on dakika daha dediğimde o da neymiş yelkovanla akrep köpeğin olsun , demesi kısacası çetrefilii öğrenci hayatının dört bit yanına galaksi misali yıldızlar serpiştiren lütfu, maldivlerin denizi, kuzey kutbunun alev alev yanan geceleri , amsterdamın red line streeti, brezilyanın copacabanası, bulgaristanın kızları.. öhöhm nitekim hiç bitmeyesi zaman zarfı. Getirisi kadar götürüsü de olmuyor değil tabi; o kadar uzun ki kampüsteki herkesin adını unutturabilen bir menem!
Aclıgın belini buktugu fukaranın , feri kacmıs gozlerle , bir parca ekmek bulma umuduyla ve hatta hicbiseyebosunaiclenmeyenadam ın sexapelite kokan yardımseverleğine maruz kalma riskini bile goze alarak sokak sokak beyhude dolastıktan sonra hicbir caresi olmadıgı icin beyazıt meydanındaki guvercin yemi satan teyzelerin bos anından istifade edip yem cuvalını sırtladıgı gibi kayıplara karısmasının akabinde giristiği caresizlik kokan eylemdir...
Bakteri konjugasyonuna benzeyen bir süreç içinde dağılan ,benliğini kaybeden , ayrı özellik ve güzelliklere sahip olan kültürlerin , oluşturduğu hiçbirşeye benzemeyen eriyiğin insan formudur.
Tüketildiğinde tesiri; görme, işitme ve hissetme duyularında bir değişikliğe sebep olmamasına rağmen ,hareket etme ve konusma yeteneğini engelleme yönünde etki yapan egzotik ve tehlikeli meyvedir.
Filmi en başından izlemeye başlayıp görüntü ve ses efektlerinin kalitesine, oyunculara alışılmışken ve kendini filmin akışına kaptırmış halde zaman kavramını ve göz merceğini hiçe sayıp gecelere uzayan ekran köleliğinden sonra aniden 1977 yapımı seriye atlanılan , yapımcıya küstüren hadise.
Tıpkı bir larvanın kozasını delerek kelebeğe dönüştüğü sürecin üzerine düşünülmesinin verdiği his gibi, hayatın akışını,hayatın akmayışını hissetmek ve içinde hapsolduğun şeffaf zarı yırttıktan sonra kendine gelmektir.