Kayseri'ye, düzenli oynaması için kiralık gönderilen Ertuğrul Taşkıran, Mert'ten de iyi kaleci olduğu için, muhtemelen Volkan'dan sonra kaleyi devralacaktır.
karakteri oturmuş, ne istediğini bilen erkek ya da kadının, ilişkisini pek de etkilemeyecek durumdur. Kimse kimsenin ailesindeki tüm bireyleri sevmek zorunda değil. Aradaki saygıyı kaybetmemek önemli. Büyük bir konakta, ana, baba, bacı, kardeş, elti, görümce bir arada yaşama hayalleri kuranlar Baran Ağalar için ise, felaket halidir.
Maestro Oğuz, kral aykut, şeytan rıdvan üçlüsüdür. ''Bir, iki, üç yetmez; dört, beş, altı olsun. oğuz, aykut, rıdvan koysun, fenerbahçe'm şampiyon olsun'' tezahüratına konu olan üçlüdür. Efsane üçlü de taraftarını kırmayarak, maçları dörder beşer golle bitirip, Fenerbahçe'nin, sezonu yüz üç golle türkiye gol rekoru kırarak şampiyon olmasını sağlamışlardır.
Dipnot: Ergenin birisi eksilemiş. Yalan mı söylüyoruz lale? Yaşın tutup da bu adamları izleyemediysen, biraz araştır. Burak Yılmaz'a kral denilen devirde yaşıyorsak, Aykut Kocaman golü bulan, Oğuz Çetin futbolu bulan, Rıdvan Dilmen ise, futbolun bu kadar sevilmesini sağlayan, muhteşem bir adamdır. Özellikle Rıdvan Dilmen, sürekli sakatlıklar yaşamayıp, uzun dönem sağlıklı kalabilseydi, Barcelona ya da Real Madrid'in yıldızı olurdu. Tabii taraftarlar gitme derse, onlar bir yere gitmezlerdi para pul için. Sadece, muhteşem kalitede futbolcular oldukları için mi efsane oldular sanıyorsunuz?
''Karısı, sahte profille hayatına devam eden adam'' beyanatıdır. Bir mekanda, ısrarlı bakışlarla ilgimi çekmeye çalışıp, alyansını çaktırmadan cebine atan kadınlara denk geldiğimde, küçümserdim. Artık o kadınları anlayabiliyorum.
En azından, metrobüste uzunçayır durağında inip, Ünalan'dan metroya aktarma yapabilecek kadındı. Ortada net olmayan bir şeyler var. Misal, üzerindeki badinin rengi kırmızı ancak ince denilen şalvarın rengi belirtilmemiş. Neden? istekli beyefendiyi baştan çıkartan, şalvarın 2013 model olması olabilir miydi? Yani 2012 öncesi, yine ince bir şalvar olsa, acaba olay buralara gelir miydi? işte bunlar hep seks. Biraz da iğneyi kendimize batıralım. Giren girmiş zaten. Artık, şalvardaki taşları dökmenin vakti geldi diye düşünüyorum.
son ''modern'' adam beyanatıdır. Bahsi geçen başka erkeğe de sormak lazım tabii. Misal, ben seviştiğim kadının, akşam evine gidince kocasıyla sevişmesini istemem. Sevişmeyeceklerse, aynı yatakta yatabilirler. Adama da ayıp sonuçta, o kadar da değil.
sessiz sakin görünür ama içinde fırtınalar kopar. kendisini tanıyanların ihtimal bile vermeyecekleri şeyleri yapabilir. hanım hanımcık görünümlü ve temiz yüzlüdür. anneler o'nu parmakla gösterir ama yasak ilişkilere meyillidir. hep bir kaç hamle sonrasını düşünmekten, atması gereken adımı atamaz. Birisini gerçekten çok sevebilir ama fedakarlıklar yapmayı göze alamaz. paraya fazla değer verir. Sevdiği adamı kaybeder, hayat standartlarını kaybetmez. çok iyi yemek yapar, mutfakla arası iyidir.
Yeni bir mahkumun geleceğinin haberini bir şekilde alan azılı belalar, büyük bir sabırsızlıkla ''hoşgeldin partisi'' için, mahkumun görünmesini beklerler. Az sonra adamımız, biraz sıkıntılı ve endişeli bir ruh haliyle koridorda görünür. Koğuşuna doğru ilerlerken, demir parmaklıklar arkasındaki iri kıyım, siyahi ağırlıklı onlarca deli fişek, adeta parmaklıkları kırarcasına tutup sallayarak, ''Haydi bebeğim gel buraya! Onu bana getirin! Benim kadınımsın sen! Lanet olası sürtük!'' şeklinde haykırarak, adeta kendinden geçer. Ne zaman bu sahneyi izlesem, gülümserim. içeride hayat var belli ki... Bizim kasvetli koğuşlarda, Erol Budan şarkıları içerisinde çürüyüp gitmektense, Amerikan hapishanelerindeki bu çılgın tehditlere maruz kalmayı tercih eder insan.
Yaşı gerçeğinden büyükse, ''bazıları büyük sever'' diyerek selamlıyorum kendisini. Cardoza'ya oldukça odaklanmıştık ancak Emenike de yarım kalan bir sevdadır. Cardoza gelirse Ekim'e kadar, gelmezse Emenike.
Kör kuyularda merdivensiz bırakılan Münir Nurettin Selçuk'un yalnızlığıyla karşılaştıracak olursak, Emre'ninki, adeta bir grup seks yalnızlığıdır. işte bunlar hep seks denilebilecek bir yalnızlıktır. ''Son defa benim olsan, uyansam yanında'' şeklindeki sözlere sahip olan Son Defa isimli parçasında da bu konuya değinmiştir. Sonuç olarak severiz Emre kardeşimizi. ''Hoşçakal! Olacaklar sensiz olsun!'' diyen adamın her zaman hatrı vardır.
Şahan Gökbakar'ın, ''Adım Samuel, yirmi dokuz yaşındayım. Cinsel olarak zayıf yaradılışlıyım'' şeklinde konuştuğu bir tiplemesi vardı. 1983'lülerin de yirmi dokuz yaşının son günlerini yaşadığı bu zamanlarda, aklıma geldi. Buna bir göndermeydi. Verdiğim örnekten bağımsız olarak ben de 1983'lüyüm.
Kankası Cengiz Han'dan çok daha büyük adamdı aslında; ama Cengiz Han gibi, büyük bir reisin evladı değildi. Güçlü, korkusuz, yerine göre acımasız ama hayatı ve eğlenmeyi çok seven, gece hayatına düşkün bir çocuktu. Sonuç olarak, ''Durumumuz yoktu, okuyamadık kardeş'' dercesine, onurlu bir şekilde çekildi bu hayattan.