gecenin bir vakti shake it baby adlı şarkılarıyla odamın şeklini değiştiren bir güzel müzik grubudur. aynı zamanda step into the gallery adlarında güzel bir video klipleri de mevcut.
1945'te doğdu ve çocukluğu Nancy'de geçti. On beş yaşında müzikle tanıştı ve arkasından bir rock grubu kurdu. Daha sonra bir sinema okuluna girdi. istediği gibi bir filmi ancak kırklı yaşlarında çekebileceğine kanaat getirince, "şimdi yazmalıyım," dedi. ilk kitabını 1971'de çıkardı ve aynı yıllarda ilk plağını yaptıktan sonra, sürekli bir kitap bir plak dengesini korumaya çalıştı. Şu ana kadar 11 albümü ve on üç kitabı olan ve yazar olarak adını asıl 1983'te Océans adlı kitabında Foucault tarafından övülmesiyle duyuran Yves Simon, uzun zamandır ağırlıklı olarak edebiyatla uğraşıyor. 1991 Eylül ayında yayınladığı Duygu Sapması (La Dérive des sentiments), ertesi yılın haziran ayına dek, 500 bini aşan satışıyla tam 40 hafta en iyi satan kitaplar arasında yer aldı ve yazarına 1991 Médicis Ödülü'nü kazandırdı. Yves Simon'un başlıca yapıtları şunlardır:
Les jours en couleurs (1971)
L'homme arc-en-ciel (1971)
Transit-express (1975)
L'amour dans l'âme (1975)
Océans (1983)
Le voyageur magnifique (1987)
(1988 Libraires Ödülü)
Jour ardinaires (1988)
Le Prochain amour (1996)
Un instant de bonheur (1997)
Le souffle du monde (2000)
(Yukarıdaki bilgiler kitabın iç kapağından alınmıştır)
Yazarın bir kaç kitabı türkçemize Saadet Özen'in çevirisiyle Everest yayınları sayesinde kazandırıldı.
Yazar hakkında daha fazla bilgi için yazarın kişisel web sitesi incelenebilir:
hımm. zor bir konu, uzunluk. şimdi içerik iyiyse ve sararsa o yazı ne kadar uzun olursa olsun kesinlikle okunur. ama bu söylem biraz alaycı bir söylem. bir de okuyucu ve yazar kitlesinin karakter özellikleri var tabii işin içinde. mesela ben bu başlığı biraz saldırgan biraz kendini sorgulayan ve de boş bir başlık olmadığını düşündüğüm için doldurma yanlısıyım. şimdi gene de sözlüğün değişiken bir mizah anlayışı var ve "genel" izleyici ve okuyucu sıkkınsa cıvıtıyor, ciddisiyle yoğunlaşıyor. her yoğunlaşma da arada sırada kesinlikle biraz dökülmek ve rahatlamak ister. giden gider, kalan sağlar bizimdir. popülerite bir yer kadar, andy warhol kullakları çınlasın, iyi bir toplum analizcisiymiş, ki o sadece günümüz sanatının bayatlığından o kadar saldırgandı. sözlük bazen abuk, bazen dibine kadar dolu oluyor. bir doldur bir boşalt. benim üşen-genclik durumun, kendimi sorgularsam. yazı beni sarmazsa ben de ona sarmam durumu. ama banal bir üşen-gençlik "ulan yazı çok uzun, höyt" ben ona dokunmam abi" durumu değil.
1998 yılında Montreal'de kurulmuş kanadalı indie rock grubu. vokalde ve gitarda Louis-Jean Cormier, klavyede François Lafontaine, bass gitarda Martin Lamontagne, perküsyonda Julien Sagot ve davukda Stéphane Bergeron vardır. Ayrıca
le pensionnat des établis,
les tremblements s’immobilisent,
le volume du vent
adında üç albümü bulunmaktadır.
kitabın 325. sayfasının bir yerlerinde, yazarın "bilmek her zaman engelleyebilme imkanı sağlamaz; ama hiç değilse bildiğimiz şeyleri, avucumuzun içinde tutamasak da zihnimizde kullanıma hazır bulundururuz ve bu da bize, üzerlerinde hakimiyet kurduğumuz yanılgısını yaşatar." diyerek bir anlığına durup tavana baktırdığı romanı.
kalbimin durduğu an diye de çevrilebilir ve yanlış hatırlamıyorsam filmin ismi aynı zamanda fransızca bir deyimdir. film aldığı bütün ödüllerin hakkını verir. içindeki öfkeyi bastıramayan piyanistimizin sigarayı bırakması bir hayli zor olmuştur. filmin kapanış sahnesi olağanüstü bir karakter psikanalizidir.
deneyim için
aldous huxley, halüsinojen mantarlar ve benzerleriyle olan deneyimlerini algı kapıları adlı kitabında dile getirir. bir çok devlet tarafından "vatandaşlarını gerçeklerden uzaklaştırdığı için" yasalarınca yasaktır. ironik bir durum tabi.
yaygın haliyle, insanların gecenin bir yarısı ondan geriye kadar sayıp matematik bilgilerini sınadıkları ve bir takım fiziksel eylemlere aynı anda giriştikleri dışarıdan gözlemlendiğinde eğlenceli gibi gözükse de oldukça melodramik bir andır.
efes antiklerinde dolaşıp, bir şey içip, kitap okuyup, chat yapıp, turistlerin deve aramasına gülümseyip, denize girmek için bir dolmuşa ya da bir arabaya otostop yapılıp ulaşılan sahil beldesi. varyasyonları mevcuttur.
insanların ona anlattıklarında bir gerçeklik bulamamış, 21.yüzyılın tuhaf soğukluğuna aldırış etmeden kitapları yatağının kenarına dizmiş, arada sırada karşısındaki koltukta oturuna bakan, bari onun gerçekliği tutsun der gibi sayfaları çeviren zattır. bir nevi yaşama karşı kumar oynamaktan vazgeçmeyen ama asla bir don kişot olmayan yüzyılımızın kahramanıdır. dünya onun pek umrunda olmayacaktır, o da bunun farkındadır.
Philippe Djian adlı yazarın 213. sayfada "bir insanı yazmaya iten şey, yazmamanın daha da korkunç bir şey olmasıdır." demesiyle bende dünya ile bağlantıları koparan romanı.
yönetmeni Patrice Leconte olup beni açılış sahnesiyle birlikte sarsan, sarsıntının etkisiyle ağzımdaki sigaranın üzerime düşme durumunu yaratıp, "ne oluyoruz ulan" ünlemini kullandırtan, etkileyici bir filmdir. Charlotte Gainsbourg'un bu filmde ilk hayranlarını yavaştan topladığını düşünmekte ve şarkı söylemeye devam etmesini dilemekteyim. (k.n. başlıktan uzaklaşmayalım) film çarpışan arabaların ortasında başlayan tuhaf bir aşkı kovalar.
Deneyim için http://www.dailymotion.co...nde-annonce-fr_shortfilms linki izlenebilir.
bir toplantıda konuşulanların veya yapılanların, toplantıya katılanlar tarafından ifşa edilmediği ve tavana, saklanacak olan sırrı simgeleyen bir gülün asıldığı eski bir gelenekten kaynaklanan, "gizlice" anlamında latince deyim.
swanların tarafı adlı romanının ilk bölümündeki açılış (Combrey) oldukça etkileyicidir 190 sayfanın sonunda insan uyku mahmurluğuyla roman karakterinin aklından bir anda geçen anılarla altüst olur ve hararetli bir şekilde ikinci bölümden devam eder... ününü uzun cümleler ve paragraflar yazmasıyla değil, roman türüne farklı bir ayar yapmasıyla kazanmıştır.
üçüncü nesilinin fotoğraf ve video çekme kabileyetinin olmamasıyla bizzat bende hayal kırıklığı yaratmıştır. gene de hakkını yemeyelim 64gb'ı bu kadar yoğunlaştırmak yetenek ister. apple işini bilir.