pek değerli ve saygıdeğer "çömez" gammaz arkadaşlarım;
yaklaşık 4 senedir bu sözlüğün bünyesindeyim, sözlük tarihinde olan bir çok olayı bilirim, çoğunu yaşamış ve çoğunda bulunmuşluğum vardır, moderasyondakileri tanırım. ayrıca ekşi sözlük yazarıyım. bu yazıdaki amacım da eski-yeni vs. tartışması değil. sadece demek istediğim şey şu; yani bunca yıldır sözlük aleminin bir ferdiyim, formatın da kuralların da içeriğin de; kısacası bir çok şeyin farkındayım ve biliyorum. geleyim asıl demek istediğime... özellikle son 1 yıldır şunu fark ediyorum ki yıllar önce yazdığım entrylerin bazıları siliniyor. ulan güzel kardeşim, belli ki gammaz olmayı bir bok sanıyorsun, belki de asosyal yaşamının en önemli parçalarından biri haline getirdin entry gammazlamayı, bu şekilde moderasyona girebileceğini dahi umut ediyorsun belki de. ama o işler öyle olmuyor güzel kardeşim, sildirdiğin entrylerin çoğu nereden baksan 3-4 senelik, bu kadar sene bir çok yazar insanı okumuş oylamış bu entryleri, ama sen henüz yeni olduğun bu sözlükte entry gammazlayarak bir şeyler yapmaya çalışıyorsun aklınca. ben sana yapma demiyorum, yap ama hobi olarak yap, bunu hayatının bir parçası haline getirme yani. canın falan da sıkıldığında gel bi çayımı iç kapım açıktır.
metallica'nın lulu albümünün altıncı parçası. sözlerini de yazayım:
Cheat On Me
Why do you cheat on me
Why do I cheat on thee
Why do I cheat on me
Why do I cheat on me
I have a passionate heart
It can tear us apart
I have the loves of many men
But I don’t love any of them
Why do I cheat on me
You have your feelings
I have mine
I spit upon you and change my mind
I have many hearts to break
And many, many, many more to take
Let the light of stars pour out
Like a candle in a spout
Let the wick recede and break
Let the starlight radiate
Why do you cheat on me
Why do I cheat on me
Why do I cheat on thee
Why do I desecrate me
Why do I piss my dreams
That’s because that’s what it is
küçüklüğümden beri baharatlı lays'i süzme yoğurta batırarak yiyorum lan sözlük. sanırım bu işlemi dünyada uygulayan yegane kişiyim. ama çok güzel lan. valla bak.
kaçırılmaması gereken olaydır. yardımsever insan fetullah gülen kpss, ygs, lys, sbs gibi sınavların hepsinin cevaplarını size verecektir. çok iyi bir insan kendisi yahu.
metal müzik konusunda bilgisiz insan söylemidir. şöyle ki; black sabbath'ın gitar rifflerini bulması ve şarkılarında kullanması sonucunda heavy metal müzik ortaya çıkmıştır ki death metal, black metal gibi akımların hepsinin öncüsü heavy metaldir. yaani senin boktan dediğin heavy metal olmasaydı black ve death metal türleri ortaya çıkmazdı. ayrıca hadi thrash metal ve heavy metal'i karşılaştırmayı anlarım da, nu metal ne lan?! ergen müziği yapan linkin park mı kaliteli müzik? lan bırakın bu işleri...
büyük devrimci, teorisyen ve eylem adamı. türkiye devrim tarihinin en önemli kişisidir. marksizmi türkiye'ye yorumlamıştır ve geliştirmiştir. geliştirdiği gelenek hala türkiye halklarının ve sosyalist hareketinin önüne ışık tutmaktadır. erken kaybedilen bir değerdir.
son derece mütevazı ve iyi insanlardan oluşan bir grup. ayrıca müzikleri bir o kadar süper. sabah 7.30 a kadar takılabileceğiniz yegane gruptur heralde.
"Ben hiçbir karşılık gözetmeksizin, kendimi Türkiye emekçi halklarının sömürü, baskı ve zulme karşı verdikleri "insanca yaşama mücadelesine adadım.
Bizatihi emperyalizm tarafından yönlendirilen oligarşinin resmi, sivil tüm güçleriyle halka karşı ilan ettiği sindirme. köleleştirme, yok etme savaşına karşı Türkiye halklarının "DEVRiMCi YOL"unda mücadele ettim.
Yürüdüğüm yolun engebeli. dolambaçlı ve sarp olduğunu biliyordum. Doğruluğuna inandığım bu yolda ilk düşen de ben değilim. Son düşen de olmayacağım. Bu savaş kurtuluşa kadar sürecektir.
insanlığın bu onurlu savaşında bir sıra neferi olarak ölmek, ölümlerin en yücesidir.
Er ya da geç... Zafer Türkiye emekçi halklarının faşizme karşı birleşik devrimci savaşının olacaktır.
Her zaman için onur duyduğum. birlikte olduğumuz Türkiye emekçi halklarının kurtuluşu uğrunda omuz omuza çarpıştığımız Devrimci Yol saflarından beni ancak ve ancak ölüm ayırabilirdi. Ki bu da, geride mücadelemizi "kurtuluşa kadar" sürdürecek yoldaşlar olduğu müddetçe, şerefli bir nöbet teslimi olarak, beni hiçbir şekilde korkutacak bir olay değildir. Ancak istemeyerek bu nöbeti teslim ettiğim için üzüntü duyabilirim. Türkiye'de devrim yapmak için yola çıkan siyasi hareketimiz, izlediği doğru eylem ve mücadele çizgisiyle kısa sürede büyük mesafeler katetmiş ve emekçi kitlelerin büyük sempati ve güvenini kazanabilmiştir. Bu arada çeşitli eksikliklerimiz dolayısıyla sınıflar mücadelesinde yetişmek olanağı bulamadığımız olaylar olmuştur.
Devrimci Hareketimizin kazandığı prestijde hiç kuşkusuz, yiğitçe çatışarak, ya da işkence tezgahlarında direnip sır vermeyerek, ölen, sakat kalan ve zındanlara tıkılan yoldaşlarımızın payı çok büyüktür. Ne yazık ki yiğit yoldaşlarımızın kanı pahasına sağlanan bu prestije gölge düşüren, devrimci hareketimize önemli ölçüde zarar veren dönekler ve hainler de çıkmaktadır. Bunlar zora gelince "paçayı kurtarma" düşüncesiyle bir anda Türkiye emekçi halklarına karşı sorumluluklarını unutmakta ve acizlikleriyle hem kendilerini hem de diğer birçok kişiyi utanacak duruma düşürmektedirler.
işin ilginç yanı böyle alçaklar, genellikle fazla işkence görmekten ziyade, psikolojik zayıflıktan dolayı çözülmektedirler.
Herşeye karşın Devrimci Hareketimizin bu sorunların üstesinden geleceğine ve Türkiye Halklarının kurtuluş bayrağını oligarşinin burçlarına dikeceğine olan inancım tamdır.
Bu inançla sizleri selamlar, devrim yolunda başarılar diler ve satırlarımı büyük devrimci CHE'nin şu sözleriyle bitiririm:
"Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin
savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa
ve silahlarımız elden ele geçecekse,
başkaları mitralyoz sesleriyle,
savaş ve de zafer naralarıyla
cenazelerimize ağıt yakacaklarsa,
Bu uğurda ölüm hoş geldi, safa geldi."