televizyon canavarının büyümesiyle doğru orantıda hüzündür. yılbaşında televizyon seyretmek*hayatın en büyük zevklerinden biridir aslında. ancak;
eskidendi...
eskiden televizyon kanalları birbiriyleriyle yarışır dururdu. kimin hangi şarkıcıyı ekranlara çıkaracağını günler öncesinden öğrenirdik. şarkılı türkülü programlar seyrederdik. beğenmediğimiz bir şarkıcı çıktığında bir başka kanala geçer orada alternatif bulurduk. televizyon açık olurdu ancak eş dost herkes sohbet eder eğlenir güler, bir şeyler paylaşırdı. televizyon fondan gelen ses olurdu.
ama şimdi;
herkes program, dizi yarışına girdi. diziler yılbaşı özel programları hazırlıyorlar. herkes pür dikkat televizyon seyrediyor. arkadaşlıklar sohbetler televizyonun esiri oluyor.
yaptıklarıyla söyledikleri uyuşmayan insanların samimiyetsizliğidir. "siz halka inemiyorsunuz, halk sizi anlamıyor" gibi sözler çok popüler oldu. geçirdiğimiz 8 senedir hemen her gün sokaktaki adamdan, baştaki adama kadar herkes bunu söyler durur.
halk katına inmek ne demek ben bunu anlayamıyorum. halkın konuştuğu dille konuşmak mı?
- al ananı git
- siktir git.
bu iki lafı birbirinden ayıran tek şey farklı harflerin kullanılmasıdır.
halk ne anlar sanattan, edebiyattan. evet belki anlamaz ama anlaması yönünde bir çaba da göstermiyor kimse. bu halk güzel etkili konuşmadan doğru türkçeden anlamıyor diye biz de onların anlaması için onların dilinde konuşalım. son dönem siyasetin en önemli savunması. peki bu kitleyi kim "adam" edecek. doğru politikalarla bu bir süreç sonunda gerçekleşebilir. ancak bir düşünce sarmış ki toplumu gitgide daha geriye götürmektedir "bırakınız öyle kalsın, zayıf kalsın. gücümüzde onları kontrol altında tutabiliriz. susturabiliriz. pasifize edebiliriz"
bir kral takımı, efsane takım real madrid e hayran olmak yerine barcelona takımını koşulsuz her türlü desteklemektir.
"franko faşizminin kurduğu takım olan real madrid i tutacağıma, devrimci barcelona tarafarı olmak daima daha onurlu bir tablodur" diyenleri gördüm.
bu ezikliğin nereden geldiğini gerçekten çok merak ediyorum. bizim coğrafyamız neler yaşadı, neler yaşıyor... ayrıca jose mourinho'nun takımın olması bizim eşsiz türk milletini daha tahrik ediyor. ulaşılamayacak değerleri aşağılamak en iyi yaptığımız değer.
belirli aralıklarla dinlenildiğinde hoş gelen gülşen şarkısıdır. evet poptur, günlüktür ama uzun süre sonra tekrar dinlendiğinde insanın yüzüne tatlı gülümseme sokabiliyor. belki şarkı iyidir, belki de anıların zihinde canlanışının yüze vuruşudur o gülümseme...
fair play ödülünün sahibi olması gereken araç sahibinin plakası. ne hoş olur böyle plakalara sahip olmak. bu tip kazanımlarla holiganlığa varan taraftarlıklar spor sevgisine dönüşebilir. ne hoş olur.
insanın aklını başından alan, ayarını kaçırırsa başına bela olan istektir. bakma öyle entry e. senin de başına geliyordur böyle bir durum; ya da zamanında gelmiştir. okul açılalı 6 hafta oldu. geceleri biraz sözlük, bir kaç köşe yazarı okuyup; biraz da omegle de kamera açmadan milletin tipine bakıp gülüp, kapıyorduk bilgisayarı.*****
sınav dönemine geldiğimizde ise eften püften sebeplerden pc yi açıyor karşısına geçiyoruz.
- ooo patlama olmuş, bakalım sözlük ne diyor bu konuda?
- dur lan olasılıksız kitabında yazan "rastgele seçilmiş 23 kişinin en az ikisinin doğum günü aynı gündür" iddiasını facebook da bozmaya çalışacam.
diye liste uzayıp gider. kendinizi normal zamanda yapmayacağınız şeyleri yaparken görürsünüz. en kötüsü de asla oynamam dediğiniz oyunları oynamak. feci feci. iyisi mi bol bol ders çalışıp şu iki haftayı geçirip güzel bir tatile çıkmak.*
uludağ sözlükte kişileri rahatsız eden kışkırtıcı, provake edici başlıkları sol frameden kaldırmaya davet eden kampanyadır. insanları kutuplaşmaya iten bu başlıkları karanlığa bırakıp daha huzurlu bir sözlük için bu yapılabilir.
öğrencilerin aşık olduğu öğretmen tipidir. her olaya her mimiğe espri yapan, gülerek eğlenerek ders anlatırlar. hatta bazıları vardır ki suratını çirkin olmaya aldırmadan değiştirirler.
ancak bu kitlenin içinde bir kesim de vardır ki çok şükür azınlıktadır. güzel yüzlerinin altında şeytan gizlerler. sınavda muhteşem sorularıyla tüm döneme sövmenize yol açabilir.
muhafazakarlaşan siyasi yapımızla ortaya çıkan gelişmedir. öldürülmek istenen yazarlar, gazeteciler veya her kimse artık öldürülmüyor; itibarsızlaştırılıyor. eskiden sesi çıkanın arabasına bomba bırakılır, evine bomba postalanır, kazaya kurban giderdi.
suikaste kurban gidenler her zaman yüceltilir, büyük toplumsal tepkinin ürünü olurlar. son örnek hrant dink. sağdan soldan, aşağıdan yukardan her kesimin tepki gösterdiği bir cinayete kurban gitti ve failleri büyük yara aldı.
artık moda, devir değişti. konuşması istenmeyen kişiler, içeri alınıyor. hukuk devleti(!) olan türkiye cumhuriyeti nde artık suçlar cezasız kalmıyor. yazar, çizer, asker, polis her kim susturulmak istense harika iddialarla içeri alınıyor.
not: tutuklanan, gözaltına alınan her ismi bu gerçekle bağdaştırmıyorum. ancak sayısı azımsanmayacak kişi bu nedenle içeride. **
sonu feci biten aşktan sonra dile getirilen söz. şarkısı da var. insanı feci gaza getiriyor. kutsi mi söylüyor demeyin. çok pis gaza gelebilirsiniz. not:***
aynı zamanda eteği olan takım elbise giyen kadın, seksiliğini öne çıkaran kadındır. hani derler ya takım elbiseyi hangi erkeğe giydirirsen giydir yakışır, kadın için de geçerli. zayıf uzun tüm kadınlara yakışan bir giysidir siyah* etekli takım elbise.
sözlükte böylesi başlıklar açmam ancak böyle bir başlığın olmamasına şaşırdım. kadının ya da erkeğin tüm yönlerinin tartışıldığu bu ortamlarda siyah*etekli takım elbise giyen kadınlar tartışılmamış. ayıptır*
bu kadınların kendilerine güveni yüksek olur. başarılıdırlar. seksiliklerini söz konusu etmiyorum. o yadsınamaz bir gerçek. aynı zamanda devlet memuru olmadıkları da başka bir gerçektir.
12 eylül referandumdan evet çıkmasıyla bir çok akp li kafaların söylediği sözdür. adamlar karşı devrimin temelleri atıldı seviniyorlar, e haklılar! bu kadar cüret etmiş, cesaret bulmuş adamlar konuşabiliyor. bu cumhuriyet yıkılırsa artık hiç de umursamayacağım. bencilim, bireyim; kendi başımın çaresine bakarım!!!
üstelik bu kadar da değil;
--spoiler--
Darbe öyle değil böyle olur, kansız, savaşsız, işkencesiz..
--spoiler--
beyinleri yumuşamış örümcek kafalılar!
sadece adı duyulsa insanı rahatsız eden birilerinin kuyruğunu acıtan kişilerdir. son günlerde türkan saylan bunun başında gelmektedir. hayatı dizi olarak çevirilecek olan türkan saylan a saldırılar bitmek bilmiyor. dizi yayına girmeden baskı yapılıyor yayından kalksın diye. hıristiyan olduğu yalanına inanıp ona hakaret eden salakların hala yaşıyor olduğunu görmek çok üzücü.
kanald nin tüm program yüzlerinin yer alıp "haykıracak nefesim kalmasa bile" şarkısını karaoke yaptığı videodur. eğlenceli hareketli güzel olmuş; ancak geçen sezon kadar iddialı olduğu söylenemez. bu videoda bir kere daha anladım anladım ki okan bayulgen arka plan seslerde bir harika
anayasa referandum un ertesi günü sözlüğe girmeyecek yazarın sözüdür.
evet çıksa da hayır çıksa da 13 eylül günü sözlüğe uğramak deliliktir. fanatizm kokan yorumlar, futbol yorumları gibi tanımı olan bayağı başlıklar, kendini ispat etmeye çalışan gruplar...
evetçilerde de hayırcılarda da bu tipte insanlar var. bu nedenle sonuç ne olursa olsun 13 eylül günü sözlüğe girmemek en iyisi. zaten değerli yazarların görüşlerini sonraki günler okuruz.
28 ağustosta başlayacak olan "dünya basketbol şampiyonası" nın açılışında müslüm gürses in yer almasıyla meydana gelecek durumdur.
dünya nın en önemli organizasyonlarından birine ev sahipliği yapıyor olmamız ülkemiz açısından büyük bir fırsattır. bu fırsatların en büyüğü açılış törenleriyle yakalanır. büyük organizasyonlarda açılışlar çok önemlidir. basketbol seyircisi olmayan insanlar bile açılış törenlerini seyredecek.
2010 dünya basketbol şampiyonasının açılışında müslüm gürses in olmasını bir rezalet olarak görüyorum. yerel bir müzik türü olan arabesk şarkılar söyleyen müslüm gürses türkiye dışından nasıl görünecek çok merak ediyorum. gerçi her zaman yeni bir arayış içinde olan müslüm gürses müzik kurallarını zorlayacak çalışmalar hazırlıyordur ancak bunlar komedi unsuru dışında hiçbir hareketlilik sağlamaz. detone sesiyle söylediği teoman ın paramparça şarkısı hala kulaklarımızda.
elimize geçen fırsatı muhteşem bir şekilde teptik. artık tek dileğimiz müslüm gürses o itici kahkahasını dünyaya duyurmamasıdır.
gündüz sözlüğe giren, çoğu okumayan, okuduğunu anlamayan, sataşan yazarların online olduğu kuşaktır.
çeşitli başlık altında bu iddiamı bir kaç defa yazmıştım. gündüz sözlüğe giren yazarların büyük bir çoğunluğu okumayan, okuduğunu anlamayan, sataşan yazarlardır. hele ki bugünlerde sözlük propaganda aracı olmuş durumdadır. siyasi propaganda aracı olarak belaltı aşağılamalar, haber kaynağı soruşturulmadan her haberi burada yayınlamalar almış başını gidiyor.
cemaatin görevlendirdiği bir çok yazar alabildiğince habervaktim, vakit, haber 7... gibi medya kuruluşlarının haberlerini(!) burada yayınlamaktadırlar. üstelik tamamen kopyala yapıştır yöntemiyle yayınlanan haberler. sorun var mı hayır yok. fikirlerini açıklamakta özgürler. ama kesinliği olmayan sadece belli haber kaynaklarının yazdığı haberleri burada yayınlayanların amacı mis gibi ortaya çıkmaktadır.
ülke olarak herkesin konuştuğu, kamuoyunun konuştuğu haberleri burada konuşmak elbette mantıklı. deniz baykal ın seks kasedi konuşulabilir. ancak sadece bir kesimin okuyup tatmin olduğu argoca boşaldığı haberleri burada kimse okumak zorunda değil.
pkk nin ramazan ayında eylemlerine ara vermesiyle verdiği destektir. biliyorsunuz ki yapılan her saldırı hükümeti gözden düşürmektedir. onlara olan inanç yitirilmektedir. ramazan sonrası gerçekleşecek referandum için propaganda yapan erdoğan iın isteyeceği en son şey terör olaylarıdır. pkk nin meclisteki temsilcisi bdp sandığa gitmeyeceğini söyleyerek zaten desteğini verdi. bu ülkede yaşanlar mide bulandırır hale geldi artık
kendini tekrarlamaya başlaması, tekdüze başlıklar açması başlıca nedenlerdir.
ancak en tehlikelisi ve bir an önce klavyeyi bırakmaya neden olacak şey ise; açılan başlığı tıklamadan kime ait olduğunu tahmin edilmesi. eğer başlıklarınız tıklanmadan size ait olduğu biliniyorsa emekli olma vaktiniz gelmiştir demektir.
başbakan erdoğan ın önderliğinde mitinge çıkan siyasetçilerdir. hukukçuların halka anlatması gereken referandumu siyasiler anlatıyor. tamam peki anlatmaya başladın da neden yaptığın ve yapacağın icraatları anlatıyorsun. biz partiyi değil, bir kararın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini oyluyoruz. yaz günü kömür dağıtmalar, evleri arayıp miting e davet etmeler, anayasaya evet demek için ttnet dahil belli kuruluşları kullanıp bilinç altına "evet" i yerleştirmeler...
demokrasi geleceğini söyleyen erdoğan antidemokratik bu eylemlerini gözden geçirsin. çünkü bu ülkede hala aklı başında insanlar var. bütün insanları kendi seçmeni gibi salak görmeyi de bırakmalı.
kılıçdaroğlu da mitinglere çıkıyor diyenlere de şunu eklemek istiyorum. öncelikle her akp karşıtı chp li değil. bu mitingler artık galat-ı meşru -kabul gören hata- olmuş durumda. yapılan şeyin yanlış olduğunu bile bile ortam gereği o yanlışı yapmak zorunda kalabilirsin.
tanım yapmakta zorlandığım insanlardır. provakasyon desen evet yaparlar, bir yerlerden acısı var desen büyük ihtimalle evet vardır, korkunun getirdiği davranış kesinlikle...
bunun benzeri fenerbahçe ve galatasaray taraftarında da var. gs yi ya da fb yi eleştirdiğinde hep karşı taraftan sanırlar.
'gaz' la çalışan insanlardır. adamın ne dediğini anlamayanlar ya da anlamak istemeyenlerdir. adam arabesk yavşaklığından utanıyorum derken 80 li yıllara müthiş tokat atmıştır. adam bu sözüyle darbe sonrası ortaya çıkan fakir, mağdur edebiyatına eleştiride bulunmuştur. arabesk türünü yoksulluk, darbeler ortaya çıkarmıştır. bu eleştirilmektedir.
elbette konuşacaktır, söyleyecektir. eğer bu ülkede hülya avşar gibi cahiller tüm cesaretiyle konuşabiliyorsa fazıl say da konuşacaktır. bugün aydınlarımız sustuğu için 12 eylül de referanduma gidiyoruz. hiç bir sanatçı siyasi düşüncesini söylemiyor. kendilerini idol gören insanlara örnek olmuyor. düşüncesinin ne olduğu önemli değil. nihat doğan bile bir çok kişiden iyi. en azından adam inandığı şeyi dinleyicilerine söylemektedir.
8 yıllık iktidarlığı döneminde türkiye'de ne kadar cahil, salak, gerizekalı insan varsa hepsini görmemize neden olmasıdır. o değil de başbakan ya da onun kovboyları her konuştuğunda türkiyedeki herkesi salak mı sanıyor, merak ediyorum.
oruç tutmayanları belirlemek için yapılan aktivitelerdir. bir kurumda çalışıyorsanız oruç tutup tutmadığınız sorulur, gerekçe olarak da öğle yemeğinin sınırını belirlemektir.