mevcudiyeti, çirkinler ve çirkin sevenler tarafınca iddia edilen cazibe. bir tane güzelin/yakışlıklının da çirkin cazibesinden dem vurduğunu duymadım bugüne dek.
meydan larus'un, gelişim haşet'in kupon karşılığı kilo kilo dağıtıldığı zamanlarda ana babasıyla misafirliğe giden bir çok "gerçek çocuk" gördü tanıdı bu gerizekalıyı..
yapılan yemeğin ne olduğunun inanın ki hiçbir önemi yok. ne zaman ki ocak üstünde bir tencere tava var, o zaman babamın ağzında bu direktif var. babam.. garip babam.. çilekeş babam!
cinsel bazlı iştaha dair her tür açılımı kolay prim getirir oluşu hasebiyle abazanlık kisvesinden yapmakla yetinmeyip, buna bir de; fenafillah, beka billah nevi erek-diskur dengesinden yoksun, üst düzey had sorunu barındıran tasavvufi terimlerle şakalar komiklikler beslemesinde bulunan muarızların rüyasında bile göremeyeceği, duvarlarüstü kafa mamulüdür. aynısından yoktur, kırmızısı vardır.
çevresinde sevilen sayılan ne kadar sevindirici, anasının babasının koltuklarını kabartıcı, öğretmenlerinin takdirini kazanmış bir kimseyse, arkadaş arasında itilip kakılan da o denli hazin, o denli yürek burkan, acı dolu bir insan hikayesidir.
aslında hikaye değildir tabii, insandır da.. böyle nebil özgentürk gibi, haşmet babaoğlu gibi filan konuşunca sözlükten çok hatun kaldırılıyormuş!
bir dönemin, tüketici hedef kitlesine kadınları oturtmuş best selır -kötü- romancısı, yakın zamanların, çarşıyı en çok karıştıran gazetesi taraf'ın genel yayın yönetmeni, ille de çetin altan'ın oğlu ahmet altan'ın pek sesinin soluğunun çıkmaması neticesinde benim kaburga kemiğimden kendiliğinden vücuda gelmiş soru.