Artık galatasaray’a rakibinden gizli ve sağ gösterip sol vurarak transfer yapmayı zorunlu hale getiren oyuncu. Ayıp ayıp ne ahlak kaldı ne etik ne de karakter.
ayrıca polis görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde bu direnişi kıracak ölçüde zor kullanabilir ancak bazen polisinde eli kolu bağlanır. örneğin bu olay. aslında kanunlarımızda kadın erkek eşitliği olduğu için “polis erkekse zor kullanılacak şahıs erkek olmalıdır” demiyor. ama polisimiz daha önceki yaşanan olaylarda taciz iftiraları veya halkın zihniyeti bozuk ve devlet düşmanı bir kesiminin polise verdiği tepkiyi hatırlayarak müdahale edemiyor.
Son olarak polis görevini yaparken herhangi bir şekilde darpa maruz kalması sonucu şahıstan şikayetçi olması halinde, cadde üzerinde iki vatandaş kavga etmiş gibi yargılanıyor. Bu adam babasının tarlasını yedirmemek için değil asayişi sağlama görevi gereği bu şiddete maruz kalmış diyen yok. Tabi kanun lazım.
Vatana ihanet değildir. Kişiler kendi ve himayesindeki kişilerin sağlıklarıyla ilgili kararları kendileri verebilirler.
Ama ben herhangi bir salgına karşı yapılan aşıları reddedenlerin, o hastalığa yakalandıklarında devlet tarafından ücretsiz tedavi imkanı sunulmaması gerektiğini, yapılan tedavinin ücretinin kuruşu kuruşuna alınması gerektiğini, sosyal devlet olarak bahse konu hastalıkla milletin mücadelesi adına yapılan aşının zaten ücretsiz olduğu için bu aşıyı kabul etmeyip sonra hastalığa yakalanınca hastalığın yayılmasına da katkı yaptıkları halde bu konudan şahıslara ayrıca bir ceza verilmemesi gerektiği kanaatlerindeyim.
bir bakımdan mecliste grubu olan, belirli bir siyasi gücü olan bir siyasi parti ile anayasa çalışması yapmaktır.
ama başka bir bakımdan savunduğun bütün değerlerle çelişmektir. hani nerde milliyetçiliğin, hani nerde atatürkçülüğün? hani nerde devletçiliğin, hani nerde türkçülüğün?
bu haklı soruları ilk defa bugün, bu bahse konu anayasa çalışması nedeniyle sormuyoruz. daha önce de hdp ile yapılan pek çok ortaklıktan sonra da sorduk.
Konu hakkında küçük bile olsa bir miktar bilgim var lakin ben bu borç meselesini hiç duymadım. 12 ada haricindeki diğer bazı adalar ki bu bahse konu midilli adası da dahil balkan harbi sırasında yunan işgaline uğradı.
Ayrıca abdülhamid diyerek 2. Abdülhamid’in kastedildiği aşikar olan bu konu, padişahın şahsi borcuymuş gibi imalanmış.
Adaların işgaline gelirsek sultan 2. Abdülhamid’in, kendisine darbe tehdidi olarak gördüğü için zincirlediği donanmanın eksikliği hemen tüm adaları bize kaybettirmiş, bugün akdenizde yaşanılan bunca sorunun bile kaynaklarından biri olmuştur.
Aynı öneri bizim meclisimizde oylamaya sunulsa fransız vekillerinin aldığı karar yönünde oy kullanacak vekiller ne yazık ki bizim meclisimizde de mevcut.
Bazıları gerçekten ihanetten dolayı bazıları ise sadece ak parti ve mhp azerbaycan’ı destekliyor diye ermeni destekçiliği yapıyor. Taşnak oğlu hınçaklar sizi.
Artık her konuda iki kutup haline gelmiş ülkemizde, mesela elma sevenlerin elma sevmeyenler ile tekme tokat kavga edebilitesinin olduğu ülkemizde Ak Parti ve Tayyip Erdoğan, Chp-Hdp-ipterör ittifakına göre iyi bir seçenektir.
Herkesin geçmişte hataları vardır. Mesela Sayın Dr. Devlet Bahçeli Beyefendi’nin hatası Chp ile çatı aday çıkartmaktı. Ak Parti’nin hataları saymakla bitmez. Ama adı üstünde geçmiş. Terör ittifakı ise bugün hala teröre karşı tavır alamamaya devam ediyor.
Bazı arkadaşlar ise “tamam terör ittifakına katılmasın ama ak parti ile ittifak da yapmasın” diyor. Zaten ak parti ile ittifak yapmaması demek yine terör ittifakını iktidara taşımak demek. Dolaylı yoldan teröre destek vermek demek.
Bunların atatürk sevdaları tamamen sözdedir. Bunlar ne kadar vatan haini varsa etrafında toplanırlar, atatürk’ün astırdığı şerefsizleri anarlar ama atatürk’ün maddi ve manevi mirasına da sahip çıkarak prim yaparlar. Atatürk yaşasaydı bunları istiklal mahkemelerinde yargılatırdı.
illerde Narkotik suçlarla mücadele şube müdürlüğü, ilçelerde narkotik suçlarla mücadele grup amirliği bünyesinde görev yapan personeldir. Allah korusun.
Bunu diyen bir siyasal iktidarı o çizgiden alıp, terörün her türlüsüne kiloyla bomba yağdıran, terörün belini büken, nefesini kesen, şah damarını kopartan bir parti haline getiren kişi Dr. Devlet bahçeli’dir.
Milliyetçiler iyi taraftalar demiş biri. Evet en milliyetçiniz istanbul il başkanınız. Hatta ablanız da canan kaftancıoğlu’yla yarışır milliyetçilikte.
Geçmişi boşa kurcalamayın. Ak parti’nin yaptığı yanlışları en sert biz eleştirdiysek şimdi ki mevcut durumdan memnuniyetimizi de dile getiririz. ittifakı bozup Türk devletini 3-5 haine teslim edecek değiliz.
Chp ve ip yeteri kadar eleştirilmemiş. Eğer yeteri kadar eleştirilmiş olsalardı, bu başlığa “megri megri” ve “seçim öncesi öcalan’ın kardeşinin televizyon konuşması” yazıp giderlerdi.
Az önce 5. sezon final bölümünü de izleyerek bitirdim. Hep bir aksiyon olacak diye bekleyip durdum. Başlarda Diziyi bırakmayı bile düşündüm. Ama sonradan diziyle birlikte yaşadığımı farkettim. Dizinin aksiyonsuz sıradanlığına dalmışım. insanı içine alıyor. Zaten sadece ödüllü final bölümü için bile geriye kalan 62 bölüm izlenir. O kadar güzel bir finali vardı. Yıllar sonra tekrardan izleyebileceğim bir dizi. Ancak yazmadan edemeyeceğim. Eşcinsellik normalleştirme ve güzelleme çabaları korkutucu.
Skandaldır. istiklal mahkemelerini kurarak devlete başkaldıran ve hainlik eden kim varsa hepsini idam ettirmiş olan, ülkemizin kurucu lideri Gazi Paşa’nın kurmuş olduğu bir siyasi partinin milletvekili bunu diyebiliyor ve o milletvekili parti tabanından gelen birkaç cılız ses dışında farklı bir muameleye maruz kalmıyor, disipline sevk edilmiyor. Yazık.
“polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.”
maddenin devamında direnmenin mahiyetine göre bedeni güç, maddi güç (jop, biber gazı, kelepçe, tazyikli su vb.) ve silah kullanır diyor.
bakın işlenen suça göre değil direnişle karşılaşırsa diyor. yani yere tükürdüğün için ceza yiyecek bile olsan polise görevi yaptırmamak için direnirsen polis zor kullanır.
ayrıca insanların mantığını anlamıyorum. ben bir suç görmüşsem bunun kanuni gereğini yapmakla mükellefim. bunun için maaş alıyorum ve bir suçu görmezsem hem ben de bir suç işlemiş olurum hem de evime haram götürmüş olurum. yani bir suçun işlemini yaparken “ben bunu yazdırmıyorum” gibisinden bir direnişle karşılaşırsam görevimi yapabilmek adına o şahsa zor kullanmayıp “tamam beyefendi o zaman ben yazamıyorum buyrun gidin” mi deyim?
Düzenleme: polisin genel olarak eğitimsiz olduğunu savunmak sadece işkembeden sallamaktır. Polis meslek yüksekokulları tıpkı astsubay meslek yüksekokulları gibi 2 yıllık bir yüksekokul eğitimi sonucu polisleri mezun etmektedir. Emniyet teşkilatı mensuplarının büyük çoğunluğu 4 yıllık fakülte mezunlarından oluşmaktadır. Bunun harici emniyet personelleri sürekli hizmetiçi eğitimlere alınmaktadır. Bir yılda örneğin kadına karşı şiddet, çocuğa cinsel istismar, kaba üst yoklamaları, kaçan bir aracın kapan atmak suretiyle durdurulması, zor kullanma ve ölçülülük gibi onlarca farklı konuda seminerler, kurslar almaktadır. Bilgisayar başında polisler eğitimsiz diye ağzından salyalar akıtarak eğitimli olunmaz.
Polisin bu konuda ceza yazma yetkisi yok diyen arkadaşlar haklılar. Şimdilerde Zaten polis ceza yazmıyor. Mahkeme iptal edene kadar yazıldı sonra farklı bir yönteme geçildi. Bu konuda yani il hıfzıssıhha kurulu kararlarına uymayanlara yaptırım uygulama yetkisi kanunen mülki idare amirlerinde. Bu bahsettiğim uygulamayla polis maske takmayanlar hakkında maske takmadıklarına dair tutanak tutuyor. Ve bu tutanağı bağlı bulunduğu mülki idare amirliğine teslim ediyor. Mülki idare de bu tutanağa istinaden ceza yazıyor. Bu tamamen kanuna uygundur.
Görevden uzaklaştırma, diğer adıyla el çektirme veya halk arasındaki adıyla açığa alma, devam eden bir soruşturmanın salahiyeti için yapılan bir uygulamadır. Yani görevli memurun görevine devam etmesi halinde devam etmekte olan soruşturmaya zarar verebilme ihtimaline karşı geçici ve belirlenmiş süreler dahilinde yapılabilir. Ancak bu uygulama ülkemizde genellikle memura karşı bir ceza olarak veya bir konuya karşı tepkili bir kesimin tepkilerini azaltmak adına yapılıyor.
Taraflı medya organları ve bazı sosyal medya kullanıcıları, bu tür olaylarda sanki maskesini takmadığı için veya kimlik beyan etmediği için kısacası ağır bir cezası olmayan idari suçlara karşı bir kişinin polis tarafından dövüldüğü iftirasıyla insanları kandırmaya yönelik hareket ediyor.
Polisin idari yaptırım uygulayabilmesi için kimlik alıp gerekli tutanakları düzenlemesi gerekir. idari yaptırımlarda şahısların polis merkezlerine götürülmeleri genellikle gerekmez. Ancak bu cezaya karşı bazı şahıslar sözlü ve fiziki olarak direnebilir. Bu direniş esnasında, tehdit, hakaret, kimlik ibraz etmeme gibi durumlar yaşanır.
Görevi yaptırmamak için direnme yani mukavemet ve diğer tehdit, hakaret gibi suçlar adli suçlardandır ve bu suçları işleyen kişilerin, gerekli işlemler için kolluk tarafından polis merkezine götürülmeleri gerekir.
Kimlik göstermeyen bir kişi zaten ekip otosuna da binmez. Bunun için kolluk, polis vazife ve salahiyet kanunu’nun 16. Maddesine istinaden zor kullanır. Bu zor kullanma; bedeni güç, maddi güç (jop, biber gazı, tazyikli su, kelepçe vb.) ve silah kullanmadır. (bkz: pvsk)
Yani şahıs evet maske takmamıştır ancak bu maske takmamasına ilişkin ceza olarak zor kullanmaya maruz kalmamıştır. Şahıs bu maske takmamanın cezasına rıza göstermeyip görevliye direndiği için zor kullanmaya maruz kalmıştır. Ancak ülkemizin gayrı milli basını ve sazan gibi atlayan bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından olay “maske takmadığı için darp edildi, kimlik göstermediği için darp edildi” gibi yanlış yönlere kasıtlı olarak çekilmektedir.
Son yıllarda bol miktarda peyda olmuşlardır. Atatürk’ün manevi mirasına sahip çıkmaya çalışırlar lakin atatürk’ün adını dahi ağızlarına almaya hakları yoktur. Bu işin başını bir siyasi parti çeker.
Duygu boyutunu anlatamam ama 10 gündür falan bu durumdayım ve sinek bile ısırmasın diye nöbet tutuyorum başında. Ve hep aklıma camiye bırakanlar, çöpe atanlar geliyor. Bu nasıl insanlık?