ekmek teknesindeki cengiz karakteri ile birebir uyuşan geniş aile karakteri. baktım, aradım, taradım aralarında 7 fark bulamadım.
yeni nesil cengiz'dir bu cevahir.
ne güzel de başlamıştım güne. msn deki o masum gülen smiley gibi kalkmıştım yataktan*swh~ ~.lan o kadar da karışık rüyalar görmüştüm halbuki. otobüste muavine parayı uzatırken bile gülüyordum ne alakaysa. gittim bankaya aldım numaratörden sıra kağıdımı baktım altına 153 kişi var yazıyor. hafif buruştursam da mimiklerimi yılmadım, bekleyeceğim çaresiz. hemen önümde iki adet biri güzel diğeri çirkin, benim gibi sıra bekleyen bayan oturuyor. sıra bu ikisine geldi ve bi hışımla kalktılar yerlerinden, ellerinde 50-60 sayfa evrakla. başlarda fatura ödeme merkezinden falan geldikleri sandım. aradan da 10 dakika geçti iki vezne halen kilit bunlar yüzünden. kalkmadan önce muhabbet ettikleri adama sordum necidir bunlar diye, "muhasebeciler" dedi, vergi mükellefleri gibisinden bişeyler zırvaladı. kızlar sırada bekliyorlar etti mi sana 20 dakika. ellerinde de 5-10 adet sıra numarası var, konuyu komşuyu bekliyor sanki tanıdık görsekte versek diye şerefsizler. o esnada amcanın biri ki harbiden amcasıymış sarılıverdi buna hafif muhabbetten sonra adam gitti oturdu yerine. bi yarım saatin ardından kızların iş bitmeye yakın gitti amcasına bi sıra numarası verdi. ablanın biri de atladı hemen " ayıptır senin yaptığın, zaten yarım saattir meşgul ediyorsunuz iki vezneyi bide sıra numarası dağıtıyorsun" bu kızlar maskeleri bir çıkardılar aga,bağırmalar çemkirkemeler edepsizin önde gideni çıktılar mına koyim. amcasıda diyor ki ordan "ya sanki arada insan var, olsa hani bişey demicemde arada insan yokki", lan göt senin elindeki sıra numarası ile kızın verdiği numara arasındaki insanlar ne oluyor, o insanlar bir tarafına girsin emi. ablamız sustu bunlar halen konuşuyor, kendimide zor tutuyorum bir yandan. neyse 40 dakika sonunda bitti bunların işi, giderken de o ablaya bir bakışlar bir alımlar bir çalımlar sanki bankanın yeni ortağı şıllık. arkalarından gidip dövecektim lakin sıram gelmişti gidemedim*. içimde kaldığı için işlemlerimin ardından çıkıp müdüre şikayet bu durumu + ziraat şubelerinde btm olmayışını + kendi hesabıma para yatırırken bile havale ücreti kesilmesini...
haddi zatında insan değildir bunlar. dövmeye bile gerek yok belki de. ama bidaha rastlarsam
unutulmaz ekmek teknesi dizisi karakteri "taaruz keçisi"nin heredot cevdetin komutuyla işleve geçirdiği o efsanevi cümle.
vakti zamanında çoğu kıraathanelerde yankılanır olmuştu bu cümle, şimdilerde söylenirmi bilinmez.
göte gelmektir. sen git koskoca voltranda götü oluştur olacak iş mi? bi bakıma güven göstergesidir ama. adamlar sağlama almak istemişler ki işi sana vermişler. oluşturken de en sonu bekle, ilk sen başlarsan sakata gelir voltran, harcanır gurbet ellerde.
bim den alınmış 3 kg lık beyaz peynir, yine bim den marmara gemlik zeytin, saydam şekilde zar kıvamına getirilmiş salam*, ve olmazsa olmazı çay ve kola. he dün akşam ki yemekten kalan ekmeğide unutma necati. *****
hayatımıza adnan oktarın sansürsüz adlı programdan sonra dahil ettiği sorunsaldır. öyle diyor efendiler, kullandığınız evinize işyerinize soktuğunuz vazgeçilmeziniz olan ahanda bu bilgisayarlar dabbe imiş. ters ters bakar oldum artık monitöre.
medcezir osman diye şekillendirilesi film(miş).
gerçi bizimkiler gelgiti, akıl sağlığından şüphe ettikleri dengesiz tipler için kullanırlar ama... bu arada osmanlara da lafım yok.
gelin birleşelim, el birliğiyle ucuz yollu bir cerrah bulup bu sıkıntıdan kurtulalım mesajını iletmek istediğim güruhtur.
elim bir kaza sonucu lisede kırılan burnumun eski halini özler oldum bugünlerde.
adımı da en başa yazıyorum.
(bkz: imza kuzenix)
varlıgını bildigim lakin bugun şahit oldugum, suratına dogru aduket,aparkat,ateş topu,ölüm vurusu gibi muhtelif kombinasyonları kombo şeklinde denemek istedigim, dolce gabbana zifiri bir gömlek sahibi katli vacip insan.