- ana ana, hişt, hişt!....
- o kim?
- oh, sen misin, ödüm koptu...
- yeri nerde? kalk göster!
- çıldırdın mı çocuk, bende para nerden olacak? benim gibi bir dul kadın kimden para alacak?
- miras yedin....
- onu baban sağlığında bitirdi; vur patlasın, çal oynasın, karılara yedirdi; param olsa el dikişi diker miyim? böyle ben? bir kör mumum.....
- o masalı başkasına anlat sen; kalk, para ver!....
- sarsma oğlum, haktan korkun yok mudur?
- sus dırlama....
- bir anaya kalkan eli......
- sus dırlama....
- vurma, dur; beni dinle, hangi ana para vermez oğluna? vallahi yok, olmuş olsa feda olsun yoluna.
- kalk diyorum. para, para! şimdi seni vururum...
- billahi yok.....
- ah vuruldum, aman aman omuzum.
oğul, oğul, beni vuran elin yere döşene....
hain evlat, beğendin mi yaptığını? bak ananın haline
ben senden son vaktimde evlatlıklar beklerken
beni böyle al kanların içersine koydun sen!....
ben senin için doğmuş idim, ben senin için yaşardım;
sendin benim her düşüncem, sendin benim her derdim;
bir parçacık benzin uçsa, bir kerecik; 'of' desen,
ah ne ölüm azapları çeker idim o gün ben.
işte artık senin için çarpan yürek duruyor;
ağlayan göz kapanıyor; gülen dudak kuruyor;
çalışan el uyuşuyor; rahat olsun her yerin!...
kim derdi ki, o koynumda büyüttüğüm ellerin
benim şu ak, şu kınalı saçlarımdan tutarak
acımadan, titremeden bana bıçak vuracak?....
bu ne yürek?.. para için insanlıktan geçiyor;
bu ne alçak susayış ki ana kanı içiyor;
seni böyle kimler etti, kanlı cellat, canavar?....
hayır, hayır, onlarda da senden pek çok duygu var;
senin elin, bir celladın bıçağından duygusuz;
senin elin, bir kaplanın tırnağından duygusuz;
senin elin, kan dökücü her bir şeyden haindir,
ah, bir cellat senin gibi kanlıları gebertir;
bir kaplan da anasından başkasını pençeler.
haram olsun, o uykusuz bıraktığım geceler;
bugüne dek emeklerim dursun iki gözüne;
kan yerine irin olsun emdiklerin.....
o kan ne?
o damlayan kimin kanı, avucunun içinde?
yoksa beni vurur iken, bana bıçak saplarken,
kesildi mi ellerin?
of, sızlıyor omuz başım, yaralarım pek derin!
kaç buradan oğul, seni şimdi gelip burda tutarlar;
zincir vurup o karanlık zindanlara atarlar;
kaç buradan bir kuş gibi!
ben kanımı helal ettim, sen de affet ya rabbi!...
bir hüseyin nihal atsız hikayesidir. tamamen deneysel, ama bir o kadar da güzel bir çalışmadır. z vitamini insana uzun ömür veren bir ilacın adıdır. 21. yüzyıla girerken ismet inönü etrafında şekillenen olaylar konu edilmiştir..yazılanlar hicvederken bu ülkede yapılan yanlışlıkları da çok güzel anlatmaktadır..hikaye ne kadar güldürücü bir dille kaleme alınmışsa da sonu acı gerçekle son bulur..
--spoiler--
Esen, kasırga değil, şehitlerin ruhları idi. Bunlar Beşeri Şefi paramparça etmişlerdi. Şimdi ondan kalan yegâne şey birkaç damla kara boya...
Kasırga, bu kara boyayı Tarih Babanın kitabına doğru sürüklüyor. Ak sakallı ihtiyarsa bu kapkara boyaları ak sayfaların üstüne kabul etmek istemiyerek eliye itiyordu. Fakat kasırga galip geldi ve kara boyalar ak sayfanın üstüne bir iki satır halinde yapışıp kaldı.
Kasırga bir anda dinmişti. Bütün şehitler, bütün ölüler kendi yerlerine gitmişlerdi. Tarih Baba kitabına yazılan iki kara satıra eğilip okuyarak başını kaldırdıktan sonra yüzünü buruşturdu:
- Yazık!... Kitabım hiç böyle kirlenmemişti!
--spoiler--
dünya şarkısı mutlak surette dinlenmesi gereken özbek şarkıcıdır. en son forumlarda babacığım şarkısı gezinmektedir. bu şarkısı da insanın içini acıtan cinstendir.
--spoiler--
özbekistan'lı bir şarkıcı. dünya adında süper bir şarkısı vardır.
özbekistan''n sezen aksu'su. bir amerikan dergisinde de 'orta asyanın madonna'si' seklinde bir yakistirma da yapilmisti. turkiye'deki en buyuk hayrani naim dilmener olmali. epey bahsetmistir yazilarinda bu hatun kisiden.
biraz kafa karisikligi oldugu belli olsa da, son albumu yulduz basarili. albumu cok renkli yapalim derken, zaman zaman tadini kacirmislar. ama 'dunya', 'kervan'* ve 'gitme'* gibi basarili pop sarkilari var. ses de turkiye'de sevilecek turden bir ses. ayrica candan ercetin'in en buyuk hiti 'yalan' da bu kadinin 'yolgon' adli bir sarkisindan uyarlanmisti. binafscha albumundeydi o sarki da.
dünya adli sarkisi hakikaten olmus, titreyebiliyosunuz bazi yerlerinde.
ozbekistan'in devlet baskani kerimov kadar, belki de daha fazla unlu kisisi, halk yulduz diye yatip yulduz diye kalkiyor, ismi binbir turlu dedikoduya, komplo teorilerine karisiyor. mahalle aralarinda "kiz kos, birazdan yulduz'un ailesiyle roportaj cikacak televizyonda, kacirmayalim" seklinde laflar duyulabiliyor. ozbekler yalan yuzunden candan ercetin'i taniyorlar, hemen "yulduz'un sarkisini calmis, mahkemeliklerimis simdi" diyorlar turk birisiyle yulduz muhabbeti acilinca. kendisiyle ilgili baska bir ilgi konusu da film yildizi olma yolunda ilk adimini atmis kizidir.
31 agustos veya 1 eylul ogleden sonra trt izleyenlerin de gorebilecegi uzere bagimsizlik bayramini ucuk seremonilerle kutlar ozbekler (nevruz'da da ayni sey olur). bir suru farkli gosteriden sonra ulkenin en unlu sarkicilari cikar "ozbekistan'im canim benim" temali sarkilarindan bir kuple soyler ve sahnenin gerisinde dizim dizim dizilir. en son yulduz cikar, kendi milliyetci sarkisini soyler -ki bir noktada arkadaki dizim dizim sanatcilar kendisine katilir. sarki biter, baskan kerimov sahneye cikar, yulduz'u kutlar ve toren sona erer.
turkiye'de "yulduz usmanova" ismiyle piyasaya cikmis (ve meger turkiye kayitlarinda ses muhendisligi alp turac tarafindan yapilmis) album uluslararasi piyasada "yulduz" ismiyle mevcut. iki album ayni degil, ilki turkce ikincisi ozbekce zira. yani neymis? "ne diyo bu abla?" diye merak edenler "yulduz usmanova" ismini, ozbekcesini test etmek isteyenler "yulduz" ismini arayacakmis albumun ustunde. benden tavsiye yulduz'u kendi dilinde dinlemeniz, daha bir dokunakli.
dünya muziğini takip eden herkimse için tartısılmaz arsiv susleyen isimlerden birisi. guzel sarkı yorumlamak ayrı bir meziyet, duygu ile harmanlayıp dinleyeni ucurmak ayrı meziyettir. ikisini de layıkıyla harmanlayan özbek yıldız.
--spoiler--
yargıtay başsavcısı abdurrahman yalçınkayanın baştan ayağa komik iddialarla dolu, hukuki değil siyasi olduğu apaçık belli olan iddianamesinde başbakan recep tayyip erdoğan'ın atatürk için sarfettiği 'allah rahmet etsin' sözünün bile laikliğe aykırı diye yer alması***! üzerine vakit gazetesi yazarı abdurrahman dilipakın başsavcının çelişkileri üzerine kaleme aldığı, okunup okutulması gereken makalesi.
gözyaşı geceleri topluluğunun şu an en revaçta olan, en çok ağlatan gösterisidir.haşim akten'in üç aşkı anlatırken insanın tüyleri diken diken olur..birincisi allah aşkı, ikincisi vatan aşkı, üçüncüsü yürekten aşkla sevilen sevdicek..üçüncü aşkın tanımlanmasında şu ifade bugünün durumunu gözler önüne sermektedir;
'yürekten sevilen bir sevgili...flört değil...flört değil..flört değil...kokla at..kokla at...bu değil...sevmek bu değil...'
haşim akten'in ön planda olduğu, hissederek sunduğu, insanın yürek teline dokunan, çoğu zaman gözyaşlarınızın dökülmesine ket vuramadağınız çok güzel bir programdır.
bazen söz biter,acı kalır içimde
gecelerinde geçmez olurr aahhh gündüzlerinde
rüzgara bırakırsın bir kuru yaprak misali
nerede bulacaksın bilemessin sonunda kendini
rüzgara bırakırsın bir kuru yaprak misali
nerede bulacaksın bilemessin sonunda kendini
sen gittin herşey gitti sevinçler mutluluklar hayaller artık herşey sıradan herşey basit bende
seni sevmekten hiç korkmadım sevgilim
artık sadece huzur diliyorum kendim için
fazlada kalamıcam buralarda gün sayıyorum
kimseyide sevemiyorum senden sonra
sevmekte istemiyorum
sadece seni gün geçtikçe daha çok özlüyorum
daha fazla özlüyorum
bazı anlar vardırya,ya vardır ya yoktur
göremessin karanlıkta ahh çarparsın duvarlara
ama yinede yürürsün bir sonraki adımın boşluk olsa bile
gözlerine bakmaktan hiç korkmadım sevgilim
ama yinede yürürsün bir sonraki adımın boşluk olsa bile
gözlerine bakmaktan hiç korkmadım sevgilim
sen gittin herşey gitti sevinçler mutluluklar hayaller artık herşey sıradan herşey basit bende
seni sevmekten hiç korkmadım sevgilim
çılgın dersane kampta gibi bir abaza filminde nasıl olur da yer alır diye şaşırdığım muhteşem güzellikteki şarkı..berksan ve sibel tüzün düetidir..dinlenilesidir..dinletilesidir.
Gittiğin günden beri yalnızım
Söyleyecek tek bir söz bile bulamadım
Seni bensiz beni sensiz bıraktın kaçtın
Sebebini bilsem
gitmek zorundaydım
Ağlarken seni özlüyorum
Ağlarken seni bekliyorum
Uzaklarda arama gözyaşındayım
Ben de senin gibi ağlıyorum
Ben de senin gibi çok seviyorum
bu ara en çok yapılandır..herhalde olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek farklı bir sihirbazlık zannedilmektedir ki ısrarla sürdürülmektedir..şöyle ki;
ülkede başı örtülülerle başı açıklar arasında bir çatışma olmamasına rağmen ısrarla bunun olduğunu söylemek..ülkeyi önceden olmayan bir korku oyununun içine sürüklemek..
bu ve benzer durumlardan şu sonuç çıkabilir..olmayan ama varmış gibi gösterilen şey önemli bir çıkar sağlayıcıdır..yoksa niye bu kadar uğraşılsın,yırtınılsındır..
çok güzel şarkılara imza atan gruptur..özellikle şehitler dile geldi insanın yüreğini cız ettirir. atatürk'e atıfta bulundukları sarı zeybek şarkıları da çok güzeldir.
beni de götür gittiğin yere
bu kentte yaşamak çok zor
bak kabuslarım çoğalıyor
bu gönül beni hiç dinlemiyor
topraktan geldi insan
yine toprağa dönecek
yaşam bir gün elbet bitecek
ah bu gönül sen var ya
beni ne hallere koydun
bir canım var al o da
senin olsun
ah be gülüm sen de kimsin
beni katilin mi edeceksin
yaşattığın o günlerin
hesabını kime vereceksin
sana ait bende kalan
ne varsa hepsi yalan
şimdi kurtar beni bu aşktan
ah be gülüm sen ne yaptın
beni ateşlere attın
aslında sen de yandın
türban yasağını savunmak için uydurulmuş savunma mekanizmasıdır..oldukça saçmadır..şöyle ki bu allah'ın bir emridir..allah'ın kulu olduğunun göstergesi de budur...erkeklerin kölesi olmak istemiyorum diye zırlayan zihniyet aslında 'allah'a kul olmak zor geldi..ben de böyle dedim' demek istiyordur...
allah'a kul olmak istiyorsan örtünürsün..örtünmede insanın aklıyla çözemeyeceği hikmetler vardır...zaten dini, aklına uymayan yerde saçma diye nitelemek en çok yapılan hatadır..din itaati gerektirir..
inandığı gibi yaşamayıp, yaşadığı gibi inanırsa insan hep aklına göre olayları yorumlayacak, hep yanlışa düşecektir..unutma ki o akıl da allah'ın sana verdiği nimetlerden sadece biri..
örtünmeyi erkeklerin şehvani duygularını köreltici bir şey olarak tanımlamakla baştan büyük bir yanılgıya düşülmektedir..böyle yaparak onun allah'ın emri, dinin gereği olduğu gerçeği arka plana itilmekte ve kutsiyeti öldürülmektedir.
örtünmek allah'ın emriyse, ve ülkede türk-islam birliğini istemeyenler varsa onu siyasi simge de yaparlar, ona erkeklerin dayatması da derler, onu köleleştirci diye de tanımlarlar...
ama bunu yemeyenler, yiyenlerden çok şükür ki çoğunlukta ve bu ülke ayakta..
bir ibrahim sadri kitabıdır.kitabın tamamında aşka bulduğu tanımlar, yüklediği anlamlar, kullandığı örnekler oldukça doyurucudur. tabii bu aşkın günümüzdeki tiki beraberliklerle karıştırılmaması gerekir.
doğmak gibidir aşk.
kendiliğinden,
ölmek gibi ya da, tayin edemeden,
ümit meriçin son kitabı. ümit meriçle yapılan röpotajlarla oluşturulmuştur. kapağında çok da güzel başörtülü resmi bulunmaktadır. eskiden önce anlayıp sonra inanmaya çalıştığını, ancak önce inanıp sonra anlamaya çalıştıktan sonra islamı tüm mevcudiyetiyle hissetmeye başladığını anlattığı arka kapak yazısını okumak bile ne kadar dolu bir kitap olduğunu görmeye yetecektir.
bence çok şanslı olan insanlardır. şöyle bir düşünün islama zıt her işi yapan, haramdan vazgeçmeyen, allah'a şükrünü belli edecek ibadetlerden erinen, yalnızca kafa kağıdında 'dini' ibaresinde islam yazan bir insan, belki bir faili meçhul cinayetle,belki bir yılbaşı kutlamasında içip içip sarhoş olduktan sonra bir arabanın çarpmasıyla, belki de eroin bağımlısı olması ve altın vuruş yapması sonucu ölüyor ve cenaze töreni islami unsurlara göre yapılıyor, cenaze namazı kılınıyor.
hayatı hiçlikler uğrunda geçen bir insan için bundan büyük şans olamaz.hayatındaki inanç sistemini önce anlayıp sonra inanmaya kuran bir insanın hazin sonunun islami bir cenaze töreniyle son bulması ve dualarla uğurlanması belki de öteki dünya için tek kurtuluş vesilesi olacaktır.ne mutlu onlara..
keşke önce inanıp sonra anlamaya çalışıp islamın tadına varabilseler..*
baktım o gözler şimdi bana çok uzak
söylediğin o sözler demek ki hepsi yalan
sen oldum bilmeden gecemde hecemdesin
hem acı hem keder yaşattıran sensin
bırakıp gidersen yapamam sevgilim ben sensiz yaşayamam
belki çok uzaktasın belki yakın ben sensiz olamam
şiir
yar senin adın neydi
karardıkça kararan bigül yaptım seni
sürdüm gecenin soğuk ve sırlı yüzüne
seni içime göndüm
hani gidecektin ya
gerek kalmadı ben çoktan gittim
anayasal değil, kimliğim benim,
ıssık göldenberi, türk denir bana.
yarınıma ışık, bugünüm, dünüm,
atatürk uzanır, ta oğuzhana.
sazın kardeşidir, dombra ve tar,
köroğlunu git de, azeriden sor,
nasrettin hocamız, türkmende de var,
kaşgar hiç yabancı, değildir van’a.
bilge kağan bana, bir mektup yazmış,
dedem korkut türke, masallar dizmiş,
alparslan kapıdan, kilidi çözmüş,
bu temeller yoksa, yıkılır bina.
yurdun sahibi türk, türkçedir dili,
türk değilim diyen, bunu bilmeli,
dal, ağaçta köke, bağlı kalmalı,
uzayıp gitse de, dört farklı yöne.
soysuzun gözünde, türk olmak suçtur,
soyunu bilenin, başına taçtır,
dinini bilmeyen, kabuktur, hiçtir,
ata bilmeyense, veled-i zina.
anayasal kimlik, ağzında sakız,
ahıskalı türk’üz, öyleyse yokuz,
türkiyeli değil, türk’üz be öküz,
hem de beşbin yıldan, beri bu yana….