rahat bir vicdan: çünkü çalışsan sıkılıp başka bir şeye yönleniyorsun, çalışmayıp da can sıkıntısını gidermeye çalışırken de "ulan çalışmam gerekirken şu yaptığım da iş mi lan" diyorsun.
düzgün bir uyku: şahsım adına konuşayım, benim hiç düzgün uykum olmadı. genelde öküz gibi uyurum. çok uyurum manasında yani. ama sınav dönemi öyle olmuyor. uyuyamıyorsun. her şey tabi ki, rahat bir vicdan ile alakalı. vicdan rahat olsa sınav filan dinlemem, 15 saati deviririm yani yine.
sağlık: gençler, sigara + kahve iyi değil. sigarayı zaten biliyoruz, kahve de tansiyon filan yapar. hatta çok içersen çarpıntı yapar. bana bu çarpıntı her sınav zamanı olur.
sınav zamanları o kadar kahve içtim ki şu anda bağımlısıyım. durduk yere canım kahve çekebiliyor.
uyuşuk olmama: şimdi dostlar bu da tamamen ilk iki madde ile ilintili. vicdan rahat değil, uyuyamıyorsun. uyuyamayınca uyuşuk oluyorsun. uyuşuk olunca ders çalışamıyorsun, ders çalışamayınca vicdan rahatsız oluyor. alın size bir pozitif feedback örneği.
sosyallik: dışarı çıksan bile mal gibi oluyorsun kabul et. kafada artık ne bölüm okuyorsan o bölüm derslerinden ifadeler ve kelimeler gelir aklına. "hmm lan neydi o" diye girersin işin içine, sonra bir bakmışsın muhabbetten uzaklaşmışsın, hele seni o günlerde tanıyanların daha sonra o günler hakkında yaptıkları yorumlar nedir öyle? "seni mal gibi biri sanıyorduk, gayet normal çıktın hacıt"
evin durumuna kayıtsız olabilme yeteneği: kardeşim, şurada bulaşıklar 2 aydır duruyor, bir elini atmadın, şimdi bulaşık yıkayasın mı tuttu? odanı temizlemeni yine bir nebze anlayabiliyoruz ama mutfağı da bırak ya...
benzer şekilde;
kişisel bakıma gereğinden fazla önem vermemek: tırnaklar yarım milimetre uzayınca kesmeler, sakal bırakılmışsa ayna karşısında "eğri mi lan bu" diye incelemeler, günün ortasında durduk yere "dur lan dişlerimi fırçalayayım,mis gibi olayım" demeler, "insan aslında günde iki üç defa duş almalı" diye düşünmeler... tüm şehir senin uzuuun sakallarını ve taranmamış saçlarını biliyor. neyin havasını yapıyorsun şimdi?
mottosu carpe diem olanlar için gelsin;
sınav sonrası planı yapmamak: hep kafana göre hareket ettin, canın ne istediyse onu yaptın. o zaman niye "sınavdan sonra bi' dağıtalım be kankalar", "memleketi özlerim o zamana kadar, memlekete mi gitsek ki lan" demeler, "bu sefer yoganın sırrını çözecem" demeler... sen artık sen değilsin.
muhabbeti boldur ve genelde de iyidir ama asla tavsiye alınacak adam değildir. çünkü bilgiler yüzeyseldir, konu derinleştikçe bu kişi susmaya başlar. eğer probleminiz tam onun sustuğu yerde başlıyorsa, zamanla edindiği alışkanlık dolayısıyla sizin üzerinizde teorilerini deneyecektir.
diğer liderlere göre açık sözlü, düzgün insandır.
türkiye ab'ye girmesin diyor, başka bir şekilde ilişkisi olsun ama girmesin diyor. istediği bu, dile getirdiği bu.
ama diğerleri ne diyor? girsin diyor. ama bir sürü engel çıkartıyor. girmesini istemiyorlar, bir bağ bulunsun istiyorlar, ama bunu dile getirmiyorlar.
belki bu biraz da aralarındaki diyalogdur, yani belki kötü polisliği o oynayacaktır. ama durum bu şekildedir, diğerlerinden daha düzgün bir adam modundadır.
sadece yavşaklık yaptığında sağlam yavşaklıklar yapıyor, ki bu da yine düzgün bir adam olduğunun göstergesidir. sadece türkler'i o sevmiyor, oy ve iktidara bayılıyor ve kadınlara düşkün.
sorun kalitededir, bizzat siyasette değildir. az bilenler ve bilmeyenler oturup okuyacaklarına basmakalıp ifadeleri tartışmanın ortasına koyar ve konu dağılır ve kaliteden uzaklaşır.
herkesin kendi alanı ve bilgisi dahilinde konuştuğu ortamda aynı anda geyik de yapılır, siyaset de, dini tartışma da. ve herkes birbirini rahatça duyar. ses yükseltmeye gerek kalmaz.
son zamanlarda laikliği din düşmanlığı zanneden ve dini laiklik düşmanlığı zanneden sayısı artmıştır. bunları düşünenlere laf anlatamazsınız, çünkü başlıkta da görüldüğü gibi, salaktırlar.
görüldükleri yerde gazete rulo haline getirilmeli ve kafalarına vurulmalıdır.
sanırım tüm iş gelip buraya dayanıyor, dindar ile ateisti birbirinden ayıran şey, bu. işte burada da, iman devreye giriyor.
iman dediğimiz şey birinin telkinleri ile gelmez veya gitmez. kişi kendisi bilir, arar ya da terk eder. dolayısıyla, eğer kişide iman ile ilgili bir arayış yoksa, tatmin olmayacağı yanıt olacaktır.
cemaatçi değilsen git evinde laik ol demekten farklı değildir. ikisi de iğrenç düşüncelerdir.
insanız biz öncelikle. bu cemaattir, dindir, laikliktir, sonra gelir. bunlar insan içindir.
bir fanatik daha yaratmış olan öğretmendir.
ezildikça fanatikleştiğini görememiştir insanların.
bakın mesela cemaate, eziklikleri ortadan kalkınca değişik yerlere gitmeye başladılar. parayı bulanlar cemaati sadece maddi anlamda hatırlıyor, öğretileri nerede? yok. barlarda cemaatçiler de var efendim.
yakında bunlar dinlerini de kaybeder.
ankara'da gösteri yapıp embesil olacaklarına van, trabzon, kars ya da ne bileyim izmir vs. gibi rahatsız olanların olmayacağı yerlerde gösteri yapmaları gerekiyor sanki adamların.
ya da mesela haklarını aramak için trafiğin olmadığı bir yere gitsinler ankara'da. mesela ankaragücü stadını açsın, orada gösteri yapsınlar.
ne işiniz var ulan dikkat çekebileceğiniz yerlerde?