diyarbakırlı olması muhtemel kadındır. 60 hanelik evlerinde önce abileri, sonra babası, sonra amcası, dayısı, köyün gençleri, imam, okul müdürü, okuldaki gençler vs derken siz deyin 37, ben diyeyim 69 a kadar insan çıkmıştır bu kadına.
arapçadaki "el" eki, ingilizcedeki "the" eki gibi görülebilir. el-ilah yani bizdeki yanlış kullanımıyla "allah" tek olan ilah manasına gelir diyebiliriz. arapçada "al" ise "en büyük" gibi bir anlam vermektedir ki; bizim kullandığımız "allah"; "en büyük ilah" manasına geldiğinden esasında bir nevi şirktir.
geçmişte belki ulaşılamayan ancak şimdi kolayca ulaşabileceğiniz arapça tv-radyo gibi şeyleri dinlerseniz "ellah" diye telaffuz ettiklerini görürsünüz. doğrusu budur.
kelimenin kökenine göz atarsak; eski araplarda allah inancı falan yoktur. ilah inancı vardır. ibranice ile müthiş benzerlik gösteren arapça, bir çok terimi ibraniceden almıştır; allah buna dahildir. şöyle ki; yahudiler bugün "shalom alekem" demektedir, yani "selam aleyküm" yani türkçesiyle "esenlikler dilerim".
içimizde hala daha bilmemkaç yaşına gelip müslüman olduğunu iddia edipte "allah'ın selamı" diyen adam vardır. oysa selam; arapça sağlık demektir. ibranice shalom'un sağlık demek olduğu gibi. aleyküm/alekem üzerine olsun demektir. (esselamın aleyküm ve rahmatullah; allah sıhhat, rahmet eylesin demektir. burada nüans selam ve es-selam dır.)
yahudi mistisizminin binlerce yıllık ismine bakarsanız; tanrıdan gelen/gelenek manasında olan qaballah (kabala) olduğunu görürsünüz.
velhasılı kelam; "tanrı" kelimesi teklik ifade ettiğinden esasında allah kelimesini karşılar. allah kelimesi ise (doğrusu ellah) el-ilah tan gelir.
türkiye de kitleleri kontrol eden mekanizmalar bellidir;
1) siyasi partiler
2) sivil toplum kuruluşları.
bugün apo ile görüştüğü ayyuka çıkan, terörü tekrar hortlatan, kürt açılıyma memleketi bölünme sürecine soktuğu halde türkiye'nin %50 sinden oy almış "sağcı" parti; her terör olayı sonrasında çıkıp "bunlar provakasyon, provakasyona gelmeyin" derse ve hatta tepki gösterenler olduğunda "bunlar da provakasyon, provakasyona gelmeyin" diye yinelerse ve o %50 de bunu yerse, toplumun hissizleşmesi normaldir.
başka bir açıdan bakıldığında türkiye de milliyetçilik denince akla gelen partinin lideri, şehirdeki pkk ya karşı direnen yandaşlarını televizyona çıkıp aforoz ederse; her türlü direnişe, gösteriye "provakasyona gelmeyin, sükunetinizi koruyun" diyerek yaklaşırsa, bu ulusun en gerçek milliyetçilerini pasifize ederse toplumun hissizleşmesi normaldir.
yürüyüş yapan, slogan atan, isyan eden kesimin "türk solu" (http://www.turksolu.org ) adı altında 300-500 kişilik bir hareketle sınırlı kalmasından; milliyetçiliği savunan hepar gibi bir partinin, cem uzan'ın ibo konserleri ve döner-ekmek ile %7 aldığı memlekette %0.2 gibi bir oy almasından memleketin ne durumda olduğu, milletin kimlerin kucağına oturduğu ayyuka çıkmıştı zaten.
siyasi durum budur.
stk (sivil toplum kuruluşu) açısından baktığınızda çok açıkça ifade edebiliriz ki 200 küsür tane akp'nin kurdurduğu, beslediği ve büyüttüğü stk vardır. 9 insanın israil tarafından şehit edilmesi bile örtbas edilmiş, kimse gıkını çıkartmamıştır; emir akp dendir. ona da obama emir vermiştir. bunun hakkı aranmamıştır.
en baba sağcı stk lar dahi; demokrasi, insan hakları, özgürlük(liberalizm) falan gibi 80 öncesi enternasyonalist solcu zırvalarını motto olarak kullanmakta nedense kimse buna uyanmamaktadır.
doğu türkistan da kendi öz sünni kardeşlerimize soykırım uygulanırken, kuzey ıraktaki türkmenler kürt yönetimince ezilirken, gidip 60 senelik mevzu olan afrikayı önümüze koyan hükümetin ve ona destek verenlerin enternasyonalist kafa yapısını çözebilmek için çokta zeki olmaya gerek yoktur.
bu hükümet ve zihniyeti tarafından inşa edilmiş mevcut milli eğitim sisteminde atatürk'ün bile kim olduğunu bilmeden, sadece tarih ezberletilip sınav yongasında öğretimsiz takılan mtv bazlı hissiz nesilin arkadan gelerek bazı şeylere el koymasını da bekleyemeyiz. 1980 de pasifize edildikleri için sistemin çarkına giren babalarımızdan da bekleyemedik.
türk milletinin en büyük özelliği "lider" çıkartması ve peşinden "ölümüne" gitmesidir. peşinden gidebilecek "demokrat, liboş, insan hakçı" yani antin kuntin amcık ağızlı bir lider bulursak, gene gideriz. ve türkler bir yola baş koyduklarında çığ olur. bu sebepten isyan demek devrim demektir türkiye de.
umutla bekliyoruz, elden başka bir şey gelmiyor maalesef.
bütün dış yardımların çeteler tarafından 20 senedir yağmalandığını bildiğimiz somali'ye yardım şeysidir.
"ver hacı parayı, afrikaya gidiyo para. emin ol, için rahat olsun."
orjin kremi gibi bambaşka bir müslüman yeme olayıdır. yükü insanlık dışı her şey olan garip güreyba tiplerin kendi maksatlarına kullanacakları paradır. (cihat için her şey makbüldür, hırsızlık, dolandırıcılık. çakallar sizi be)
ihh; israil'e kafa tutup 9 insanımızı öldürttürmek haricinde hiç bir şey yapmış bir kuruluş değildir. başka bir deniz feneridir.
esasında sorsanız ciddi anlamda amerikaya karşı olan maldır. işte bu kadar açık ara maldır. mal oğlu maldır. malın evladıdır.
evet. aynen böyledir.
demokrasi, liberal ekonomi, insan hakları ve liberalizm kelimelerini kendisine şiar edinmiştir. malın çocuğu, malın fırlattığı mal; liberal ekonominin siki tutup battığını dünyanın bambaşka şekilde yönetildiğini bilmez. şu an tepesinde amerika veya ab olan ülkelerin hemen hemen tümünün bir 15-20 sene süper ekonomisi var zannederken kucağa oturtulup zıplatıldığının farkında değildir.
çünkü maldır. malın önde gidenidir. malın en ileri seviyesidir. insanlıktan nasibini alamamıştır çünkü maldır.
maldır ve kendisini müslüman zanneden maldır.
hayvanın malı allah'ın ilk emri olan "oku" yu tersten anlamış gitmiş ne kadar ilmihaldir, risaledir, boktur püsürdür saçma sapan kul yapısı varsa okumuştur.
çünkü maldır. okuması gerekenin kuran olduğunu idrak edememiştir. memleket veya uygur türkleri gibi acı çeken kendi milleti varken afrikadaki aç bebelere yardım eden maldır.
malın önde gidenidir.
amerikanın bu coğrafyaya girerken hep islamiyeti kullandığını göremeyen maldır.
maldır.
kendisini sağcı zanneden maldır. sen madem sağcısın, bütün solcular hayvan gibi neden seni destekliyor a mal?
velhasıl direkt ve açık ara maldır.
dinin düşmanıdır aslında. çünkü kafası çalışıp sorgulayabilen insanlar tanrılarına; "beni bunlarla aynı meydanda mı yargılayacaksın yarab" diye günaha girmektedir, isyan etmektedir.
5 vakit yatıp kalkınca cenneti garanti altına aldığını zanneden maldır çünkü bunlar aynı zamanda.
allah belanızı versin tiksiniyorum sizden mallar sürüsü.
+ abi fincanların kanatları olsada dalarak uçsa.
- ?
+ abi özgürlük ve demokrasi, yaşasın amerika ve zulümleri.
- ??!
+ abi kürt ve türk kardeştir, obama da babamızdır.
- derdin ne evladım senin?
+ abi atatür..
- orrrrrrrrooooosssssspunun çocuğu.
+ oha ağır olmadı mı?
- olmadı. saçmalıklarından bıktım. gerizekalılığından bıktım. mallığından bıktım. öküz beyniyle aynı kapasitede cümleler kurmandan bıktım. ama en kötüsü sana anlayamayacağını bildiğim halde açıklama yapmaktan bıktım. özet geçtim. yeter artık; siktir git. ta ananın da amına kadar yolun var.
"kemalizm nedir" i bilmeyen insanların bambaşka komik önermesidir.
kemalist lafı ingilizler tarafından kuvayi milliyeye propaganda amaçlı söylenmiş sözdür. kemalizm; o günden itibaren vatan savunması için kullanılmıştır.
sizin direttiğiniz iğrenç şeyler değildir kemalizm. sizin direttiğiniz iğrenç insanlar değildir kemalistler.
hasan tahsin dir kemalist, mehmet akif ersoy dur, sütçü imamdır, kazım karabekir dir.
ingiliz'in, fransız'ın memlekete girmesine karşı çıkan; başı dik mehmetçiktir kemalist.
kemalizm'e kim karşı olur peki? en başından olduğu gibi kürt teali cemiyetinin kurucularından şeyh sait'in intikamından kuduran köpekler olur. şeyh sait'in kürtçülüğünü islam diye dikte eden orospu çocukları olur.
bakın, türk ordusunun iki düşmanı vardır; pkk ve akp. bu kadar.
peki kemalizm'in sonu gelir mi? asla.
"sönmeden yurdumun üzerinde tüten en son ocak"
iyi inşaat işçisi, selpak satıcısı, ayakkabı boyacısı, türkücü, çiğ köfteci, otoparkçı olabilme potansiyeline sahiptir. belki de bir gün yanınıza gelip; "ağbi dogudan geldik açıs" demişliği vardır. veya sizin onu görüp "ulan bunlarda şehirde yaşıyorlar ya hayret ediyorum" demişliğiniz vardır.
kemalist olmayan türk vatandaşı zekasından en az 10 kat üstün olan zekadır.
ayrıca şeref ve haysiyet barındırır, yani kemalist olmayan adam şerefsizdir. çünkü kemalist vatanı savunan demektir. kuvayi milliyeye ingilizler tarafından söylenmiştir. vatan işgaldeyken direnmeyen adam da şerefsizdir, haindir. hatta tdk ya baktığımızda hain in karşılığında gördüğümüz gibi orospu çocuğudur.
kemalist olmayan yavşak zekası ne kadar aşşağılıksa, kemalist olan insan zekası o kadar büyüktür; yücedir.
bu memlekette hala daha isimin ve sıfatın ne olduğunu bilmeyen, yani ilkokul sıralarındaki bilgiyi bile es geçmiş "süper dinci"ler olduğu mühletçe anlaşılamayacak komutandır.
allah'ın 99 ismi varken ne gerek varmış tanrıya? lan sen kimsin de tanrı ya isim takıyosun çakma müslim, süper müslüman.
allah türkçe tanrı demek ingilizce god demek arapça allah. öküz müsünüz nesiniz anlamadınız kaç senedir ya.
peygamberin sıfatını tam olarak bilemiyoruz. ama bir çok ayrıntıyı tahmin edebiliyoruz.
sürmelidir, doğuştan değil kendisi sürme çekerdi. aynı zamanda çok büyük ihtimal dövmelidir, soylu ve zengin olduğu için yüzünde olması ise gene büyük ihtimaldir. saçlarını örerdi; o coğrafyada uzun saçlı olan erkeklerin mecburiyetidir; kumdan mahfolur yoksa saç. hızması veya küpesi olması da büyük ihtimal olmasa da olasıdır; arap erkekler o dönemde iki küpe birden takardı. metal bilekliği ve büyükçe kolyesi ise kesin vardı.
akp hükümeti tarafından utanılmasa plaket verilecek yandaşlardır. adamlar kinini türk ordusuna, türk değerlerine kustukça hükümet konuyu onlardan alıp evirip çevirip onlarla aynı dili konuşuyor.
şimdi burda 10 kişi toplanıp ağzımıza yüzümüze puşi bağlasak ve terbiyesiz gibi sağa sola molotof atıp cam kırsak; arada da apo mapo diye bağırıp, barış marış desek kimse içeri almaz lan bizi. valla bak.
ama 10 kişi toplansak elimizde türk bayrağı yürüsek falan, provakatör diye çok afedersiniz neredeyse götümüzden sikerler bizi.
memleketi bula getirenlere ve getittiren %50 ye selam ederim.
neşe ve mutluluktur. rahattırlar çünkü, baskı altında yaşamamaktadırlar. daha özgürdürler; o yüzden yanakları daha kırmızı, gözleri daha ışıl ışıldır.
deniz havası ile büyürler, balkan göçmenleriyle karışmış olmanın verdiği boy uzunluğu ve renkli göz ile beraber coğrafya ile bağdaşık neşe birleşince sadece güzel kızlar çıkmaz; güzel insanlar da çıkar ortaya.
türkiye'nin bazı memleketlerinde bulunan "onu yapma bunu yapma" diyerek büyütülmüş; gözünün ferini anasının babasının isteklerine vermiş, psikolojisi bastırılmışlıktan ibaret kızlarıyla bu yüzden mukayese edilemezler.
aynı şekilde insanı da; kadını baskı altına alıp kendi istediğini zorla yaptırmayı kendisine görev bilen ciğeri beş para etmez aşşağılık psikopatlardan daha iyidir.
sadece izmir'in değil; avrupalı türklerin ayak bastığı her yer böyledir. güzeldir, renklidir, neşelidir ve laiktir. insanı insana benzer.
aldığım tepkiler sonucunda rahatlıkla görebildiğim üzere ayrılıkçı kürt bünyeleri "hassiktir uyandılar!" konumuna getirmiş ve 3,5 (üç buçuk) atmalarına sebep olan iyiliktir.
ilk başta kulağa son derece mantıklı gelmiyor da değil hani.
kim iç savaş isteyebilir ki?
kim bu kadar gaddar ve kana susamış olabilir ki?
kim aklını kaçırmış olabilir ki?
acaba?
hadi biraz kavramları sorgulayalım o zaman; savaş nedir, iç savaş nedir, iyi midir, kötü müdür, ne menem bir şeydir bu iç savaş görelim.
önce bilgi sahibi olalım sonra fikir
iç savaş, terim olarak ingilizce "civil war"un karşılığıdır.
sivillerin yani halkın savaşı anlamına gelir gibi gözükse de aslında ilgisi yoktur. iki ayrı kutba bölünmüş bir halkın birbiri ile ve orduları aracılığıyla savaşını anlatmak için kullanılır.
terimin adını veren iç savaş bildiğimiz amerikan iç savaşı'dır
tarihe kuzey-güney savaşı olarak da geçen ve dört yıl süren ünlü savaş.
yıllar önce trt'de gösterilen "kuzey ve güney" adlı ünlü diziden hatırlayabileceğimiz savaş.
bugünlerde amerikan "başkanlık sistemi" ve "eyalet" yapısı bizzat başbakan tarafından da türkiye'ye örnek olarak gösterildiği için amerikan i savaşı'nın önemi daha da artmaktadır.
amerika dediğimiz ve kendimize örnek almaya uğraştığımız devlet, ingilizce adıyla united states of america yani amerika birleşik devletleri'dir.
amerika, bir devletler federasyonudur ve bu devletler ya da eyaletler 1776 yılında bir araya gelerek washington merkezli bir tek devlete dönüşmüştür.
amerika'nın kurucusu washington'dan sonra en bilinen başkanı abraham lincoln ise kuruluştan neredeyse 100 yıl sonranın başkanıdır.
washington amerika'yı kuran lincoln ise bölünmekten kurtaran lideridir, adeta ikinci kurucusudur
1860 yılında lincoln cumhuriyetçi parti'nin başkanı, yapılan seçimlerde ise amerikan başkanı olur.
lincoln'ün ve cumhuriyetçilerin o günkü temel sloganı köleliği kaldırmaktır.
bugün daha solda ve ezilenden yana görülen demokratlar ise kölelikten yanadır.
tarihin garip cilvesi olarak sağcı ve cumhuriyetçi ve de beyaz lincoln köleliği kaldıracak, "solcu" ve demokrat ve de siyah obama ise yıllar sonra abd'nin ilk siyah başkanı olacaktır.
lincoln köleliği kaldırma programı ile seçildiğinde bu durum ülkenin bir bölümünde büyük bir tepki yaratır.
amerika'nın güneydoğusundaki 11 eyalet bu durumu kabullenmek istemez ve toplanarak abd'den bağımsızlıklarını ilan ederler.
abd bu kararla teorik olarak ikiye bölünmüş olur, bir yanda birleşik devletler, diğer yanda güneydoğu eyaletlerinin oluşturduğu konfedere devletler.
abd başkanı lincoln, güneydoğu'da bağımsızlık ilan eden eyaletlere karşı savaş
açmayı göze almış ve bu sayede abd'yi bölünmekten kurtarmıştır.
abd iç savaşı sonrasında ise ku klux klan (kkk) adlı ırkçı terör örgütü ortaya çıkmıştır. türkiyede'ki pkk'da tıpkı kkk gibi masum insanları yakan bir ırkçı terör örgütüdür.
bu iki bölünmüş devlet bir süre sonra savaşa başlar ve bu savaşa da amerikan iç savaşı denilir.
aslında savaş ekonomik bir savaştır.
abd'nin kuzey eyaletleri sanayileşmiştir ve sanayide kölelik olamaz çünkü modern köleler denilebilecek işçiler kullanılır fabrikalarda.
güneyde ise büyük toprak ağalığı, beyaz toprak ağaları ve köle olarak kullanılan zenciler vardır.
merkezi devlet ve başındaki başkan lincoln "bağımsızlık" kararını tanımaz ve ordu'ya operasyon emri verir.
12 nisan 1861'de savaş başlar.
iç savaş tam dört yıl sürecek ve hem kuzey hem de güney büyük kayıplar verecektir.
kuzey'den yaklaşık 400 bin, güney'den ise yaklaşık 300 bin kişiyi yaşamını yitirir.
9 nisan 1865'te güney orduları kuşatılacak ve teslim alınacaktır.
...
iç savaş gerçekten de kanlı bir savaştır.
ama kanlı olmakla birlikte zorunludur.
lincoln abd'yi bölmek için karar alan ve yerel devlet güçleri olmasına güvenen, üstelik kendi orduları da olan bu devletlere karşı, ülkenin bütünlüğünü sağlamak için bir iç savaş kararı alabilme cesaretinde bulunmuştur.
demek ki amerikan örneğinde yani ilk örneğinde bile iç savaş, ülkeyi böldürtmemek için alınan siyasal bir karardır.
iç savaş olmasa amerika çoktan bölünmüş olacaktı.
ve iç savaş sayesinde amerika bölünmemiştir.
o halde iç savaş bölücü değil kurtarıcıdır denebilir rahatlıkla.
tabi bunun yanında iç savaş, köleliğe dayanan bir ağalık sistemine açılan önemli bir savaştır. o günlerde abd'nin güneydoğusunda var olan ağalık ve toprak köleliği sistemi bu sayede yıkılabilmiştir.
ve çok daha önemlisi, iç savaş, beyazların üstünlüğüne inanan, aşırı fanatik bir beyaz ırkçılığına karşı savaş olmuştur.
bu ırkçılığın önemli bir figürü olarak da ku klux klan adlı ırkçı terör örgütü ortaya bu dönemde çıkmıştır.
toprak ağalarının yıkılan egemenliğini engellemek için bir terör örgütü olarak doğmuştur.
kısa adı kkk olan bu ırkçı ve zenci düşmanı, amerika'nın güneydoğu'sunda üstlenen, zencileri evlerinde diri diri yakan örgütle günümüzde türkiye'nin güneydoğu'sunda üstlenen ve türkleri molotoflayarak yakan pkk adlı ırkçı ve türk düşmanı terör örgütü arasındaki benzerlik ise insanı hayrete düşürmektedir.
kısacası iç savaş aynı zamanda toprak ağalığını, toprak köleliğini ve ırkçılığı yok etmek için açılmış bir savaştır.
ülkenin sadece idari yapı olarak değil sosyal, ekonomik ve etnik olarak bölünmesini de engellemiştir.
aman ha iç savaş çıkmasın diyenler amerika'da kazansa idi, bugün amerika'nın güneydoğu'sunda, ırkçı, gerici, ağalıkla yönetilen bir devlet olacaktı.
o gün için iç savaşçılar ırkçılık karşıtı, ırkçı olanlar ise bölünme yanlılarıydı.
o günün amerikası'nda solcu geçinen demokratların bu bölünmeyi savunmuş olması, köleliği savunmuş olmaları adeta bir genetik aktarımla türkiye'nin günümüz demokratlarına kadar nasıl olmuş da geçmiştir ayrı bir tartışma konusudur.
...
şimdi biraz bilgi sahibi olduğumuza göre daha rahat konuşabiliriz.
türkiye'ye amerika modelini önerenlere hodri meydan diyoruz.
madem ki başbakan amerikan tarzını bize öneriyor o zaman o tarzın nasıl kurulduğunu da bilelim: iç savaşla!
tayyip erdoğan, son günlerde pkk'ya ve pkk'nın yasal partisi bdp'ye son derece sert çıkışlar yapmaktadır.
kendisi gönlünde abd başkanlık modeli olduğunu da hiç gizlememektedir.
gerçekten başkan olacaksa lincoln gibi yapabilmelidir: özerklik ilan eden bölücülerin üzerine ordu'yu sürme cesareti var mıdır acaba?
lincoln olmak ister mi istemez mi göreceğiz.
tabi lincoln'ün sonunu hiç anımsatmayalım, bizzat kendi taraftarlarınca suikastle öldürülmüştür.
...
tayyip erdoğan kendi seçimini yapabilir ama türkler de yapmalıdır ve eninde sonunda da yapacaktır.
ama "aman ha" diyenlere biraz tarihi anlatalım öncelikle.
bu ilk örneğinden görüldüğü kadarıyla iç savaş hiç de öyle kötü bir şey değildir.
keşke bizim ülkemizde de olsa diyesi gelmektedir insanın.