tuttuğunuz evde daha önce insan yerine bir insanımsı yaşamışsa işkencedir, çiledir.
ailemsiz 3. ev değiştirişim olmasına rağmen ilk kez temizlik çile gibi geldi. benden önceki kiracı kadın/erkek evi ahır sanmış olacak ki bunun başka bir açıklaması olamaz.
neyse bir kez daha çamaşır suyuna, efenime söyleyeyim cife, teşekkürlerimi sunuyorum.
gerçek yaşanmış hikayesi olan şarkılardır.
en sevdiğim olan cem karacanın seslendirdiğiceviz ağacı parçası en güzel örneği olabilir.
hikayesi;
Nazım Hikmet'ın, kaçak yaşadığı zamanlardan birinde yakın ve güvendiği bir ahbabı ile haber gönderiyor sevdiceğine "Gülhane Parkı'ndaki ceviz ağacının altında" buluşmak için. Arkadaşı o kadar da güvenilir bir arkadaş olmadığını kanıtlamak istercesine haber ediyor polise. Nazım gidiyor buluşma noktası olan ceviz ağacının altına ve beklerken uzaktan görüyor polislerin geldiğini, tırmanıyor o ceviz ağacına.
Bilenler bilirler Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı'nın bahçesidir bir nevi. Konumu, şuala hani biraz düşününce bütün bir boğaza hakim. Ceviz ağacının tepesinde nazım bir manzaraya bakıyor, bir aşağıdaki cümbüşe. Polisler geliyorlar, aranıyorlar ama bulamıyorlar. sevdiceği geliyor, ağlıyor ama bilmiyor nazım hemen başının üzerinde. Bilenler bilirler ceviz ağacı sağlam budaklı, yapraklı bir ağaçtır. Çocukluğum, bağda ceviz dibinde geçti ellerim kapkara... Başlıyor Nazım oracıkta yazmaya şiirini zihnine;
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var
Yüz bin elle dokunurum sana istanbul'a
Yapraklarım gözlerimdir şaşarak bakarım
Yüz bin gözle seyrederim seni istanbul'u
Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında...
yolsuzluk yapıldı meşru oldu.
hırsız, katil savunmak meşru oldu.
küçük canlara tecavüz edildi meşru oldu...
o günahsızların, namusunu, geleceğini parayla satın almak meşru oldu...
müslümanlığı kullanıp milleti daha ne kadar sömürecekseniz, daha ne kadar kandıracaksınız?
(bkz: ak partili olmak)
son zamanların modası olmuş dövme.
sanırım buna katlanabilmek için hafif mazoşist olmak gerek.*
dövme kapattırmak isteyenler için biçilmiş kaftan olabilir.
-Dolandırıcılık
-Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (International Emergency Economic Powers Act) ihlal etmek
-Bankacılık sistemine karşı dolandırıcılık
-Para aklama...
Abd'de bu soytarıya operasyon yapan polislere ödül verilir bizde tutuklanıyor..
Allah'tan hukuk devletiyiz...
istiklal caddesinde yapılan patlamada selfie çekilmeye çalışan akıl yoksunlarıdır.
bir insan cehalet ve duyarsızlığını ancak bu şekilde resmedebilirdi...
istanbul’u onun varlığıyla istanbul yapan, denizin ortasında bir başına, yalnız, istanbulun kızı… Ulaşılmaz Kız Kulesi…
Ve Haliç’ten Boğaz’a doğru usul usul süzülen, var olduğundan bu yana dimdik ayakta istanbul’u seyreden Galata Kulesi…
--spoiler--
"Demek sen Galata! " Ben de Kız Kulesi, memnun oldum tanıştığımıza! Doğru söylüyorsun ! Sen de ben de çok yakışız bu masala. Bu şehrin efsunlu güzelleriyiz biz. Bin bir ses çarptı asırlık duvarlarınıza. Nasıl yani? Sen ve ben mi diyorsun ? Bir de bu şehir! ikimiz bir aşkın yüzünü istanbul yaparız öyle mi? Deli olma !"
--spoiler--
masalları güzel başlamıştı. bu masalın kendileri için mutlu biteceğin inandılar.
--spoiler--
"Elimde bir resim... Resimde sen... Parmaklarına sıkıştırdığın sigaran... Masada bir bardak demli çay... Arkanda bir tablo... Tabloda Kız Kulesi... Gözlerinde gülerken ağlayan bakışların... Sanırım bu aşkın bir fotoğrafı çekilebilse bu fotoğraf olurdu. Çünkü ben tıpkı o resimdeki gibi hep arkandaydım senin. Her gün geçtiğin sokakta fark etmediğin, sana vurgun bir serçeydi yüreğim. Sen Galata'ydın bu masalda, ben Kız Kulesi'ydim."
--spoiler--
kız kulesi besbelli aşıktı galata'ya... peki ya o? kız kulesinin galataya yazdığı mektuplardan ibaretti bu aşk...
--spoiler--
"Aslında o bu aşkta yoktu. Hiçbir zaman da olmadı. Bu aşkta ben bile yokum artık. Bu iki kulenin iç burkan, tozlu kitaplar da unutulmuş hüzünlü masalı. Boğazı dantel gibi süsleyen bir kadındı Kız Kulesi. Herşeye tepeden bakan kibirli Galata'ya aşık oluyordu. Karşılığı olmayacağını bilerek... Sevmekten bir adım öteye geçemeyeceğini kabullenerek seriyordu yüreğini Boğaz'ın tam ortasına. Ne yapsın ? Kaderi böyle yazılmış. Bir şaheserin ortasında hüzünle kavrulmaya mahkum olmuş bir yazgısı vardı Kız Kulesi'nin. "
--spoiler--
aşklarını tozlu kitapların arasına attı kız kulesi... unutmaya niyeti yoktu galatayı kalbine gömdü gitti...
"Yolun açık olsun Galata, Kız Kulesi tek başına da yakışır bu masala !"
yapılan patlamaların ardırdan, ölen masum insanların ardırdan 'artık çok güçlü bir ülke olduğumuz için bize saldırıyorlar' diye övünen bir iktidar ve onları destekleyen sürüye yazıklar olsun.
her daim güzel olan kafadır.
islamdan bahsedip ahkam kesiyorlar hala dini meze yapıp yiyorlar. Ensar Vakfı'ndaki 45 çocuğa tecavüz olayı ilk tecavüz olayı olmamasına rağmen 7 yıl önce de direkt vakfın başkanı çocuklara tecavüz etmiş. Tecavüzcü bunlar. bunları bile bile nasıl hala biat edersiniz? https://galeri.uludagsozluk.com/r/1004307/+
Baş rollerinde Kim Hyun Joong ve Jung So Min'in bulunduğu Güney Kore dizisidir. dizi de kızın biraz fazla gurursuz olduğunu düşünebiliriz ama aşkta gururun olmadığını göstermiş ve mutlu sonla bitmiştir.
şanssız çocuklarla dolu kışları duyulan tek koku soba bacası, yazlarıysa tezek kokusu...
kimsenin umrunda, aklında olmayan bir yer. kışın ortasında terlikle okula giden bir kız esasen ülkenin doğusu... http://galeri.uludagsozlu...kenin-do%C4%9Fusu-775787/
bir ablanızın veya sizden küçük bir kardeşinizin olmamasıdır. Bazı geceler kafanı yorganın altına alıp yalnız ağlamaktır, derdini anlatacak kendi canınızdan, kanınızdan biri yoktur çünkü... vardır elbet abin vardır erkek kardeşin vardır ama onlarla ne kadarını paylaşabilirsin ki. Dahası dostların vardır, biz varız diyen ama bir ablan yoktur...
mesela hiç bir zaman ona küçük gelen kıyafetleri giyemezsin. onun derdini dinleyip derdini anlayacağın biri olmaz hayatınız da. yalnız büyürsünüz. bir abla bir kardeş şevkatine o kadar aç büyürsünüz ki hem de...
anlamıyorum, kardeşiyle düşman olanları, gidip elin kızına kardeşim, abla deyipte kendi kardeşini görmeyenleri...
insan ellerindekinin değerini bilmiyor. keşke ne kadar saçma bir kelime değil mi? kardeş başka birşey o yüzden değerini bilin, mesela ne yapın biliyor musunuz?
bugün kardeşinize gidin ve onu sevdiğinizi söyleyin, birşey kaybetmezsiniz...