kus konsun yoluna
-13 (nihilist)
onuncu nesil yazar 1 takipçi 5.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bu böyle nereye kadar gidecek

    1.
  1. derya civelekin 2001'de sual dergisinde yayınladığı şiiri.

    BU BÖYLE NEREYE KADAR GiDECEK

    bu böyle nereye kadar gidecek
    kaç şeritli yoldayız ki bize yol vermiyorlar
    ne dirençli akıl bizimkisi de
    ters yoldan gitmeye diretiyoruz
    kime soracağız hangi şehre hangi yoldan gidilir
    düz yolda yolumuzu kaybettik
    tabelalarda alkol isimleri

    karanlıkta mum aramak gibi bizimkisi
    kibritler rüzgarla sönüyor
    tütünün ateşini güneşte arıyoruz
    nereye kadar gidecek bu böyle
    bu yol cenneti gösteriyor, girmeyelim
    bu güzellik düşünceye ket vuracak,
    sevmeyelim
    ölene değin çay içelim
    çayımızı yüreğimizde demleyelim

    bu böyle nereye kadar gidecek
    kim söyleyecek nerede olduğumuzu
    mutlu olmak bizi öldürecek
    düşünmeyelim
    0 ...
  2. türkiye savaşa girdi iddiası

    1.
  3. facebooktaki ortak yaşam portalı sayfasının iddiası.

    ‎-SON DAKIKA- Türkiye Savaşa girdi!
    Bazı görgü tanıklarının aktarımına göre TC'ye ait 14 askeri araç Ceylanpınar'dan Suriye Topraklarındaki Serêkaniyê'ye giriş yaptı. 8 Ocaktan beri Türkiye den tahsis edilen iki tankın da Kürtlere ait sivil yerleşim yerlerini bombaladığı gelen bilgiler arasında
    1 ...
  4. arif erden

    1.
  5. yazar ve şair olma eğilimindeki genç insandır kendileri. şu blogda yazdıklarıyla gurur duyuyorlar. pek de fena değil aslında.

    http://allahallahallahallah.blogspot.com/
    0 ...
  6. sol kısımda kürt ve türklü başlıkların çokluğu

    1.
  7. genelde faşist kafaların açtığı başlıklardır. ben de bu oyunun bir parçası oldum şimdi.
    0 ...
  8. to şiya

    1.
  9. arkadaşının arabasını kaçırıp peşinden koşturmak

    ?.
  10. tam anlamıyla eşşek şakasıdır. olay şöyle cereyan etti;
    benzin almak için hyundai h100'le girdiğimiz benzincide hakan'ın tuvalete gideceği tuttu. hakan'ın amcaoğlu ramazanın acemi şoförlüğüne güvenerek arabayı kaçırıp biraz eğlenme kararına vardık. hakan'ın gelmesiyle benzinciden yavaşça çıkıp ara sokağa yöneldik. hakan ise peşimizden yavaşça geliyordu, ramazan'ın cesaret edemeyeceğini düşünüyordu. ara sokağın başında hakan'ın gelişini kafamı pencereden çıkarmış izliyordum. hakan, "beklesenize" gibi şeyler söylüyordu. tam kapıya açmak için elini uzattığında gaza biraz yüklendi ramazan. hakan da bu sefer gülerek hızlandı. o hızlanınca ramazan biraz daha bastı gaza. bunun üzerine hakan, ciddileşmeye çalışıyordu lakin beceremiyordu. araba abisinindi, ramazan da epey acemiydi. yani bir kaza olsaydı... hakan, bunu düşünmek dahi istemiyordu. hakan koşarken, "sokağın sonunda dönerken yavaşlamak zorunda kalır, ben de kapıyı açar, binerim arabaya" diye düşünüyordu sanırım. ancak işler onun sandığı gibi olmadı.

    sokağın sonuna gelirken ramazan biraz yavaşladı, dönmek için epey hazırlandı ve hızlı bir dönüş yaptı. hakan bir yandan ramazan'ın nasıl böyle araba kullandığına şaşırıyor, -ki hakan dahi böyle bir viraj alamazdı- bir yandan da küfür ediyordu. aradaki mesafe 50-60 metre olunca arabadan inip, el kol hareketleri yapmaya başladık hakan'a. hakan iyice kudurmuştu. yine depar atmaya başladı. bir an gözümde holosko gibi göründü. biz arabaya atlayıp kaçtık. hakan arayıp tehdit etmeye başladı. biraz da şiveli bir konuşması var ki hali hazırda komik olan durumu inanılmaz komik kılıyor ve bizim kahkahalarımız sokakları inletmeye başlıyordu.

    artık şakayı bitirmeye karar vermiştik. tanıdık dönercinin önüne park edip, anahtarı dönerciye teslim ettik. sote bir yerden dönerciyi izlemeye koyulduk. hakan söylenerek geliyordu. arabayı gördü, içine baktı, hasar var mı diye sağına soluna baktı. kapıyı açmaya çalışırken dönerci anahtarı verdi hakan'a. bir süre dönerciyle konuştuktan sonra arabaya atladı ve gitti.

    bir saat sonra aradı, yerimizi söyledik, geldi. çok sakin ve naif bir şekilde "neden bana bunu yapıyorsunuz?" dedi. "ahahahahahah" diye cevap gelince hakan bağırmaya başladı. sonra tatlıya bağladık tabi. ama yaptığımız tam eşeklikti. pekala ramazan gerçek bir acemiydi. kaza yapabilirdi. hakan da zaten bunu düşünerek holosko gibi depar atmıştı. artık ramazan iyi bir şoför oldu. arabayı kaçırırken en azından içimiz rahat oluyor ve hakan eskisi gibi depar atmıyor. sadece arayıp küfür ediyor.
    1 ...
  11. çocuk tecavüzcüsünü ne yapmalı

    1.
  12. taşak muhabbetinden sıkılan erkeğin ibne sanılması

    ?.
  13. erkekler kimi zaman ağır taşak muhabbeti yaparlar. kimi erkek bundan hoşlanmaz. konuşacak başka konuları vardır, entelektüel birikimi vardır, o muhabbetten hoşlanmayabilir en nihayetinde. bunu dillendirdiği vakit adama ibne damgası vurulur. halbuki bir damga vurulacak kişi varsa o da ibne damgası vuranlardır, onlara dangalak damgası vurulmalıdır.
    0 ...
  14. tsk nın tankı cezalandırması

    1.
  15. askerliğini yeni bitiren arkadaşımın anlattığı olay. tank kıbrıs çıkartması esnasında tutukluk yaptığı için elli yıl bir tepenin başında bekletiliyor. sanırım 20 yılı kalmıştı. o arkadaş "mantığın bittiği yerde askerlik başlar" demişti.
    3 ...
  16. selamın aleyküm diyen uzaylı

    1.
  17. uzun ömürler şehri

    1.
  18. bir kıvılcım vafi şiiri

    uzun ömürler şehri

    "kısa ömürlü kardeşlerin anısına"

    i.

    sonsuzluk yaşındaydı/ açtı şehrin kapısını/ yorgunluğu girdi
    önce içeri/ yıkıldı yere/ ölü yorgunluğa bakıp, güldü çocuklar/
    çocuklar dünya güzeli kahkaha/ öpücük yağmuru/ baharda dünya...

    diriliği girdi sonra içeri/ durdu şehrin kapısında/ bir çocuklara
    baktı/ çevirdi başını/ bir de düne

    mutluluk özlem olmaktan çıkmış artık
    korkusuzca oynuyorlar dolunay akşamları
    gecelerin bile sevildiği dünyada
    zamanından önce doğsun demiyorlar güneş

    yarımacıklı gülüşle selamladı geçmişi/ çocuklar, dedi/ kısa
    ömürlü kardeşlerin anısına/ koyalım bu şehrin adını uzun
    ömürler şehri

    gözlerinde ağlanmamış ölüler yatıyor
    bak kardeşim
    bu dünya seninle dönüyor
    bu şehir seninle kuruldu
    yaşanmamış güzelliklere gülüyordu gözlerin
    gözlerin kardeşim dünya oldu

    bağırdı çocuklar/ ağızları gökyüzü açıklığında/ yürek
    atışlarıyla bozuldu sessizlik/ küçük yumruklar kalktı
    havaya/ koyalım, dediler, bu şehrin adını uzun ömürler
    şehri/ olsun, dediler, bu şehir koca dünyanın başşehri

    bana verilmiş sözün var,
    unutma
    birlikte gireceğiz o şehre
    ölülerimizden artakalan canımızı
    öyküleyip, sunacağız yaşayanlara
    sonra, dolaşacağız sokaklarında o şehrin
    yüzyıllardır özlemini çektiğimiz
    küçük adımların
    yorulmaz duyarlığıyla

    düşündü/ bundan kaç yüzyıl önce/ yazıyordu ak sakallı bir
    adam/ yaşamın değerini, geçmişin geleceğini/ dili, hepimizin
    dili/ sözü, hepimizin sözü/ bugünün gümüş yüzü/ çağırıyordu
    dünyayı döndürmeye/ üretken gücü

    sen de tut ucundan dünyanın döndür
    daha hızlı döndür
    daha daha hızlı döndür
    dökülsün bütün pislikler
    yalanlar dualar ağzıkalabalık konuşmalar
    umarsız kahkahalar dökülsün
    sen de tut ucundan dünyanın
    tut
    daha sıkı tut
    daha
    daha sıkı tut
    tut ki
    sevginin ekseninde dönsün

    biliyordu/ döner de dönerdi dünya/ fabrikalar siren
    düdüklerinde/ sonsuz devirde çarklar/ topraklar ekin ekin
    patlamada/ boşa konuştuğumu sanma/ bak şimdiki dünyaya/
    doğuma hazırlanıyor analar

    bana bir dünya doğur sevgilim
    mutluluğun çelişkilerinde bir dünya
    sevinçleri şehir şehir

    ağrılar içinde dünya/ kapılar kırılmakta, camlar/ sonsuzluk
    yaşındadır savaşan/ gözlerinde döner geçmiş dünya/
    gözlerinde döner yaşanan dünya/ gözlerinde döner gelecek
    dünya/ gözlerinde dünya dönüyor/ bize dönüyor dünya

    ii.

    yaşadığımız şehirdir bu bizim
    bu bizim öldüğümüz şehirdir
    bu şehir ki
    uzun ömürler şehri'nin
    insan iskeletleriyle
    atılan temelidir

    kimlerdir dolaşan sokakları/ bu susturulmuş şehirde, kimlerdir
    ıslık çalan/ bu gece hiç doğan yok mu/ hep ölündü mü bu gece/
    desene, sabaha cenazemiz çok yine/ yine taşıyacak kollarımız
    acı ağırlıkları/ bunu biliyoruz/ biliyoruz ya/ tünel açıp, iskele
    kurarken işçiler/ rayları niye ter keder trenler/ gemiler neden
    karaya oturur/ işte, bunu bilmiyoruz/ desene, yine döğüşeceğiz
    kendimizle/ ama niye kendimizle/ bırak bana kurşun sıkmayı,
    beni öldürmeyi bırak/ nerede makinist, kaptan nerede/ bu şehir
    kimsesiz değil/ bu şehir, kalabalıklar şehri/ makinist, makine
    başına/ kaptan, dümen başına/ yolcular var taşınacak/ bu
    şehir baştan kurulacak

    geceleri gülmek yasaksa bize
    bize şehirlerce gülmek yasaksa
    geceleri de değiştiririz
    şehirleri de

    bu şehir resimlerle donatılmış/ bu şehir nasıl bir şehirdir ki,
    insanları hep resimlere sığınmış/ çerçeveler içinde sıkışıp
    kalmış bu şehir

    ne zaman gördüysem seni
    hep tablolardasın
    sen hep resimlerde mi gülersin yaşlı kadın
    sen hep resimlerde mi güleceksin yaşlı kadın
    sen hiç yırtmayacak mısın ince gergin tuvalini
    sen hiç bağırmayacak mısın
    benim de dünyada yerim var sizin gibi

    açılın
    dökülmüş dişlerimle dünya meyvelerinden yiyeceğim
    ağaçlar altında kahkahalarla güleceğim
    hem de öyle bir güleceğim ki
    tüm suskun resimler konuşacak
    yırtılacak ince gergin tuvaller
    çürük çerçeveler kırılacak
    şaşıracak ressamlar, sergiler şaşıracak
    bizim de
    bizim de dünyada yerimiz olacak sizin gibi

    sen hep
    sen hep
    sen hep
    resim mi olacaksın yaşlı kadın

    sen hiç
    sen hiç
    sen hiç
    yaşamayacak mısın

    hiçbir şeyi geride bırakmadan yürüyorum sokakları/ varsın
    üzüntüler sürüklensin peşimden/ bana düşen görev ne/
    uzanmak için geleceğin şehrine

    ben içimde taşıdım hep o şehri
    yaşarken bu şehrin kanlı sokaklarında
    koştum, koştum o şehirde, mutluluk doluydu içim
    işte, bunu anlatmaya çalıştım yılgın kardeşime
    o şehrin mutluluk çığlıklarını duysun diye
    o şehrin mutluluk çığlıklarını duysun diye
    duysun diye

    ben gördüm o şehri diyorum, inanın
    inanın gördüm
    gördüm diyorum size
    ölen kardeşlerimin gözlerindeydi o şehir
    neden inanmıyorsunuz bana
    neden değiştirmiyorsunuz gözlerinizi
    işte, bunu anlatmaya çalışıyorum size değiştirin gözlerinizi değiştirin ellerinizi
    değiştirin kendinizi
    değiştirin de
    gelin
    birlikte kuralım şehrimizi

    iii.

    durdular şehrin çıkışında/ gülümseyerek konuştu sonsuzluk
    yaşındaki/ dedi, gitmenin zamanıdır yeni çağlara

    ben o günlerden geldim
    haritaların paramparça olduğu günlerden
    kaldırın yorgunluğumu, gömün
    kanlı şehirlerin kokusu var onda
    üstünüze sinmesin
    kaldırın, gömün yorgunluğumu
    kanlı şehirlerin görüntüsü var onda
    gözleriniz kirlenmesin
    yorgunluğumu kaldırın, gömün
    korkmayın, ağlamam
    biliyorum
    acılar yok olmaya zorunludur
    yoksa nasıl doğardı mutluluklar

    usulca çıkıyor şehirden sonsuzluk yaşındakinin diriliği/ ölü
    yorgunluğu gömüyor çocuklar/ yeni yorgunluğa doğru yürüyor
    zaman/ bir şarkıyla akarak...
    0 ...
  19. mkp gerillasının teslim olması

    ?.
  20. dersimde 24 mkp gerillasının teslim olma olayı. iktidar iddiası olan sosyalist bir örgütün teslim olması ihanettir. ve bu ihanet gerekçelendirilerek meşrulaştırılıyor ise ihanetin özünü o gerillaların mensup olduğu örgüt içinde aramak gerekir.
    0 ...
  21. © 2025 uludağ sözlük