(Hayli çetin geçecek ve AKP'nin aleyhine sonuçlanma ihtimali yüksek olacak olan 7 Haziran seçimi için; bilgisinin, hitabetinin ve boyunun hayli yetersiz olduğu görülen Küçük Davut!a, seçimi kazanma hususunda güvenemeyen Tayyip!in B PLANI yani.)
"black(siyah)"
Hint yapımı olan bu filmin konusundan henüz izlememişler için bahsetmeyeceğim. Ama şu kadarını söyleyebilirim ki, her insanın hayatında "tamam artık bundan sonrası yok. Hayat bana kesinlikle gülmez. Yapamıyorum artık. Dayanamıyorum, pes edeceğim..." dediği anlar illa ki olmuştur. Bu filimle anlayacaksınız ki insan istedikten sonra olmaz diye zor diye hele imkansız diye bir şey yoktur.
Bu filim 2014 senesinde başrollerinde Beren Saat ve Uğur Yücel'in oynadığı "Benim Dünyam" ismiyle de uyarlama bir senaryo ile beyaz perdemizde çok sevilen filimler arasında yer almıştır.
Okulumuz için bir kütüphane açmak ve çocuklarımızın "okumak" açlıklarını bir nebze de olsa giderebilmek için kollarımızı sıvadık.
"OKUMAK HEPiMiZiN HAKKI" adlı kampanyamız için tüm GÖNÜLLÜ vatandaşlarımızdan kitap istiyoruz. Evinizde, akrabalarınızda, arkadaşlarınızda, komşularınızda... yani ulaşabileceğiniz tüm şahıs, kurum ve kuruluşlardan eğer temin edebileceğiniz kitaplar varsa hepsine talibiz.
Güzel yarınlar gençlerle, güzel gençlikler okumakla, okumak da kitaplarla mümkündür. Lütfen sizler de elinizi taşın altına koyun ve gençlerimizi, çocuklarımızı kitapsız bırakmayın.
Sevgiyle ve kitaplarla kalın her daim...
ihtiyaç duyulan kitap listesi aşağıdaki gibidir:
* 1"'den 12. sınıflara dek(12'ler de dahil)her türlü ders kitabı yardımcı ders kitabı.
* YGS, LYS, KPSS, EKPSS ile ilgili her türlü konu anlatım kitapları, soru bankası kitapları, yaprak testler, çalışma kitapları, deneme sınavları.
* Batı klasikleri, Türk klasikleri, 100 Temel eser veya bunların dışında kalan her türlü roman, hikâye, şiir, hatıra, biyografi, gezi yazısı vs. kitapları.
* Türkçe-ingilizce, ingilizce-Türkçe, Almanca-Türkçe, Türkçe-Almanca, Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü, Terimler Sözlüğü vb. her türlü sözlük.
* Masal, efsane, halk hikâyesi, Karagöz-Hacivat kitapları.
* Anaokulu ve ilkokul seviyesindeki öğrenciler için çalışma, boyama, okuma kitapları
(Gönderebilecek durumda olanlar varsa ayrıca her türlü okul araç ve gereci: kalem, açacak, silgi, defter, ajanda, cetvel, elişi kâğıtları, renkli kartonlar vs.).
1. Kendiini çiftbaşlı olarak niteleyen ne idiğü belirsiz mahlukatlara ki kendilerine "erkek" sıfatıyla bir kalıp biçme uğraşını beyhude hayal edenlerin mesnetsiz söylemi.
2. Çiftbaşlıların akıllarını altbaşlarına emanet etmelerinden mütevellit ortaya çıkan savunma mekanizması söylemi.
3. Normal hayatta hiçbir kızın selam dahi vermediği, kahvehane kültürünün olmazsa olmazı "yapmadıysan da anlat gitsin yapmışcasına. Seni yapmış bilsinler yeter" düsturunun kölesi olmuş zavallıların masalları.
Dostlarımın dertlerini dinlemekten ve onlara kendi yeterimce yardımcı olmaktan çok hoşnutum. Ama mevzu kendi sıkıntılarım olunca anlatacak kimseyi bulmak istemiyorum yanımda. Nedense kaçıyorum bana yardımcı olmak isteyenlerden de. Yaralarım gitgide büyüyor, kanıyorum yarını dünü arartırcasına. Burda dahi susuyorum...
tüm çocuk halimle işte karşındayım
renksiz lekesiz sitemsiz
seni seviyorum'adır
nabzıma musallat şu kıprıntı
seni seviyorumcadır
bozbilmece mısralarım
seni seviyorum'dur
uyanıkanların tenefüsünü soluyuşum
Var olan gerçeklerin geçmişten günümüze sürekli değişerek geldiğini göz önünde tutarsak cahilliğin, aslında var olan fikirlerimizin değiş(e)meyeceği yönündeki anlamsız yere ısrar ve inat etmemizden ibaret olduğunu görebiliriz. Bu da yetmezmişcesine yanlışlarımızın avukatlığını da içi boş ansavar tatavalarla yapmamız cahilliğimizin mertebesinin olağanüstü seviyelere ulaşmasına katkı sağlıyor.
kesinlikle ve kesinlikle "ölüm".
Güzel olabilmenin yegâne şartı aynı zamanda gerçek olmaktır da. E "ölüm" de hayattaki tek gerçek olduğuna göre demek ki, iki heceli en güzel şey "ÖLÜM" dür.
Manzaralı bir odanın pencere kenarındaki yatağımda uzanır vaziyetteyken yanmakta olan guzine sobanın üstağzından cısırtavana yansıyan yanıp-sönmeli ışığına bakarken hafif bir müzik ile dışarda yağmakta olan yağmurun evin çatısına düşşüş sesinin verdiği huzur ile uyuyakalmak.
Kâinatın en güzel şehri?
Şüphesiz doğduğum şehirdi ben on yaşlarına erene dek. Gerçi şehir değil küçük bir mahalle ama olsun. Benim, ufkunun ötesini asla merak etmediğim, güzellikleriyle beni mest eden bu yer; benim şehrim, benim memleketim, benim dünyam, benim kâinatımdı.
Düşünün ki komşu komşuya giderken değil bahçe kapısını evin kapısını dahi açık bırakarak gidiyor. Altı-yedi, on-onbeş yaşındaki çocuklar birbirlerine yaptıkları muzurluklar yüzünden ana-avrat küfrediyor diye asla iki komşu birbirine girmiyor. Çocuklar ailelerince usulüne uygun şekilde terbiye ediliyor gerkirse.
Çocukların her türlü yaramazlıkları, komşuların akşamdan gecenin sonlarına dek sürecek olan muhabbetlerine tatlı birer meze oluyor kahkahalar eşliğinde.
Öyle bir mahalle ki; evler derme çatma, yollar stabilizeden atma, bahçe duvarları olabildiğine yatma. Ama insanlar, ah o güzel insanlar. Yüzünden tebessüm düşmeyen, zorda olan komşusu için kendi zorunu düşünmeyen, yokluğuna rağmen muhtaç olana "var" dan öte kelam bilmeyen, içinde haset, kem söz veihanete yer ettirmeyen o yüreği güzel insanlar. Alevi, sünni; Türk, Kürt, Zaza, Ermeni hep beraber huzur içinde yaşamasını bilen o güzel gönüllü insanlar.
Bir Ramazan akşamı düşünün. Mahallenin bütün gençleri, sahurda, mahalleye gelen manili davulcunun ilk "dum"uyla mahalle meydanına koşar, omuz omuza verir halaylar çekiyor. Kimse kimsenin namazına niyazına, suyuna şarabına karışmıyor.
Herkesin tek kimlikli olduğu bir mahalleydi benim kâinatım. Mahalleden birine "kimsin?" diye sorulduğunda "bir garip beniademim" yanıtıyla kendini özetleyenlerin mahallesi...
itiraf ediyorum. Her gece şiirler yazıyorum sahibini bilmediğim bir sevgiliye. Abuk sabuk düşler kuruyorum. Güya o da beni seviyor. Halbuki beni ben bile sevmiyorum.