mülteci değil en başta geçici koruma kapsamında olan bu insanlar kesinlikle ülkelerine gitmeli. afganlar hiçbir statüye girmeyen insanlar onlar zaten gitmeli. altındağ halkı sinirli gergin, bir evlatları cinayete gitti tepki göstermeleri doğal amaa bu tepki böyle olmaz. ev yakarak, ateş yakarak olmaz. yapılması gereken siyasi baskı oluşturmak, şiddet ve talan değil. elimizden geldiğince siyasi baskı yapmalıyız bu insanların gitmesi için. bu insanların ülkelerine dönerek ülkelerini yeniden kurmaları gerekir, ypg ve abdnin planlarının alt edilmesi içinde dönmeleri gerekir. bu insanlar ülkemizde durdukça böyle olaylar çıkmaya devam edebilir. hem o insanlara hem halkımıza yazık.
edit: ölen kardeşimizin ailesi daha da öfeklidir. başımıza acı gelmeden bilemeyiz ama olaylar büyürse ülkemiz için kötü olabileceği için siyasi baskı yapılmalıdır diyorum.
başıma gelen. bir kızı sevdim. olmadı ben kıza yazmadım etmedim tabi sonra hayatında başarılar diledim. sonra kız bana mesaj yazdı falan 2 ay kadar denedim ve sonunda dün gidip onu çok sevdiğimi ama onu severken mutlu olmam gerekirken acı çektiğimi söyledim. kendisine iyi bakmasını söyledim ve gittim.
efsane kasım reklamını görünce yazasım geldi. efsane kasımı gerçekten efsanedir. geçen sene efsane kasımda aldığım telefon 1 ay sonra gelmişti. müşteri hizmetlerini aradığımda kargoda, geliyor, şu gün veriyoruz kargoya, sık dişini koçum, faturanı kestik yarramı iptal edersin gibi durumlar vardı. o günden sonra bir daha kendisinden iğne ucu bile almadım. fiyat bile bakmadım desem yeridir.
ömrünün çoğunu cephelerde geçirmiştir. türk milleti için türk yurdu için ömrünü ortaya koymuştur. ileri görüşlüdür. ileri görüşlülüğünün en büyük kanıtı gençliğe hitabede geçen "cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir." sözleridir. o günlerden bugünlere ışık tutmuştur bize. bugün kendime türk diyebiliyorsam senin sayende. bugün sahura kalkıp orucuma niyetleniyorsam senin sayende. senin başlattığın kurtuluş mücadelesiyle ne ırkımdan ne dinimden olabildim. allah senden ve silah arkadaşlarından razı olsun. bugün senin istediğin bir türk evladı olmak için uğraşıyorum. devletim için, türk milleti için işimi en layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum.
Türküm,
Doğruyum,
Çalışkanım,
ilkem;
Küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ey büyük Atatürk;
Açtığın yolda,
Gösterdiğin hedefe,
Durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım;
Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
ben de bir sağlık çalışanıyım. evet ön planda doktorlar ve hemşireler var evet en ağır işleri onlar yapıyor fakat bu savaşta arka da çalışan ekipleri de unutmayın derim. bir bilgi işlem elemanı mesela bugün günlük aldığınız sayıların hepsi bilgi işlemcilerin emeği, hastaya müdahalede kullanılan bilgisayarların tamiri, hastaya yapılan tahlillerin sonuçlarının doğru aktarımı vs. uzar gider. ya da bir biyomedikal teknikeri solunum cihazı bozulsa anında tamir eder. temizlik görevlileri hastaların olduğu odaları temizler, servisleri temizler. yemekhaneci her gün o hastaya 3 öğün yemek getirip verir. radyoloji uzmanı hastanın tomografisini çeker. laboratuvar teknikerleri o hastalardan sürüntü alır. şoförler pcr testi başka bir yerde yapılıyorsa sürüntüleri taşır. kat sekreterleri hastaların üstüne işlemlerini yapar hasta dosylarını hazırlar.
bu bir savaş sizler dışarıda dolaştıkça, önleminizi almadıkça bu kadar insanın hayatından çalıyorsunuz. bizler ailemizle görüşemiyoruz. doktorlar hemşireler çocuklarına sarılamıyor otellerde yaşıyor. ben bahsedilen 30 büyükşehirden birinde hastanede çalışan bir bilgisayar teknikeriyim. ailem +1 denilen zonguldakta. 5 aydır görüşemiyorum ailemle. salgın ne zaman biter bilmiyorum. her gün birlikte çalıştığımız tanıdığımız bir personelin bu illet hastalığa yakalandığını duyuyoruz. artık psikolojimiz bozuldu. sinirlerimiz gergin bir halde. lütfen evinizde kalın. lütfen kurallara uyun. lütfen birlikte en kısa sürede yenelim şu salgını.
eskişehir büyükşehir belediyesinin 25 yıldır bağışlarla uyguladığı aşevi uygulamasının banka hesaplarına bugün bloke gelmiştir. hergün boğazından bir yudum sıcak çorba geçen insanların ahı bunu engelleyenlerin peşini bırakmaz. sırf chp belediyesi diye 25 yıldır yardıma muhtaç insanların karnını doyuran bir uygulama bu zor zamanlarda baltalanmaya çalışılıyor. istiyorlarki sadece biz yardım edelim, insanllar sadece bize muhtaç kalsınlar. yazıklar olsun. bu ahlar elbet bu dünya da elbet ahirette sizden çıkacak.
ülkemizin son 20 yılını 20 dakikada özetlemek istiyorum size.
önce manga ben bir palyaçoyum şarkısını dinleyin ilk 10 yılın özeti burada. https://www.youtube.com/watch?v=B-2_pB0Lr4M
sonra da susamamı dinleyin kalan 10 yılın özetide burada.
ardından açın mor ve ötesi uyan dinleyin halkımızın artık uyanmasını bekleyin.
bu gece bu akşamki maça kadar sustum bir taraftar olarak ama artık yeter. başta fikret orman sen gidip ibrahim altınsayı ahmet nur çebiyi küstürdün. gittin umut güner ahmet ürkmezgil şafak mahmut yazıcıoğlu gibi adamları yönetime soktun. genç yetenek bulan takımı her fırsatta savunan bu isimler gitti yerine menajer adamları geldi. talisca aboubakar sosa gomez marcelo tosic fabri bu isimlerin yeri doldurulamadı. genç yetenek diye larin kurtarıcı diye love gibi çöp bidonlarına para bayıldınız. sene başında serkan reçber geldi iki aya gitti adam. güven gibi birisini getirdi takıma o süre içinde. sürekli yaşlı oyuncu alındı popüler transfer peşine düşüldü. feda sezonunda olduğu gibi takıma bir atiba geldiğinde kim bu amk nerden buldunuz ya da fabri geldiğinde kova bu dediğimiz adamların bizi göt etmesini istiyoruz. tosic geldiğinde gençlerde ne oynadıkı alındı dediğimiz marcelo geldiğinde takımı küme düşüyo ordan transfer mi yapılır dedğimiz günlere dönelim. şenol güneş desen aklı artık tamamiyle başka yerlerde. basın sürekli üstüne geliyor. arkasında destek yok saha içi yerine dışıyla uğraşıyor. necip quaresma gibi sevdaların peşine takılmış durumda. kusura bakmayın ama artık veda zamanı geliyor. önce şenol güneş mayıs ayında da yönetimle vedalaşma zamanı geldi galiba. inşallah ahmet nur çebi aday olur.
adamlar quaresmayı sakatlayamayınca kendilerini sakatlamaya başladılar. hakem senin de amk adam öldürmeye teşebbüsten ceza alırsın o hareketleri kavgada yapsan sahada sarıyı zor veriyon.
sardığım dizi. işten geliyorum kafam bir günde çorba olmuş. açıyorum cennet mahallesini günün bütün stresi gidiyor pembeyi izlerken. kafamı çok güzel dağıtıyor.
