sürekli bir yerlerden bulduğu saçma içerikli söz yazan resimleri paylaşan akraba veya arkadaştır.
cümlelerden ne dendiği anlaşılmamakta olup zannedersem amaç ta anlaşılmaz olmaktır. büyük ihtimalle haksızlığa uğramıştır ya da insanların hepsi yanlış yolda, bir tek bizim bu arkadaş mutlak gerçeği bilmektedir.
fotoğraflar üzerindeki cümlelerden bazıları şöyledir:
- Ne için gittiğini bilmiyorsan, nereye gittiğinin hiç bir önemi yoktur.
- En sevdiğim hayallerimi en büyük kabusa çevirenleri elbet en tatlı rüyalarından uyandıracağım.
- Dost sanma her zaman yüzüne güleni, gül de güzel kokar fakat sonra batar dikeni.
şu anda başbakanımız Ahmet Davutoğlu olup, yıllardır sövdükleri adamı anında demokrasi kahramanı yapar hale gelmişlerdir.
neymiş efendim seçilmiş eee???
bundan sonraki de seçilecek.
ondan sonraki de seçilecek.
ondan sonrası da taa dibine kadar hep kaplumbağa sevgili Dimitri.
doğrudur. kadronun hepsi başbakan olabilecek çapta olup hangisi seçilirse seçilsin ülke için hayırlısı olacaktır.
bu tür değişimler ülke için yeni heyecan yeni ivme getirir.
kimin başbakan olacağını bilememek bile bunun bir işaretidir.
bazı kafası kırıkların taa gül den bu yana partiden her ayrılanı, makamı her boşaltanı kendi partilerinde olduğu gibi ortalığa sıçıp sıvayacak zannetmeleri 3 günü geçmiyor.
parti başkanı olamadın başla veryansına... yanlış zihniyet. sizin zihniyetiniz.
her an birisinin çüküne denk gelme korkusundan dolayı entryler arasından geçerken daha dikkatli olmaktır. hatta sırıkla atlanılası mesafe aralığında sapık entry yoğunluğu varsa hiç kıpırdamamak lazım. aman diyim.
bugünkü görüşmelerde üç partinin ortak hareket etmesiyle birlikte hdp nin devletten maaş alan milletvekili görünümlü sırtlanları meclisi terk etmişler. bu itler sağa sola kaçmadan derhal derdest edilip adaletin kılıcına teslim edilmelidir.
trt de yuvalanan allahsızları temizleyip atmak kolay olmadığı gibi hala koku tam olarak gitmedi.
arpası kesilen sanatçı kılıklı ayyaşlar ordan vurdu olmadı. burdan vurdu olmadı. gitti kendini şaraba rakıya verdi. bir kaç tanesi orda burda poz verip köylere filan yerleşti. rakının ciğerlere ve ruhuna verdiği hasarı temizleyemedi. arada havlayanlara denk geliyoruz. laik kalacağız filan türünden.
üniversitelere yuvalananları atmak ise bir 100 yıl alabilir. zira oralar tam saltanat merkezi olup, çoğunda din kitap düşmanı değilseniz işiniz yürümez.
devlete ait her kurumun memesine kene gibi yapışan bu kan emiciler için vatan vatan değil babalarının malı idi. o da ellerinden gidince bari rusya gelsin yönetsin, iranın safında olurum diyenler çıktı. daha doğrusu içlerinde vardı. kustular.
bu temizlik bir an evvel biterse en azından memleketteki hijyen ve oksijen kalitesi yükselir.
çünkü temiz bir gelecek çok önemli. pisliğin bünyeden atılması ise daha acil olanı.
kendisini ve rejimini sevmeyenlere kırbaçlarını yalatan bir zihniyetten daha efdaldir.
ülkücü olduğum zamanlarda hiçbir zaman tengri biz menen filan da demedim. şu an desem bile şaka olarak veya espri niteliğinde söylerim. o zaman da söyleseydim bu niyetle söyledim.
dediğin bütün yazarları okudum. hala da okurum.
kocaman türk-islam ülküsü deryasını bırakıp Atatürkçülük göletine demirlediğinizden beri sizinle anılmak ta istemem.
muhtemel bir liseliye yazıyorum. kesin de bilmiyorum ama kardeşim fanatik MHP li birisi de lise seviyesini aşamıyor. ne zaman ki kitap okur kendini geliştirir. o zaman adam olmuştur.
oku biraz oku. adam ol.
ondan sonra sağda solda Osmanlı ile ilgili konuş. osmanlıyı ağzına alırken de önce git gusül abdesti al diycem de kafirlere farz değil.
bunların sekiz on tanesi aynı anda enseleniyor. az önce askere kurşun atan köpekler bir de bakmışsınız yakalanınca havlama korosu oluşturmuş yalvarıyorlar.
lan itin doğurduğu..
madem yalvaracaksın niye erkek rolü yapıyorsun. karakter şahsiyet, erkeklik yok mu sende? yok biliyorum. yakalanan bir kuduza, üşümesin diye parkasını veren bir asker şehit olmuş onu gördüm.
en büyük şanssızlık karşıdakinin kahpe olması sanırım.
müteahhit burada; yapacağımız site sizin için sıcak bir ortam niteliğindedir. çeşitli spor alanlarımız var demek istemektedir. ama her reklamda da taytlı koşan kadın bayıyor artık.
uçak yolculuğundan yaklaşık bir hafta önce karın ağrılarım başlar. nefret ederim. daha doğrusu ödümün bokuma karışması hasebiyle nefret edecek gücü dahi kendimde bulamam.
ilk uçuşum litvanyaya idi. atatürkten kalkan Letonya uçağına bindik. bizim dallama arkadaş en önlerden almış. güya iyi bölge. uçağı süren pilotlar (kuzey ülkelerinde genellikle) eski SSCB savaş pilotu emeklileriymiş. dedikodu doğruysa.
neyse ilk uçuş heyecan filan derken. uçak bi havalandı. ben ölüme bu kadar yaklaşmamıştım. arkadaşla ta letonya'ya oradan litvanya'ya el ele tutuşarak gittik. bi de Avrupalıların içinde. düşünün gerisini.
böyle böyle on yirmi yolculuk yaptım oraya buraya. ama bendeki korku bir türlü gitmiyor.
en sondan bi önce yanımdaki arkadaş tesbih çekiyor baktım. arkadaş dediysem tanıdık değil.
hem tesbih çekiyor hem de camdan bakabiliyor. ben asla camdan bakmam. her zaman koridora otururum. yere bakarım.
neyse bu arkadaş tesbih çekiyor ve camdan bakıyor ya korkmuyor zannettim. tesbihe doğru uzandım ki çekmesi bir oldu. vermedi.
inene kadar kendi çekti tesbihi. vermedi adam iyi mi? ben zaten okuyorum korkudan bütün duaları. dilim damağım kuruyor heyecandan. tesbih belki biraz değiştirir duygularımı dedim. vermedi. inerken o da uçaktan korktuğunu söyledi. ama ben diyemedim.
camdan bakıyon bu nasıl korkmak diye.
velhasılı vermedi aga.
80 yıldır olagelen alışkanlıktır efendim. Vatan; vatan değil babasının malıydı. Mal başkasının eline geçince ister yansın ister batsın. iranın yanında da olur. Putinin yanında da olur. Demek ki tam temizlenmemiş memleket pislikten.
bir süre komşuluğumuz olmuştur. civarda tanınan birisidir. iyi niyetli yardımsever hayvan dostu bir abimizdir. yaklaşık 4-5 tane golden a bahçesinde bakar. bağırarak konuşur. genellikle ne dediğini hiç anlamamışımdır. hem Kıbrıs ağzı hem de konuşmasının hızlı ve anlaşılmaz oluşu sebebiyle. üç tane küçük motoru vardır. onlarla gider gelir her yere. seni seviyoruz ali abi.
tarih boyunca hanlar hamamlar kervansaraylar camiler köprüler şifahaneler çeşmeler yapmış medeniyeti sürekli aşağılamak zorunda hisseden eziğin bunların karşısına koyacak bir eser bulamamasından hala utanmayışını şaşkınlıkla izlemekteyiz.
anıtkabir; diyecek benim solcucanım yalnız onun mimarı da zürihten mezun.
aslında orijinali Kırıkkale keskin yöresine ait hüzünlü bir türkünün bir cümlesidir. ankara türküsü olmayıp hele hele ankaranın bağları hiç olmayıp. oynanacak bir türkü değildir. keman ile hüzün verir.
ip attım ucu kaldı.
minibüste başıma geldi. kadın iki çocuğu ile bindi. aynı anda telefona laf yetiştiriyordu. kocası sanayiye bırakmış arabayı. minibüsle gelecekleri için biraz gecikeceklermiş.
haliyle minibüs bu sallıyor tabi yolcuları. hele ayaktaysanız allah yardımcınız olsun.
neyse kadın teyze çocuklarına sıkı tutunmalarını söyledi. sonra birisiyle göz göze gelip selamlaştılar. başladılar çeneye.
-çocuklar alışık değil minibüse haliyle zorlanıyorlar. falan filan. normalde arabamızla bırakır babamız. susmadı bayan kadın. ya dedim şunu atayım aşağıya. o kadar nazenin isen taksiye bin be kadın' dedim içimden yüzüne karşı. çocuklarının minibüste HIV kapacağı gibi batıl inançları mı vardı anlamadım.
neyse efendim ikimizin arasındaki yolcu kalktı. indi. ben de o koltuğa oturdum. yer vermedim. ama niye? bi sor. bağışıklık kazansın bu aile dedim.
mesaj vermeyeceğim bu konu ile ilgili uykum var. şu an o kadın ne yapıyor acaba? keşke tuvalette kayıp yere düşüyor filan olsa. kafası neyim yarılsa