Ben 2,5 yıl önce kaydolmuştum, ilk yılımı aktif geçirdim ve 1,5 yıldır hiçbir tadı olmadığından gelmiyorum. Daha demin Turgay K. haberini okudum girdim ve bu başlığı gördüm. Uludağ Sözlüğün eski tadının kalmadığı yadsınamaz bir gerçektir. Ayrıca sözlükte hâlâ yazan boşların kim olduğunu da düşünmeden edemiyorum.
Bir gün alacak verecek meselesi olan bir adam avukatlar kahvesine girer, kapıyı açar, Kahveci sorar: Hayırdır mesele nedir?
Adam: Alacak verecek meselesi.
Genç Avukat: “Paramızı nasıl vermezler?”diye bağırır ve adamın yanına doğru yürür.
Adam: yanlış anladın borçlu taraf biziz.
En arkadan yaşlı bir avukat çıkar ve der ki hadi lan! Bir verdik bir daha mı istiyorlar?
Bu da böyle bir hikayedir.
Okuyanlar okumayanlardan fazla hahaha, Her yer avukat dolu hahaha gibi acziyet dolu cümlelere maruz kalmak ve okutulan kitapların ağırlığıyla egolu sanılmaktır.
En başta son derece savunurlar akp'yi, sonrasında Akp'nin pislikleri tek tek ortaya dökülünce başka seçeneğimiz yok, kötünün iyisi bu deyip tartışmayı bitirirler.
Kesinlikle katılmıyorum. seferberlik durumunda eli silah tutan insanlar asker olur ki bu eli silah tutan kavramı elinde silah tutabilen değil daha önce eli silah tutmuş anlamındadır dolayısıyla her durumda asker güvenlik demektir. Güvenliğimiz için asker en önemli koşuldur. Diğer görev ve unsurlar da askerliğin gerekli olduğunu sonuna kadar kanıtlamaktadır.
Film izlerken gördüğün oda yalnızca bir odadır fakat kitap okurken gördüğün oda sözcüğü aklına bambaşka odalar getirir. Kısacası kitap geniş, film dardır.
Benim sınava girdiğim derslikte hoca kitapçıkları karışıktırdı dağıtıyor ben orta sırada arkanın bir önündeyim, kitapçık dağıtımı bitti arkamdaki kız: kitapçık almadım, dedi.
Gözetmen: Masadan burada bir tane kalmış vereyim dedi. Hani eksik çıkarsa o kıza gitmemesi imkansız. Son kişide çıkması gerekiyor. Kesin bir fırıldaklık vardı.